Röpartaj: Ömür Kurt
Tuomas Vohlonen’in diğer mucitlerden farkı neydi?
O, dünyanın ilk su geçirmeyen pusulasını ve en dayanıklı saatlerini yaptı. Onun tasarımında pusulanın içi sıvı doluydu ve ilk seri üretim yöntemini de o icat etmişti. Yani daha önceki pusulalar, seri bir şekilde üretilemiyordu. İlerleyen yıllarda, dünyanın en zor koşullarında test edilmiş, birinci sınıf spor saatlerini, dalış bilgisayarlarını ve saatlerini de o icat etti. Bugün, birçok sporcunun kullandığı spor saatler de onun mucizesinin bir eseri.
Hangi yıllarda yaptı?
Geleneksel kuru pusulaların iğneleri hatalı çalışabiliyordu ve bu durum yön bulmada çeşitli sorunlara sebep olabiliyordu. O, 1936 yılında daha istikrarlı bir pusula iğnesi yapmak için uğraş verdiğinde yıl 1936’ydı. Pusulaların içine özel bir sıvı yükledi ve bu sıvı sayesinde hem çok dayanıklı hem de hata payı en düşük pusulayı buldu. Bu icadını patentleyen Vohlonen, pusulanın seri üretimine başlayan ilk kişi aynı zamanda.
Peki, saatin cephede hayat kurtarması hikâyesi?
Aslında bu hikâye, Atatürk’ün Çanakkale’de yaşadığı “Hayat kurtaran cep saati” hikâyesine çok benziyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Rusya ile Finlandiya arasında gerçekleşen Kış Savaşı sırasında, bir Finlandiya askeri olan Teğmen Norrback göğsünden vurulur. Ancak gömlek cebinde taşıdığı pusula hayatını kurtarır. İşte o dayanıklı pusulayı Vohlonen yapmıştır. Bu tarihten sonra da dayanıklılığı kanıtlanmış Suunto pusulaları ve saatlerini üretmeye başlamış. Deniz pusulaları ve dünyanın ilk dalış pusulaları gibi metrelerce derine dalsa da hâlâ kusursuz çalışabilen pusulaları o buldu. Bugün, kullanılan sualtı pusulaları da hep onun yöntemine göre tasarlanmıştır.
Peki, bu mucitlik bize nasıl bir ilham veriyor?
Türkiye’de birçok üniversite, milyonlarca öğrenci var. Her birinin hayalleri ve hedefleri var. Gençlerimiz sanatçıların, mucitlerin, aydınların başarı hikâyelerini bilmeli. Ben, bütün bu süreç içinde bir mucit için en önemli şeylerin merak etme duygusu ve disiplinle çalışmak geleneği olduğunu düşünüyorum. Tuomas Vohlonen’in en önemli iki özelliği de buydu.
Peki, ya bugün?
Bugün teknolojinin sınır tanımadığı, her geçen dakika dünyanın her yerinden yeni icatların ve tasarımların tüm dünya insanları ile buluşturulduğu bir çağda yaşıyoruz. Böyle bir ortamda, teknolojilerin kullanım alanları ve kullanım alışkanlıkları da farklılaşıyor. Örneğin bugün üretilen saatler klasik kullanımlardan farklılaşmaya çalışıyor. Vohlonen’in Suunto’su da sporculara ait, GPS’li, pusulalı, hatta spor yoğunluklarını ölçebilen saatler üretiyor. Bugünün gençleri de insanları iyi gözlemlemeli, ihtiyaçları ve alışkanlıkları iyi gözlemleyerek herkesten faklı özellikte teknolojiler üretebilmeli…
Siz bu hedefler doğrultusunda neler yapıyorsunuz?
Aslında biz gençleri sporu sevdirecek, onları doğa ile buluşturacak organizasyonlar yapıyoruz. Bu organizasyonları yaparken de Vohlonen’den ilham alarak, onun ışığında üretilen birbirinden farklı yüze yakın spor dalına özel teknoloji üretiyoruz. Bu teknolojileri de çok önemli sporcularla buluşturarak, yapılmayanı yapmaya çalışıyoruz. Örneğin Dağ koşucusu Ahmet Arslan, Alper Dalkılıç; Ultra Dağ Maratoncusu Kilian Jornet, Gediminas Grinius; koşucular Aykut Çelikbaş, Bekir Karayel, Mahmut Yavuz, Yaşar İsmet Demiröz, Tunç Fındık gibi dünyaca ünlü ve çok değerli sporculara destek veriyoruz. Bütün üniversitelilerin de hem açık hava sporlarına hem de teknoloji üretimine ilgi göstermesini bekliyoruz. Bu, ülkemizi ve insanlığı ileriye taşıyacak en önemli çıkış noktasıdır.