O gece saat 00.40’te Putin’in basın danışmanı Dmitriy Peskov, Rus medyasına Türkiye’de yaşananların nasıl algılanması gerektiğini izah etmeye çalışıyordu. Tabii söylediklerinden Kremlin’in de sözlerinden Türkiye’de tam olarak ne olduğunu sonuna kadar anlamadığı hissediliyordu. RIA haber ajansı muhabirinin “Türkiye’de darbe mi oldu” sorusuna Kremlin, “Türkiye’de olup bitenleri yakından takip ediyoruz. Diplomatik misyonumuz, Dış İstihbarat Servisimiz SVR ve daha bir dizi başka kanaldan aldığımız bilgileri topluyor ve durumu analiz ediyoruz” demişti.
Bu arada bir başka Rus gazetecinin “Erdoğan Rusya’dan sığınma talebinde bulunursa verilecek mi” sorusunu patlatıverdi. Bu tür sorulara cevap verme zamanı olmadığı vurgusunu yapan Dmitriy Peskov, “Şu anda böylesine teorik, hipotetik konuya girme zamanı değil. Erdoğan’ın kendisinden böyle bir talep gelirse Başkan Putin karar verecektir” yanıtını vermekle yetindi.
Saatler ilerliyor ve Moskova da Ankara gibi uyumuyordu. 02.30 sularında Kremlin Sarayı tekrar basının karşısına çıkarak bu sefer “Türkiye’nin bir an önce meşru zemine dönmesini diliyoruz” diyordu. Peskov, Rusya adına yaptığı resmi konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye bölgenin son derece önemli bir ülkesidir. Şüphesiz Türkiye’nin istikrarlı veya istikrarsız ülke olması başta bölgemizi olmak üzere tüm dünyayı etkileyecektir. Bu yüzden şimdi tüm umudumuz Türkiye’de cereyan eden hadiselerin bir an önce sona ermesidir. Meşru zeminde çözüm bulunarak bir an önce düzenin ve güvenliğin sağlanmasıdır. Türkiye’de bulunan vatandaşlarımızın güvenliği konusu ise önceliğimizdir.”
Sabaha karşı saat 04.00 gibi bu sefer Rusya Başbakanı Dmitriy Medvedev devreye girdi. Türkiye’deki gelişmeler ışığında Rusya hükümetinin Türkiye’de bulunan vatandaşlarını tahliye kararı aldıklarını duyuruyordu. Medvedev’in açıklamasında “Rusya Ulaştırma Bakanlığı’ma gerekli talimatları vermiş bulunuyorum. Vatandaşlarımız en kısa sürede ve güvenli bir şekilde Türkiye’den tahliye edilmeli” deniyordu.
Kriz merkezi kurdular
Türkiye’de darbe girişimi gecesi yaşananlar Rusya için de büyük sürpriz olurken, Moskova sabah saatlerinde durumu bir parça toparlamış ve diplomatik dilde açıklamalar yapmaya başlamıştı. 16 Temmuz sabahı Rusya Dışişleri Bakanlığı resmi sitesinde şu bildiriye yer veriliyordu:
“Türkiye Cumhuriyeti’nde cereyan eden son hadiseler bizde derin kaygı ve tedirginlik uyandırmıştır. Türkiye’de gözlenen terör tehditleri ve sınırlarına yakın bölgede silahlı ihtilafın yaşanıyor olmasına (Suriye kastediliyor) dün gece içteki olayların da eklenmesi bölge ve uluslararası güvenlik açısından ciddi tehlike yaratmıştır. Bu bağlamda Türkiye yönetimi ve halkına itidal çağrısı yapıyoruz. Mevcut problemleri kan dökülmeden, anayasal düzen çerçevesinde çözmeye davet ediyoruz. Rusya olarak Türkiye’nin seçilmiş siyasi yönetimiyle halklarımızın yararına birlikte yapıcı çalışmaya hazır olduğumuzu dile getiriyoruz. Ayrıca terorizm gibi uluslararası problemlerin bertaraf edilmesinde işbirliği yapmaya hazırız.
“Şu anda Rusya Dışişleri Bakanlığı olarak Türkiye’de bulunan vatandaşlarımızın güvenliği hususunda çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’deki diplomatik temsilciliğimizde kriz merkezi kurulmuştur. İstanbul havalimanında nöbet tutan diplomatlarımız vatandaşlarımıza gerektiğinde yardımcı olmaya hazırdır.”
İlk arayan Putin mi oldu?
17 Temmuz öğle saatlerinde telefonu eline alan Rusya Devlet Başkanı Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradı. Telefon görüşmesini Rus basını “Erdoğan’ı ilk arayan Putin oldu” başlığıyla duyurdu.
Görüşmenin içeriği olarak da Putin’in “15 Temmuz’u 16’sına bağlayan gece Türkiye’de çok sayıda can kaybına yol açan olayların yaşanmış olması nedeniyle sizlere başsağlığı diliyor, geçmiş olsun diyorum. Rusya, kesinlikle hangi ülkede olursa olsun mevcut yönetimin kuvvet kullanılarak, anayasaya aykırı davranışlarla değiştirilmesine katiyetle karşıdır. Türkiye’de anayasal düzenin ve asayişin bir an önce sağlanmasını diliyorum” dediği paylaşıldı.
Darbe girişimi sonrası telefon görüşmesinin devamında özellikle iki liderin bir önceki telefon teması ve ilişkilerin normalleştirilmesi kararı alınmasını da Erdoğan’a hatırlatan Putin, “Türkiye’de yaşanan son olaylar esnasında ülkenizde konuk olarak bulunan ve sayıları artan vatandaşlarımızın güvenliğine de gereken önemin verileceğine inanıyorum” diyordu. Erdoğan’ın bu sözlere yanıt olarak “Türkiye’de bulunan Rus vatandaşlarının güvenliği konusunda gereken tüm önlemleri aldığımıza şüpheniz olmasın. Türkiye’de yaşanan bu talihsiz hadiselere rağmen sizinle daha önce planladığımız, ülkelerimiz arasında ilişkilerin normalleşmesi sürecini de ikili görüşmede ele almaya hazırım” dediği aktarılmıştı.
Uçak krizi,
darbecilerin hesabına
İki ülke liderinin bu telefon görüşmesi ardından Rusya ile Türkiye arasında sessiz diplomasi başladı, sahneye ikinci roldeki siyasetçi ve düşünce kuruluşu uzmanları çıktı. Ağustos ayının ilk haftasında yapılacak Putin-Erdoğan zirvesine zemin hazırlandı. Uçak krizi, darbeci olduğu söylenen pilotların hesabına yazılmaya başladı. Rusya’da Rus savaş uçağını düşüren Türk Hava Kuvvetleri’nde görevli ve darbe girişimine katıldıkları şüphesi bulunan iki pilotun bu komplonun arkasında duranlar olabileceği konuşuluyordu. Rusya Parlamentosu alt kanadı Duma milletvekilleri yanı sıra Rusya’nın İnguş Cumhuriyeti Başkanı Yunusbek Yevkuruv da bu konuda açıklama yaparak, “Türkiye’deki darbe girişimi sonrasında Rusya ile Türkiye’yi birbirine düşman yapmak isteyen karanlık güçler yüzünü gösterdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan SU-24 uçağımızı düşürme emri vermedi. Darbeci pilotların bu kararı Erdoğan’ın bilgisi dışında aldığı ortaya çıkıyor” diyordu.
Bu görüşü paylaşmayanlar da çıktı. Karşıt görüşçülerin başınıysa Rusya parlamentosu alt kanadı Duma Dış İlişkiler Komitesi Başkan Yardımcısı Vladimir Cabarov çekiyor: “Türkiye siyasi yönetimi, SU-24 uçağımızı düşürme kararının askerler tarafından alındığını göstermeye çalışarak, uçak krizi sorumluluğunu onların üzerine yıkmaya çalışıyor. Düşündürücü.”
Hızlı normalleşme lazım
Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın “İlişkilerin normalleşmesi hemen olmaz. Zaman gerek” tavrından farklı düşünen siyasetbilimci Sergey Markov ise Komsomolskaya Pravda gazetesine yaptığı açıklamada “Tam tersine. Rusya ve Türkiye’nin bir an önce ilişkileri eski raylarına oturtması gerekiyor. Dünyadaki gelişmeler bunu gerektiriyor. Büyük olasılıkla Karadeniz kıyısında Soçi şehrinde yapılacak liderler zirvesinde iki taraf eşzamanlı tüm yaptırımların süratle kaldırılması kararı alacak. Bunda turizm, tarım ürünleri, ikili projeler ve hizmet sektörü de giriyor. İki ülkede de şahinler susarak yerini güvercinlere bırakacak. Rusya Devlet Başkanı Putin bildiğiniz gibi her zaman ‘Rusya çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yaparım’ diyen bir yönetici. Dolayısıyla uçak krizi başındaki söylemleri unutmaya hazır. Daha doğrusu onları hiç hatırlatmama taraftarı olacaktır. Burada unutulmaması gereken tek şey, Rusya ile Türkiye kısa sürede yeniden dost ülkeler olacaklardır. Ama Putin’in Erdoğan’a yaklaşımı eskisi gibi ‘dostum’ değil, ‘protokol dostluğu’ çerçevesinde kalacaktır” demesi dikkat çekti.