10 Mayıs’ta Unique’te Expertera tarafından oluşturulan İş’in geleceği platformu ve Management Center Türkiye tarafından desteklenen “Future of Work” etkinliğini takip etme fırsatım oldu. Yaklaşık 15 yıldır Türkiye’de yeni ekonomi hakkında yapılan hemen hemen bütün etkinlik ve konferansları ya yerinde takip etmişimdir ya da önemli konuşmalarını internet üzerinden izlemişimdir. Birkaç yıldır düşünsel anlamda heyecanlandığım sadece birkaç etkinlik oldu, Future of Work onlardan biriydi.
Expertera Kurucusu Alp Sezginsoy ve Ortağı Hayal Koç çok kuvvetli ve doğru networke sahip kişiler. Bu etkinlik için de Maker Türkiye Hareketi’nin kurucusu Ongun Tan ve Re/Design şirketinin kurucuları Yiğit Kulabaş ve Engin Çomakçı ile işbirliğine gitmişler. Dolayısı ile yapılan sunumlar da gerçekten hem ilham verici hem de bilgilendirici olmuş.
İş'in Geleceği Platformu’nun kurucusu Sezginsoy, işin geleceğinin sadece yapay zeka ya da otomasyonla ilgili olmadığını belirterek, “İşin geleceği sadece teknolojinin işyerini etkilediği noktalara, dijital alan ve dönüşümlere odaklanmış da değil. İşin geleceği temelde insan faktörüyle ilişkili. Çalışanlar bir işletmenin başarısının ardındaki itici güç. Firmalar insanların yarattığı değerle ve inovasyonla fark yaratıyor. Nesiller, iş yapış biçimleri, teknoloji ve iş alanları değiştikçe organizasyonların da yaklaşım ve düşüncelerini bu değişime paralel olarak değiştirmesi gerekiyor. Firmaların bu trendlerin en tepesinde olması, yaratıcı ve yenilikçi organizasyonların kurulmasını, en iyi yeteneklerin doğru şekilde bir araya getirilerek inovasyonun yapılmasını sağlıyor“ görüşünü ileri sürdü.
Re/Design’dan Yiğit Kulabaş ise günümüzün iş trendleri arasından en büyüklerinden biri olan gig ekonomisi, kendi değişi ile birey ekonomisi üzerine konuştu. Kulabaş, Y ve Z kuşağının değerlerinin eski kuşaklardan çok farklı olduğunu, bu kuşağın daha çok olumlu deneyim istediğini, serbestlik peşinde olduklarını, bir hobi ve tutkularının olduğundan bahsetti. Bu yüzden de eskiden bir firmada 10 yıl çalışılırken bugün bu rakamın 1-3 yıla indiğini, Y ve Z kuşağının hakim olacağı yakın gelecekte ise bir firmada çalışanların azınlıkta kalacağını, norm olanın aynı anda 5-6 firmaya iş yapmanın olacağını sözlerine ekledi.
Kulabaş’ın bahsettiği ikinci ana trend ise insanların artık geçmişe göre çok daha uzun yaşamaları idi. 50 artık yeni 30 yaş ve dolayısı ile yeni orta yaş sayılıyor. Kulabaş insanların 38 yaş ortalamasından 80-100’leri yakaladığı bir dönemde artık önemli olanın içimizdeki tutkuyu sürekli canlı tutacak yeni öğrenim ve gelişim alanları bulmak olduğu söyledi. Örnek olarak da Zülfü Livaneli’nin şarkı söylemekten, yönetmenliğe, politikaya ve son olarak da yazarlığa uzanan kariyerinden bahsetti.
Makers Türkiye Hareketi’nin kurucusu Ongun Tan ise çok önemli iki konunu altını çizdi. Birinci olarak girişimci olmak şu an çok popüler bir konu olsa da çok zor bir uğraş olduğunu söyledi. Aynı gün içinde beş defa mutlu ve beş defa üzgün olunabileceğini söyleyen Tan, girişimciliğin ancak gerçekten bir tutku, doğru plan ve doğru ekip ile yapılabileceğinden bahsetti. Diğer konu ise fırsat eşitliği hakkındaydı. Diyarbakır’dan aldığı bir mektup sonrasında bir ilçede maker eğitimi verdiklerini söyleyen Tan, buradaki çocukların tıpkı Robert Kolejdeki, Tarsus Amerikan Kolejindekiler gibi çok meraklı ve doğru soruları soran çocuklar olduğunu, ülke olarak bu bölgelere daha çok ilgi ve alaka gösterilmesi gerektiğini söyledi. Ben de bu isteğe imzamı atarım. Gerçekten de 2018 yılında, teknolojinin bu kadar ilerlediği bir dönemde doğum yerimizin hala geleceğimizi belirlemesine izin vermemeliyiz.
Umuyorum tüm bu kısa notlar sizin için de yeni ufuklar açar.