Takvimler 2023 yılının Haziran ayını gösteriyordu. Büyük Bahama Adası'nı çevreleyen Karayip Denizi, güneşin altında ışıl ışıl parlıyordu. Su, derinliklerinde süngerleri, ahtapotları ve köpek balıklarını saklıyordu.
Heidi Ernst, 13 yıldır dalış sporuyla uğraşıyordu. Daha önce dünyanın dört bir yanında 523 dalış yapmış, epey profesyonelleşmişti. O gün tüplü dalış ekibiyle birlikte ikinci kez dalacaklardı. Bu kez seçtikleri yer "Köpek Balığı Kavşağı" olarak bilinen noktaydı.
Ekip, dalışı bir saat ertelemeye karar vermişti. Çünkü yakınlardaki bir tur operatörü, turistler elle besleme yapabilsinler diye köpek balıklarını yüzeye çağırmıştı. Ernst, bu uygulamayı doğru bulmuyordu.
Boyları 3 metreye ulaşabilen resif köpek balıkları bu bölgede yaşayan en büyük avcı türlerin başında geliyor. İnsan eliyle beslenmek, köpek balıklarının yüzeye yakın yüzmelerine yol açıyor ve normal avlanma alışkanlıklarına zarar veriyor. Ancak Bahamalar'da ya da Karayipler'deki diğer adalarda bunu engelleyen yasalar olmadığından, uygulama devam ediyor.
"KORKTUĞUN ŞEYLERDEN KAÇARAK YAŞAYAMAZSIN"
Ernst, geçmişte defalarca yaptığı üzere yine köpek balıklarını göreceği için heyecanlıydı. Daha önce yüzlerce kez dalmış olduğundan, bir zamanlar bu spordan korktuğuna inanmak güçtü.
Aslında okyanustan yüzlerce kilometre uzakta, Iowa'nın Marshalltown şehrinde yaşıyordu. Ancak tüplü dalış Ernst'ü her zaman meraklandırmış ve korkutmuştu. 2011 yılında bir gün, "Korktuğun şeylerden kaçarak yaşayamazsın" dedi kendi kendine ve bir tüplü dalış dersine yazıldı. Sığ havuzlarda başlayan macera bir noktada Ernst'ün yolunu Bahamalar'a düşürdü.
O gün 524'üncü kez dalıyordu Ernst. Dalış halatının diğer ucu, bir gemi batığı kalıntılarına bağlanmıştı. Batığın ön tarafındaki kumlukta gömülü köpek balığı dişlerini arayacaklardı. Köpek balıkları etraflarında yüzüyor ancak dalgıçlarla hiç ilgilenmiyordu.
Dalış sona erdiğinde Ernst tekneye en son çıkan kişi oldu. Maskesini, oksijen tüpünü, ekipmanlarını ve dalış giysisini üzerinden çıkardı. Kıyıya dönmeden önce son bir kez suya giren Ernst, kendini çok iyi hissediyor yaptığı sporda çok başarılı olduğunu düşünüyordu.
Ancak bir an sonra yaşanacaklar, en büyük ustaların bile aklına gelmezdi.
KÖPEK BALIĞI BİR AND ORTAYA ÇIKTI VE SALDIRDI
Ernst, yeniden tekneye çıkmak için merdivenin demirlerine tutundu. Önce sağ ayağını basamağa koydu. Tam sol ayağını da koyacakken inanılmaz bir acı hissetti.
Suda dolanan tehdit hiç işaret vermemişti. Köpek balığı ağzı kocaman açılmış halde bir anda ortaya çıkmış ve dişlerini Ernst'ün sol bacağına geçirip kemiklerini kırıvermişti.
Ernst arkasına dönünce gördükleri karşısında dehşete düştü. 1,5 metre boylarında bir Karayip resif köpek balığıydı bu. Kılıç gibi keskin dişlerini Ernst'ün baldırına geçirmiş, ayağını tamamıyla ağzına almıştı.
Ernst elini yumruk yapıp köpek balığına vurdu. Hayvanın dişlerinden biri orta parmağına battı. Teknenin mürettebatından biri köpek balığının kafasına bir tekme atınca hayvan çenelerini gevşetti. Ernst vücuduna yayılan adrenalinin etkisiyle hızla merdiveni tırmanıp tekneye çıktı.
Neredeyse paramparça olmuş bacağındaki kanamayı durdurmak için turnike yapıldı ve bir ambulansı hazır etmeleri için hemen karaya haber verildi.
Ernst, içinden, "Bu bacağı kaybedeceğimi biliyorum ama ölmek istemiyorum" diye geçiriyordu. Kendisine destek olan gençlerden birine, "Lütfen ölmeme izin vermeyin" diye yalvarıyordu.
9 ÜNİTE KAN VERİLDİ
Acil yardım ekipleri Ernst'ü kırılmış baldır kemiğini sabitlemek için yerel bir hastaneye götürdü. Ernst ertesi gün Florida'ya nakledildi ve Miami'de bir hastanede tedavi altına alındı.
Doktorları en doğru tedavi yöntemini bulmaya çalışıyordu.
Sonraki 10 günde Ernst'e kaybettiği kanı telafi etmek için 9 ünite kan verildi (ortalama bir yetişkinin vücudunda 10 ünite kan bulunuyor). Travma ekibi başlangıçta yaşanan kan kaybının miktarından habersizdi. Öncelikleri tuzlu sularda yaşayan ve Ernst'ün yarasına bulaştığını düşündükleri et yiyen bakteriydi.
Köpek balığının ısırması nedeniyle Ernst'ün sol ayağına giden sinirler ve damarlar kopmuştu. Bu da kan akışı olmadığı anlamına geliyordu. Kararan ayakta hiç his yoktu; düşük ayak olarak adlandırılan bir tür felç yaşıyordu Ernst. Ayağın yerine yeniden dikilmesi de çok olası görünmüyordu. Cerrahların sinirleri ve damarları yeniden birbirine bağlayabileceğinin garantisi yoktu. Dahası yara iyileşse bile Ernst çok büyük acılar çekecekti.
Bu nedenle ampütasyona karar verildi ve Ernst'ün bacağı enfeksiyon riskini de ortadan kaldırmak için dizinin birkaç santimetre altından kesildi.
"EŞİM YAPABİLDİYSE BEN DE YAPABİLİRİM"
Birçok ampüte birey için kesilmiş uzvu ilk kez görmek yıkıcı etkilere yol açabilir. Ancak Ernst bir fizik tedavi uzmanı olduğundan, bacağının nasıl görüneceğini, iyileşme sürecinin nasıl geçeceğini ve bir protez kullanmaya başlamadan önce neler yaşayacağını biliyordu.
Ameliyattan sonra kendine geldiğinde, bacağından kalanı görmek istedi Ernst. Bandajlar açıldığında yaşadığı his, şok, öfke ya da üzüntü olmadı. Hayatta kalmasının bedelini kabul etmeye hazırdı. Cerrahın dizinin altındaki köpek balığı dövmesini kurtarmayı başarması da bunda etkili oldu.
Ernst'ün vücudunu kıpırdatacak gücü yok gibiydi. Ancak daha önce böyle durumlarda iradenin etkisine tanıklık etmişti. Bir zamanlar güçlü bir itfaiyeci olan eşi 2013'te geçirdiği felcin ardından 3 metre bile yürüyemez hale gelmişti. Ancak fizik tedavi sayesinde bağımsızlığını yeniden kazanmış, kanseri ve başka felçleri atlatıp 2019'a kadar sağlıkla yaşamayı başarmıştı.
Ernst, kendi kendine "Bill yapabildiyse ben de yapabilirim" dedi ve tüm enerjisini fizik tedaviye adadı.
"DOĞUM GÜNÜMÜN EN İYİ YANI KUTLAYABİLİYOR OLMAM"
Olumsuz düşüncelerin kendisini sarmasına izin vermiyor, kendine acımıyor, "Yakında istediğin her şeyi yapmanı sağlayacak bir protezin olacak" diye düşünüyordu. Güçlü olmak için espri anlayışına sığınıyordu.
Ernst'ün yaşadığı saldırı birçok kanalda haber oldu. Bunun üzerine hiç tanımadığı insanlar Ernst'ün yardımına koştu. İnsanlar onunla tanıyormuş gibi konuşuyor, sorular soruyor ancak göz kontağı kurmamaya çalışıyordu.
Bu esnada Ernst, sağ ayağıyla araba kullanabilir, çeşitli desteklere tutunarak kendi kendine duş alabilir, bahçesindeki çimleri biçebilir hale gelmişti.
7 Ağustos'ta 74 yaşına girerken yaptığı Facebook paylaşımında, "Doğum günümün en iyi yanı kutlayabiliyor olmam" ifadelerini kullanıyordu.
PROTEZ SÜRECİNDE PÜRÜZLER ÇIKTI
Sonraki 103 gün boyunca hayatın kendisine verdiklerine şükredebilmek için zorlanan Ernst, nihayet bir Eylül günü doktoru Maggie Siebel'ın da desteğiyle hayaline kavuştu: 3 boyutlu yazıcıdan çıkan ileri teknolojiyle üretilmiş bir protez sayesinde yeniden iki ayağının üzerine durup yürüyebilecekti.
Protezini provaları yaptıktan iki hafta sonra sonra alabileceğini düşünüyordu Ernst. Hatta bu nedenle herkesi şaşırtan bir hamle yapmış ve provanın ertesi günü Kasım ayında Bahamalar'a gidecek bir uçakta yer ayırtmıştı. Saldırıya uğradığı sular kış etkisiyle soğumadan bir dalış daha yapma niyetindeydi.
Ancak nedense süreç uzuyordu. Ernst, Ekim ayında sebebini öğrenmek için kliniği aradığında Medicare'in ödeme onayını geri çektiği bildirildi kendisine. 74 yaşında bir kadının bu kadar gelişmiş bir proteze ihtiyaç duymayacağı sonucuna varılmıştı.
Köpek balığı saldırısından sonra ilk kez gözyaşlarını tutamayan Ernst, Medicare yetkililerinin kendisini sadece bir sayı olarak gördüğünü düşündü. "Neredeyse 5 aydır bir bacakla seke seke gezen bir kişiyi bir protez bacaktan nasıl mahrum edebilirler?" diyordu Ernst.
Doktorları, Ernst'ün protezini alması için savaşacaklarına söz verdi. Ernst, öfkelenmek yerine sabırlı olmayı seçti.
İLK İŞİ KÖPEK BALIKLARIYLA DALMAK OLDU
Saldırıdan bu yana zaman zaman "Köpek balığı saldırıları bu kadar nadirken neden bu köpek balığı bana saldırdı? Cezalandırılıyor muyum?" diye düşünen ancak daha sonra hayatının kurtulduğunu hatırlayan Ernst, aradığı cevapları henüz bulabilmiş değil. Ancak Ekim ayı sonunda Medicare'le üç hafta daha mücadele ettikten sonra Ernst güzel haberi aldı: Protezi onaylanmıştı.
Kasım 2023'te Ernst bir kez daha bir tekneye binip deniz açıldı ve Büyük Bahama kıyılarında köpek balıklarıyla dalış yaptı.
Dalış yapmanın iyileştirici olacağını düşünüyordu ancak canını sıkan başka bir şey oldu. Teknede hareket edebilmek için desteğe ihtiyacı vardı. Bu durum negatif düşüncelerin aklına üşüşmesine neden oldu. O kadar ki toparlanmak için bir günlüğüne yalnız kalma ihtiyacı duydu.
Ernst'ün kendine gelmesi de yine bir ampüteye yakışır şekilde oldu. Protez bacağıyla kendine bir tekme atan ve "Toparlan" diyen Ernst, yapamadıkları yerine yapabildiği yüzlerce şeye odaklanmaya karar verdi.
The Guardian'ın "A 73-year-old scuba diver lost her leg to a shark. Now she’s back in the water" başlıklı haberinden derlenmiştir.