Pencereden güneş ışığı da giriyor, serinlik de.
Anlık yöntemlerle elde ettiğimiz serinlik bizi bu kavurucu yaz sıcağında ferahlatmaya yetmiyor artık.
Dolayısıyla dünyayı artık fırsat penceresinden görmenin zamanı geldi de geçiyor.
Yapılması gerekenler de düşünüldüğü kadar zor değil:
"Fikir çok, para yok" - Sermayenin güçlenmesi gerek
İnternet teknolojilerinin temelinde Ar-Ge yatar. Ar-Ge için de sermaye gerekir. Özellikle de söz konusu olan teknolojiyse. Ülkemizde maalesef bu konuda çok zayıf bir altyapımız var. Yalnızca erken aşama internete yatırım yapan ve sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen Venture Capital şirketimiz var.
Girişimciliğin itici güçlerinden melek yatırımcılık alanında ise 300 kişiyi geçemiyoruz. Oysa ihtiyaç duyduğumuz sayılar çok daha yüksek. En az 20-30 adet Venture Capital şirketine, 500 ve daha fazla sayıda da melek yatırımcıya ihtiyacımız var.
Bireysel Katılım Sermayesi (BKS) başlığı altında melek yatırımcılığı desteklemek için çıkan destek yasası muhtemelen dünyadaki en gelişmiş destek paketi. Sadece internet teknolojileri için değil tabii ama çok büyük bir adım atıldı. Bu yoldan devam etmeliyiz.
Girişimcilik olmadan ülke gelişmiyor
Sermaye tarafımızı genişletirken, girişimci tarafına da aynı şekilde ağırlık vermemiz gerekiyor. Girişimcilik olmadan internet anlamında bir gelişme kaydedilmesi mümkün değil. Girişimcilik, yalnızca bir sonuç değil, o sonuca bizi götüren kültürün tamamıdır.
Dolayısıyla girişimcilik yalnızca destek yasalarıyla elde edeceğimiz bir değer değil. Girişimciliğin ne olduğunu ve en önemlisi ne olmadığını iyi anlatan, üniversite seviyesinde bir eğitim şart.
Başarı hikayeleri, bu eğitimin en önemli parçalarıdır. Rol modeli olabilecek herkesin başarı hikayelerinin paylaşıldığı ortak bir seferberlikte görev üstlenmesi gerekiyor.
Sermaye konusunda devletin atabileceği adımlar varken, girişimciliği geliştirmede devlet temsilcilerinin de yetersiz kaldığını kabullenmemiz gerek. Girişimcilik Vakfı, Endeavor ve girişimciliği destekleyen diğer STK’lara da özellikle ihtiyacımız var.
Çıkış yoksa, giriş de yok
2011, e-ticaret açısından “altın yıl” olarak tanımlanır. Bu yıla altın niteliğini kazandıransa, “yatırım” kavramının değer yaratma ilkesidir.
Zira o yıl, Gittigidiyor ve Markafoni’nin yabancı ortaklıkları gerçekleşti. Birdenbire kurulan yeni şirketler, yurtdışından düzinelerce gelen yatırımcılar, dünyanın her yerinde göğsümüzü kabartan başarı öykülerinin kaynağında bu var; eğer bir sermaye girişi varsa, o sermayenin değer yaratarak çıkacağına yönelik inanç ve güven.
Daha fazla sermayenin aktığı bir teknoloji sektörü istiyorsak, o zaman bir yapısal “exit” olanağı sunmamız şart.
Borsa İstanbul, hızlı büyüyen teknoloji şirketlerini içine alacak bir borsa birimi olan “Özel Pazar”ın açılmasıyla bu büyük vizyonun bir parçası oldu. Şu an girişimciler ve yatırımcılar Özel Pazar ile tanışma devrindeler ancak dengelerin oturmasıyla bu pazarın asıl faydalarını göreceğimizden eminim.
Yalnızca bu adımlar bile fırsat penceresinden gelen serin havayla geleceğe umutla bakmamızı sağlayabilir. Dünyanın en güzel coğrafyasında, dünyanın en büyük kültür zenginliği içerisinde yaşıyoruz.
Alınacak akıllı riskler, atılacak kararlı adımlar bugünün fırsatını yarının gerçeğine çevirmekte yeterli olacak.
"Eğer her şey kontrol altında gidiyorsa, yeterince hızlı gitmiyorsunuz demektir" (Mario Andretti, F1 pilotu)