O uçak bildiğiniz plastikten değil

1dk okuma

“İLK plastik uçak” başlıklı haber, 27 Eylül’de sürmanşetten yayımlandı. Haberin spotunda, “Boeing’in gövdesi tamamen kompozit yani plastik malzemeden imal edilen ilk yolcu uçağı 787 Dreamliner, Japon ANA Havayolları’na Seattle’da yapılan törenle teslim edildi” deniyordu.

Aynı gün Twitter’da yazan Bahadır Arığ, bu başlığa “Hürriyet, ‘İlk plastik uçak: Tamamen kompozit yani plastik’ demiş. Konuyu bilen bir mühendis olarak söylüyorum; bu laf yanlış, yazık” diye itiraz etti.

Okurlarımızdan Ahmet Arslan da gönderdiği mailde kompozit ile plastiğin aynı şey olmadığını vurguladı; haberde “kompozit yani plastik” denmesini eleştirdi: “Sözlüklerde, kompozit ‘İki veya daha fazla gruptaki malzemelerin, en iyi özelliklerini bir araya toplamak ya da ortaya yeni bir özellik çıkarmak amacıyla makro seviyede birleştirilmesiyle oluşan malzeme” olarak tanımlanıyor. Bu durumda sizin ‘ilk plastik uçak’ başlığınız en hafif tabiriyle gerçeği ifade etmemiş olmuyor mu?”

“İlk plastik uçak” haberi Uğur Cebeci ve Tolga Özbek’in imzalarını taşıyordu. Habere yönelik bu eleştirilere Özbek, özetle şu yanıtı verdi:
“Öncelikle ‘plastik’, okuyucuya haberin daha anlaşılır olmasını sağlamak amacıyla başlıkta kullanıldı. Bugüne kadar yolcu uçaklarının gövdelerinde yoğun olarak metaller yer alıyordu. İlk defa Boeing bir yolcu uçağının gövdesinin tamamını kompozit olarak adlandırılan güçlendirilmiş karbon fiber malzemeler kullanarak üretti. Metal dışında bir araya gelen farklı malzemeleri ‘plastik’ adıyla okuyuculara anlatmak bu sektörde geleneksel bir hal aldı. Güçlendirilmiş karbon fiber malzeme yapısallığında plastik kimliğini de zaten taşır. Birçok ülkedeki yayın organı da bu anlaşılır yolu yani plastik kavramını kullanmayı seçmişlerdir. Bu malzeme imalattan sonra 180 derece ısı ve 6 bar basınçta piştiğinde en az metal kadar güçlü hale gelmektedir.”
Eleştirileri ve yanıtı okuduktan sonra uçakla ilgili resmi bilgileri öğrenmek üzere Boeing’in web sayfasına baktım. 787’nin yaklaşık yarısının kompozit malzemelerle yapıldığı belirtiliyor, bu malzemeler için “karbonfiber ile güçlendirilmiş plastik” tanımı yapılıyordu.
Ayrıca 787 Programının Başmühendisi Mike Sinnett, gazetecilere bilgi verirken bu uçakta kullanılan kompozit malzemelerin sıradan plastik ile karıştırılmamasını istiyordu. Sinnett, “Plastik, arabanızın gösterge panelinde gördüğünüz şeydir. Bu plastik değildir” diyerek, uçakta kullanılan plastiğin bildiğimiz plastikten farklı olduğuna dikkat çekiyordu.

Keşke Hürriyet’teki haberde de 787’de kullanılan plastiğin bilinen plastikten çok farklı bir malzeme olduğu vurgulanmış olsaydı. Haber ve spotlarında Boeing’in kullandığı “karbon fiber ile güçlendirilmiş plastik” kavramının kullanılmaması, hem de kompozitin, karbon fiber ve plastik karışımından oluşan bir malzeme olduğu bilgisinin verilmemesi eksiklik olmuş. O bilgiler olmayınca uçağın, bildiğimiz, hatta arabalarda da kullanılan türden bir plastikten yapıldığı izlenimi doğmuş. Ayrıca “gövdesi tamamen kompozit yani plastik” dendikten sonra uçağın bütününde kullanılan diğer malzemelerin belirtilmemesi de eksiklik olmuş. 787 model uçakların, yüzde 50’si kompozit, yüzde 20’si alüminyum, yüzde 15’i titanyum, yüzde 10’u çelik ve yüzde 5’i de diğer malzemelerden oluşuyor.
Özetlersem, “İlk plastik uçak” başlığı, tam olarak doğruyu yansıtmıyor. Ama bu başlık ilginç bulunmuş olacak ki, hızla yayıldı ve Türkiye’de birçok gazetede yeni uçakla ilgili haberlerde hep “plastik uçak” tanımı yapıldı. Maalesef sorgulamadan kopyalamışlardı.

Mersinli taraftarın beklentisi

MERSİN’den yazan Ali Kılınçlar adlı okur, Mersin İdmanyurdu’nun 28 yıl aradan sonra geldiği Süper Lig’de yakaladığı başarının Hürriyet’te, özellikle de bölge ekinde hak ettiği ilgiyi görmediğinden yakınıyordu:
“Mersin İdmanyurdu, ligin başlamasından bugüne kadar beş maç oynamıştır. Sizden ricam bu maçlardan sonraki gün yayınlanan gazetenizin spor sayfalarını ve Çukurova GAP Bölge Eki’ne göz gezdirmeniz.
Mersin İdmanyurdu’nun Kayserispor ile oynadığı maç, bugünkü (3 Ekim) gazeteniz ve ekinde, maç kadrosu ve skorunu içeren kibrit kutusu büyüklüğünde bir haber ile geçiştirilmiştir. Takımımızın maçına yer vermeyen Çukurova eki de neredeyse sekiz sütuna Bolu-Adanaspor maçı fotoğrafı yayınlayabilmiştir.”
Okurun bu sitemini Çukurova Bölge Temsilcisi Y. Sinan Tanyıldız’a ilettim. O da okurumuza hak verdi. “Maçların geç oynanması, ilavelerin erken baskıya girmesi nedeniyle maç sonuçları ana gazetede değerlendiriliyor” dedi ve ekledi:
“Artık her takımın taraftarı ve heyecanı var. Mersin stadı da doluyor, Gaziantep stadı da. İnsanlar, takımının maçıyla ilgili kritik okumak, maç hakkında daha detaylı bilgiler almak istiyor. Bu da sporla ilgili olarak yeniden yapılanmayı gerektiriyor. Maçlar Mersin’de yapıldığında büyütüyoruz. Çünkü bilgi elimizin altında. Okurumuzun heyecanına katılmamak mümkün değil. Bu konuda gereken çabayı göstereceğiz.”

Okurdan kısa kısa

Ahmet Ertürk: Koskoca Hürriyet gazetesi Voleybol Kadınlar Avrupa Şampiyonası yarı final Almanya-İtalya maçının saatini 18.00 yerine 19.00 yazabiliyorsa durum vahim. 1 Ekim’de yazdığınıza göre televizyonu açınca maçın üçüncü setiyle karşılaştık.
Sevgi Özkan: “Sırtından Vurdular 7 Hain Kurşunla uğurlandı”. 30 Eylül’de, PKK tarafından öldürülen öğretmen eşinin cenazesini anlatan haberdeki bu başlığı yanlış mı algılıyorum diye defalarca okudum. Saygı, acı, sevgi gibi olumluluk yansıtan ayrılıklar için kullanılan “uğurlanmak” sözünün bu biçimde kullanılması bir dikkatsizlik olmuş. PKK öldürdüklerini uğurlamaz. Biz bu olaylardan acı duyanlar, onları hüzün ve saygıyla sessizce uğurlarız.
Aydın Cıngı: 3 Ekim’de “Senato’ya solcu başkan” başlıklı haberde yeni Fransız Senato Başkanı Bel’den “Kendisi de 1960’lı yıllarda İspanya iç savaşında Franco rejimine karşı direnişçileri destekliyordu” diye bahsediliyor. İspanya İç Savaşı 1936-1939 yılları arasında olup bitmiştir. 1960’lı yıllarda ortada ne iç savaş ne de direnişçi kalmıştır.
Korhan Alev: Bugün (5 Ekim) Ekonomi sayfamızın sol köşesinde “Dexia tedirgin etti” başlıklı bir haberde Reynders’in Belçika Televizyonu RTL’e yaptığı açıklamadan bahsediliyor. Maalesef RTL bir Belçika TV’si değildir. Lüksemburg merkezli bir Alman TV’sidir. Belki küçük bir hata gibi duruyor ama satır arasındaki bilgilendirmenin hatalı olması beni rahatsız etti.
Gürbüz Taşkırdı: Birinci sayfada, başbakanın vefat eden annesi Tenzile Erdoğan’ın yaşı 82 olarak belirtilmiş. Aynı haberin 8. sayfadaki devamında ise Tenzile Erdoğan’ın yaşı 88 olarak belirtilmiş. Doğrusunu nereden öğreneceğiz?
NOT: Hastanenin açıklamasında Tenzile Erdoğan’ın 88 yaşında olduğu bilgisi veriliyordu. Sorun nüfus kaydındaki doğum tarihinin 1929 olmasından kaynaklandı.
Şükran Uslu: Reklam nedir Allah aşkına? Bir ürünü satın almaya teşvik değil midir? Yazarınızın o yazısını bir daha okuyun! “Bacakları incelten, kalçayı kaldıran külotlu çorap” diye ballandıra allandıra anlatınca kadınlar o çorabı almaya koşmaz mı? Üstelik hem çorabın markasını veriyor, hem de satıldığı yeri tarif ediyor. Sanki başka yerlerde satılmıyormuş gibi...
Zafer Uzunoğlu: 1 Ekim’de gazetenizin baş sayfasındaki haber “İstanbul zora girdi”. 32. sayfa sonuna ufacık sıkıştırılmış haber “Doğalgaza yüzde 14,3 zam geldi.” Eğer buysa Türkiye’de yapacağınız habercilik...
Engin Nur: Dünkü (2 Ekim) gazetenin ana kısmı (ekleri saymıyorum) 48 sayfa. Santimetrekareye vurursak 49 adet ilan 59.390.25 Santimetrekare. Geriye kalan yazı alanı 27.969.75 kalıyor. Birçok ülkeyi gezdim hiçbir gazetede bu kadar ilan yok. İlan para demek ama okuyucuyu bu kadar da boğmak olmaz. Zaten çok ilave çıkarıyorsunuz; bir ilave de ilanlar için çıkarın.
Haberle ilgili daha fazlası: