Meftun’un ardından büyük bir kitle sizi tanıdı. Çok da beğendi. Yine de üniversiteli dostlarımız için, kim Özge Eyüpoğlu, neler yapıyor, kendisinden dinleyelim mi?
2014 yılında “Meftun” adlı maxi single çalışmam ile müzikseverlerle tanışmış oldum. Meftun’da Ercüment Vural düzenlemeleri yaptı ve Türk Sanat Müziği ile caz motiflerini harmanlamış olduk ve bir ilki gerçekleştirdik. Sahne çalışmaları, yüksek lisans eğitimi ve yeni single için repertuar araştırmaları derken, yoğun bir sürecin ardından İskender Paydaş prodüktörlüğünde, “Bağdat Yolu” adlı single’ı çıkarttık.
2014’ten, Meftun’dan bugüne, “Bağdat Yolu’na” kadar neler değişti? Neler ekleyip neler çıkardınız müziğinizden?
Bağdat Yolu ile müziğim caz alt yapısından daha popüler bir TSM anlayışına doğru evirildi. Aslına bakarsanız müziğime eklemiş olduğum bir şeyi çıkartmak yerine onu nasıl daha da geliştirebilirim, diye bakıyorum. Bunu da yaparken canlı sahne performanslarımda “Cazdan Saza…” konsepti ile Türk Sanat Müziği’ni farklı farklı ekollerle birleştiriyorum.
Klasikleşmiş eserleri yeni ezgilerle buluşturuyorsunuz. Nasıl tepkiler aldınız şu ana kadar? Çünkü bunun seveni de çok, sevmeyeni de…
Son çalışmamızda özellikle akustik ve alaturka versiyonlar çok beğeni aldı. Gerçekten beni mutlu eden ve motivasyonumu arttıran şey ise “beğenmedik” ya da “olmamış” gibi olumsuz yorumlar yerine hep yapıcı eleştirilerin gelmesi oldu.
Hem okullu hem alaylı diyebiliriz sanki size. Eğitiminize çok önem verdiğiniz okul yaşantınızdan belli ama bunun yanında daima usta isimlerin yanında anılıyor adınız, bu da müthiş bir okul olsa gerek. İki durum arasındaki farklar neler?
Lise döneminde Boğaziçi Musiki Vakfı’nda Türk Sanat Müziği eğitimi aldım. Liseden sonra Çanakkale Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünü kazandım ve dört yıl boyunca aynı zamanda üniversite korosu solistliği yaptım. Mezuniyetimden sonra bir süre öğretmenlik yaptım ama içimdeki müzik aşkı beni hep dürttü ve İTÜ Türk Müziği Konservatuarı Ses Eğitimi Bölümü’ne girdim. Erol Uras, Prof. Dr. Selahattin İçli, Prof. Dr. Nevzat Atlığ, Faris Akarsu, Ayşegül Altıok gibi çok kıymetli hocalardan eğitim alma fırsatını yakalamış oldum. İTÜ’de öğrenciliğim sayesinde musikinin bir disiplin olduğunu, sadece ses güzelliğinin yeterli olmadığını, onun doğru kullanılmasının önemini anlamış oldum. 2014 yılında başladığım Haliç Üniversitesi Türk Müziği Konservatuarı’nda yüksek lisans eğitimim sırasında Prof. Erol Deran ve Prof. Dr. Aleaddin Yavaşça ile meşk etme şansını elde etmiş oldum. 2016 yılında, “Klasik Türk Müziğinde Gazeller ve Gazelhanlar” adlı tezimi sunarak mezun oldum. Sahne ve müzik endüstrisi kısmına gelirsek; 2008 yılında vizyona giren 120 filminin müziklerini seslendirirken Özhan Eren ile çalıştık ve ben ilk defa stüdyoda şarkı söylemenin nasıl bir iş olduğunu öğrenmiş oldum. Suzan Kardeş’e vokal yaptığım dönem ise sahnede nelere dikkat etmem gerektiğine dair adeta bir staj deneyimiydi benim için. Ercüment Vural ile Meftun’u hazırlarken caz dünyasını ve motiflerini tanımış oldum, vizyonum gelişti. İskender Paydaş ile yaptığımız Bağdat Yolu single çalışmamız ise bana pop müzik mecrasına icracı gözüyle bakmamı ve yorumlamayı öğretti.
Bundan sonra neler bekliyor dinleyicilerinizi? Yaptığınız işler hem şaşırtıyor hem keyiflendiriyor çünkü… Merakı biraz giderelim!
Bundan sonra da Türk Sanat Müziği’ni yeni nesle tanıtmak ve sevdirmek adına elimden geleni yapacağım elbette. Üniversiteli genç arkadaşlarla buluşabileceğim konserler vermeyi çok arzu ediyorum. Bağdat Yolu single’ımız daha çok yeni çıkmış olmasına rağmen, bu çizgiden devam edecek olan bir albüm için ufak ufak çalışmalara başladık. Bu sene sekizincisi düzenlenen Karsanat Derneği VIII. Uluslararası Barok Müzik Festivali çerçevesinde, Klasik Türk Müziği eserlerinden oluşan bir repertuarla 7 Eylül tarihinde Bodrum Antik Tiyatro’da bir konser vereceğim. Yakında saz arkadaşlarımla beraber bu konserin provalarına başlayacağız. Umarım daha uzun yıllar sesimle ve sanatımla birçok insana ulaşır, yüreklerine dokunurum…
Röportaj: Erkmen Özbıçakçı