Sıradışı eğlenceye var mısınız?

3dk okuma

Onur Baştürk

Haberin Devamı

Eski parti anlayışınızı rafa kaldırın. Dünya oraları çoktan geçti. Artık eğlence deyince akla Nevada çöllerine düşmek, Punch Drunk’ın interaktifliğin dibine vurmuş oyunlarına dahil olmak, elektronik müzik eşliğinde uyumak geliyor.

Daha yazının başında söyleyeyim. Sıra dışı eğlence deyince yıllardır aklıma gelen tek şey bu: Burning Man!
Her yıl ağustos sonunda Nevada’daki Black Rock Çölü’nde yapılan bu festival tüm yönleriyle öyle sıra dışı bir deneyim sunuyor ki... Bir kere hafta boyunca uçsuz bucaksız bir çölde yaklaşık 70 bin kişiyle beraber konaklıyorsun! Herkes rengarenk, kafasına göre giyiniyor ya da giyinmiyor! Burning Man’de para kullanılmıyor. Sanat ön planda. Herkes bir şey üretiyor. Aklınıza ne gelirse... Yaptıklarını da festivalin son günü ateşe verilen o dev korkuluk (insan heykeli de diyebiliriz) beraber yakıyorlar! Bir tür modern zaman ayini Burning Man. 1986’da San Francisco’da ortaya çıkmış, sonra çöle taşınmış ve günden güne ünü katlanarak artmış. Giden arkadaşlarımdan çok dinledim, hatta bu yıl “Ben de gidiyorum” diyen epey insana rastladım. Oturup belgeselini bile izledim. Bu yıl -umarım- orada olup bu sıradışı deneyime tanık olacağım. Eminim tadını aldıktan sonra sıradışı değerini biraz kaybedecek. Çünkü hep böyledir! Alışmaya başladıktan sonra her şey normalleşir. Peki sıra dışı eğlence deyince dünya üzerinde başka ne akla geliyor?

MASKELİ ŞOV

Haberin Devamı

Kusura bakmayın, ama ukalalık yapacağım. Amsterdam’a gitmek, hele nisandaki Queen’s Day’de sokaklardaki çılgın kalabalıkla eğlenmek pek sıra dışı değil artık. Geçin onu. Ya da New York ve Londra’daki The Box’ın sınırları zorlayan şovlarını izlemek hiç değil. Peki ne öneriyorsun ukala adam diyebilirsiniz. O zaman söylüyorum: Punch Drunk adlı tiyatro grubunun interaktifliğin dibine vurmuş oyunlarını izlemeyi, daha doğrusu oyunlarına dahil olmayı önerebilirim. İster The Drowned Man’e, ister Sleep No More’a... Hangisine, hangi şehirde denk gelirseniz. Ben Londra’da geçen kış The Drowned Man’i izlemiştim. Üç katlı eski bir film stüdyosuna onarlı, yirmişerli gruplar halinde almışlardı seyirciyi. Kapıda hepimize birer maske verdiler. Eyes Wide Shut hesabı! Bir tek oyuncular maskesizdi. Ve oyuncular o koca stüdyonun her yerinde sürekli kendi sahnelerini tekrarlayıp duruyordu. Bize verilen üç saat boyunca oyunculardan birini ya da birkaçını takip ederek (çoğu zaman da peşlerinden koşturarak) oyunun hikayesini çözmeye/ anlamaya çalıştık. Sonuç? Hiç bu kadar koşturmamış, bu kadar eğlenmemiştim! Sürekli dekoru değişen stüdyo ortamındaki gizem ayrıca çekiciydi. Oyuncuların gözümüzün önünde soyunması, bazen sevişmesi, hatta sürpriz bir şekilde kimi zaman seyircilerden birini öpmesi de...

UYKU DİSKOSU

Haberin Devamı

Bir başka sıra dışı eğlenceyi daha söyleyeyim... O da geçen ekim ayında Tokyo’daki Redbull Müzik Akademisi etkinlikleri kapsamında gerçekleşti. Katılımcılar yoga mat’leriyle mekana geldi. Elektronik uyku müziği eşliğinde sabaha kadar uyudular! Bir tür uyku ya da meditasyon diskosu yani! Ama sıra dışı olduğu bir gerçek!

Haberin Devamı

İSTANBUL DIŞINA ÇIKIN

Haberin Devamı

Hep yurtdışından bahsettim. Biraz da bizim mütevazı ellere dönelim... Yine kişisel deneyimlerimden yola çıkacağım. Eğer İstanbul’da yaşıyorsanız, bir hafta sonu başka bir şehirde eğlenin. Bunun nesi sıradışı demeyin. Unutmayın ki, rutinin dışına çıkmak zaten yeterince sıra dışı. Sıra dışılığın illa uçuk kaçık olması gerekmiyor. Ayrıca İstanbul’un kasıcı ve çoğu zaman aynı olan eğlence ortamından daha eğlenceli olabiliyor Anadolu. Mesela Van’daki Halay Bar’da hiç tanımadığın otuz-kırk kişiyle çılgınlar gibi halay çekmek... Mesela Mardin’deki Cercis Murat Konağı’nda bir kırmızı şarap içip denk gelirseniz bir kına eğlencesine tanık olmak... Sonra Bağdadi Bar’da eğlenmek... Mesela Kemer Olimpos’taki Öküz Bar’da ateş etrafında dans etmek ya da gece sahile inip denize girmek...

