KAĞIDI KALEMİ HAZIRLAYIN
Biten her ilişkinin ardından kişilerde kendini suçlamak, alışkanlıklardan vazgeçememek, hayattan zevk alamamak, uyku problemleri, iştah kaybı ve neticesinde depresyon başlarmış. Biz bu depresyonu sadece bir kalem bir kağıtla, daha hafif yaralarla atlatacağız. Evet yanlış duymadınız. Bir liste yapıyorsunuz. İlişkinizde iyi olan neydi, neler hiç olmaması gerektiği gibiydi. Bir zamanlar sevgiliniz olan kişinin artı eksi yönlerini bir kâğıda yazıyorsunuz. Ve sonra temiz bir kâğıt daha çıkarıp, bir ilişkiden asıl beklentilerinizi yazıyorsunuz. Burada evrene de güzel mesajlar gidecektir. İlişki süresince aslında hoşlanmadığınız şeyleri, sevmediğiniz tavırları bir yazın bakalım neler çıkacak. Çok iyi şeyler çıksa zaten ayrılmazdınız değil mi? He kendinizi de yazmayı ihmal etmeyin ki, yeni aşklara yelken açmadan önce “ben nerde yanlış yaptım?” sorusuna bir cevabınız olsun.
KÖTÜ GÜN DOSTLARINIZI BULUN
Birbirinizi kırıp döktüğünüz zamanlar illaki olmuştur. Ama siz dostsunuz ve işte o gün bugün! Bu evrede yalnız kalmamaya özen gösterin. Kaldıkça, sosyal medyaydı, stalkerlıktı, fotoğraflara bakıp ağlamalardı falan derken bu da ciğer be. Deştikçe deşmeyin, bırakın kapansın o yara. İki fincan kahve, biraz senden, biraz ondan derken alıp başını gitsin sohbetleriniz. Başka hayatlara ortak oldukça günbegün yaşadıklarınızı daha az düşündüğünüzü göreceksiniz. Yirmi bir gün kuralı ayrılıklar için de ideal bir süre. Sadece yirmi bir gün. Ha gayret!
TOPLANIN BU YAZ GÜNEYLERE İNECEĞİZ
Kim bilir belki de birlikte bir tatil planı yapmıştınız. Belki de işi gücü toplayıp hemen gidecektiniz. Evet ayrılık biraz vakitsiz olmuş. Olsundu. Hem arkadaşlar ne günler içindi? Çoktan etrafınızı sarıp, kalbinizi onarmaya gelmişlerdir bile. Hadi bırakın şimdi, “oysa ne güzeldi her şey, nasıl böyle olduk ki” demeyi. “Bu yaz ne yapıyoruz?” deyiverin birdenbire. Ee hadi ama! Daha bunun nereye gitsek acabaları var, rezervasyonları var… Bir sırt çantası da almak lazım şimdi. Demek oluyor ki kenara köşeye biraz da para atmak lazım. Ne, zaten atmış mıydınız? Oh oh, ne ala. Şimdi o biriken paraları “sen misin beni terk eden? diye eze eze yiyiverin.
ANILAR DA KUSURUMUZA BAKABİLİR ARTIK
Bazı fotoğrafları çok seversiniz. Bazı anılardan da zor vazgeçersiniz. Ama buraya kadar. O fotoğrafları kaldırıyoruz. Atabiliyorsanız zaten hiç durmayın. Hem hırsla kalkan zararla oturur lafı ayrılıklardan sonra geçerli değil. Ayrılmışsınız daha ne olsun. Hırsla kalkıp, atabildiğinizi atın. En fazla oturur ağlarsınız. Sanki yapmadığınız şey. Onu hatırlatacak şeyleri ne kadar çabuk kaldırırsanız gözünüzün önünden, o kadar çabuk alışırsınız duruma. He yapabiliyorsanız o arada telefon numarasını da silebilirseniz… Tamam çok hızlı gitmeden, sakin sakin. Ben fikir olsun diye araya söyledim.
GİDİYORUM BEN, SEN HOŞÇA KAL
Aşk acısını atlatmak zor ama imkânsız değil. İlk birkaç gün zor ama sonrası zaten mecburi yaşamak. Daha çok gezin, daha çok kalabalıklara karışın. “Çivi çiviyi söker”den yola çıkarak, kendinizi hemen bir başka aşkın kollarına atmayın. Nadasa bırakın azcık kendinizi, bir nefes alın. He bu arada, gülerken sesinizin ayarı da olmasın hiç. Aman ortam sessiz, aman şimdi metrodayız herkes bize bakar falan, tutmayın kendinizi. Neticede zaten zor gülüyoruz bu günlerde. Bırakın aksın gitsin kahkahalarınız. Hep ağlayarak olacak değil ya, bu ayrılığı da alkışlayarak kutlayalım.
Snapchat filtresi olan kelebekleri kafamızda değil, midemizde görmek dileğiyle, seri şekilde mutlu olacağımız günler dilerim.
Yazan: Tuğba Badal