Bir kişinin sözlerine dayanarak yazılmış, olabilirliği hiçbir şekilde araştırılmadan kaleme alınmış bir haberdi. Haberi okuduğumda kuşku duydum.
Keşke haberi yazan ve 28 Mayıs’ta servise koyanlar da Metin Öztürk adlı kişinin söylediklerini hemen haber yapacaklarına kuşku duyup biraz araştırsalardı. Oysa onlar gibi gazetelerdeki editörler de şüphelenmedi; Mustafa Sarıipek/DHA imzalı bu haberi, birçok gazete ve internet sitesi gibi Hürriyet de gazetede ve internette yayınladı.
Gazeteduvar.com’dan Nuray Almaç da benim gibi haberden kuşkulanmış. DHA’nın bu haberini, Kayseri’nin Kültepe bölgesindeki arkeolojik kazının başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu’na sormuş. O da “Kültepe’de 7 bin yıllık buğday da yerleşim de yok” diyerek haberi tümüyle yalanlamış.
Almaç’ın haberinin internet sitesinde yayınlanmasının ardından DHA da yine Mustafa Sarıipek imzasıyla yeni bir haber geçerek, ilk haberde düzeltmeler yaptı. “Antik siyez buğdayı, Kültepe’de değil Şarkışla’da bulunmuş” başlıklı bu haberde Metin Öztürk adlı kişiyle yeniden konuşulmuş, antik buğdayı Sivas’ın Şarkışla ilçesinde yaşayan çiftçi Poyraz Temiz’den aldığını söylemişti. Şarkışla’daki bu kişi de “Bazı kişiler izinsiz kazı yaparken buldukları küpün içinden çıkan bu buğdayları bana getirdi. Ben de üretmeye başladım ve çeşitli bölgelere dağıttık” demişti
Böylece DHA, Gazeteduvar ile aralarında başlayan haber düellosunun ilk raundunu kaybettiğini kabul etmiş oldu. Ne o buğdayın 7 bin yıllık olduğu doğruydu ne de Kültepe’de bulunduğu. Hatta arkeolojik bir kazıda bulunduğu bile kesin değildi.
Haber düellosu burada noktalanmadı. Gazeteduvar bu kez “Türkiye’de ve dünyada antik buğday yetiştirilemedi” başlığıyla bir haber daha yayınladı. Uzmanlarla konuşarak, binlerce yıllık antik buğday yetiştirilmesinin steril koşullarda bile henüz başarılamadığı aktarılıyordu. Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü Biyoteknoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Ergül, bir buğdayın 1’e 8 bin vermesinin mantıklı olmadığını söylüyor, “Haberi duydum ancak dikkate almadım. Buğday örnekleri kömürleşmiş durumda olur” diyordu.
Bu haberin ardından DHA’dan yeni bir haber ya da itiraz gelmedi. Demek ki, Hürriyet ve birçok medya kuruluşunda yayınlanan 7 bin yıllık buğday haberinin bütün unsurlarının yanlış olduğunu söyleyebiliriz. Hatta kaçak kazı yapanların sözüne itibar edilemeyeceğine göre, o buğdayın “antik” olup olmadığı bile kesin değil.
Yine bir kişinin sözüne dayanarak haber yazılması sorunuyla karşı karşıyayız. Doğru habercilik, kim söylerse söylesin söylenenlerden şüphe duymayı, sorgulamayı ve araştırmayı gerektirir. Özellikle de yerel haberciler, “uçuk” demeçlere karşı dikkatli olmalı. “Bir buğdaydan 8 bin buğday tanesi” ürettiğini söyleyeni hemen haber yapmamalı...
HANİ RENGİ DEĞİŞECEKTİ?
ASPENDOS Antik Tiyatrosu’nda restorasyon yapıldığında yeni mermerlerin renginin farklı olması eleştirilmişti. Bu konuda 29 Eylül 2015 tarihli Hürriyet’in birinci sayfasında yayınlanan haberin başlığı “Bu nasıl restorasyon”du. Haberde antik tiyatroda değiştirilen taşların diğerlerinden farklı renkte oldukları açıkça belli oluyordu.
Kültür Bakanlığı yetkilileri ise bu eleştirilere karşı “Restorasyonda kullanılan taşların rengi zamanla değişecek, orijinal taş malzemenin rengini alacaktır” açıklaması yapmışlardı. Böyle bir açıklama yapılınca ben de bu durumu bir-iki yıl sonra kontrol etmek gerektiği yolunda not almıştım.
Şimdi aradan 1.5 yıl kadar zaman geçti. Benim kontrol etmeme gerek kalmadan Hürriyet Antalya Bürosu’ndan Salim Uzun, antik tiyatrodan yeni fotoğraflar çekerek yeni bir haber yaptı. Uzun’un haberi Hürriyet’in Akdeniz ekinde “Aspendos’ta mermer değişmedi, parladı” başlığını taşıyordu.
Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Tuncay Neyişçi de “Hani mermerin rengi değişecekti? 1.5 yıl geçti mermerler daha da parladı. Bakanlık bir an önce bu yanlıştan dönmelidir. Gecikerek dünyaya daha fazla rezil olmayalım. Çünkü bu taşların değişeceği falan yok” diye konuşmuştu.
Uzun, bir de anekdot aktardı. Fotoğraf çektiğini gören bir Japon turist yanına yaklaşıp, mermerler arasındaki renk farkının nedenini sormuş. Uzun, restorasyondan sonra böyle olduğunu anlatınca Japon turist, “Bizde böyle bir şey olsa canlı yayında özür dilerlerdi ve bir daha kamu görevi yapamazlardı” demiş.
Özür dilemeyi bilemem ama bakanlık yetkilileri yanlış restorasyon yapıldığını kabul edip o mermerleri değiştirtmeli. Tabii bakanlıklar ve kamu kuruluşlarının sırf günü kurtarmayı amaçlayan açıklamalar yapmaktan da vazgeçmeleri gerek. Yoksa böyle fikri takip yapan Salim Uzun gibi gazeteciler çıkıp o açıklamaları yalanlar...
OKURDAN KISA KISA
MANSUR Çelik/ Namık Kemal: Arka sayfadaki “Kafasını taşıyamıyor” haberinde “200 bin sterlin (905 milyon TL)” yazılmış. Okuyunca anladım ki TL karşılığı yanlış yazılmış. 905 bin TL olmalıydı (4 Haziran)
Salim Taşçı: Spor sayfasında “Başakşehir 3 puanla bitirdi” haberinde “kaybeden” yerine “kayben” yazılmış. Gençlerbirliği- Kasımpaşa maçıyla ilgili tek satır haber yok. En azından toplu sonuçları verilseydi bari. (4 Haziran)
Ö. Faruk Güngör: Ekonomi sayfasında yayınlanan Emtialar bölümünde mısır fiyatını 7.27 olarak yazmışsınız ama mısır 72 kuruş. (5 Haziran)
Burhan Bagran: Günlerdir gazetenizde Katar Emiri’nin ismi yanlış yazılıyor. Emir’in aile ismi “Al-Thani”dir. “El Sani” de nereden çıktı?
NOT: Arapça ve Farsça kişi adları, Türkçenin ses özelliklerine göre yazılır. İngilizcedeki yazılışı esas alınmaz.
Nail Dağ: Eski FBI Başkanı, “Başkan Trump’ın Michael Flynn dosyasının kapatılmasını istediğini” söyledi mi, söylemedi mi? Hürriyet’e göre söylemiş ama başka gazetelerde farklı yazıyor. Yanlış yazmadınız umarım.
NOT: Hürriyet’in haberi doğru. Comey, Trump’ın dosyanın kapatılmasını istediğini söyledi.
Yusuf Can Örgüç: İnternette spor sayfasında kısa bir haber için bile 10 sayfa çevirmeniz gerekiyor. Onu geçtim fontlar inanılmaz silik. Bari okunaklı olsun.