O nedenle 2 Ocak’ta Ege Eki’nin ilk sayfasında intihar etmiş bir genç kızın kanlar içindeki fotoğrafının yayımlanması şaşırtıcıydı. Hem de ölen kızın yüzü yakın plan çekilmişti fotoğrafta.
Yılbaşı gecesi intihar eden Pamukkale Üniversitesi öğrencisi 21 yaşındaki Canan Dinç ile ilgili “Yılın ilk şoku” başlıklı haberdeki bu fotoğrafa aynı üniversiteden Demet Çelikkol tepki gösterdi:
“İlk sayfada verdiğiniz görselinizi şiddetle kınıyorum. Ölmüş bir genç kızın fotoğrafını yayınlamanıza anlam veremiyorum. Ayrıca haberdeki ‘Kızlı-erkekli partide gençler içki içip eğlendi’ gibi özel olarak belirtilmesi gerekmeyen, ‘Bak sonunda ne oldu’ gibi bir mesaj yatan cümleye de dikkat çekmek isterim. Denizli, Başbakan’ın açıklamalarından sonra hassas bir şehir haline geldi. Canan arkadaşım değildi, ben Eğitim Fakültesi’nde okuyorum. Sadece kendimi onun arkadaşları ve ailesinin yerine koydum.”
Bu tepkiyi ilettiğim Hürriyet Ege Temsilcisi Deniz Sipahi de üzgündü. Öyle bir fotoğraf kullanılması teknik bir sorundan kaynaklanmıştı:
“Yayın İlkeleri’nde yer aldığı için bu konuya hassasiyet gösteriyoruz. Fakat baskıda bir talihsizlik oldu. Buzlama yaptığımız fotoğraf bilemediğimiz teknik bir nedenden dolayı baskıda yer almamış. Bu konuyu sabah toplantısında da konuşmuştuk. Dikkat edilirse internet sayfamızda bu fotoğrafı kullanmadık.”
Bu vesileyle ölü fotoğraflarının kullanılmaması ilkesini bir kez daha hatırlamış olduk. Ancak bu haberde sorunlu noktanın sadece fotoğraf olmadığını düşünüyorum. İntihar haberlerinin bulaşıcı olduğunu, problem yaşayan insanlara kötü örnek olabileceğini daha önce yazmıştım. İntihar haberlerinde tek istisna ünlü ve kamusal görevi olan kişilerin intiharları olmalı. Onun dışındakiler, hele de intihar yönteminin ayrıntıları hiç yazılmamalı.
Maalesef bırakın kullanılmamasını, Denizli’deki genç kızın intihar haberi aynı gün iki kez yayımlanmıştı Hürriyet’te. Ege Eki’nin yanı sıra ana gazetenin üçüncü sayfasında da yer alıyordu bu intihar haberi.
Yardım kampanyaları...
ÇANAKKALE’nin Bayramiç ilçesinde evi yanan yaşlı çiftin haberi ve fotoğrafları çok etkileyiciydi. Nitekim haber, “Yürek burkan fotoğraflar” başlığıyla verilmişti. Haberi okuyanlar, görüntüleri izleyenler, hemen harekete geçip, mail ve telefon yağdırdılar. Yaşlı çifte yardım etmek istiyordu insanlar.
Hürriyet Dünyası, haberi bir yardım kampanyasına dönüştürmedi. Sadece yardım etmek isteyen okurların, haberi yazan DHA Muhabiri Fatih Daldal’ın aracılığıyla yaşlı çifte ulaşmasını sağladılar. Ekşi Sözlük ve sosyal medyada yayıldı yaşlı çiftin adına banka hesabı açıldığı.
Hürriyet, bu tür vakaları yardım kampanyasına dönüştürüp para toplamayı doğru bulmuyor. Web koordinatörü Bülent Mumay, “Yardım haberi yapmak etik gelmiyor bize. Zaten kampanyacılık bizim yazıişleri geleneğimizde yok” diye açıkladı durumu.
Haklı da. Bizim gazeteci olarak asli işimiz insanlara bilgi aktarmak. Haberlerin uygulayıcısı olmak, hele parasal işlere aracılık etmek gazetecilik işlevinin dışına çıkmak olur. Babıâli’nin geleneğiydi fakir ya da zor durumdaki insanların haberlerini yapıp sonra da bakın nasıl kurtardık diye böbürlenmek... Onlar da eskide kaldı...
Gazetecilere aforizmalar
“BULVAR gazetelerinde çalışan muhabirlere etik konusunda ders vermek, denizde geçen altı aydan sonra bir limana demirleyen denizcilere cinsel ilişkinin haram olduğunu savunmak kadar anlamsızdır.” (Ian Hargreaves)
Okurdan kısa kısa
Uğur Ertan: Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier’in Bil dam Sonntag gazetesine verdiği demecini 29 Aralık’ta 21. sayfada “İddialar aydınlatılmalı” başlığıyla verdiniz. Ertesi gün Steinmeier’in demecini bu sefer 17. Sayfada, “Yolsuzluk iddiaları açıklığa kavuşsun” başlığıyla yayınladınız. Aynı haberi iki gün üst üste yayınlamanızın nedeni dikkatsizlik olsa gerek.
B. Bülent Özsoy: Bugün (28 Aralık) gazetenizdeki “Trablusgarp idamları İngiliz arşivinde” başlıklı haberiniz hatalı. Konuyla ilgili olduğu iddia edilen fotoğraflar İkinci Dünya Savaşı sonrasına aitken, haberde bu fotoğraflar 1911 Trablus Savaşı ile ilişkilendirilmiş. Fotoğraflara dikkatlice bakarsanız, Amerikan ve İngiliz askerlerinin üniformalarından hatayı anlayabilirsiniz.
Şükrü Kısa: 2010 yılında yaptığınız bir araştırmada, Hürriyet’in “futbol” sayfalarının yüzde 59.9’unun üç büyük takıma ayrıldığını belirlemiştiniz. Dört yıl geçti durum daha kötüleşti. Yılın ilk iki gününe bakın! 1 Ocak’ta sayfalardan biri Fenerbahçe’ye, biri Beşiktaş’a, biri de Galatasaray’a ayrılmıştı; dördüncü sayfada yılın olayları vardı. 2 Ocak’ta üç takıma yine birer sayfa ayrılmış, dördüncü sayfada İstanbul Maratonu ve bir Trabzonspor haberi vardı.
Orhan Uğuroğlu: 31 Aralık’ta “Kabinenin kitap kurdu” haberinde “23 bin 500 kitabı olan Güllüce’nin en önemli özelliği bu kitapların her birini altını çizerek okumuş olması” denilmiş. 1950 doğumlu Güllüce 13 yaşında başlasa 50 yıldır kitap okuyor demektir ki, bu da yılda 470 kitap eder. Yani neredeyse günde 1.5 kitap okuması gerek! Bu tür ifadelere dikkat etmeli.
Oğuzhan Aslan: 1 Ocak tarihli Hürriyet’in ekonomi sayfasındaki haberinizde faizin yüzde 64’lük artışla yılın en çok kazandıran yatırım aracı olduğu sonucu çıkıyor ki bu çok yanıltıcı. Faizin yüzde 64’lük getirisi olmadığı açık. Bu haber vatandaşın yanlış kararlar vermesine yol açabilir.
A. Feridun Gündoğdu: Siz “Bulmacadan şikâyet azaldı” deyince yazmak farz oldu. Dış Haberler sayfasında çıkan bulmacadan örnekler vereyim. Çünkü yanlışlar azalmadı. 14 Kasım’da soldan sağa 3. soru, mekânı olmayan. Cevap, lafazan çıkıyor ama lamekan olmalıydı. 10 Aralık’ta yukarıdan aşağı 12. soru üçüncü tekil şahıs, cevap için yer yok.
Not: Okur 11 örnek vermiş ama yer sorunu nedeniyle ikisini buraya alabildim.
Bülent Çelik: 1 Ocak’ta, “Kaskı bile kırılmış” haberindeki fotoğraflardan birinin altında “Schumacher’in düşme anı kamerada” notu var. Ama fotoğraf, Schumacher’in düşme anını göstermiyor; zaten öyle bir fotoğraf yok piyasada. Helikopter görüldüğüne göre, fotoğraf kazadan sonra çekilmiş.
Gündüz Süer: 1 Ocak’ta son sayfadaki “Etna köpürdü” haberinde aynı bağlamda Napoli kentinden bahsedilerek Napoli’nin de Sicilya’da olduğu kabul edilmiş. Halbuki vasat bir coğrafya bilgisi ile Napoli’nin Sicilya ile ilgisinin olmadığı, Orta İtalya’da Vezüv yanardağının eteklerinde olduğu bilinir.
NOT: Napoli’nin Sicilya’da olduğu belirtilmiyor; Napoli’deki depremlere dikkat çekilmek istenirken, cümlenin yapısından dolayı yanlış anlaşılabiliyor.