EV PARTİSİNİ SIRA DIŞI HALE GETİRMEK

Haberin Devamı

Peki, şimdi İstanbul’a dönelim...
Mesela Harbiye’nin yeni kulübü Superfabric’te gecenin bir yarısı duş alan dansçıları seyredip “Dışarda muhafazakar bir hava olabilir ama hala o havayı takmayan yerler var” diyebilmek... Mesela ev partisi yapmak... Kendimden örnek vereyim. Bir zamanlar eski evimde küçük, yuvarlak bir dans pisti vardı. Gayet ışıklı mışıklı. Yaptığım partilerde herkes o platformun üzerine çıkıp dans etmeye, şovunu sergilemeye bayılıyordu. Ev partilerini böyle ufak tefek numaralar çekerek sıra dışı kılmak mümkün. Artık kostümlü mü yaparsınız, şifreli mi, maskeli mi ya da evde canlı müzik performansı mı yaptırırsınız; orası size kalmış... Canlı müzik demişken, şaka değil ona da rast geldim. Partici arkadaşlarımdan Levent Özçelik, Tünel’deki evinin salonunda Mehmet Erdem ve orkestrasını ağırladı! Çok eğlenilen bir partiydi, çünkü dj’li ev partilerinden herkes sıkılmıştı.

AH O YILBAŞI GECESİ

Evet, sıra dışılığın sırrı basit. Bildik şeylerin dışına çıkmak. Bunun için illa Burning Man’e gitmek gerekmiyor. O tip festival ve eğlenceler her zaman yapılabilecek şeyler değil. Para ve zaman (evet, ikisi aynı anda maalesef) gerektiriyor. Mesela geçenlerde bir arkadaşım delirdi ve böylesi bir öneri daha getirdi: Yeni yıla iki ayrı ülkede girmeyi önerdi! İlk önce Yeni Zelanda’ya gidecek ve 2015’i orada karşılayacakmışız, sonra oradan Hawaii’ye uçup bir de bu adada... Amaç sıra dışı olmak ya! Nedense insan yeni yıla her daim yaptığı şeylerle girmek istemiyor. (Yeri gelmişken bir itiraf: En sıra dışı yılbaşı eğlencem yıllar önce Londra’da katıldığım kostümlü bir ev partisiydi. Herkes kostümleriyle gece dışarıya çıkmıştı. “Ee ne var bunda?” demeyin. Benim kostümüm maalesef bir hemşire kostümüydü! Kostümsüz gittiğimden ve ev sahibesi hemşire olduğundan ve başka yapacak bir şey olmadığından. Filan filan. Halimi düşünün...)

TANIMADIĞIN İNSANLARLA EĞLENMEK

O zaman bir kez daha tekrarlayayım:
Yeter ki bildik rutininizin dışına çıkın. Yeter ki zekice bir şeyler bulun ve kendinizi rahat bırakın. “O ne der, bu nasıl karşılar?” diye düşünmeyin. Bir kez olsun. Zaten bu yüzden sıradanlığa teslim oluyor ve bunalmıyor muyuz? Taze taze dün gece yaptığım sıradışı eğlencemi de paylaşmazsam olmaz! İki hafta evvel Sosyal Hürriyet profilimden duyurmuştum, “Beraber gece turuna çıkalım” diye. İşte o duyurudan sonra iki okurumla dün gece o bar senin bu kulüp benim gezdik tozduk! Düşünsenize, birbirini hiç tanımayan insanlar sadece dört-beş saatliğine bir araya geliyor ve eğleniyor. Bundan daha sıra dışı bir şey daha düşünemiyorum!

SIRA SİZDE

Şimdi hazırsanız sizi bugünkü sıra dışı eyleminize/eğlencenize davet ediyorum!
Hiç üşenmiyor, “Aman boşver” demiyor ve sıradışı eğlence fotoğraflarınızı (her şey ama her şey olabilir, sınırlama yok) sosyal medyadan #birseyyap hashtag’iyle bana mention’lıyorsunuz. Bendeniz ise o fotoğrafların arasından seçtiğim en sıradışı olanları haftaya burada, Hürriyet Cumartesi’de, yayınlıyorum! Hadi bayanlar baylar göreyim sizi. Yeni bir yıla girerken en sıra dışı fotoğrafları beraber taçlandıralım!

Haberle ilgili daha fazlası: