Türkiye'nin Bankaları

39dk okuma

Haberin Devamı

SAĞLAM EKONOMİNİN ARKASINDAKİ GERÇEK GÜÇ

KÜRESEL krizdeki sağlam duruşu ile tüm dünyada dikkat çeken Türk bankacılık sektörü, Türkiye’de ekonomik büyümenin arkasındaki gerçek güç olarak şirketlere kaynak sağlıyor. Hemen her kesimin gözbebeği olarak gördüğü ve Haziran 2014’te 1.8 trilyon TL aktif büyüklüğe ulaşan bankalar, 1.1 trilyon TL’yi aşan kredileri ile büyümenin harcı oldu. Hülya GÜLER

TÜRKİYE’nin küresel ekonomik krizden ciddi hasar almadan çıkışında sağlam duruşu ile önemli bir rol üstlenen Türk bankacılık sektörü, tartışmasız her kesimin gözbebeği olması gereken bir alan. Özellikle tasarruf açığının hemen her platformda dile getirildiği Türkiye’de, ülke ekonomisinin ve şirketlerin büyümesi için gereken kaynak, büyük oranda Türk bankacılık sektöründen sağlanıyor. Proje finansmanından, ticari krediye, KOBİ kredilerinden, konut ve ihtiyaç kredilerine kadar toplumun her kesiminin kaynak ihtiyacına cevap veren bankacılık sektörünün Haziran 2014 itibariyle toplam kredi tutarı 1 trilyon TL’yi aştı. Dolayısıyla, gelişmiş ülkelerin büyüme konusunda sıkıntı yaşadığı bir dönemde, Türkiye’nin yüzde 3 civarındaki büyümeyi yakalamasında bankaların sağladığı kaynak oldukça önemli. Ülke ekonomisinin büyümesine harç olan bankaların, tasarrufa yönelik ürünleri uzun vadeli kalkınma hedefinin garantisi niteliğinde.

AKTİFİ 1.8 TRİLYON TL
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, Haziran 2014 itibariyle Türkiye’de 33 mevduat, 13 kalkınma ve yatırım, 4 katılım bankası olmak üzere toplam 50 banka faaliyet yürütüyor. Bu dönemde bankacılık sektörünün aktif toplamının ulaştığı rakam ise, 1.8 trilyon TL. ’ye ulaştı. Bankacılık sektörünün aktifleri bu yılın ilk 6 ayında bir önceki yıl sonuna göre yüzde 5.7 ve bir önceki çeyreğe göre de yüzde 1.8 artış gösterdi. Yine BDDK’nın Haziran 2014 verilerine göre bankaların şube sayısı 12 bin 136’ya ulaşırken, personel sayısı da 216 bine yaklaştı. Türkiye’de bankaların sermaye yeterliliği oranı Haziran 2014’te bir önceki çeyreğe göre artış göstererek yüzde 16.31 olarak gerçekleşti.

Haberin Devamı

SEKTÖRÜN KÂRI DÜŞÜYOR
Bankacılık sektörünün gelir tablosunda, faiz geliri 67 milyar TL ve faiz gideri 37 milyar TL olarak gerçekleşti. Haziran 2014 dönemi itibariyle Türk Bankacılık Sektörünün net dönem kârı 13 milyar TL oldu. Sektörün aktif kârlılığı ve özkaynak kârlılığı geçen yılın aynı dönemine göre düşüş gösterdi. Bankacılık sektörünün Haziran 2014 dönemi aktif kârlılığı yüzde 0.88 özkaynak kârlılığı yüzde 6.33 olarak gerçekleşti. Haziran 2014 döneminde, toplam kredi tutarı 1.1 trilyon TL olurken, söz konusu tutarın 815 milyar TL’si Türk parası kredilerden, 308 milyar TL’si yabancı para kredilerden oluştu.

Haberin Devamı

KOBİ’lere 302 milyar TL kaynak
BDDK’nın Bankacılık Sektörü Temel Göstergeleri Haziran 2014 raporuna göre bu dönemde 1.1 trilyon TL’yi aşan toplam kredilerin yüzde 43’ü ticari kredilerden oluşuyor. Bu yüzde 43’lük payın yüzde 30’u ise KOBİ’lere verilen krediler. Tüketici ve kredi kartlarının payı ise yüzde 30. Haziran 2014 döneminde ticari ve kurumsal kredi tutarı 484 milyar TL, Kobi kredileri 302 milyar TL ve tüketici kredileri ve kredi kartları tutarı 338 milyar TL olarak gerçekleşti. Bireysel krediler içerisinde ihtiyaç ve diğer tüketici kredilerinin payı yüzde 41, konut kredisinin payı yüzde 34, kredi kartlarının payı ise yüzde 23 olarak gerçekleşti.

Haberin Devamı

Konut kredisinin payı yüzde 34
HAZİRAN 2014’te konut kredisi ile ihtiyaç ve diğer tüketici kredileri sırasıyla 115 milyar TL ve 139 milyar TL oldu. Bireysel krediler içerisinde ihtiyaç ve diğer tüketici kredilerinin payı yüzde 41, konut kredisinin payı yüzde 34, kredi kartlarının payı ise yüzde 23 olarak gerçekleşti.

Haberin Devamı

Taksitli alışveriş azaldı
BDDK’nın kredi kartlarına yönelik Şubat 2014’de yürürlüğe giren taksit sınırlaması düzenlemesinin etkisiyle birlikte 2013 yıl sonunda 47 milyar TL olan taksitli kredi kartı tutarı, Haziran 2014 dönemi itibarıyla 36 milyar TL’ye geriledi. Haziran 2014 döneminde tüketici kredileri ve kredi kartlarının toplamı bir önceki çeyreğe göre düşüş göstererek 77 milyar TL olarak gerçekleşti. Kredi kartı limitlerine yönelik Ekim 2013’te BDDK’nın getirdiği limit sınırlaması ve Şubat 2014’teki kredi kartına taksit sınırlamasının ardından kredi kartında harcamalarda azalma görüldü.

Haberin Devamı

Mevduatın krediye dönüşüm oranı 1.15
YILIN ilk yarısı itibarıyla kredi tutarı 1.1 trilyon TL olurken, mevduat tutarı 975 milyar TL olarak gerçekleşti. BDDK verilerine göre mevduatın krediye dönüşüm oranı Haziran 2014 dönemi itibariyle 1.15 olarak gerçekleşti. Bu rakam 2009’da, 0.76, 2010’da, 0.85, 2011’de, 0.98, 2012’de 1.03, 2013’te 1.11 olmuştu.

32 milyar TL takipte
TAKİPTEKİ kredilerin (brüt) tutarı Haziran 2014’te 32 milyar TL oldu. Bunun 11 milyar TL’si tüketici kartları ve kredi kartı borcundan gelirken, 11 milyar TL’si ticari kredilerden, 10 milyar TL’si de KOBİ kredilerinden geldi. Bankacılık sektöründe kredilerin Takibe Dönüşüm Oranı (TDO) Haziran döneminde yüzde 2.74 olarak gerçekleşti. Takipteki kredilerin tutarı Mart 2014’te 31 milyar TL iken, 2013 sonunda 30 milyar TL idi. Takipteki kredi miktarı 2012 yılı sonunda, 23 milyar TL, 2011’de 19 milyar TL 2010’da 20 milyar TL, 2009’da 22 milyar TL ve 2008’de de 14 milyar TL olarak gerçekleşmişti.

Mevduatın yüzde yüzde 19’u vadesiz
TÜRK bankalarında Haziran 2014 itibariyle 975 milyar TL olan mevduatın, 613 milyar TL’si TP Mevduat/Katılım fonlarından, 345 milyar TL’si Döviz Tevdiat Hesabı/Katılım Fonlarından ve 17 milyar TL’si kıymetli maden hesaplarından oluşuyor. Mevduatın yüzde 60’ı gerçek kişi mevduatından oluşurken, ticari ve diğer kuruluşlar mevduatının payı yüzde 34 ve resmi kuruluşlar mevduatının payı yüzde 6. Açılış vadelerine göre toplam mevduat içerisinde vadesiz mevduatın payı yüzde 19 ve 1-3 ay arası mevduatın payı yüzde 53.

50 banka faaliyette
TÜRK Bankacılık Sektöründe Haziran 2014 itibariyle,
*33 adet Mevduat,
*13 adet Kalkınma ve Yatırım
*4 adet Katılım Bankası
olmak üzere toplam 50 banka faaliyet gösteriyor.

Mevduat 1 trilyon TL’ye dayandı

Mevduat (Milyar TL)
2010 617
2011 695
2012 772
2013 946
2014 (Haziran) 975
Kaynak: BDDK


Krediler 1.1 trilyon TL’yi aştı
2002 2005 2010 2012 2013
Kredi Kartları 0.15 18.384 49.098 81.489 99.960
Konut 64 12.423 61.660 86.747 111.170
Otomobil 46 6.230 6.027 8.299 8.804
Diğer 159 10.021 64.995 103.506 133.470
Bireysel Toplam 269 47.057 181.780 280.042 353.000
KOBİ - - 131.360 204.931 280.2
Kurumsal (KOBİ Dahil) 60.843 114.016 381.803 557.230 748.00
Toplam 61.112 161.073 563.583 837.272 1.101.000

Kaynak: BDDK

Türkiye’de kredi kartı sayısı 57 milyonu aştı

2002 2005 2010 2013 (1000)
ATM 12 15 28 42
POS 496 11411824 2293
Banka Kartı 35.057 48.243 69.917 100.165
Kredi Kartı 15.705 29.978 46.956 56.835

Kaynak: BKM


*Aktifler 1.8 trilyon TL’yi aştı
*Mevduat 975 milyar TL’yi buldu
*Toplam krediler 1.1 trilyon TL
*KOBİ’lere 302 milyar TL Destek

Finansal İstikrar ve Bankacılık Sektörü
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan - Hürriyet için yazdı

FİNANSAL sağlamlık göstergeleri açısından, yüzde 16’nın üzerinde bir sermaye yeterliliği ve uzun bir süredir yüzde 3’ün altında gerçekleşen takibe geçen alacak oranıyla dünyada parmakla gösterilen ve güven duyulan bir bankacılık sektörüne sahibiz. Finansal sistemin sağlıklı işlemesinin temel şartlarından biri, finansal sistemden istifade eden bireylerin haklarının teminat altına alınmış olmasıdır. Bu noktada da, vatandaşlarımızın haklarının korunmasına ilişkin tedbirlerin popülizme prim vermeden alınmasına ve finansal okur-yazarlığın ülkemizde gelişmesine ilişkin yoğun çabalarımızı sürdürüyoruz.

EKONOMİNİN tüm bileşenleriyle etkileşim halinde olan bankacılık sektörü yalnızca finansal sektörün değil, tüm ekonomik sistemin ana unsurlarından birisini teşkil etmektedir. Reel sektörümüzün finansmanı ağırlıklı olarak bankacılık sektörümüz vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Bankacılık sektörü, ülkede oluşan tasarrufların ekonomiye kazandırılarak kaynakların verimli alanlara yönlendirilmesinde kilit bir fonksiyona sahiptir. Bankacılık sektörü, bu finansal aracılık fonksiyonunun yanında, Merkez Bankası tarafından yürütülen para politikalarının mali sisteme aktarılmasında da önemli bir rol oynamakta, ödeme sistemlerinin etkinliğine katkıda bulunmakta ve uluslararası ticaretin gelişmesine önemli katkılar sağlamaktadır.
Finansal sektördeki sıkıntıların ortaya çıkmasıyla başlayan, fakat sonrasında bu sektörle sınırlı kalmayarak kısa bir süre içerisinde belli başlı ülkeleri iflasın eşiğine getiren, küresel finans sistemindeki bazı önemli aktörlerin iflasına neden olan ve milyonlarca insanı işsiz bırakan küresel finans krizi hala etkilerini yaşadığımız sıkıntılı bir süreci beraberinde getirmiştir.
Yakın dönemde yaşanan bu gelişmeler, finansal sektörün sadece ulusal ekonomiler için değil küresel ekonomik ilişkiler açısından da önemini ortaya koymuştur. Tüm bu yaşananların neticesinde küresel ekonominin potansiyel büyüme hızının düşmesiyle birlikte de, ilgili tüm taraflar finansal istikrarın korunmasının önemini daha iyi kavramış durumdadırlar.

ÜLKEMİZ KRİZLERDE DENEYİMLİ

Ülkemiz ise bu alanda ciddi bir tecrübeye sahiptir. 2000-2001 yıllarında bankacılık sektörü kaynaklı ağır bir kriz neticesinde milli gelirimizin 3’te 1’nin üzerinde ağır bir fatura ödedikten sonra, zor ama finansal sistemimizi sürdürülebilir bir noktaya getirmek açısından gerekli ve doğru adımlar atılmıştır. Mali yapısı güçlü olmayan bankalar sermaye artırma, birleşme ve satın alma gibi yollarla daha sağlam yapılara kavuşturulmuştur. Finansal sektörde yüksek bir paya sahip olan bankacılık sektörünün sağlıklı işlemesi için yeni bir Bankacılık Kanunu uygulamaya konulmuş, ayrıca Banka Kartları ve Kredi Kartları ile Konut Finansman Sisteminde gerekli düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Bankacılık reformuyla birlikte, düzenleme, gözetim ve denetim çerçevesi, yeniden kurgulanarak uluslararası standartlara yükseltilmiştir.
Kriz dönemlerinde ekonominin bütünü açısından konvansiyonel bankalara kıyasla daha destekleyici bir fonksiyon üstlenebilen katılım bankacılığının gelişmesi için önemli düzenlemeler yapılmıştır. Tüm bu olumlu gelişmelerin neticesinde güçlü bankacılık sektörümüz, sağlam kamu mali dengemizle birlikte kriz sürecinde çok başarılı bir sınav vermiş ve bizi diğer ülkelerden olumlu yönde ayrıştıran unsurların başında gelmiştir.

PARMAKLA GÖSTERİLEN-GÜVEN DUYULAN
Bugün geldiğimiz noktada, toplam 50 bankasıyla finansal sektörümüzün yüzde 90’ından fazlasını oluşturan bankacılık sektörümüzün toplam aktifleri ekonomimizin üstünde bir büyüklüğe ulaşarak 1.8 trilyon TL’yi aşmıştır. Kamu maliyesinde sağlanan disiplinin sayesinde kamu kesimi borçlanma gereği azalmış, bankalarımızın reel sektöre daha fazla kaynak ayırabilmesinin yolu açılmış ve kredilerin banka varlıkları içindeki oranı 2002 yılındaki yüzde 23 seviyesinden Temmuz 2014 itibariyle yüzde 61 seviyesinin üzerine yükselmiş ve toplamı 1.1 trilyon TL’ye ulaşmıştır. Finansal sağlamlık göstergeleri açısından, yüzde 16’nın üzerinde bir sermaye yeterliliği ve uzun bir süredir yüzde 3’ün altında gerçekleşen takibe geçen alacak oranıyla dünyada parmakla gösterilen ve güven duyulan bir bankacılık sektörüne sahibiz.
Bankacılık sektörünün uzun süreden beri yurtdışından makul maliyetlerle borçlanabilmesi, tahvil ihraçlarına yabancı yatırımcıların gösterdiği yüksek talep, oluşan bu güvenin somut bir örneğidir. Benzer biçimde uluslararası yatırımcıların son dönemde önemli miktarda sermaye ile banka kuruluş ve faaliyet izni almaları da sektörün geleceğine dönük olumlu algının bir başka yansımasıdır.

KOBİ KREDİLERİNDEKİ ARTIŞ
Bankacılık alanında elde edilen bu kazanımları ve güveni geleceğe taşımak için hükümetimiz, Merkez Bankamız ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumumuz başta olmak üzere tüm ilgili taraflar yoğun ve gayretli çalışmalarını sürdürmektedir. Mikro ölçekte bankalarımızı kapsayan düzenlemelerin yanı sıra makro finansal risklere ilişkin olarak 2011 yılından bu yana makro-ihtiyati tedbirleri başarıyla uygulamaktayız. İthalata dayalı tüketimi tetikleyebilecek tüketici kredilerinin büyüme hızlarının daha makul ve sürdürülebilir bir seviyeye inmesini ve kredilerin üretime, ihracata ve KOBİ’lere yönelmesini hedefleyerek Ekim 2013, Kasım 2013 ve Ocak 2014’te de bir dizi makro-ihtiyati tedbiri hayata geçirdik.
Tüm bu tedbirlerin hedeflenen etkileri gösterdiğini veriler de somut olarak ortaya koymaktadır. Nitekim 2011 yılının Mart ayında kur etkisinden arındırıldığında yüzde 34.2’ye yükselen yıllık kredi artış oranı, 12 Eylül 2014 tarihi itibarıyla yüzde 18.1’e, Temmuz 2011’de yüzde 38.5’e yükselen bireysel kredilerdeki yıllık artış oranı yüzde 10.5’e ve Aralık 2012’de yüzde 30.9’a yükselen kredi kartı harcamalarındaki yıllık artış oranı negatif yüzde 9’a gerilemiştir. Bireysel kredilerin 13 haftalık ortalamalar üzerinden hesaplanan yıllık artış oranı 12 Eylül 2014 itibarıyla yüzde 11.9 iken şirketler kesimine kullandırılan kredilerin yıllık artış oranı yüzde 25 olarak gerçekleşmiştir. Kredi büyümesinde tüketici kredilerinden ziyade kurumsal/ticari ve KOBİ kredilerindeki artışın etkili olduğu anlaşılmaktadır.

SAĞLIKLI YAPININ KORUNMASI
Bunların yanı sıra, finansal sistemin sağlıklı işlemesinin temel şartlarından biri, finansal sistemden istifade eden bireylerin haklarının teminat altına alınmış olmasıdır. Bu noktada da, vatandaşlarımızın haklarının korunmasına ilişkin tedbirlerin popülizme prim vermeden alınmasına ve finansal okur-yazarlığın ülkemizde gelişmesine ilişkin yoğun çabalarımızı sürdürüyoruz.
Önümüzdeki dönemde de gerek finansal sektörümüze gerekse ekonomimizin bütününe ilişkin gelişmeleri çok yakından izlemeyi ve gereken tedbirleri almayı sürdüreceğiz. Her bir makro ihtiyati düzenlemenin büyüme ve cari açık üzerindeki etkilerini değerlendirerek, gerekli adımları kararlılıkla atmaya devam edeceğiz.
Bankacılık sektörümüzün sağlıklı yapısını koruması, ülkemizin refah seviyesini yükseltmek ve 2023 hedeflerine ulaşmamız açısından önemlidir. Dünyada büyük bir başarı hikâyesi olarak örnek gösterilen bankacılık sektörümüz ülkemizin sürdürülebilir büyümesinde ve kalkınmasında kendisine düşen rolü büyük bir başarıyla yerine getirecektir.

Bankalar ve Reel Sektör
Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın Hürriyet için yazdı

BANKACILIK sektörünün kredi hacmi Ağustos 2014 itibariyle 1 trilyon 164 milyar TL’ye ulaştı. Bilançonun üçte ikisini oluşturan kredilerin gayri safi yurtiçi hasılaya oranı yüzde 70 düzeyinde. Toplam mevduattan daha fazla olan kredilerin finansmanında yurtiçi kaynaklar yanında yurtdışından sağlanan borçlanma da kullanılıyor.
Bankacılık sektörü, finansal kaynakların giderek daha fazlasının özel sektöre kredi olarak kullandırılmasından oldukça memnun. Büyümenin lokomotifinin özel sektör olması ve kaynakların daha verimli kullanılması açısından normal olan bu. Bu aşamada dikkat edilmesi gereken ana konular, kıt olan yurtiçi kaynaklarımızın çoğaltılarak istihdam yaratan büyümeyi finanse etmek amacıyla uluslararası rekabete dayanıklı alanlarda üretime, yatırıma, ihracata ve altyapı projelerine kullandırılması. Yakın geçmişte bilançonun yüzde 70’ini oluşturan iç borç stokunun bugün itibariyle bilançoya oranı yüzde 20’ye doğru geriliyor. Kamu kesiminin kaynak ihtiyacının makul düzeyde kalmaya devam edeceği beklentisi içinde, bankaların kredilerini sağlıklı olarak büyütmesi özel sektörün yatırımlarını ve üretimini büyütmesine bağlı.

REEL SEKTÖR DESTEKLENMELİ
Bankacılıkta olduğu gibi finansal olmayan özel sektörün sağlıklı büyümesinin öncelikli şartları, siyasi istikrarın sürekli, makro dengelerin sağlam, öngörülebilirliğin yüksek, risklerin yönetilebilir düzeyde olduğu işleyen bir piyasa ekonomisinin yanında, sağlıklı çalışan bankacılık sektörü ve sermaye piyasasının olmasıdır. Dahası, özel sektörün faaliyetlerine atfettiği özkaynaklarının güçlendirilmesi için sürdürülebilir bir kârlılığı yakalaması gerekir. Enerji, hammadde, işgücü, finansman gibi her türlü temel girdi yüksek kalitede ve ekonomik fiyattan sürekli bulunabilir olması yüksek öneme sahip. Üretim maaliyetlerini yukarıya çeken kamusal yükler azaltılmalı. Dış ticaret işlemleri bürokratik süreç azaltılarak basitleştirilmeli. Stratejik öneme sahip sektörler, diğer ülkelerin yaptığı gibi, suni rekabetten korunmalı. Bu amaçla damping, anti-damping uygulamaları caydırıcı olarak hızla kullanılmalı. Stratejik öneme sahip alanlardaki ciddi yatırımcılara bedeli mukabili arsa tahsisinin önündeki engeller kaldırılmalı.

OPERASYON MALİYETLERİ
Mevcut verilere göre, kredilerin sürdürülebilirliği açısından bankalar güçlü bir özkaynağa sahip. Düzenlemeler dikkate alındığında, bankacılık sektörünün bugün verilen kredilerin yarısı kadar daha kredi verebilecek gücü var. Yurtiçinden ve yurtdışından kaynak temin edilmeye devam ediliyor. Kredilerde reel faiz oranı çift hanelerden yüzde 4 düzeyine geriledi. Kaynak faizi ile kredi faizi arasındaki farkın açılmasına neden olan kamusal aracılık maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla ilgili kurumlar nezdinde girişimler sürdürülülüyor. Operasyon maliyetinin daha düşürülmesine çaba sarf ediliyor. Krediye erişimi sağlamak amacıyla şube ve şube dışı alternatif kanalların genişletilerek yurt sathına yayılması çalışmalarında teknoloji yoğun yatırımlar yapılıyor. Bankaların proje finansmanına olan ilgisi artıyor. Üç büyük il dışındaki illerimizin kredi payı yükseliyor. Yüksek riskli müşteriler ile düşük riskli müşterilerin daha iyi izlenmesini ve fiyatlanmasını sağlayacak veri sistemleri geliştiriliyor.

İÇ TASARRUFLAR ARTMALI
2014 - 2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planında yer verilen istikrarlı bir büyüme dinamiğinin sağlanması amacıyla yurtiçi tasarrufların arttırılarak üretken yatırımlara yönlendirilmesi ve kurumsal kredilerin toplam krediler içindeki payının artırılması yönündeki yaklaşımlar Birliğimiz tarafından da olumlu karşılanıyor ve destekleniyor.
Bu çerçevede, özellikle üretim ve yatırım amaçlı KOBİ kredileri ile ihracat kredilerinin özendirilmesi amacıyla hazırladığımız önerileri ilgili kurumlara sunduk. Bunlardan, KOBİ kredileri ve ihracat kredileri lehine risk ağırlıklarının düşürülmesine yönelik önerilerimiz kısmen de olsa kabul gördü ve düzenlemelerde yer verildi. Proje ve yatırım kredilerinde, gayrimenkul ipoteği ile teminatlı alacaklarda da benzer düzenlemelerin yapılmasını bekliyoruz.
Önümüzdeki dönemde, Türkiye açısından stratejik öneme sahip ve yüksek katma değer yaratan sektörlere yönelik mikro nitelikte çalışmalara ivme kazandırılmasını, bu sektördeki girişimcilerin motive edilerek büyümede daha fazla rol almalarının desteklenmesini bekliyoruz. Bu yapılırken, bankacılık sektörünün de sağlıklı çalışmasına özen gösterilmesi, banka özkaynaklarının büyümesini engelleyecek yaklaşımlardan kaçınılması ve sektöre ek yükler getirilmemesi beklenmekte.


70 yıldır ‘sınırsız hizmet’i hedefliyoruz

YAPI Kredi’nin Türkiye’nin ilk özel bankası olarak kurulduğunu ve bu yıl 70. yılını kutladığını kaydeden Genel Müdür Faik Açıkalın, “Bugün 10 milyondan fazla müşterimiz ve 170 milyar TL’nin üzerinde aktif büyüklüğümüzle ekonomiyi desteklemeye devam ediyoruz” diye konuştu.

YAPI Kredi Genel Müdürü Faik Açıkalın, Yapı Kredi’nin, 2. Dünya Savaşı’nın sonlarında, ekonomik faaliyetlerin durgun olduğu bir dönemde 1 milyon sermaye, 17 çalışan ve Bahçekapı’daki tek şubesi ile Türkiye’nin ilk özel bankası olarak kurulduğunu hatırlatarak, “Bugün ise 19 milyar liralık öz varlık, 4.3 milyar liralık ödenmiş sermaye, 10 milyonun üzerinde müşteri, 1000’e yakın şube, 3 bini aşkın ATM, 18 bin 500’ün üzerinde çalışan ve 170 milyar TL’nin üzerinde toplam aktife sahip Türkiye’nin dördüncü büyük özel bankası konumundayız” dedi.
“Yapı Kredi olarak her anını, her duygusunu sınırsız yaşayan bir ülkeye “sınırsız hizmet” sunarak tam 70 yıldır ilklerin bankası ünvanını taşıyoruz” diyen açıkalın, ülke ekonomisine katkı sağlamanın yanı sıra kültür sanat alanına da, sosyal sorumluluğa da dokunduklarını, ellerinin değdiği her yerde sektöre ilham kaynağı olduklarını söyledi.

İLKLERİN BANKASI OLDUK
‘İlklerin bankası’, ‘kültür-sanat bankası’, ‘standartları belirleyen banka’ gibi ünvanların Yapı Kredi’nin bugüne kadar verdiği hizmetler ve toplumsal yaşama katkıları nedeniyle kamuoyunca layık görülmüş nitelendirmeler olduğunu kaydeden Açıkalın şöyle konuştu: “Yapı Kredi olarak Türkiye’de ‘semt şubeciliği’ ve ‘vadeli mevduat sistemi’ni ilk olarak başlatan, ‘Türkiye’de döviz pozisyonu tutma yetkisini’ alan, Ortadoğu’nun ilk Türk off-shore bankasını kuran ve uluslararası sermaye piyasalarında bono ve sertifikaları satılan, ilk kredili kredi kartını sunan Türk bankası olduk. Türk bankacılığında yeni bir dönemin kapılarını açtık. İlk telefon bankacılığı işlemi ‘Ses Tanıma Sistemi’, bankacılıkta ilk online uygulama, Türkiye’nin ‘ilk kredili kredi kartı’ Worldcard gibi yenilikleri tüketicilerle tanıştırdık. Günümüzde de teknoloji alanına yön veren Yapı Kredi olarak, mobil bankacılık alanında Global Finance tarafından ‘Avrupa’nın En İyisi’ ödülüne layık görüldük.”
TARTIŞMASIZ LİDERLİK
Yapı Kredi’nin olarak 2014 yılından başlayan 2020 yılı için belirlediği vizyonundan da söz eden Açıkalın, şunları anlattı: “Büyüme planımızla 2020 yılı için belirlediğimiz ‘tartışmasız liderlik’ hedefine ‘Hizmette sınır yoktur” anlayışıyla ulaşacağız. ‘Akıllı Büyüme’ stratejimizi uygulamayı, müşteri odaklı bankacılık anlayışımızla sürdüreceğiz. Bu stratejinin temelini ise üstün ve kalıcı müşteri memnuniyeti, sağlıklı, istikrarlı büyüme ve sürdürülebilir kârlılık doğrultusunda doğru müşteriye, doğru ürünü, doğru fiyat ve doğru kanaldan sunmak oluşturuyor.
Yılın ilk yarısında müşteri odaklı Akıllı Büyüme stratejimizin bir sonucu olarak başarılı bir performans gösterdik, ve büyüme stratejimizi başarıyla sürdürdük. Bu sayede kârlılığımızı artırırken hacimlerimizi ve müşteri tabanımızı da güçlendirdik. Yapı Kredi olarak 2014 yılının ilk yarısını 929 milyon TL net kârla tamamladık.”


Ödüllerle başarımız teyid edildi

YAPI Kredi’nin farklı alanlarda ödüllerin ve iştiraklerinin aldığı not değerlendirmelerinin de bu yılki stratejisini, performansını ve ileriye dönük yüksek beklentilerini teyit eder nitelikte olduğunu kaydeden Faik Açıkalın, “Yapı Kredi olarak 70 yıllık mirasımıza duyduğumuz saygımız, Türkiye’nin en büyük grubu Koç Holding ile Avrupa’nın en büyük bankacılık gruplarından UniCredit’ten aldığımız güç ve destek ile büyük bir heyecanla yolumuza devam ediyoruz” dedi.

Aktifleri 170.6 milyar TL’yi aştı

YAPI Kredinin aktif büyüklüğünün 2013 yıl sonuna göre yüzde 6 artışla 170.6 milyar TL seviyesine ulaştığını söyleyen Faik Açıkalın, şöyle konuştu: “Aktif kalitemizi koruduk ve sermaye yeterlilik oranımızı güçlü seviyede tuttuk. Bunun yanı sıra yılın ilk yarısında toplam kredilerde sektörün 2 puan üzerinde büyüyerek yüzde 9 artış ile 108.7 milyar TL’ye ulaştık ve pazar payımız yüzde 9.8’e yükseldi. Haziran itibarıyla, aktiflerimizin yüzde 64’ünü bireylerin ve kurumların finansmanı için kullandırdık. Kredilerde, her zaman olduğu gibi katma değer yaratan alanlara odaklanarak önemli pazar payları elde ettik. Mevduatta da yılsonuna göre yüzde 9 ile sektörün 6 puan üzerinde büyüdük. Böylelikle, mevduat hacmimizi 96.1 milyar TL’ye çıkararak pazar payımızı yüzde 9.6’ya yükselttik. Sermaye yeterlilik oranımız, güçlü kredi büyümesine rağmen, ihtiyatlı ve müşteri odaklı bilançomuz sayesinde yüzde 15.4 ile sektördeki en yüksek oranlardan biri olmaya devam etti.”

1000 şubeli banka

YILBAŞINDAN bu yana Yapı Kredi’ye 2 binden fazla kişinin katıldığını belirterek, “Aynı zamanda 968 şubeye ulaştık. Yılı, planladığımız gibi, 1000 şubeli bir banka olarak tamamlayacağız. Bu kapsamda, Worldcard ile kredi kartı pazarında 25 yıldır kesintisiz süren pazar liderliğimizi bu yılın ilk yarısında da devam ettirdik. Öte yandan finansal hizmetler grubumuzun oyuncusu Yapı Kredi Leasing sektöründe ilk sırada olmaya devam ediyor” dedi.

725 ATM engelsiz
ENGELSİZ Bankacılık programı ile sektörde çok önemli bir noktaya dokunduklarını kaydeden Faik Açıkalın, şunları anlattı: www.engelsizbankacilik.com.tr web sitesiyle Türkiye’deki engelli vatandaşların finans sektörüne erişimini kolaylaştırmanın yanı sıra engellilere yönelik çağrı merkezi, online chat hizmetleri, Engelsiz ATM, geliştirdiğimiz teknolojik uygulamalar, İşitme Engelliler Federasyonu ve GETEM gibi kurumlarla gerçekleştirdiğimiz projeler ile engelli vatandaşların hayatına değer kattık. Bugün Türkiye genelinde 725 Engelsiz ATM ile ortopedik ve görme engeli olan müşterilerimizin hayatını kolaylaştırdık.


Aktiflerimiz 209 milyar TL’yi aştı

AKBANK’ın aktiflerinin 209 milyar TL’yi aştığını kaydeden Genel Müdür Hakan Binbaşgil, “Türkiye’nin zenginleşmesine destek sağlayacak altyapı projelerine 2007’den bu yana yaklaşık 17 milyar dolar finansman desteği sağladık. Ekonomiye desteğimiz sürdüreceğiz” dedi.

AKBANK Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, 2014’ün ilk altı ayında, geçen yıl sonuna kıyasla Akbank’ın aktiflerini büyüterek, 209 milyar TL’ye çıkardığını söyledi. Aynı dönemde, nakdi ve gayrinakdi kredileri ile ülke akonomisinin büyümesine sağladıklarını desteği 157 milyar TL’nin üstüne yükselttiklerini kaydeden Binbaşgil, “Ülkemizin arzu ettiği atılımlara ve daha da zenginleşmesine destek sağlayacak altyapı, enerji, inşaat ve diğer projelere 2007’den bu yana yaklaşık 17 milyar dolar finansman desteği sağladık. Önümüzdeki dönemde de ekonomimizin daha ileri gitmesi için verdiğimiz desteği sürdüreceğiz” dedi.

SORUMLULUKLA BÜYÜDÜK
“Büyürken finansal sorumluluklarımızı koruyoruz” diyerek sözlerini sürdüren Binbaşgil, “Kredilerimizle ülkemizin ekonomisine verdiğimiz desteği artırırken istihdam ve büyümeye olumlu katkı sağlayan KOBİ’lere ve şirketlere ayrı bir önem veriyoruz” diye konuştu. Bu kapsamda orta, küçük, mikro ölçekli işletmeler ve kurumsal krediler yoluyla reel sektöre sağladıkları desteğin 85 milyar TL’si nakdi kredi olmak üzere toplamda 115 milyar TL’nin üstüne çıkardıklarını kaydeden Binbaşgil, şunları anlattı: “‘Olduğunda Öde’ kredisi ile esnafımıza sabit faiz ve esnek geri ödeme fırsatı sunduk. Krediyi kullanıma sunduğumuz Ekim 2013’ten bu yılın ilk yarısına kadar 15 bin esnafımıza 650 milyon TL ek kredi desteği sağladık. Yılın ilk yarısında ülkemizdeki Bireysel Emeklilik (BES) sisteminin gelişmesine destek vermeyi sürdürdük. Yaklaşık 1 milyon 200 bin müşterimizin hayatlarını, sevdiklerini ve varlıklarını sigorta teminatı altına almış durumdayız.”

EN DÜŞÜK TAKİP ORANI
Dış ticaret işlemlerinin daha da büyümesi için uzun vadeli finansman olanakları sağlamayı sürdürdüklerini de belirten Binbaşgil şu bilgileri verdi: “Mart ayında yaklaşık 1.4 milyar dolarlık yılın ilk sendikasyon kredisini aldık. Bunun yanında, Haziran’da 5 yılın üstünde bir vade ile 310 milyon dolarlık seküritizasyon işlemini de tamamladık. Son olarak geçtiğimiz ay 1.5 milyar dolar büyüklüğündeki sendikasyon işlemimizi tamamladık. 18 ülkeden 44 bankanın katılımıyla sendikasyonda önemli bir başarıya imza attık. Ağustos 2014 sendikasyonumuzla 1993’ten bu yana ekonomimize ve reel sektöre 26 milyar dolara yakın kaynak sağladık. Başarılı yurtdışı borçlanma işlemleriyle ekonomimize uygun maliyetlerle kaynak sağlamaya devam ediyoruz.” Akbank’ın büyümesini sağlıklı şekilde sürdürdüğünü söyleyen Binbaşgil, “2. çeyrek sonu itibarıyla takipteki kredi oranımız yüzde 1.6 seviyesinde bulunuyor. Sektördeki en düşük takipteki kredi oranlarından birine sahibiz” diye konuştu.

Teknolojiye yıllık 120 milyon dolar yatırım

MOBİLİTENİN gelecek için çok önemli olduğuna değinen Hakan Binbaşgil, şöyle konuştu: “Mobil teknolojilere, IT’ye ve altyapıya senelik ortalama 100-120 milyon dolar civarında yatırım yapıyoruz. Yılın ilk yarısında daha da fazla müşterinin mobil bankacılık işlemleri için Akbank’ı tercih ettiğini görüyoruz. Akbank Direkt Mobil, Barselona’da gerçekleştirilen Mobil Dünya Kongresi’nde (GSMA-Mobile World Congress) dünyanın en iyi akıllı telefon uygulaması olarak seçildi. Bu ödülü alan ilk Türk bankası olduk. Mobilite konusunda iddialıyız ve dünyadaki en iyi bankalardan biriyiz.”


En değerli kaynağımız Akbanklılar

ÇALIŞANLARI, ‘Bankamızın en değerli kaynağı Akbanklılar’ şeklinde tanımlayan Hakan Binbaşgil şöyle konuştu: “Başarımızın temelinde çalışanlarımız yatıyor. Çalışanlarımıza ve potansiyellerine değer veren bir anlayışımız var. Sadece 2014 yılının ilk 8 ayında müdür ve üzeri pozisyonlardaki ihtiyaçlarımızın yüzde 97’sini banka içindeki arkadaşlarımızı terfi ettirerek karşıladık. Başarı odaklı herkesin Akbank’ta önü açık. Yenilikçilik ve inovasyonu da destekleyen bir kültüre sahibiz. Bu kültürü yaşattığımız ve tüm çalışanlarımızla beraber uyguladığımız ‘1001 Fikir’ adında bir platformumuz var. Açık iletişim ve şeffaflığı kurum kültürümüzün bir parçası haline getirdik. Bankamızda her seviyede bu kültürü destekleyen pek çok iletişim kanalı mevcut.”

18 yılda ilk 5’te

DENİZBANK’ın budan 18 yıl önce 81. sırada başladığı yolculğunda bugün Türkiye’nin en büyük 5 özel bankasından biri konumuna eriştiğini söyleyen Genel Müdür Hakan Ateş, bunda en büyük payın ‘bankanın sahip olduğu kaliteli ‘insan gücüne’ ait olduğunu belirtti.

DENİZBANK’ın bu yıl 18. yaşına bastığını hatırlatan Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, “Bu sürede yakaladığı istikrarlı performansı sayesinde, şubesiz, çalışansız, beyaz bir sayfa üzerinde sadece bir bankacılık izni olarak ve 81. sırada başladığı yolculuğunda, bugün Türkiye’nin en büyük 5 özel bankasından biri konumuna erişti ve benzeri az rastlanır bir başarı öyküsüne adını yazdırdı” dedi. Bu başarıda, bankanın kurulduğu ilk günden bu yana tüm işlerinin odak noktasına ‘insan’ unsurunu yerleştirmesinin büyük payı olduğunu kaydeden Ateş, aynı zamanda inovasyona verilen önemin de son derece etkili olduğunu düşündüğünü söyledi.

FİNANSAL SÜPERMARKET
Denizbank’ın finansal yatırımlarını şekillendirirken her zaman, içinde faaliyet gösterdiği topluma maksimum fayda sağlamak misyonunu gözettiğini aydeden Ateş, şöyle konuştu: “Bu çerçevede ülkemizin uzun vaadeli kalkınma hedeflerine katkı sunacak niş sektörlerin gelişimine büyük önem atfediyoruz. Bankamızın ilk günden bu yana finansal bir süpermarket olma hedefi doğrultusunda bireysel bankacılıktan finansal kiralamaya, faktoringden yatırım bankacılığına kadar müşterilerimizin ihtiyaç duyabileceği tüm hizmetleri tek bir çatı altında, yüksek hizmet kalitesiyle sunmak üzere çalışıyoruz.”

BANKACILIK ŞUBE DIŞINDA
Banka olarak sektörde yaşanan inovasyona dayalı gelişimi gelecek dönemin planlamasının merkezine yerleştirdiklerini vurgulayan Ateş, “Artık müşterilerimiz bankacılık işlemlerinde mobilite, hız, avantaj bekliyor ve dolayısıyla bankacılık, banka dışına taşınıyor. Bu çerçevede ortaya çıkardığımız yenilikçi bakış açısıyla sunulan ürünler hem bu vizyonumuzu destekliyor hem de bize ulusal ve uluslararası düzeyde inovasyon alanında birçok ödül kazandırarak, gururlandırıyor. Örneğin; mobil cüzdan uygulamamız fastPay ile kullanıcıların ücretsiz olarak hızlı bir şekilde kişiden kişiye para transferi yapabilmelerini sağlıyoruz. Uygulamamızın bugün itibarıyla 600 binin üzerinde kullanıcısı bulunuyor. Denizbank müşterisi olan olmayan herkes cepten cebe 7 gün 24 saat ücretsiz para transferi yapabiliyor, istedikleri bankaya ait kredi kartını ekleyerek üye işyerlerinde kart kullanmadan ödemelerini gerçekleştirebiliyor, ATM’lerden kart kullanmadan hatta sadece ses komutu vererek kolayca para çekebiliyor, restoranda kasaya gitmeden mobil uygulamadan ödeme yapabiliyor. Denizbank olarak bu bakış açısıyla önümüzdeki dönemde de benzer yenilikçi ve sıra dışı ürün ve hizmetler ile müşterilerimizin bankacılık alışkanlığına yeni bir boyut kazandırmaya, beklentilerinin de ötesine geçmeye devam edeceğiz.”


Ticari kartta yüzde 34 pay

DENİZBANK’ın Türkiye’de özel bankalar arasında ilk yatırım yapan ve diğer bankalara da yatırımlarını yöneltmeleri adına ilham verdiği alanlar olduğunu söyleyen Hakan Ateş, şöyle devam etti: “İşte bunlardan biri olan tarım, bizler için son derece değerli. Mevcut durumda özel bankalar arasında yüzde 26.5 pazar payı ile birinci sırada yer alıyoruz. Türkiye genelinde sektöre kullandırdığımız kredi 4 milyar TL’ye yaklaşmış durumda. 261 tarım ve Tarım Plus şubemiz, 500’ün üzerinde çoğu ziraat mühendisi olan tarım bankacılığı portföy yöneticimiz mevcut. Ülkemiz ekonomisinin gelişimine katkı sağlamak üzere önemsediğimiz bir diğer alan da KOBİ’lerimiz. 2008 yılında İşletme Kart’ı tasarlarken büyük hedeflerle yola çıktık ve günümüz itibari ile bu hedeflerin çok üzerinde bir başarı sağladık. İşletme Kart ve Üretici Kart’la birlikte Denizbank 933 bin ticari karta ulaşmış durumda ve yaklaşık yüzde 34’lük pazar payı ile ticari kartlar sektörünün lideri.”

4 binden fazla otelle çalışıyoruz

TURİZM sektörüne en çok destek veren bankalardan biri olduklarını söyleyen Hakan Ateş, “2.8 milyar dolar kredi ve yüzde 17 pazar payına sahibiz. 4 binden fazla otel ile çalışıyoruz. Başarımızın sırrı; sektörün ihtiyaç ve gerekliliklerini doğru analiz etmek ve iş ortaklarımız için alternatif çözümler geliştirebilmek. Bunu da sektöre yönelik know-how’a sahip uzman kadrolarımız ile gerçekleştirebiliyoruz” şeklinde konuştu.

Türkiye ile büyümeye devam

ODEABANK Genel Müdürü, Odeabank olarak sektöre, her müşterimizin ihtiyacına özel çözümler getirmek sözüyle; ‘Kişiye Özel Bankacılık’ stratejisyle girdiklerini belirterek, “Bugüne kadar geliştirdiğimiz ürün ve servislerimizle, hizmet kalitemizle de bu vaadimizin arkasında duruyoruz” dedi. Sektöre böylesine hızlı bir girişin ardından 2014 yılının ilk yarısının son derece olumlu geçtiğini kaydeden Özkaya şunları söyledi: “2014 başarılarımızı pekiştirdiğimiz ve sağlıklı büyümeye devam ettiğimiz bir dönem oldu. Müşteri odaklı yenilikçi banka yaklaşımımız ile sektör sıralamasında bir basamak daha yükseldik. 49. sırada girdiğimiz sektörde 13. mevduat bankası olduk. Aktif büyüklüğümüz 20.3 milyar TL’ye, kredilerimiz 14.3 milyar TL’ye, mevduatlarımız ise 16.8 milyar TL’ye ulaştı. Bu dönem itibariyle 45 şubemiz ve 1282 çalışanımız bulunuyor.”

SEKTÖRÜN ÜZERİNDE BÜYÜME
2014’ün ilk 6 ayında geçen yılın sonuna kıyasla kredilerini yüzde 26, mevduatlarını da yüzde 36 oranında artırdıklarını söyleyen Özkaya, “Zor zamanlarda ekonomiye sektörün oldukça üzerinde kaynak sağladık. Kurumsal ve ticari bankacılık segmentlerinde enerjiden, gayrimenkul geliştirme sektörüne, demir çelikten iletişime, perakendeden inşaat ve taahhüt sektörüne kadar çeşitli alanlarda müşterilerimizin ihtiyaçlarına yönelik gerçekleştirdiğimiz finansmanlar ile yılın ilk altı ayında önemli bir nakit kredi büyüklüğüne ulaştık. Büyük bir özveri ve heyecanla kurduğumuz yapının sağlıklı bir şekilde büyüyor olması ve Türkiye’ye katkı sağlıyor olması bizleri mutlu ediyor” diye konuştu.

TABLETLİ SATIŞ SİSTEMİ
Bireysel bankacılıkta yılın ikinci çeyreğinde de birçok yeniliğe imza atmaya devam ettik ve sektörün oldukça üstünde bir büyüme rakamına ulaştıklarını belirten Özkaya, “Önemli perakende satış noktalarında açtığımız şubelerin yanı sıra, müşterilerimizin anında kredi hizmeti alabilmesi için mağaza içinde servis veren tabletli satış sistemi ile ürün alımlarında ihtiyaçlarına cevap veriyoruz” dedi.

Değer yaratmaya odaklanıyoruz

AKTİF Bank Genel Müdürü Önder Halisdemir, Türkiye’nin en büyük yatırım bankalarından biri olarak, ülke ekonosiminin büyümesine katkı sağlamayı ve değer yaratmaya devam edeceklerini söyledi.

AKTİF Bank Genel Müdürü Önder Halisdemir, Türkiye’nin en büyük yatırım bankalarından biri olduklarını belirterek, “Bankamızın varlık büyüklüğü, Türkiye’de 5.5 milyar TL olmak üzere, yurt dışı iştirak ve ilişkili finansal kuruluşları ile bilrikte 10 milyar TL’yi geçiyor. Biz kamu dışında artık sayısı iyice azalmış ve Türk sermayeli kalmış birkaç bankadan biriyiz. İşimiz de yatırım bankacılığı” dedi. Şubebiz şekilde Türkiye’nin en geniş dağıtım kanallarından birini kurduklarını kaydeden Halisdemir, “Artık hizmet kanalı olarak modası geçmiş şubelere değil işlere yatırım yapıyoruz. Şubesiz şekilde Türkiye’nin en geniş dağıtım kanalını kurduk. Türkiye’nin değerlerine yatırım yapıp, bunları önce bölge sonra bir dünya değerine dönüştürme hedefine katkı sağlıyoruz. Bunu yaparken istihdam ve vergi yaratırız, elde ettiğimiz karı da tekrar ülkemizdeki yatırımlara, dolayısıyla yine istihdam ve vergiye dönüştürürüz. Ülkemizin kurumlar vergisinde ilk 100’deyiz. Bankamıza bağlı teknoloji, gayrimenkul, spor ve eğlence, ulaşım, sigorta vb alanlarında lider 9 şirketimizle hizmet veriyoruz” diye konuştu.

YAPILMAMIŞIN PEŞİNDEYİZ
Yerli bir banka ve yatırımcı olarak Türkiye’de değer yaratmaya devam edeceklerini söyleyen Halisdemir bankanın gelecek vizyonunu şöyle özetledi: “Bu ülkenin çocukları olan bizler, bu ülkedeki değeri bu ülkede bırakacak ve yaptıklarını dünya değerine dönüştürecek işlere imza atmalıdır. İş hayatımızı böyle gördük imkan ve tercihlerimizi bu yönde değerlendirdik. Buna devam edeceğiz ve yeni değerler oluşturacağız.
İşin hakettiği saygı ve bugünün malzemesi ile güncel bir tasarım yaparak, bunu uygulamanın disiplinlerine özen göstererek ve bu vizyonumuzu ‘yapılmışın peşinde koşmayan, yaptığına aşık olmayan’ bir çalışma üslubu ile benimseyerek gerçekleştiriyoruz.”

GİRİŞİMCİNİN DOSTU OLMAK
Türkiye’de girişim ve girişimcinin en büyük dostu, iş ve girişimlerin sergilendiği ortamların en kuvvetli destekçisi olmayı hedeflediklerini kaydeden Halisdemir şunları anlattı: “Bu sene girişimcilere rehberlik eden bir kitap oluşturduk ve 30 bin kitabı ücretsiz olarak dağıttık. Ayrıca televizyonlardaki girişim yarışmalarının ana sponsoruyuz. Yine ülkemizdeki yeniliklerin dünya ile buluşmasında bir köprü vazifesi görebiliyor olmak ve Türkiye’de üretilen teknolojik çözümlerin pazar bulmasında katkı sağlıyor olabilmek için CeBIT Bilişim Eurasia’ya 2 yıl süreyle ana sponsor olduk. Üniversitelerimizle işbirliği yaparak ‘İlk İşim Girişim’ yarışmaları organize ediyoruz. Artık memur olma hedefinde değil kendi işini kurma hayalindeki gençler topluma kazansın ve bu gençler ülkemize değer katsın istiyoruz.

Yenilikçiliğe 68 uluslararası ödül

SON 4 yılda Aktif Bank olarak yenilikçi ürün, kanal ve çözümleri ile 68 uluslararası saygın ödül kazandıklarının altını çizen Önder Halisdemir şunları söyledi: “‘Dünyanın En Yenilikçi Bankası’ ödülü de bunlardan biri. Her biri kendi alanının yeniliği olan ve uluslararası ödüllere konu olan yenilikçi işlerimize baktığımızda Türkiye’nin en büyük sigorta aracısı olan şirketimiz ‘Sigorta Yeri’den , akıllı kent teknolojilerine yönelik çözümleri ile ulaşımda yılda yaklaşık bir milyar biletleme ile Avrupa’nın en büyük ulaşım entegratörü olan E-Kent’e, fatura tahsilatı, sigorta satışı, GSM TL yükleme, kataloglu ürün satışı gibi çeşitli hizmetleri tüketiciyle ihtiyacı olduğu anda buluşturan, 4 bin bakkal ve benzin istasyonunda bulunan ve ayda 2 milyon işlemin yapıldığı Avrupa’da yılın dağıtım kanalı seçilen ‘Nkolay’dan , Türkiye’de abonelerin tüm faturalarını tek bir merkezden ödeyebildikleri ayda 4 milyon adet işlem yapan Nkolay İşlem Merkezi’ne, para transferinde ülkemizin ilk ve tek yerli para transferi markamız olan yüzbinlerce insanın kullandığı Ucuz Para Transferi (UPT) ’ne kadar pek çok alanda birbirinden başarılı projelere imza attık. Yine bu sene oluşturduğumuz değerlerden Passolig ise, sporda şiddetin önlenmesine yönelik bir çözümün aynı zamanda nasıl bir sosyal sorumluluk projesine ve ülkemizin en büyük sadakat programına dönüştüğünün kanıtı olmaktadır.

Şube açmadan yılda 35 milyon işlem

AKTİF Bank’ın farklı iş tutuşu ve teknoloji ile harmanlanmış çözümleri sayesinde şube açmadan yılda 35 milyon adet işlemi uygun fiyatlar ile gerçekleştirdiğini vurgulayan Önde Halisdemir şöyle devam etti: “Yüzbinlerce adette krediyi beyaz eşya, kahverengi eşya gibi bayilerden, PTT şubelerinden veriyor. Bakkaldan benzin istasyonuna kadar 4 bin noktadan fatura tahsilatı ve birçok işlem yapıyor. İştirakleri ile ulaşım ve ödeme sistemleri geliştirerek onlarca ilde çözümlerin vatandaşın cebinde olmasını sağlıyor. Tüm bunlar için yalnızca doğru insan ve doğru teknolojilere yatırım yapıyoruz. Bu sayede on binlerce noktadan yüzlerce hizmeti verebiliyoruz. Bizim için teknoloji sadece tek bir departmanın işi değildir, tüm çalışanlarımız teknolojiyi nasıl kullanacağını çok iyi bilir. Biz evvelki yıl bu modelimizle dünyanın dev bankalarını geride bırakarak ‘Dünyanın En Yenilikçi Bankası’ seçildik. Her yıl dünyanın en iyisini seçen yarışmalara katılıyor ve ödüller ile geri dönüyoruz. Açıkçası bu durum da doğru işler yaptığımızın kanıtı oluyor.

İstanbul finans merkezi projesini finanse ediyoruz

AKTİF Bank olarak Türkiye’nin finansal dönüşümünde anahtar rol oynayacak İstanbul Uluslararası Finans Merkezi projesinin inşaasının finansmanını sağladıklarını da hatırlatan Önder Halisdemir, şunları kaydetti: “İstanbul bir finans merkezine dönüştüğü zaman Türkiye, yakın coğrafyası ile birlikte bir cazibe merkezi haline gelecek. Bu da ekonomik gelişmeden fon akımlarına, ilave istihdam olanaklarından altyapı yatırımlarına kadar birçok alanda etkilerini gösterecek. Bu durum Türk finans sistemini Dünya’nın ilgi odağı olan gelişmekte olan piyasalar arasında çok daha farklı bir konuma taşıyacaktır. Türkiye’nin önde gelen inşaat gruplarından Ağaoğlu ile beraber çalıştığımız bu önemli projenin altyapısının finansmanı için daha şimdiden ilklere imza atma geleneğimizi sürdürerek BIST’te iki önemli ihraç gerçekleştirdik. Bu ihraçlarda kullandığımız faizsiz finansman yöntemi olan kira sertifikası Türkiye’de ilk defa proje finansmanı amacıyla kullanıldı. 2013 Mayıs ve Kasım aylarında toplamda 200 milyon TL değerindeki varlık havuzunu temsilen çıkarılan kira sertifikalarının ilkinde Mudaraba ikincisinde ise Vekalet yöntemlerini kullandık. Önümüzdeki dönem ihraç edeceğimiz yeni ürünlerimizle Türkiye’de İslami finansman yöntemlerinin proje finansmanında uygulanmasına öncülük etmeye devam edeceğiz.”

Sürekli ‘YENİ’yi arıyoruz

ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay, değişen müşteri ihtiyaç ve beklentilerini karşılayacak şekilde ING Bank olarak sürekli yeniyi arayan bir banka olduklarını söyledi.

ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay, ING Bank’ı sektörde ‘genç ve her daim yeniyi arayan bir banka’ olarak konumlandırdıklarını belirterek, “Rekabette atak olmamızı sağlayan bu özelliğimiz sayesinde, rakiplerimizin çekimser kalabildiği durumlarda da, biz yenilikçi ürünlerimiz ile sektöre yön veren bir marka olma yolunda ilerliyoruz” dedi. Teknolojik gelişmeler doğrultusunda tüketicilerin ihtiyaç, beklenti ve eğilimlerinin değiştiği günümüz dünyasında bankacılık sektörünün de aynı yerde kalmasının beklenemeyeceğini kaydeden Abay, “Rekabette farklılaşabilmek ve değişimi başlatabilmek için bu değişimi iyi okumak gerekiyor. Örneğin eskiden tüketiciler, bankacılık işlemlerinde şubeye gitmek, bankacılılardan bire bir bilgi almak istiyordu. Ama özellikle sosyal medyanın da gücüyle artık bu kanallardan yorum ve tavsiye alıyorlar, bankacılık işlemlerini mobil platformlar üzerinden gerçekleştirmek istiyorlar” diye konuştu.

Twitter’da iletişim

‘ING Turuncu Destek’ Twitter hesabı ile ING Bank müşterisi olsun olmasın, bankacılıkla ilgili paylaşımda bulunan tüm Twitter kullanıcılarını gerçek zamanlı olarak dinleyerek sorularını yanıtladıklarını söyleyen Pınar Abay, “ING Turuncu Destek ekibi, her takipçinin sorusunu özel olarak yanıtlıyor, takipçilerin onlara daha rahat ulaşabilmeleri için yanıtlara isimlerini ekliyor; böylece daha samimi bir iletişim kurarak müşteri deneyimini bir adım öteye götürüyor” dedi.


Türkiye’nin geleceğine güveniyoruz

BURGAN Bank Genel Müdür Murat Dinç, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki lider bankalardan biri olan Burgan Bank Grubu’nun Türkiye’nin geleceğine çok güvendiğini ve büyümede odaklandığı iki ülkeden biri olduğunu söyledi.

BURGAN Bank Genel Müdürü Murat Dinç, Burgan Bank Türkiye’nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da (MENA Bölgesi), bankacılık alanında lider konumdaki bankalardan biri olan ‘Burgan Bank Grubu’nun bir iştiraki olduğunu hatırlatarak, “Aralık 2012 tarihinde Eurobank Tekfen’in hisselerini satın alarak Türkiye’ye giren Burgan Grub’nun, Türkiye dâhil Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesini kapsayan geniş bir ağı bulunuyor. Kuveyt, Cezayir, Irak, Ürdün, Tunus’ta toplam 233 şubeye sahip olan Grup, Türkiye ve MENA bölgesinde faaliyet gösteren 5 iştiraki ile 25 milyar doları aşkın toplam aktif büyüklüğe sahip” dedi.

BÖLGESİNDE LİDER BANKA
Burgan Bank’ı Türkiye’deki diğer bankalardan ayıran en güçlü noktanın, sermayedarının bölgesindeki bu geniş ağı ve deneyimi olduğunu kaydeden Dinç, şunları söyledi: “Burgan Bank Türkiye, MENA Bölgesindeki Grup bankalarıyla olan sinerjik bağı nedeniyle Orta Doğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında iş yapan herkese ihtisaslaşmış dış ticaret hizmetleri sunma ayrıcalığına sahiptir. Burgan Bank Grubu’nun Irak, Ürdün, Tunus ve Cezayir’deki etkin hizmet ağı, Türkiye’deki ticari müşterilerin Burgan Bank’ı tercih etmesinde önemli rol oynuyor.“

BÜYÜMEDE 2 ÜLKEDEN BİRİ
Ana hissedar olan Burgan Bank Grubu’nun, Türkiye’nin geleceğine çok güvendiğini kaydeden Dinç şöyle devam etti: “Ana hissedarımız Türkiye’yi sürdürülebilir büyüme planlarının ana eksenindeki 2 ülkeden biri olarak gösteriyor. Türkiye’yi büyüyen bölgesel finansal güç merkezi olarak konumlayan Burgan Bank Grubu, güçlü sermayesini, yüksek likiditesini, uluslararası bilinirliğini ve bankacılık deneyimini Türkiye’nin gücü ile birleştirerek sinerji yaratıyor.”

Yeni ama deneyimli EKİP

BURGAN Bank Türkiye’nin, Burgan Grup tarafından satın alınmadan önce Türkiye’de 25 yıllık geçmişi olan ve Türkiye finans sektörünü iyi bilen profesyoneller tarafından yönetilen bir banka olduğunu ifade eden Murat Dinç, şunları söyledi: “Burgan Grup bünyesine katıldıktan sonra da deneyimli profesyonel ekibini yeni katılımlarla güçlendirdi. Türkiye’deki deneyim ve bölgesel gücün birleşmesi sonunda ortaya çıkan yeni yapımız ile 2014 yılının başından itibaren son derece başarılı sonuçlar elde etmeye başladık. Geçtiğimiz bir yıllık süreçte kredi bazında yüzde 50, mevduatta yüzde 40 büyüdük ve ilk yarıyı 7,2 milyar TL aktif büyüklükle kapattık. Bugün 20 şehirdeki 60 şubemiz ile güçlü katma değer içeren ürün ve hizmetlerimizi Türk halkına sunuyoruz.”

KOBİ’lere özel destek

KURUMSAL ticari, bireysel, işletme ve özel bankacılık alanlarında sunduğumuz hizmetlerimizi çeşitlendirerek faaliyetlerini sürdürdüklerini belirten Murat Dinç şu bilgileri verdi: “Güçlü sermayemiz ve deneyimli kadromuzla Kurumsal ve Ticari Bankacılık alanındaki müşterilerimize ayrıcalıklı finansal destek sağlıyoruz. Yine ana hissedarın gücü ve yeni hizmet anlayışımız ile Özel Bankacılık alanının etkin bir oyuncusu olmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki yıl bireysel bankacılıkta da tüketici ve ihtiyaç kredilerine yoğunlaşarak büyüyeceğiz. Biz Türkiye’nin geleceğine inanıyoruz. Türkiye, bölgesinde üretim yapan ve çevredeki ülkelerin ihtiyaçlarını karşılayabilecek en önemli ülke. Çok güçlü bir taahhüt ve turizm sektörümüz var, dolayısıyla ticari bankacılıkta turizm, taahhüt ve dış ticarete odaklanıyoruz. Perakende bankacılık alanında ise uygun faiz oranları ve ödeme koşullarına sahip kredilerimiz ile müşterilerimizin ihtiyaçlarına uygun çözümler sunuyoruz. Özellikle bu dönemde bankaların KOBİ’lere ilgileri var. Biz de ülke ekonomisinin gelişmesinde büyük rolleri olan KOBİ’lere yönelik geliştirdiğimiz pek çok farklı ürünle KOBİ’lerimizi destekliyoruz.”

Müşteriye odaklı verimli bankacılık

ZİRAAT Bankası’nın özellikle kitle bankacılığında daha etkin olmak amacıyla başlattığı yeniden yapılanma sürecinin başarıyla sürdüğünü belirten Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, “Müşteri odaklı bankacılığın icrası yoluyla verimlilik içinde büyüyen bir Ziraat Bankası’na ulaşılmasında kat ettiğimiz önemli aşamalar oldu” dedi.

BANKACILIĞIN, diğer sektörlere kıyasla daha yoğun rekabet, düzenleme ve denetlemenin var olduğu bir sektör olarak öne çıktığını söyleyen Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, “Bu durum, müşterilerini bir bütün olarak ele alan ve müşteri ilişki yönetiminden müşteri deneyim yönetimine geçişi ön planda tutan bankaların olumlu yönde farklılaşacağı bir bankacılığı gerektiriyor” dedi. Aydın, bankacılık sektörünün bu doğrultuda, teknolojiyi etkin ve doğru bir şekilde kullanarak şube bankacılığı ve şube dışı dağıtım kanallarını yaygınlaştırıp geliştirdiğini söyledi.

HER NOKTADA TEMAS
Bu çerçevede; Ziraat Bankası’nın, şube ağını sayı ve kalite olarak geliştirerek Türkiye’nin hemen hemen her noktasında müşterilerine ulaşmayı hedeflediğini kaydeden Aydın, “Müşterileriyle temas ettiği her noktada onların memnuniyetini artırmayı ve finansal ihtiyaçları etkin olarak karşılamayı ana yönetim ilkesi olarak belirlemiştir. Şubelerde müşteri yöneticisi/yetkilisi yapısına geçilmiş, ihtiyaç ve davranışlarına göre segmente edilmiş müşterilerine, onların finansal ihtiyaçlarına uygun olarak segmente edilmiş şubeleri ve şube dışı dağıtım kanallarıyla hizmet veriyor” diye konuştu.

YENİDEN YAPILANMA
Ziraat Bankası’nın özellikle kitle bankacılığında daha etkin olunmasını sağlayacak reorganizasyon çalışmalarını da başarılı bir şekilde sürdürdüğünü belirten Aydın şöyle konuştu: “Operasyonların merkezileştirilmesi ve etkinleştirilmesi, satış ve operasyon işlevlerinin farklılaştırılması, müşteriye dokunan tüm süreçlerin yeniden tanımlanması, ana bankacılık sistemimizin müşteri odaklılığa imkan verecek şekilde tasarlanması, tüm segmentlerde bire bir bankacılığın hedeflenmesi, müşteri odaklı bankacılığın icrası yoluyla verimlilik içinde büyüyen bir Ziraat Bankası’na ulaşılmasında kat ettiğimiz önemli aşamalar oldu.”

1660 şubeye ulaştık

2012 yılsonundan bu yana 176 yeni şube açtıklarını belirten Hüseyin Aydın şu bilgileri verdi: “Şube sayısında 1660’a ulaştık. Gün geçtikçe daha fazla kullanılmaya başlanan ATM, telefon bankacılığı ve internet bankacılığı gibi kanallar da yaygınlaştırılmakta ve geliştirilmektedir. Bu yılsonu itibariyle 6500 adetlik bir ATM ağına sahip olmayı hedefliyoruz.”

76 farklı türde 1.8 milyon işlem

İNTERNET ve mobil bankacılık kanallarının tamamen yenilendiğini ve bu kanallardan işlem yapan müşteri sayısının da artırıldığını söyleyen Hüseyin Aydın, şunları anlattı: “Şube dışı kanallardan yapılan işlemler toplam işlemlerin yüzde 30’u iken, bu oran yüzde 72’ler seviyesine çıkarıldı. Daha önce şubelerimizce gerçekleştirilen 76 farklı türde aylık 1.8 milyon adet işlem hali hazırda Operasyon Merkezince gerçekleştirilmekte olup şubelerin daha müşteri odaklı bir yapıya kavuşması sağlandı.”

Ticari kredilerde yüzde 117 büyüme

ZİRAAT Bankası’nın, tarım sektörü başta olmak üzere tüm sektörlere desteğini her geçen gün artırmaya devam ettiğini belirten Hüseyin Aydın şöyle konuştu: “Ülkemizin gelişiminde önemli olacak büyük projelerin finansmanını sağlayarak kalkınmaya desteğimizi sürdürüyoruz. 2012 yılsonundan bu yana toplamda kredileri yüzde 76 artırırken, bireysel kredilerde yüzde 35 büyümeye karşın kurumsal kredilerde yüzde 117 artış sağlamış olmamız reel sektöre katkımızın bir göstergesi. Yurtiçinde tasarrufların artırılması için çalışmalarımızı sürdürürken, reel sektörü desteklemek için yurtdışı kaynakları da artırmakta ve çeşitlendirmekteyiz. Gerek hemen hemen tüm finansal hizmet iş alanlarında hizmet veren yurt içi iştirak ve ortaklıkları gerekse de yurt dışı varlığıyla birlikte ‘Ziraat Bankası Müşterisi’nden, ‘Ziraat’ müşterisine ulaşılması için çıktığımız yolculuğumuz tüm hızıyla sürüyor.”


İşimizin merkezinde müşterilerimiz var

BU yıl 21. senesini geride bırakan ABank’ın müşteriyi işinin merkezine yerleştirdiğini vurgulayan ABank Genel Müdür Meriç Uluşahin, ABank’ın teknolojik bankacılık alanındaki yenilikçi uygulamalarıyla dikkat çektiğini söyledi.

ABANK Genel Müdürü Meriç Uluşahin, ABank’ın 21. yılını geride bıraktığını hatırlatarak, “Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında Anadolu Grubu’nun sahip olduğu hisselerin yüzde 71’ini Commercial Bank of Qatar (CBQ) tarafından satın alınan ABank, işinin merkezine ‘müşteri’yi yerleştirirken teknolojik bankacılık alanında yenilikçi uygulamalarıyla dikkat çekiyor” dedi. Uluşahin, butik hizmet anlayışıyla başta orta ticari işletmelere odaklanan ABank’ın, perakendedeki büyüme ivmesini artırmayı, ticari ve KOBİ bankacılığında yeni müşteri kazanmayı ve müşterileriyle uzun ve işbirlikleri inşa etmeyi hedefleyerek bu doğrultuda ürün ve hizmetlerini güncelediğini söyledi.

TEKNOLOJİK BANKACILIK ODAĞIMIZDA
Teknolojik bankacılık alanında en önemli adımlarının ‘mutluparam.com’ platformu olduğunu belirten Uluşahin, bu platformun tam anlamıyla ‘Şubesiz Bankacılık’ yaptığını vurguladı. Mutluparam.com’un fiziki bir şube gibi maliyetleri olmadığını, yapılan tüm işlemlerin ücretsiz gerçekleştirildiğini hatırlatan Uluşahin, “mutluparam.com’da hedefimiz, sağladığımız maliyet avantajını müşterilerimizle paylaşmak. Bu platformdan yapılan işlemlerden ücret alınmadığı gibi teknolojinin getirdiği maliyet avantajını müşterilerimize mevduatta en iyi getiriyi vererek yansıtıyoruz. Kredide ise en uygun faizli krediyi müşteriyi şubeye getirmeden, kapıda teslim ediyoruz” diye konuştu.

BORÇLANMADA CBQ AVANTAJI
Her portföyde, her alanda olmak yerine hedefledikleri sektörlerde ve bu sektörlerde faaliyet gösteren müşterilerine ‘ABank burada’ mesajını vermek istediklerini belirten Uluşahin, ABank’ın ana güç kaynağının orta ticari işletmeler segmenti olduğunu, önümüzdeki 3 yılda, perakendedeki büyümelerine ivme kazandıracaklarını ifade etti. Ana sermayedar CBQ ile geçtiğimiz bir yıl boyunca iyi bir sinerji yaratıldığını kaydeden Uluşahin, şöyle konuştu: “Yurt dışı sermaye piyasalarından rekor seviyede düşük bir oranda gerçekleştirilen ilk borçlanmada CBQ’nun çok büyük katkısı oldu. Fiyatlama aynı vadede Türkiye Hazinesinin 5 yıllık borçlanmasına kıyasla 50 baz puan daha düşük bir seviyeden gerçekleşti. Diğer büyük Türk bankalarının mevcut bonolarının piyasalardaki işlem seviyeleri dikkate alındığında ise 130 ila 185 baz puan daha düşük seviyeden gerçekleşmiş oldu. İşlem ayrıca uluslararası sermaye piyasalarında bir Türk ihraççı tarafından ödenen en düşük kupon oranlı borçlanma aracı niteliğini taşıyordu.”

Kurumsal finansmanda iştahlıyız

CBQ’nun Türkiye’de yerleşik, kurumsal firmalara orta vadeli finansman yapma konusunda iştahı olduğunu da sözlerine ekleyen Meriç Uluşahin, “Bu amaçla Türkiye’deki kurumsal firmaların sendikasyonlarına hem CBQ hem de ABank olarak katılmaktayız. Bu global sendikasyonların haricinde de sadece CBQ grup bankaları olarak club loan oluşturup bu tarz firmaları finanse ettiğimiz işlemler de var. Bu tarz işlemlerimiz, hedeflediğimiz sektör ve firmalarda önümüzdeki dönemlerde artacak.”

Türkiye’nin büyümesinde sorumluluk üstlendik

BANKACILIK ve finans sektörünün ülke kalkınmasındaki kilit rolüne dikkat çeken Finansbank Genel Müdürü Temel Güzeloğlu, “Finansbank olarak her zaman ekonomik büyümeyi destekleme sorumluluğunun bilincinde hareket ettik” dedi.

FİNANSBANK Genel Müdürü Temel Güzeloğlu, bankaların hem tasarrufları yatırımlara dönüştüren, hem de bu süreçte istihdam sağlayan özellikleriyle ekonomik büyümenin en önemli yapıtaşlarından biri olduğunu vurgulayarak, “Bir ekonomide hayata geçebilecek toplam yatırımların miktarını belirleyen en önemli faktör ekonomideki toplam tasarruflardır. Ancak tasarrufların yatırım harcamalarına dönüşmesi ve bu sayede ekonomik büyümeye katkı sağlayabilmesi kendiliğinden olan bir süreç değil. Tasarruf sahipleri ile müteşebbis yatırımcıları bir araya getiren, tasarruf sahiplerinin biriktirdiği kaynağı büyüme yaratacak yatırımlara kanalize eden bankacılık/finans sektörleri ekonomi tarihi boyunca büyümenin sağlanması ve sürdürülmesinde kritik rol oynamıştır” dedi. Güzeloğlu, “Bankacılık/finans sektörünün oynadığı kritik rol olmasaydı pek çok yatırım fikrinin hayata geçememesi , bugün hayatımızı kolaylaştıran pek çok teknolojik ilerlemenin yaşanmaması söz konusu olabilirdi” diye konuştu.

AKTİFİN YÜZDE 66’SI KREDİ
Finansbank olarak her zaman ekonomik büyümeyi destekleme sorumluluğunun bilinciyle hareket ettiklerini ve bundan sonra da edeceklerinin altını çizen Güzeloğlu, şöyle konuştu: “Tasarruf sahiplerine birikimlerini değerlendirmeleri için güvenli ve yaratıcı ürünler sunuyoruz. Aynı zamanda, bu tasarrufları üretim ve istihdam sağlayacak ticari kredilere, tüketicilerin hayallerini gerçekleştirmelerini sağlayacak konut ve ihtiyaç kredileri gibi bireysel bankacılık ürünlerine dönüştürüyoruz. Türkiye’yi başarıya taşıyacak her bireysel ve ticari finansal planın mimarı olmayı, Türkiye’nin finansçısı olmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda, odak noktamız gerçek bankacılık yapmak ve bilançomuz da bu yaklaşımımızı yansıtıyor. 2014’ün ikinci çeyreği itibariyle kredilerimiz toplam aktiflerimizin yüzde 66’sı seviyesinde bulunuyor ve bu oran sektördeki en yüksek oranlardan birini oluşturuyor. Nitekim Finansbank’ı Türk bankacılık sektöründe ön plana çıkaran en önemli özelliği de bilanço büyüklüğüne oranla reel ekonomiye en fazla kaynak aktaran bankalardan biri olmasıdır.”

TEKNOLOJİ MÜŞTERİNİN HİZMETİNDE
Müşteri tabanının giderek genişlediği ve müşteri istek ve ihtiyaçlarının giderek çeşitlendiği dünyamızda bankaların müşterilerine sadece geleneksel kanallardan ulaşma lüksü olmadığını söyleyen Güzeloğlu şunları anlattı: “Müşterilerimiz için her kanaldan ulaşılabilir olmamız ve onların farklı istek ve ihtiyaçlarını değerlendirebilmemiz, bu farklılıklara göre hizmetlerimizi çeşitlendirebilmemiz gerekiyor. Bunlar da doğal olarak, özellikle bilgi teknolojileri alanında en yeni gelişmeleri takip edebilmek ve bu gelişmelere adapte olabilmeyi gerektiriyor. Dolayısıyla teknolojinin bankacılık faaliyetlerinin ayrılmaz ve giderek önemi artan bir parçası olduğunu söyleyebiliriz. Finansbank olarak bu alanda da öncü bir rol üstlendiğimizi ve bunun en son örneği olan ‘Enpara.com’ ile teknolojiyi başarıyla müşterilerimizin hizmetine sunduğumuzu düşünüyoruz. ‘Enpara’ ile amaçladığımız, müşterilerimize sıradan bir internet şubesi kullanımının çok ötesinde bir bankacılık deneyimi yaşatmak. Enpara’nın hızla artan müşteri sayısı, bu yeni bankacılık deneyiminin ne kadar büyük bir ilgi gördüğünün ve müşteri ihtiyaçlarının doğru analiz edilip büyük bir ihtiyacı karşıladığının en güzel göstergesi.”

Türkiye’nin finansçısı

FİNANSBANK olarak daima müşterilerine klasik bankacılık hizmetlerinden fazlasını sunabilme ve Türkiye’nin finansçısı olma hedefiyle çalıştıklarını söyleyen Temel Güzeloğlu şöyle devam etti: “Bu anlayışla her iş kolunda müşteri beklentilerini en iyi şekilde karşılamak için sürekli kendimizi yeniliyoruz. Biliyoruz ki en iyi müşteri deneyimini, müşterilerimizin hizmet almayı tercih ettiği anda, tercih ettiği kanalla onlara en uygun maliyet koşullarıyla sunduğumuz zaman yoğun rekabet ortamında rakiplerimizin bir adım önüne geçmiş olacağız. Bu amaçla yakın zamanda birçok yenilik hayata geçirdik. Bazı örnekleri saymak gerekirse; sektörün öncü internet bankası olan Enpara.com’dan müşterilerimize şubeye gitmelerine gerek olmadan düşük maliyetli kredi başvurusunu getirdik. Bunun yanında eFİNANS iştirakimiz ile sektörün ilk e-fatura hizmetlerini sunarak entegrasyon, servis sağlayıcılığı, arşivleme, e-defter gibi bulut tabanlı hizmetleri müşterilerimize sağlıyoruz.”

KOBİ bankacılığında dünyaya örnek olduk


TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, 2005’ten bu yana odaklandıkları KOBİ Bankacılığı alanında Dünya Bankası’nın bir kurulu olan IFC tarafından dünyada örnek gösterilen 3 bankadan biri olduklarını söyledi.

TÜRK Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici, TEB olarak, bankacılık sektöründe Türkiye’nin en köklü ikinci özel bankası olduklarını hatırlatarak, “2005’te BNP Paribas ile kurduğumuz ortaklığın ardından kurumsal, ticari ve özel bankacılık alanlarındaki uzmanlığımızı bireysel, işletme ve KOBİ bankacılığına da taşıdık. Bugün 10 binden fazla çalışanımız ve 547 şubemizle çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi. 2005’te Türkiye’de KOBİ bankacılığı denince akla gelen ilk 3 bankadan biri olma hedefiyle yola çıktıklarını kaydeden Leblebici, “Bugün Dünya Bankası’nın bir kuruluşu olan IFC’nin KOBİ Bankacılığı alanında dünyaya örnek gösterdiği 3 bankadan biriyiz” diye konuştu.

TEB GİRİŞİM EVİ
KOBİ’lerin finansmanın yanı sıra bilgi desteğine de ihtiyaç duyduğu gerçeğinden yola çıkarak ‘danışman banka’ anlayışıyla hayata geçirdikleri, sektörde fark yaratan, yenilikçi ürün ve hizmetleriyle KOBİ Bankacılığı alanında yeni bir sayfa açtıklarını söyleyen Leblebici, “Yılda 4.5 milyon izleyiciye ulaştığımız TEB KOBİ TV, il il gezerek 21 bin iş insanına ulaştığımız TEB KOBİ Akademi, bünyemizden yetiştirdiğimiz 400 TEB KOBİ Danışmanı bu projelerimizden birkaçı” değerlendirmesini yaptı. KOBİ Bankacılığı altında 2013’te Türkiye’nin en kapsamlı Girişim Bankacılığını kurarak, TEB’i Türkiye’de girişimcilik ekosisteminin merkezinde konumlandırdıklarını ve TEB Girişim Evi’ni açtıklarını belirten Leblebici, “TEB Girişim Evi’nde ücretsiz eğitim, danışmanlık ve mentorluk desteği veriyoruz. Aynı çatı altındaki TEB Kuluçka Merkezi’mizde ise girişimcilere çalışma ortamı, yatırımcılarla buluşma, projelerini tanıtma gibi birçok imkan sunuyoruz. TEB Girişim Bankacılığı ile Ağustos itibarıyla 31 binden fazla girişimciye ulaştık” ifadelerini kullandı.

AİLE AKADEMİSİ
Türkiye’de bireysel yatırımcı lisansının uygulamaya alınmasıyla birlikte ‘Melek Yatırımcı’ konseptini müşterilerine sunan ilk banka olduklarının da altını çizen Leblebici şunları anlattı: “TEB Özel Melek Yatırım Platformu ile girişimcilerle yatırımcılar arasında köprü kuruyoruz. Platform sayesinde, varlıklarını alışılmış finansal araçlar dışındaki alanlarda değerlendirmek isteyen TEB Özel müşterilerine farklı alanlarda yatırım yapma fırsatı sunarken, girişimcilerin projelerine sermaye bulmasına katkıda bulunuyoruz. ‘Sorumlu Bankacılık’ anlayışımızla, Bireysel Bankacılık alanında finansal okuryazarlık düzeyini yükselterek tasarruf bilincinin yaygınlaşmasına katkıda bulunmayı hedefliyoruz. 2 yıl önce başlattığımız TEB Aile Akademisi ile şubelerimizi sınıfa çalışanlarımızı öğretmene dönüştürdük. Gelen talep üzerine şubelerin de dışına çıktık. Davet edildiğimiz kurum, kuruluş ve birliklere giderek TEB Aile Akademisi kapsamında finansal okur-yazarlık eğitimi veriyoruz. Bugüne kadar TEB Aile Akademisi ile 140 bin kişiye ulaştık.”


Finansal okur-yazarlık için çocuk tiyatrosu

BÜTÇESİNİ sağlıklı yöneten, birikim yapabilen nesiller yetiştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla okullara gittiklerini söyleyen Ümit Leblebici, “Çocuklara yönelik olarak internette hayata geçirdiğimiz TEB Çocuk ile bugüne kadar 650 bin çocuğa ulaştık. Yine çocuklara sanat yoluyla temel finans bilgisi kazandırmak amacıyla TEB Çocuk Tiyatrosu’nu kurduk” dedi.

Tenise odaklandık

‘DÜNYANIN 1 numaralı tenis destekçisi’ BNP Paribas’ın bu alandaki gücünü arkasına alarak TEB’in de tenise odaklandığını kaydeden Ümit Leblebici, şunları anlattı: “İlk adımı 2011’de ismimizi dünyanın en güçlü kadın raketlerin şampiyonluk mücadelesine ev sahipliği yapan WTA Championships’e vererek attık. TEB BNP Paribas WTA Championships sayesinde Türkiye ve TEB tenis ile dünya gündemine girdi. Desteklediğimiz TEB BNP Paribas İstanbul Cup da ülkede yılın en büyük tenis organizasyonu oldu. Tenisi halka indirme hedefiyle, ana sponsoru olduğumuz Türkiye Tenis Federasyonu ile birlikte il il Sokak Tenisi düzenlemeye devam ediyoruz.”


Uluslararası büyümeye 2 milyar TL’lik kaynak

HSBC Türk firmalarının dış pazarlardaki rekabet gücünü desteklemek amacıyla 2013 yılında başlattığı ‘Uluslararası Büyüme Desteği’ programı, uluslararası ticarette büyümek isteyen kurumlara sunulan 2 Milyar TL’lik yeni fonla devam ediyor.

HSBC’nin, Türk firmalarının dış pazarlardaki rekabet gücünü desteklemek amacıyla 2013 yılında başlattığı ‘Uluslararası Büyüme Desteği’ programı, uluslararası ticarette büyümek isteyen kurumlara sunulan 2 Milyar TL’lik yeni fonla devam ediyor. Türkiye’deki şirketlere uluslararası pazarlardaki fırsatları yakalayabilmeleri için geçtiğimiz yıl, 1.5 ay gibi kısa bir sürede 1 milyar TL’lik kaynak aktaran HSBC, bu kaynağı 2014 yılında 2 katına çıkartmaya karar verdi. Firmaların dış ticarette doğru ürün, doğru hizmet ve doğru finansman ile desteklenmesini amaçlayan program, finansal kaynağın yanı sıra HSBC’nin küresel ağı, tecrübesi, bilgi birikimi ve uluslararası bağlantılar konusunda danışmanlık desteğini de müşterilerin hizmetine sunuyor. Uluslararası Büyüme Desteği, Türkiye ile birlikte İngiltere, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, Brezilya, Meksika gibi bazı ülkelerde de hayata geçiriliyor.

2 MİLYAR TL’LİK KAYNAK
Müşterilerinin ihtiyaçlarını en doğru şekilde belirlemeye odaklanan ve en verimli işbirliği modelini yine müşterileriyle birlikte tasarlayan HSBC Türkiye’nin, geçtiğimiz yıl başlattığı ve yoğun ilgi gören Uluslararası Büyüme Desteği’ndeki fon miktarı, bu yıl iki katına çıkartıldı ve uluslararası ticarette büyümek isteyen firmalara 2 milyar TL’lik bir kaynak ayrıldı. Uluslararası Büyüme Desteği ile finansal kaynağın yanı sıra HSBC’nin küresel ağı, tecrübesi ve bilgi birikimini de müşterilerin hizmetine sunuluyor, firmaların uluslararası pazarlara açılmasında önemli avantajlar sağlanıyor.

21 ÖNCELİKLİ PAZAR HSBC
HSBC Grubu’nun yatırım için 21 öncelikli pazardan biri olarak belirlediği Türkiye’nin uluslararası ticaretteki hacminin önümüzdeki dönemde de sürdürülebilir bir şekilde artacağı öngörülüyor. “Türkiye’nin Öncü Uluslararası Bankası” olma stratejisi çerçevesinde, yaygın küresel ağı, finansal piyasalardaki etkinliği ile HSBC, Türkiye’deki şirketleri yükselen pazarlarda aktif olarak desteklemeye devam edecek. Uluslararası Büyüme Desteği kapsamındaki 2 milyar TL’lik yeni kaynak Türk şirketlerinin bölgesel başarı hikayelerinin çoğalmasında önemli katkılar sağlayacak.

Bütün varlığımız ile SAHADAYIZ

İŞ Bankası’nın 220 milyar TL’lik aktif büyüklüğü ile Türkiye’nin en büyük bankalarından biri olduğunu vurgulayarak, “Ülkeye en yüksek finansman desteği sağlayan bankayız. Aktiflerimiz yaklaşık yüzde 64’ü kredilerden, bu kredilerin yüzde 72’si ise ticari kredilerden oluşuyor” diye konuştu.

İŞ Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, İş Bankası’nın 90 yıllık zaman diliminde finans sektörünün yanı sıra sanayinin gelişmesine de büyük katkısı bulunduğunu belirterek, altısı Borsa İstanbul’da işlem gören, finans, cam, telekomünikasyon, sanayi ve hizmet sektörlerinde olmak üzere halen 25 şirkette doğrudan ortaklığı olan toplam 121 şirket ve 50 bini aşkın çalışanıyla, son derece yaygın faaliyetleriyle toplumun bütün katmanlarına hitap eden büyük bir grubuz” dedi. Yılın ilk 6 ayındaki finansal performansın sene başındaki kredi büyümesi, kârlılık, mevduat ve diğer alanlardaki hedefleri ile paralel gerçekleştiğini söyleyen Bali, “Ülkeye en yüksek finansman desteği sağlayan bankayız. 220 milyar liraya yakın aktif büyüklüğüne ulaştık, aktifin yaklaşık yüzde 64’ü kredilerden, bu kredilerin yüzde 72’si ise ticari kredilerden oluşuyor” diye konuştu.

KOBİ’LERE 38 MİLYAR KREDİ
KOBİ’lere 38 milyar liranın üzerinde kredi kullandırdıklarını kaydeden Bali şu bilgileri verdi: “Bütün varlığımız ile sahadayız. 60’ın üzerindeki ilde en yüksek ticari kredi kullandıran özel bankayız. Bu kadar yaygın ve hızlı büyümenin özellikle takipteki krediler açısından gecikmeler, ödemelerde aksamalar bakımından komplikasyonları olabilirdi. İş Bankası bu bakımdan da tarihi seviyelerde son derece üstün bir başarı gösterdi. Sektör ortalamalarının çok hızla ve açık ara altına indik. Takipteki krediler oranı sektör ortalaması yüzde 2.7 iken İş Bankası’nda 1.6’dır. Bugün 24’ü yurt dışı ve geriye kalanı yurt içinde olmak üzere toplam 1348 şubeye ulaştık. Hizmet taahhüdümüzün karşılığı olan hadiselerde hiç dur kalk yapmadık. Şartlar olumsuza gittiği dönemlerde bile suyun akış yönünün tersine, kriz ve benzeri olguları ağırlaştırmayıp onları hafifleten, kendi bünyemiz içerisinde eritip mümkün olduğu kadar muhataplarımıza yansıtmamak için uğraşan bir tarzımız var. İstihdamı azaltma ve giderleri düşürme politikalarının ciddi yaygınlık kazandığı dönemlerde bile biz şube açmaya ve binlerce yeni çalışan istihdamına devam ettik. Bu orta ve uzun dönemli bir perspektifin sonucudur.”

BİRÇOK YENİLİKÇİ ÜRÜN VE HİZMET
İş Bankası olarak 90 yılda birçok yenilikçi ürün ve hizmet geliştirdiklerini söyleyen Bali şöyle devam etti: “Toplumla, müşterilerimizle iç içeliğimiz ve onların ihtiyaçlarını önceden öngörecek şekilde yakın temasımız, bize yenilikçilik konusunda çok ciddi avantajlar sağlayagelmiştir. İlk kumbarayla başlamışız, tasarruf konseptini ilk defa daha finansla herhangi bir ilişkisi olmayan çocuklara aşılamayı başarmışız. Ticari işlemlerde ya da günlük harcamalarda çek kullanımı ilk defa İş Bankası sayesinde olmuştur, İş Bankası çeki kullanmak ticari hayatta hala ayrı bir itibardır. Sermaye piyasası alanında da öncü olduk; ilk yatırım hesabı hizmetini verdik ve ilk yatırım fonunu biz kurduk. ATM’ler ilk defa Bankamatik adı altında bizim tarafımızdan hizmete sunuldu. Bugün en geniş ATM ağına sahibiz. İlk interaktif telefon şubesi, ilk internet şubesi, ilk mobil bankacılık hizmeti ile teknolojik alandaki hizmetlerde de öncüyüz. Teknolojik anlamda değişen koşullara çok hızlı cevap verebilecek ve değişen hizmet biçimlerine hemen kendini adapte eden dinamik bir süreç yaşamışız. Bugün 8 milyonu aşkın Bankamatik müşterisine, 2 milyonun üzerinde internet ve 1 milyonun üzerinde İşCep müşterisine sahibiz.”

Yurtdışında daha aktifiz

İŞ Bankası’nın son yıllarda yurt dışında aktif bir strateji izlediğini de kaydeden Adnan Bali, şöyle konuştu: “Çevre ülkelerden başlayarak pozisyon almanın mümkün olduğu ve iş dünyasının ilişki sürdürdüğü ülkelerde, çeşitlenen ve artan ticaret çerçevesinde banka olarak hem müşterilerin bulunduğu yerlerde bulunacak hem de onlara öncülük edecek tarzda bir politika yürütüyoruz. Yurt dışı stratejimiz uzun vadelidir. Siz bir ülkede ‘herhangi bir şey oldu, yeni bir değişiklik oldu politikalarımı yeniden, temelden gözden geçireyim’ diyorsanız bu zaten orta ve uzun vadeli perspektifle bir ülkeye hangi amaçlarla gidip gitmediğinizin daha net olarak belli olmadığı anlamına gelir. Hâlbuki İş Bankası maraton koşucusudur, uzun dönem oyuncusudur. Kısa dönemdeki bir takım özel konjonktürlerden kaynaklanabilecek sapmaları dikkate alarak ikide birde tavır değiştirmez.”

Sektörün aktifleri 873 milyar doları geçti

ADNAN Bali, Türkiye’de bankacılık sektörünün son yıllarda oldukça hızlı bir büyüme kaydederek 2002’de 131 milyar dolar olan aktif büyüklüğünü Temmuz 2014 itibarıyla 873 milyar dolara yükselttiğini belirterek, “Yine Temmuz 2014 itibarıyla Türk bankacılık sektörü 50 banka, 12 binden fazla şube ve yaklaşık 216 bin personel ile faaliyet gösteriyor, sınır ötesi faaliyetlerini de hızla artırıyor” dedi. Bankacılık sektörünün aracılık fonksiyonunun bir göstergesi olarak, içinde bulunduğumuz 2014’te büyüme hızı bir miktar ivme kaybetse de halen kredilerin toplam aktifler içindeki payının yüzde 61.4 düzeyinde olduğunu vurgulayan Bali, “Güçlü mali bünyesi, sağlam denetim mekanizmaları, deneyimli insan kaynağı, öncü teknolojik uygulamaları ile bankacılık sektörü önemli büyüme potansiyeli taşımaya ve ekonomin genelinde büyüme ve istihdam açısından temel dayanaklardan biri olmaya devam ediyor” diye konuştu.


Piyasayı tamamlıyoruz
Derya Gürerk Türkiye Katılım Bankaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hürriyet için yazdı


2008 global ekonomik krizin ardından faizsiz finansın sağlam temellere dayanan örnek bir yapı olduğu gerek akademik, gerekse profesyonel platformlarda detaylı olarak işlendi ve işleniyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de faizsiz finansa bakış açısı derinleştikçe katılım bankacılığı alternatif bankacılık olmaktan çıkıp, tüm bireysel ve ticari müşteriler için fon sağlayan ve yatırım enstrümanları sunan bir yapıya doğru hızla ilerliyor. Esas itibarıyla katılım bankacılığının sermaye piyasasının tamamlayıcı ve geliştirici rolü her geçen gün daha belirginleşiyor. Ülkemizde katılım bankacılığı alanında faaliyet gösteren bankaların şubeleşme faaliyetlerine de hız vermesi ile birlikte katılım bankacılığı özellikle son yıllarda bankacılık sektörünün üzerinde büyüme rakamları elde etti.

100 MİLYAR TL’Yİ AŞTI
Katılım bankaları olarak 2013 yılını başarılı bir şekilde tamamladık. BDDK’nın yayınladığı Temmuz 2014 verilerine göre sektörümüzün 2013 yılında 61.4 milyar TL olan toplanan fonları 62.3 milyar TL’ye çıktı. Kullandırılan fonları 67 milyar TL seviyelerini korudu. Aktif büyüklüğümüz 96 milyar TL’den 100.2 milyar TL’ye ulaştı. Özkaynak büyüklüğümüz ise 8.8 milyar TL’den 9.8 milyar TL seviyesine geldi. Personel sayımız 17 bin 385, şube sayımız 1009. Katılım bankalarımızın toplam bankacılık sektöründen aldığı pay; Temmuz 2014 itibariyle aktiflerde 5.4; toplanan fonlarda 6.2; kullandırılan fonlarda 5.7.

SUKUK İHRAÇLARI BAŞARILI
Katılım bankalarımızın bu dönemde özellikle kârlılıkta bankacılık sektörüne göre yüksek bir performans sergilediği ortaya çıkmtı. Temmuz 2014 itibariyle 604 milyon TL’lik kâra ulaşan katılım bankalarımız, toplam bankacılık sektörünün yüzde 12.5 oranında kâr düşüşüne karşın yüzde 4.9 oranında büyüdü. Katılım bankacılığımız açısından 3 yıl önce ilk defa başlattığımız sukuk ihraçları ve kira sertifikaları hizmetlerimizi başarılı bir şekilde sürdürmekteyiz. Katılım Bankacılığı için oldukça önem arz eden bu hizmetler sayesinde hem Merkez Bankamızdan likidite temin ediyor hem de portföyümüzde risk ağırlığı sıfır ya da düşük aktif bulundurma imkanına sahip oluyoruz. Bu durum sermaye yeterlilik oranımızı da olumlu etkiliyor.
İleriki dönemde Katılım Bankacılığı açısından büyüme dinamiklerinin önümüzdeki dönemde daha da gelişeceğine inanıyoruz. Bunun yanında sektöre yeni giren oyuncuların da katılım bankacılığına yeni bir ivme getireceği kanısındayız.

Öncü kimliğimizle değer katıyoruz

TÜRKİYE Finans’ın 271 şube ve 4 bin 483 çalışanı ile Türkiye’nin öncü katılım bankalarından biri olduğunu belirterek, “Ülkemizin kültür mirasını koruma ve geleceğe taşıma konusundaki bilinç ve kararlılığımızla, katılım bankacılığındaki öncü kimliğimizi farklı alanlarda da ortaya koyduk” dedi.

TÜRKİYE Finans Genel Müdürü Derya Gürerk Türkiye’nin öncü katılım bankası olma vizyonu doğrultusunda müşteri memnuniyeti odaklı bir çalışma yürüttüklerini belirterek, “Bu kapsamda katılım bankacılığı prensipleri doğrultusundaki ürün ve hizmetlerimiz ile müşterilerimize hizmet veriyoruz. Banka olarak müşteri odaklı bir anlayışla; teknolojik altyapımızı, iş süreçlerimizi, hizmet yaklaşımımızı daha da geliştirebilmek üzere önemli projelere imza atıyoruz” dedi. 2014 Ağustos sonu itibarıyla 271 şube ve 4 bin 483 çalışanıyla birlikte geniş bir müşteri kitlesine hizmet verdiklerini kaydeden Gürerk, “Bununla birlikte Türkiye Finans olarak üyesi olduğumuz topluma değer katmayı temel sorumluluklarımızdan biri olarak görüyoruz. Bu doğrultuda, Türkiye’nin geleneksel değerlerini korumayı ve geleceğe sahip çıkmayı sosyal sorumluluk misyonu olarak kabul ettik. Banka olarak ülkemizin kültür mirasını koruma ve geleceğe taşıma konusundaki bilinç ve kararlılığımızla, katılım bankacılığındaki öncü kimliğimizi farklı alanlarda da ortaya koyduk ve bu yönümüzle de sektördeki yerimizi ayrıştırdık” diye konuştu.

EN GÜÇLÜ İŞTİRAK
Türkiye Finans’ın Suudi Arabistan’ın çoğunluk hissesi kamu tarafından sahiplenilmiş olan The National Commercial Bank’ın yüzde 66 hissesine sahip olduğu iştiraki olarak çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Gürerk şöyle konuştu: “Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye yapılmış olan en büyük sermaye yatırımından birini temsil eden bankamız bu yatırımın hakettiği başarılı sonuçları üretmeye devam ediyor. Diğer ortaklarımız Türkiye’nin en önemli grupları arasında yer alan Boydak Grubu ve Ülker Grubu da bankamızı her konuda destekliyor. Körfezin en büyük sermayeli bankası The National Commercial Bank’ın bünyesindeki en güçlü bankayız.”

SERMAYEMİZİ ARTIRDIK
Ağustos 2014 tarihindeki olağanüstü Genel Kurul toplantsında sermaye artırım kararı alarak, 1 milyar 775 milyon TL tutarındaki sermayelerini 2 milyar 600 milyon TL’ye çıkardıklarını söyleyen Gürerk şu bilgileri verdi: “Artırılan sermayenin 600 milyon TL’si bedelsiz olarak Genel Kurul kararınca ayrılan yedek akçeden, 225 milyon TL’si ise ortaklar tarafından nakden karşılanacak. Nakit olarak taahhüt edilen 225 milyon TL’nin tamamı 31 Ekim 2014 tarihine kadar taksitler halinde ödenmiş olacak. Türkiye Finans olarak 2014 yılı sonunda 280 şubeye ulaşmayı amaçlıyoruz. Bu sermaye artışıyla sağlanan kaynaktan yeni şubeler açarak istihdama katkıda bulunacağız. Geliştirdiğimiz yenilikçi ürünler sayesinde katılım bankacılığında öncü konumumuzu sürdürme hedefindeyiz. Türkiye Finans olarak uyguladığımız 5 yıllık stratejimiz doğrultusunda, her yıl bankacılık sektör ortalamasının üzerinde bir büyüme göstermeyi hedefliyoruz. Öncelikli olarak KOBİ ve bireysel segmentlerde büyüme hedefimiz bulunuyor.”

20 milyar TL kaynak

TÜRKİYE Finans’ın en önemli fon kaynağı olan Toplanan Fonlar’ın, 2014 Haziran sonu itibarıyla önceki yılsonuna göre yüzde 14 artarak 17 milyar TL seviyesine yükseldiğini kaydeden Derya Gürerk şu bilgileri verdi: “Toplanan Fonların bilanço içindeki payı da yüzde 57 olarak gerçekleşti. Kullandırılan Fonlarda da katılım bankaları içinde sektör liderliğini yakalamış durumdayız; yılsonuna göre yüzde 11 artış gösteren fon kullandırımlarımız, finansal kiralamalar dahil 20 milyar TL’ye ulaştı. Geçmiş yıl karlarının bünyede tutulması sonucunda özkaynaklarımız bu dönemde 2.7 milyar TL’yi aştı.”

‘Faal Kart’la KOBİ’lere destek

KOBİ’ler başta olmak üzere ticari müşterilerinin ihtiyaç duydukları fonlama ve bankacılık hizmetlerine ulaşmasını kolaylaştıran özel hizmet, ürün ve tarife paketlerini sürekli geliştirmeye ve artırmaya devam ettiklerini vurgulayan Derya Gürerk şöyle devam etti: “KOBİ’lere yönelik geliştirdiğimiz Faal Kart sayesinde esnaf ve işletmelerimiz ticari faaliyetleriyle ilgili mal ve hizmet alımlarındaki finansman ihtiyaçlarını uygun ödeme koşullarıyla hızlı ve kolayca karşılayabiliyor. Şubelerimizden anında teslim alınabilen Faal Kart yurtiçindeki tüm POS’larda kullanılabiliyor. Ayrıca Faal Kart’ın peşin fiyatına al, taksit taksit öde, ödedikçe kullan ve güvenli alışveriş gibi özellikleri de bulunuyor. Ayrıca Ticari müşterilemize yönelik KOSGEB ve Sanayi - Ticaret Odaları ile özel anlaşmalar yapıyor, protokoller imzalıyoruz. Son olarak Mikro KOBİ’lere Mikro Krediler Projesi kapsamında Kredi Garanti Fonu (KGF) ile Portföy Garanti Sistemi Protokolü imzaladık.
Bireysel müşterilerimize verdiğimiz kart şeklindeki finansman çözümümüzle sektörümüzdeki farkımızı ortaya koyduk. Finansör ürünümüzü tüketicilerin yüksek tutarlı acil ihtiyaçları için geliştirdik. Tüketiciler, Finansör kartlarına bağlı finansman limitini, belli bir süre boyunca tek seferde veya ihtiyaç duyduğu kadar kullanabiliyor.”

Kira sertifikamız yoğun ilgi gördü

TÜRKİYE Finans olarak bu yıl da kira sertifikası ihraçlarını sürdürdüklerini kaydeden Derya Gürerk, şunları anlattı: “TF Varlık Kiralama A.Ş. ile 500 milyon dolarlık kira sertifikası ihracı yaptık. HSBC, Citigroup, Emirates NBD Capital ve QInvest’in yetkilendirildiği kira sertifikası ihracında Bankamız, Türkiye’de düzenlenen en büyük yurtdışı kira sertifikası ihraçlarından birini gerçekleştirdi. Uluslararası yatırımcıların büyük ilgi gösterdiği kira sertifikası ihracında toplam 1.4 milyar dolarlık talep toplandı. Katılım Bankacılığında sektöre yön veren Bankamız ayrıca, yaptığı kira sertifikası ihraç işleminde iki ilki bir arada gerçekleştirerek sektöründeki öncü duruşunu sürdürdü. Bankamız, 800 milyon Malezya Ringiti (MYR) tutarında 5 yıl vadeli kira sertifikası ihracı ile Malezya Sermaye piyasasında ihraç yapan ilk Türk kurumu olma özelliğinin yanı sıra bugüne kadar bir yabancı kurum tarafından ihraç edilmiş en yüksek MYR kira sertifikası ihraç işlemini gerçekleştirdi. Kira sertifikaları konusunda yurtdışı piyasalardaki öncülüğümüzün yanında yurtiçi piyasada da etkinliğimizi sürdürdük. Banka olarak Ocak ayında 100 milyon TL, Ağustos ayında ise 139 milyon TL tutarlı Kira Sertifikası ihraçlarının da halka arzlarını başarıyla tamamladık. Türkiye Finans olarak gelecek dönemde de yenilikçi ürünlerimiz, sukuk ihraçlarımız, murabaha sendikasyonlarımız ve teknolojik yatırımlarımızla müşterilerimizin büyüme hedeflerine katkı sağlamaya devam edeceğiz. 10. Yılımızı kutlayacağımız 2015 yılının Türk bankacılık sektörü için hem kredi büyümesi hem karlılık olarak 2014’ten daha iyi bir yıl olmasını bekliyoruz.”

Kalkınmada Anadolu modeli

ŞEKERBANK’ın Anadolu bankacılığı olarak tanımladığı misyonu ile, Türkiye’nin kalkınma yolculuğunda önemli olduğunu söyleyen Genel Müdür Halit Yıldız, “24 bin esnaf ve çiftçiyi ilk kez bankayla tanıştırdık” dedi.

ŞEKERBANK Genel Müdürü Halit Yıldız, bundan 60 yıl önce, Anadolu’da sayıları yüz binleri bulan kooperatif üyesi pancar çiftçisinin birikimleriyle; tasarrufu, tarım ve şeker sanayini desteklemek için kurulan Şekerbank’ın, Türkiye’nin kalkınma yolculuğunda önemli bir model olduğunu söyledi. Şekerbank’ı sektöründe ayrıştıran temel özelliğin ise kurulduğu günden bu yana aynı misyonla faaliyetlerini sürdürmesi olduğunu kaydeden Yıldız, “Kuruluşumuzdaki kırsal kalkınma hedefini bugün sürdürülebilir kalkınma perspektifinde geliştiriyoruz” dedi.

ENERJİ VERİMLİLİĞİ
‘Anadolu Bankacılığı’ olarak tanımladıkları bu misyon doğrultusunda, ürünlerini sadece finansal bir enstrüman olarak tasarlamadıklarını belirten Yıldız, “Çalıştığımız firmaların verimliliklerine, yarım asırdır hizmet verdiğimiz yörelerin gelişmesine katkı sağlayacak şekilde geliştirmeye ve kaynakların tabana yaygın bir şekilde dağılımına önem veriyoruz. Enerji verimliliği yatırımlarını uygun koşullarda finanse ediyoruz” diye konuştu.

15 MİLYON YENİ KİŞİ
Bankacılık hizmetlerinden yeterince faydalanamayan kesimlere de ulaştıklarını söyleyen Yıldız, şöyle konuştu: “Yapılan araştırmalara göre bugün Türkiye’de bankacılık hizmetiyle hiç tanışmamış yaklaşık 15 milyon kişi bulunuyor. Anadolu’daki kadınlarımızın yüzde 55’i bankacılık sistemi dışındayken bu oran büyük şehirlerde yüzde 15 olarak gerçekleşiyor. Kayıtlı esnafın ise yüzde 35’i bankacılık hizmetlerine tam olarak ulaşamıyor. Bu oran yaklaşık 700-800 bin esnafa işaret ediyor. Ülkemizde halen bankacılık hizmetleriyle tanışmamış milyonlar olduğu gerçeği ve çok geniş segmentlere aynı bankacılık süreçlerinin uygulanıyor olması birlikte değerlendirildiğinde, niş bankacılık yapmak için önemli bir potansiyel görüyoruz. Bu kesime mevcut yöntemlerle ulaşmak mümkün değil. Bu yüzden sektörün alternatif, yenilikçi ürünler geliştirip, alternatif yollar açması gerekiyor. Bankacılığın geleceği bunu da içeriyor.”

Esnaf ve çiftçiye 130 milyon Euro kredi

‘ANADOLU Bankacılığı’ misyonu ile bu gerçeği 5 yıl önce öngörerek ülkemizde ilk kez nakit akışına dayalı kredilendirme adıyla bir ‘mikro finansman yöntemi’ uygulamaya başladıklarını anlatan Halit Yıldız, şöyle devam etti: “Standart kredi değerlendirme süreçleri yerine yüz yüze görüşmelerle yürütülen bu süreç ile bugüne kadar 24 bin esnaf, çiftçi ilk kez bankacılıkla tanıştı. Yeni iş kuran veya daha önce bankalarla hiçbir kredi çalışması bulunmayan müşterilerin bankacılık sistemine kazandırılması temelinde yapılan bu çalışma kapsamında bugüne kadar 130 milyon Euro kredi kullandırdık. Sadece finansman sağlayarak değil, danışmanlık ve eğitim bütçesi ayırıp çalışanlarımızı bu özel kredilendirme sürecine ilişkin eğiterek de operasyonel maliyeti oldukça yüksek olan söz konusu kredilendirme yöntemini uygulamaya devam ediyoruz. Stratejimize özel uzun vadeli yabancı kaynak sağlayarak uluslararası finans kuruluşları ile Anadolu’daki esnafımız arasında köprü oluşturuyoruz.

İlandır.


Haberle ilgili daha fazlası: