Bunlardan birincisi 7 Kasım’da gündem sayfasında kullanılan “Eyyy Kılıçdaroğlu teröre sahip çıkma” başlığıydı.
Sosyal medyada da yayılan eleştirilerde Hürriyet’in yayın ilkelerini benimsediği ve siyasi partiler arasında tarafsızlığı misyon edindiği hatırlatılıyor; Başbakan Binali Yıldırım’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik suçlamalarını içeren haberin bu çizgiye uygun olmadığı savunuluyordu. Yıldırım haberine atılan başlığın “Kılıçdaroğlu’nu hedef gösterdiği ve Hürriyet’in düşmanlığı körükleyici bu sözleri sahiplendiği izlenimi verdiği” öne sürülüyordu.
Bence bu eleştirileri doğru değerlendirebilmek için sadece o başlığa ve habere değil, sayfanın tümüne bakmak gerekli. Evet, sayfanın üzerinde Başbakan Yıldırım’ın sözlerini içeren o haber ve başlık var. Ama hemen altında da Kılıçdaroğlu’nun sözleri “Yıldırım’a yanıt: PKK bana saldırdı” başlığıyla verilmiş. Hatta onun altına da “Kılıçdaroğlu: Yenikapı ruhuna ihanet ettiler” haberi konulmuş.
Bir tarafın suçlamasının karşı tarafın yanıtıyla birlikte verilmesi, okurun bilgilendirilmesi açısından gerekli özen ve dengenin gözetildiğini gösteriyor. Fakat bu haberlerin sunumunda eşitsizlik söz konusu. Şöyle ki, suçlama haberinde “Eyyy Kılıçdaroğlu” kutusu yanında “Teröre sahip çıkma” başlığı tercih edilmiş. Ama bu cümle tırnak içine alınmadığı için gazetenin yorumu gibi algılanabiliyor. Savunma haberinde ise “Kılıçdaroğlu’ndan yanıt: ...” kutusunun yanına Kılıçdaroğlu’nun “PKK bana saldırdı” sözü konulmuş. Görüldüğü gibi iki başlığın üslubu çok farklı.
Eşitliği sağlamak için iki başlıkta da aynı üslup kullanılmalıydı. Başbakan Yıldırım haberinde de Kılıçdaroğlu haberindeki gibi iki nokta üst üste işareti kullanılarak kutuda “Yıldırım’dan suçlama: ...” denilse sorun kalmaz; iki haberin sunumunda eşitlik sağlanmış olurdu.
Siyasilerden birinin söylediğini diğerine üstün göremeyiz. Noktalama işaretlerini canımız istemediğinde kullanmama lüksümüz de olamaz.
VAHŞETİN SORUMLUSU
ELEŞTİRİLEN başlıkların ikincisi, 5 Kasım’da ilk sayfada yayınlanan “Yine PKK vahşeti” başlığıydı. Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki terör saldırısına ilişkin bu başlığa önce sosyal medyadan sonra da gazeteci Latif Yıldız’dan eleştiri geldi.
Yıldız, “PKK vahşeti’ demişsiniz ama Diyarbakır Valiliği’nin açıklamasından başka bilgi yok. Ona dayanarak nasıl böyle bir başlık atılabilir?” sorusunu yöneltti.
Okur Temsilcisi olarak bu haberin verilişinde gazetecilik tekniği açısından sorunlar olduğunu söyleyebilirim. Çünkü her ne kadar Diyarbakır Valiliği, saldırıyı PKK’nın yaptığını açıklamış olsa da bu bilgi henüz kesinleşmemişti. Hatta aynı akşam Reuters Ajansı, saldırıyı IŞİD’in üstlendiği yolunda bir haber geçti. Yazı işleri, Reuters’in haberi geç saatlerde geldiği için “PKK vahşeti” haberine müdahale edememiş, bu gelişmeyi “Vahşete çifte üstlenme” başlığıyla küçük bir haber olarak son baskılara girebilmişti.
Nitekim durum böyle çetrefilli hale gelince ertesi gün (6 Kasım) Diyarbakır Valiliği yeniden açıklama yapma gereği duydu. Fakat bu kez haberin başlığı “Diyarbakır Valiliği: PKK yaptı, telsizden çözdük” şeklindeydi. Doğru üslup buydu. Hüküm vermek yerine iki nokta üst üste koyup kaynağa atıfta bulunmak sorunu çözmüştü. HDP’nin, saldırıyı PKK’nın değil IŞİD’in yaptığı yolundaki itirazları verilerek de objektif davranılmıştı.
Saldırı haberine 7 Kasım’da, Vali Hüseyin Aksoy’un sözlerini içeren “İşte o PKK’lı” başlığıyla devam edilmişti. Fakat bu haber de eksikti. Bir gün önce PKK’nın yan örgütü konumundaki TAK’tan gelen “Saldırıyı biz yaptık” açıklaması yoktu haberde. HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün TAK’a yönelik tepkisine de yer verilmemişti.
Tam vahşetin sorumlusu belli oldu, valiliğin açıklaması doğru çıktı denirken 12 Kasım’da Sputnik’in geçtiği bir haber yine zihinleri bulandırdı. IŞİD’in sekiz dilde yayımladığı Rumiyah adlı derginin kapağında Diyarbakır’daki bombalı saldırıya yer verilmiş, bir kez daha saldırıyı kendilerinin gerçekleştirdiği savunulmuştu. IŞİD ısrar ediyordu.
Bütün bu gelişmeler de ilk günkü başlığın yanlış olduğuna işaret ediyor. Böylesine ikircikli bir durumun yaşandığı sırada “PKK vahşeti” diye hüküm içeren başlık atmak yerine bu bilgiler “Diyarbakır Valiliği: PKK yaptı” diye kaynağına atfen verilip karar okura bırakılmalıydı.
OKURDAN KISA KISA
NEFRETSOYLEMİ.org: “Tacizci Suriyeli’ye uçtular” başlıklı haberde, münferit bir olay üzerinden şahsın ulusal kimliğine vurgu yapılıyor. Böylece, Suriyeliler tehlike unsuru olarak işaretlenerek suç ile ilişkilendiriliyor ve okuyucunun algısındaki mevcut önyargılar güçlendiriliyor. (4 Kasım)
İ. Tufan Ünal: “Ne eski koca ne 8 kurşunu durduramadı” Böyle bir başlıktan ne anlarsınız, eski koca sekiz kurşunu mu durduramamış? Bu cümle Türkçe yazım kurallarına aykırı. Bu başlık, eski kocasının sekiz kurşununa rağmen yaşam mücadelesinden vazgeçmeyen bir kadının haberine uymamış. (7 Kasım)
Şamil Kul: Köpekleri mal gibi görüyorsunuz. “Ne köpeği ne annesini kurtarabildi” haberinde “köpek telef oldu” yazmışsınız. Mal ziyan oldu diyorsunuz yani. “Öldü” sözcüğünü esirgiyorsunuz bu canlılardan. (8 Kasım)
Birgül Ergev: “26 yıl sonra bulduğu öz babası can verdi.” Bu başlıktaki “can verdi” kelimelerini görünce ölüm akla geliyor. Ama burada anlamı başka. Kimse ölmemiş, baba oğluna organ bağışlamış. Keşke “can oldu, hayat verdi” gibi bir deyim kullanılsaydı. (4 Kasım)
Engin Nur: Bozulan Türkçemizin üzerinekörükle gidiyorlar. Bakın bir sanat etkinliği var, adına “Contemporary Istanbul” diyorlar. Bu kelimenin Türkçesi yok mu? Gazetenizden daha böyle Türkçesi yazılmayan çok misal verebilirim.
B. Akıncı: Hürriyet’in yaptığı tüp mide ameliyatı destekleyen haberler sebebi ile aklımı kaçıracağım! Lütfen ölüm riski taşıyan bu ameliyatın reklamını yapmaktan artık vazgeçelim.
Ümit Yalım: Ayhan Sicimoğlu, Seyahat ekinde Datça’nın güneyinde bulunan Simi Adası’ndan bahsetmiş. Adanın Yunanca/Rumca isminin yanında Türkçe “Sömbeki” isminin de yazılması gerekirdi.
Cihan Yavuz: İnternette tık almaya yönelik başlıklar yüzünden sitenize girmeyi azalttım. Haberlere foto galeri yapıp okumayı zorlaştırıyorsunuz. Bazen başlıkta sorduğunuz soru haberin içinde bile olmuyor, farkına varmıyorsunuz.
Tarık Taşkesen: “Factoringciler de çok oldu” haberiniz 10 Kasım’da gazetenizde yayınlandı. Ama habere konu olan seçimlerin Cape Town’da 23-29 Ekim’de yapılan toplantıda gerçekleştiğini yazıyorsunuz. Aradan 10-12 gün geçmiş, siz yeni mi yayınlıyorsunuz?