Üniversite şenliklerinin vazgeçilmez grubu Pera Kampüs'te

4dk okuma

Türk rock müziğinin son dönem en çok konuşulan gruplarından Pera'nın 4. stüdyo albümü "Mutlu Ol" yakın zamanda yayınlandı. 13 şarkılık dopdolu albüm, Pera'nın diğer albümlerine nazaran daha depresif ve grubun kendi memleketi olan Ankara griliğini taşıyor. PERA ile Hürriyet Kampüs okuyucuları için müziği, hayatı, ilişkileri konuştuk.

Haberin Devamı

Kampüse hoş geldiniz. Yeni albümünüz hayırlı olsun diyerek kampüs okuyucuları için sizleri tanıyarak başlamak istiyoruz. Grup üyelerini tanıyarak başlayalım, (Gökhan, Hakan, Kaya ve Barış) neler yapıyorsunuz son dönemlerde?

Gökhan Mandır (Gitar/Vokal): Uzun zamandır konserler ve kayıt sürecindeydik. Özel hayatlarımızdaki bazı sıkıntılı süreçlerden dolayı biraz uzun sürdü kayıtlar diyebilirim. Bu süreçler albüme de yansımış sanıyorum, depresif bir albüm oldu. Albümü tamamlayıp dinleyicilerimizle buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Hakan Ünalan (Davul): İlk kez bu albümde kendi şirketimiz üzerinden piyasadayız ve kendi kanatlarımızla uçuyoruz. Albümün tüm klip çekimlerini de biz gerçekleştiriyoruz. Şu sıralar üçüncü ve dördüncü kliplerimizin montaj işleriyle meşgulüz. Biter bitmez dinleyicilerimizle paylaşacağız.

Kaya Sevinç (Gitar): Albüm çıktı ama yeni şarkılar üretmeye devam ediyoruz. Konserlerden zaman buldukça yeni şarkılarımızın kayıtlarını yapıyoruz. Kendi bestelerini yapan, kendi kayıtlarını alan, kendi klibini çeken, kısacası tüm süreci kendi kendine yapabilen bir grup haline geldik. Herbirimizin kendi görevleri var. Gökhan ve Hakan daha çok kliplerle meşgul bu aralar. Ben kayıtlara devam ediyorum. Barış da zaten tarzıyla ön planda hep, o da grubun imaj maker'ı oldu adeta.

Haberin Devamı

Barış Ceylan (Bas Gitar): Grubun sahnedeki görüntüsü önemli. Hem giyim kuşam hem de sahne şovları ile ilgili çalışmalarımız var bu aralar. İzlemeye gelenleri daha da memnun edecek gelişmeler olacak.

 

Nasıl bir araya geldiniz, yolculuğunuz nasıl başladı?

HÜ: Gökhan'la tanışmamız 2000'lerin başlarına dayanıyor. Neredeyse tüm müzik hayatım boyunca beraberdik diyebilirim. 2009 yılında artık kendi albümümüz olsun diyen bir ikili haline gelmiştik. Kaya da o dönem gruba dahil oldu. Kayıtlarımızı alırken bazı parçalara gitar da çalıyordu. İlk iki albümümüzde yola üçümüz devam ettik. "En Güzel Mevsimim" albümü sürecinde Barış da ekibe dahil oldu ve artık dört kişilik bir grubuz.

KS: O süreçte birçok müzisyen arkadaşımız sahnedeki bas gitarist eksiğimizi tamamladılar. Onlara da buradan teşekkür etmek isteriz. 

 

Haberin Devamı

Bu çok klasikleşmiş bir soru olacak sizin için ama hiç bilmeyenler için grup isminizin bir hikayesi var mı?

GM: Grubun adını tamamen tesadüf eseri internette gördük. Görür görmez içimize sindi. O anda İstanbul'la olan ilişkisini göz önünde bulundurmadık. Sadece kulağımıza çok hoş geldi ve yaptığımız müzikle ilgili bir ipucu vermiyordu. İçini biz dolduracağız dedik. Rock gruplarında genelde negatif ve sert çağrışımlı isimler oluyor. Bunu istemiyorduk. Pera başından beri hayatımız oldu. Şu anda da öyle. Birçok kişinin de artık hayatlarında yer alıyoruz ve onlar için sadece Beyoğlu'nu çağrıştırmadığına eminiz.     

 

Haberin Devamı

2012 yılında ilk albümünüz “Bir Başka Dünya” çıktığında albümdeki “Sensiz Olmaz” şarkısının Kuzey Güney dizisinde yayınlanmasıyla tabir-i caizse sosyal medyada bir anda patlama yaşıyorsunuz. Bu süreci biraz anlatır mısınız? Olaylar nasıl gelişti o tarafta?

GM: Kuzey Güney o dönem Hakan'la beraber izlediğimiz tek dizi. Biz de ilk albümü çıkmış ama pek de iyi gitmeyen bir izlenmeye sahibiz. Sabah uyurken bir telefon geldi ve şarkımızı dizide kullanmak istediklerini söylediler. Başta inanmadım. "Kesin biri işletiyor" dedim. Sonra tekrar aradılar ve bu kez ciddiye aldım. Dizinin yönetmeni Hilal Saral internette keşfetmiş. Dizinin yayınlandığı gün şarkının çaldığı sahne gelene kadar hala inanmıyorduk çıkacağına. Dizinin müziklerini yapan Toygar Işıklı'yla da bu vesileyle tanıştık. Bizim için adeta bir kırılma anıydı. O zamandan beri otuzdan fazla dizide şarkılarımızla yer aldık. Nasıl teşekkür edelim gerçekten bilemiyoruz.

 

Haberin Devamı

Yine Ankaralı bir grupla tanışıyoruz. Havasından mı suyundan mı sizce nedir son dönemlerdeki iyi grupların hepsinin Ankara’dan çıkması?

Haberin Devamı

BC: Aslında her şehirden güzel gruplar çıkıyor. Onların da hakkını yememek gerek. Ankara genel olarak bakıldığında sakin bir şehir. Müzikle uğraşmak için de güzel bir kent oluyor haliyle çünkü heyecan verici bir etkinlik. Ankara’daki sakinlik ve öğrenci nüfusunun fazla oluşu nedeniyle daha çok grup çıkıyor belki de. İstanbul'da olduğumuz süreçlerde bu kadar çok üretemiyoruz. Ankara'nın durağanlığı müziğe davet ediyor aslında.

 

Yeni albüm tamamen kendi eseriniz. Söz ve müzikler, aranjman ve hatta klip çekimi de size ait. Çalıştığınız destek aldığınız başka isimler oldu mu bu süreçte?

HÜ: Üretimin her alanında etkin olduğumuz doğru ama bazı işlerin ustalarıyla da çalışıyoruz tabii ki. Albümde kemanlarda Volkan Somalı, mızıkada Tuncay Korkmaz'la çalıştık mesela. Her zaman Toygar Işıklı'ya albüm çıkmadan önce şarkıları gönderir fikirlerini alırız. Kliplerimizde daha önceden de birçok klibimizi çeken Doruk Çetin dokunuşu olur.

 

Şarkı sözleriniz de acıyı, aşkı ve ayrılığı yaşıyoruz. Belki de Aşık Oldun, Sensiz Ben favori şarkılarımdan.  Bu şarkıların sözleri yaşandı mı? Bir şarkıyı yazma hikayeniz nasıl oluyor? Önce sözler mi, müzik mi?

GM: Söz ve müzik aynı anda çıkıyor genelde. Gitarı alıp bir şeyler çalmaya başlayınca sözler kendiliğinden ağzımdan çıkıyor. Akorların hissettirdiklerinden herhalde. Henüz sözü ve müziği ayrı zamanlarda yazdığım bir şarkı olmadı. Şarkıların yaşanmışlıklarıyla ilgili bir şeyler söylemeyi sevmiyorum. Çünkü şarkı dinleyicilerle buluştuğu anda artık onların oluyor. Dinleyen kişi kendi yaşanmışlıklarıyla anlamlandırıyor şarkıyı. Benim hikayem önemsiz.

HÜ: Klip çekerken de benzer bir durumla karşılaşıyoruz. Zaten piyasaya çıkmış bir şarkıyı kliplendirmek çok zor. Dinleyici zaten şarkıyı benimsemiş ve hayalinde kendi klibini kendi hikayesiyle çekmiş oluyor. Bunu yıkmakla tehdit ediyor aslında bir klip yayınlamak.

 

Yoğun bir turne programınız varken 13 şarkılık bir albümle karşımıza çıktınız.  Zamanı nasıl kullanıyorsunuz? Bu yoğunluğun üretiminize bir katkısı oluyor mu?

BC: Konserden döner dönmez kendimizi stüdyoya atıyorduk o dönem. Bazen stüdyoda uyuyorduk zaman kazanmak için. Mesela Gökhan kayıtlarda çok uyur, kayıtların çoğunu uyanınca dinler. Bazen yorgunluktan o gün hiçbir şey çıkmadığı da oluyordu. Ama bizim müzik hayatımız. Yorgun da olsak o albüm yapılacak, bu böyle. Hele ki "albüm nerede kaldı" mesajları bizi daha da motive ediyordu. Yeni şarkılar bekleyen bir kitlemiz varken biz boş duramayız.

 

Her geçen gün gelişen dijital bir dünya var. PERA ilk günden itibaren birçok şarkısıyla dizilerde de yer aldı. Siz sosyal medyayı nasıl kullanıyorsunuz? Grubun sayfalarının yönetimini nasıl yapıyorsunuz?

GM: Sosyal medya ve PeraStore ile ilgilenen arkadaşlarımız var, biz de zaman buldukça girip yazılan mesajları okuyoruz. Kimi zaman cevap da veriyoruz. Cevap vermediklerimiz bazen kızıyorlar ama emin olsunlar tüm iyi dileklerini ya da eleştirilerini okuyoruz, dikkate de alıyoruz, bunu bilsinler. Tüm aileyi çok seviyoruz.

 

Albüm çok yeni çıktı ama PERA’nın bundan sonraki hedefi nedir? Planlar yapılmaya başladı mı?

HÜ: Albümden şarkılara klipler gelmeye devam edecek ve yeni şarkılarımızın kaydı için zaman buldukça stüdyomuzda zaman geçireceğiz. Sürpriz yeni tekliler de her an gelebilir. Sürprizler yapmayı seven bir grubuz. Dinleyicilerimiz takipte kalsınlar.

 

Son olarak kampüs okuyucuları için, kampüslerde en çok konser veren grup olarak, müzikle ilgilenen tayfaya neler söylemek istersiniz?

BC: Müzik insandan hayatını ister. Müzikle ilgilenmek istiyorlarsa bunu bir hobi olarak görmesinler. Günümüzde internet var artık. Her enstrümanla ilgili her türlü bilgi çok yakınımızda artık. Bu gücü kendi şarkılarını paylaşırken de kullanacaklar. İyi şarkı her zaman bir şekilde dinleyiciye ulaşıyor. Enstrümanlarına çalışsınlar, çok çalışsınlar. Herkese sanat dolu bir hayat diliyoruz.

Röportaj: Tuğba Badal

Haberle ilgili daha fazlası: