Mutluluk süzgecinden geçmiş haberler: pozy.org

3dk okuma

85. sayımızın Girişimcilik sayfasında mutlu haberler veren bir girişimcilik röportajı var.

Haberin Devamı

Dünyanın ve ülkemizin haberlerle yansıtılan kadar olmadığını, hatta çok daha fazla mutluluk barındırdığını düşünen üç genç girişimciyle beraberiz bu hafta. Elbette mutluluğun yayıldıkça arttığını fark edip bu fikirlerini girişime dönüştürmüşler. Mutluluk süzgecinden geçirdikleri haberleri yayarak dünyadaki mutluluğu da çoğaltmayı hedefleyen pozy.org’un kurucuları Turgay Öztürk, Ömer Faruk Çelebi ve Hakan Çelik bu haftaki girişimcilik röportajımızın konukları.

Öncelikle sizi biraz tanıyalım. Nerelerde okudunuz nasıl bir çevrede büyüdünüz ve bu noktaya geldiniz?

Turgay; Gazi Üniversitesi, Programcılık Bölümü’nden mezun olduktan sonra 2008 yılında çalışma hayatına başladım. İlaç sektöründen, e-ticaret sektörüne kadar 7 farklı sektörde çalıştım. E-ticaretin daha yeni yeni konuşulduğu yıllarda, internetten klozet kapağı sattım. Bu birçok şirkette çalışmanın verdiği deneyimlerden bir tanesiydi. Yine o yıllarda birçok sanatçıya websitesi tasarlarken, bir arkadaşımın bizi tanıştırması ile 2013 yılında sinemasal ailesine katıldım. Bu, benim hayatımın dönüm noktasıydı. Sinemasal ile Türkiye’nin birçok iline gitme fırsatı yakaladım. (33 İL, 463 KÖY, 26.143 KM YOL) Gittiğim illerde çok güzel hikayeler biriktirdim. Tam bu noktada çevrem ve hayatım çok değişti… Üretmeye ve sosyal fayda odaklı düşünmeye başladım. Pozy fikri, sinemasal ile yola çıktığım Anadolu yollarında kıvılcımlandı…

 

Ömer; Kadir Has Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Bölümü’nü 2008 yılında bitirdim. Aynı sene özel bir telekomünikasyon firmasının ar-ge departmanında yazılım geliştirme mühendisi olarak çalışma hayatına atıldım. 2010 yılında başladığım Özyeğin Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği yüksek lisansı eğitimini 2013 yılında makine öğrenmesi tezi ile bitirdim. 2014 yılında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde doktoraya başladım. Araştırmalarımı yapay zeka üzerine yapıyorum. Hakan ve Turgay ile iş yerinden tanışıyoruz. Hatta Turgay ile halen aynı iş yerinde çalışmaya devam ediyoruz. Onunla yaptığımız fikir cimnasitkleri ve çay sohbetlerinde Pozy’e şekil verdik.

Haberin Devamı

 

Hakan; 2008 yılında lisans, 2013 yılında yüksek lisans eğitimimi tamamladım. 2005’ten beri, eğitim, telekom, finans, sağlık gibi çeşitli sektörlerde, stajyerlikten yöneticiliğe farklı pozisyonlarda görev aldım. 2 yıl yurt dışında çalıştıktan sonra 2016 yılında bulut tabanlı sağlık yazılımları üreten girişimimi hayata geçirmek için Türkiye’ye döndüm. Halihazırda NKÜ Teknopark’ta faaliyetlerimize devam ediyoruz. Ömer ve Turgay ile yüksek lisans tez konum olan “Türkçe’de Duygu Analizi” vesilesiyle Pozy projesinde bir araya geldik. Pozy’nin yazılım altyapısını Ömer ile beraber sağlıyoruz.

Haberin Devamı

 

Girişimcilik oldukça meşakkatli bir yol. Ayrıca insan aklına gelen fikre ikna olmadan önce uzunca zaman “acaba aklım bir karış havada mı, ben de maaşlı bir işe girip hiç başımı ağrıtmasam mı” sorgulamaları geçirebilir. Sizin girişimciliğe ikna olma hikayeniz neydi?

Haberin Devamı

Bir fikri hayata geçirmek için bu ikilemden birine doğru kaymak gerektiğini düşünmüyorum. Zaten bu ikilem yüzünden insanlar fikirlerinin üzerine gitmekten çekiniyorlar. İnandığınız bir fikir için fırsat bulduğunuz zamanlarınızı değerlendirerek bile MVP (Minimum Viable Product) tadında bir şeyler ortaya çıkarabilirsiniz. Bizim şansımız takım olarak güzel bir sinerji yakalamamız ve insan kaynağı olarak bu proje için gerekli olan deneyime sahip olmamızdır. Hayatın hangi kapıları size açacağını kestirmeniz zor. Örneğin 2013 yılında sinemasal ailesinin bir parçası olduktan sonra, “sosyal fayda” oluşturan fikirlerin kadar önemli ve ihtiyaç olduğunu hissettim. Daha sonra “sosyal girişimcilik” kavramı beni hiç yalnız bırakmadı. Sürekli “fayda” odaklı sorular sorduğumu söyleyebilirim.

 

pozy.org’un “haberleri mutluluk süzgecinden geçirerek sadece iyi haberleri görünür ve paylaşılır kılmak” gibi bir iddiası var. Bu fikir nasıl ve hangi ihtiyaçtan doğdu ve sistem nasıl işliyor?

Haberin Devamı

Bu fikir, 2016 yılında sinemasal ile Akdeniz etabı sonrası İstanbul’a döndüğümde, “Ülkemizde güzel şeyler oluyor. Ben bunu çok yakından biliyor ve yaşıyorum. Neden insanlar direkt olarak bunlara erişemiyor” demem ile başladı. Ömer’e anlattım ve o da bu fikre bayıldı. Teknik açıdan haberleri filtreleyebileceğimizi söyledi. Ömer, Hakan’ın bu konuda bir yüksek lisans çalışması olduğundan bahsedince Hakan da projeye dahil oldu. Bu çalışma sayesinde, makine öğrenmesi algoritmalarını kullanarak çeşitli haber kaynaklarından, ki buna Hürriyet de dahildir, çektiğimiz haberleri mutluluk süzgeci adını verdiğimiz yazılımdan geçiriyoruz. Süzgeç, haberleri içeriklerine göre sayısal olarak derecelendiriyor. Belli bir derecenin üstünde kalan haberler moderatörlerimizin onayı ile yayına alınıyor. Örneğin 01 Ocak’tan itibaren tam olarak 27.815 haberi süzüp içerisinden 635 haberi yayına aldık.

Haberin Devamı

 

“Haberleri mutluluk süzgeci adını verdiğimiz yazılımdan geçiriyoruz. Süzgeç, haberleri içeriklerine göre sayısal olarak derecelendiriyor. Belli bir derecenin üstünde kalan haberler moderatörlerimizin onayı ile yayına alınıyor.”

Peki kullanıcıların mutlu haberler aldığı ve belki de kapısının önünde olup biten kavgalardan, haksızlıklardan, mutsuzluk kaynağı olaylardan hiç etkilenmediği bir dünya daha yaşanılır, mutluluk seviyesi daha yukarıda bir dünya mı olur?

Öyle olacağına inandığımız için bu yola çıktık. Gerçekten de etrafımızda iyi şeyler yapmak isteyen, bunun için kendi imkanları çerçevesinde çabalayan insanlar mevcut. Bir de bu tarz çalışmaları maddi manevi desteklemek isteyen bir kitle de bulunuyor. Fakat ana akım medya gündem olarak o kadar yoğun ki bu güzelliklerin hiçbirini fark edemiyoruz. Bu proje ile amacımız var olanı daha güzel göstermek değil var olan güzelliklerin farkındalığını arttırmaktır. İnsanlar yapılan güzel işleri, iyilikleri gördükçe cesaretlenecekler ve de en önemlisi birbirlerinden ilham alacaklar. Cesarete ve ilhama eşlik edecek olan umut, daha yaşanılabilir ve mutluluk dolu bir dünyanın kapısını aralamak için gerekli olan ana motivasyon kaynağı değil midir sizce?

 

Gözlemlediğimiz kadarıyla girişimcilik yeni neslin, genç üniversitelilerin gönlünde yatan aslan konumunda. İlk motivasyon patronsuz hayat sanki. Peki patronum olmasın deyip patronlaşmak iş hayatını daha mı kolaylaştırıyor? Nedir sizin açınızdan durum?

Bahsettiğimiz yeni nesil 90'lardan sonra günümüze kadar uzanan ve halen devam eden teknolojik devrimlerin içinde büyüdü. Bu bağlamda sürekli proje düşünür ve şanslı olanlar üretir hale geldi. Buradaki asıl motivasyon patronsuz hayattan ziyade bu devrime kendini dahil edip bir şeyler ortaya koyma arzusu olabilir. Bizim açımızdan bakarsak, arada kalmış nesil olarak değerlendirebiliriz kendimizi. Hem patronlu hayata devam edip hem de girişimimize odaklanmaya çalışıyoruz.

 

“Cesarete ve ilhama eşlik edecek olan umut, daha yaşanılabilir ve mutluluk dolu bir dünyanın kapısını aralamak için gerekli olan ana motivasyon kaynağı değil midir sizce?”

Üniversitelilerin pozy.org’a bir katkı yapması mümkün mü peki, nasıl?

Girişimimizin kapısı herkese açık. Daha yapılacak çok iş var. Şu an üzerinde çalıştığımız ve “mutlu haber avcıları” adını verdiğimiz program ile kişiler, paylaşmak istedikleri mutluluk veren haberleri pozy üzerinden yayımlayabilecekler. Bu noktada bize destek olmak isteyen herkes pozy.org ve sosyal medya hesaplarımız üzerinden bizimle iletişime geçebilir.

Röportaj: Erkmen Özbıçakçı

Haberle ilgili daha fazlası: