Dersler, üniversite bünyesindeki Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Merkezi tarafından yürütülecek. Merkezin Müdürü Doç. Dr. Zeynep Alemdar merkez hakkında bilgi verirken “Merkezimiz toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışının yerleşmesine katkı sağlamak için araştırmalar yapmak, kadınların siyaset ve ekonomiye katılımının teşvik edilmesine yönelik çalışmalar yürütmek, cinsiyete ve cinsel yönelime dayalı ayrımcılığı ve cinsel tacizi önlemeye yönelik önlemlerin alınmasını sağlamak, üniversite kamuoyunun bu konulardaki farkındalığını yükseltmek için eğitim ve bilgilendirme faaliyetlerinde bulunma amacıyla 2017’de kuruldu” diyor.
2006’dan beri toplumsal cinsiyeti hem derslerinde hem de etkinliklerinde konu edinen İstanbul Okan Üniversitesi’nin Merkez kapsamında Cinsel Tacize Karşı Önlem ve Destek Çalışmaları Komisyonu da bulunuyor. Doç. Dr. Alemdar Komisyonun görevini şöyle tanımlıyor: “Cinsel tacize karşı üniversitenin içinde neler yapılabilir, her hangi bir öğrenci veya akademisyen cinsel tacize maruz kaldığını düşünüyorsa alınabilecek önlemler ve atabileceğimiz adımlar nelerdir üzerine çalışıyor.”
Dersin amacı farkındalığı artırmak
Doç. Dr. Alemdar dersin açılması hikayesini anlatırken “Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde üç yıldır zorunlu ders olarak verilen Toplumsal Cinsiyet ve Politika Dersi’ne benzer şekilde bir ders açmak istedik. Bu ders zorunlu ve diğer fakülte öğrencilerine de açık.
Kariyer ve Yaşam Programı kapsamında vermeye başlayacağımız Toplumsal Cinsiyet Dersi ile daha çok öğrenciye ulaşmayı hedefliyoruz. Yaklaşık 1000 öğrencimiz bu dersi görecek. İlk dönemde iki ders olarak 13 ve 22 Kasım 2018 tarihlerinde verilecek. Toplumsal cinsiyet konusunun günlük hayatımıza ne kadar sirayet ettiğini örneklerle anlatacağız. Derslerde toplumsal cinsiyet nedir, biyolojik cinsiyet ve toplumsal cinsiyet arasında nasıl bir fark vardır, toplumun bize hangi rolleri, nasıl dayattığı üzerine konuşacağız. Toplumsal cinsiyetin aslında haksızlık alanlarıyla nasıl kesiştiğine bakacağız. Bu daha çok bir farkındalık dersi. Öğrencilerimizin kampüste birbirlerine karşı davranışlarını olumlu yönde etkileyeceğini ve kendi geleceklerini yönlendirmeleri için yardımcı olacağını düşünüyoruz. İki cins arasında empati yaratmaya çalışacağız. Kariyer ve Yaşam Programı kapsamında gelecek dönem dersin 16 hafta boyunca zorunlu ders olarak okutulmasını planlanıyoruz” diyor.
"Sıla'nın cesareti takdir edilmeli"
Doç. Dr. Alemdar artan şiddet olayları hakkında “Sıla örneğinden, Amerikan meclisi seçimlerinde kadınların rekor seviyelerde Kongreye girmesine kadar pek çok konuda toplumsal cinsiyet karşımıza çıkıyor. Kadına yönelik şiddet tüm dünyada arttı. Amerika gibi siyasi doğruluk üzerinden konuşulan bir ülkede bile Trump gibi bir başkan kadınlara demediğini bırakmıyor. Tüm dünyada değerler yozlaşması var. Kesin veri olmamakla birlikte, Türkiye’de kadınların üçte biri bir şekilde şiddete maruz kalıyor. Erkekler küçükken ağam, paşam diye büyütülünce, kız çocuğuna ‘git abine su getir’ dendikçe erkek de ne yapacağını şaşırıyor.
Sıla’nın yaptığı çok cesaretli bir şey. Ünlü bir insanın pek çok şey pahasına şikayette bulunması örnek olacak bir hareket. Tüm şiddet gören kadınları şikayette bulunmaları konusunda cesaretlendirdi. Ahmet Kural’ın özrünün kabahatinden büyük olduğu açık. Umarım cezalandırılır. Ülkemizde kadınların katilleri sırf mahkemede takım elbise giydi diye iyi hal indirimi alıyorken bu tür popüler isimlerin mahkemeye başvurarak örnek olmaları, bizim gibi merkezlerin çalışmaları ile kadına şiddet konusunda farkındalık yaratılıyor” tespitinde bulunuyor.
2017'de en az 290 kadın öldürüldü
Doç. Dr. Alemdar kadına şiddetin resmi verilerin olmadığının altını çizerek, Bianet’teki haberlerden paylaşıyor:
“Kadın gazetecilerin yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan toparladığı bilgilere göre 2017’de en az 290 kadın, 22 çocuk ve olay sırasında kadınların yanında olan/cinayeti engellemeye çalışan 34 erkek öldürüldü; 101 kadına tecavüz edildi; 247 kadını taciz edildi; 376 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunuldu; 417 kadın yaralandı.
2014 yılında TBMM Genel Kurulu'nda Kadına Yönelik Şiddet Nedenleri Hakkında Araştırma Komisyonu kurulduğunda ve Komisyona sunulan bir rapor, 2014 yılında aile içi şiddette bir önceki yıla göre yüzde 33 oranında bir artış olduğunu belirtmişti. 2015 yılında, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Çalışmaları Enstitüsü'nün araştırması, Türkiye'de 10 kadından 4'ünün fiziksel şiddete maruz kaldığını ve şiddete maruz kalan kadınların yüzde 89'unun yardıma başvurmayı bilmelerine karşın resmi yardım talebinde bulunmadıklarını veya şikayette bulunmadıklarını ortaya koymuştu.”