Lakers formasıyla bir ikon haline gelen Kobe Bryant için söylenen tek şey onun ne kadar çalışkan olduğuydu. Daha çocuk yaştan itibaren ne olmak istediğini bilen ve tüm hayatı boyunca bunun için azimle çalışan Kobe’nin bıraktığı en büyük miras ise başarısının da altın anahtarı olan Mamba mentalitesi!
Dünya, ünlü basketbolcu Kobe Bryant’ın 13 yaşındaki kızı Gianna ile birlikte helikopter kazasında trajik bir şekilde ölümüne ağlıyor. Los Angeles (LA) Lakers’ın ikonu haline gelen ve 41 yaşında hayata gözlerini yuman Kobe Bryant, ardında öylesine derin izler ve anılar bıraktı ki her biri onun basketbola ne kadar tutkuyla bağlı olduğ unu gösteriyor. Peki, NBA tarihinde ilk defa 8 ve 24 numaralı iki LA Lakers forması da emekli edilen Kobe Bryant’a neden ‘Black Mamba’ lakabı takıldı? Dünyanın en iyi basketbolcusu Michael Jordan’la adı nasıl yanyana anılmaya başlandı? Nasıl bir efsane haline geldi? 18 yaşında adım attığı NBA’de 20 yıl içinde elde ettiği başarıların sırrı neydi? İşte bütün bu soruların cevabı, hayatını kaleme aldığı otobiyografi kitabının da adı olan yaşam felsefesinde gizli: Mamba mentalitesi!
Daha çocuk yaştayken bile hayatta tek önem verdiği şey basketbol olan Kobe, 11 yaşında babasının koçuyla antrenmalara başladı. 14 yaşında dünyanın en iyi basketbolcusu olmayı kafasına koyduğu o andan basketbolu bıraktığı ana kadar çok çalıştı. Antrenmanlara herkesten önce gelip, bitiminde takım arkadaşları duşunu alıp evlerinin yolunu tutarken o yüzlerce şut daha attı. İş disiplini ve basketbola olan tutkusu, obsesif dereceye varan mükemmelliyetçiliği kimileri tarafından yadırgansada o gece gündüz çalışmaktan hiçbir zaman vazgeçmedi. Her hareketi kusursuz yapana kadar saatlerce tekrar etti. Yaşı gençken de takımın en yaşlısıyken de en çok çalışan oydu. Özellikle milli takım kamplarında Kobe’nin antrenman temposu ve gece yarısı yaptığı bisiklet turları bir şehir efsanesi haline gelmişti. Milli takıma seçilen diğer NBA yıldızları, Kobe’nin insanüstü çalışma temposunu kendi gözleriyle görüp onun basketbola nasıl bir ‘tutkuyla’ bağlı olduğuna bizzat şahit oldu. İşte hayatı boyunca bu mentalitede hareket eden Kobe’nin başarısı tabii ki tesadüf olamaz.
Lakers’ta 8 numaralı formadan sonra giydiği 24 numaranın da hikâyesi bize onun karakterini yansıtıyor. Forma numaralarıyla ilgili çeşitli iddialar var. Bunlardan birincisi Kobe imkân olsa günün 24 saati basketbol oynamak istediğinden 24 rakamını tercih ettiği.
Bir diğeri ise dünyanın en iyi basketbolcusu olmayı kafasına koyduğundan Chicago Bulls’ta 23 giyen Michael Jordan’ın numarasının bir fazlası olarak 24’ü seçtiği. Bu iddiayı destekleyecek bir olay daha var. O da ‘Dream Team’de 9 numara giyen Jordan’dan sonra ABD Milli takımıyla 2008 ve 2012 Olimpiyatları’nda altın madalya kazanan Kobe’nin 10 numarayı seçmesi. Sonuç olarak sırtında taşıdığı rakam ne olusa olsun tek bir gerçek var: O da en iyisi olmak için adanmış bir hayat.
Her sporcunun olduğu gibi Kobe’nin rekorları, kupaları ve sayısız başarılarının yanında oldukça sıkıntılı zamanları da oldu. 13 Nisan 2013’teki Golden State Warriors maçında aşil tendonu kopan Kobe, o haldeyken bile iki faul atışını da sayıya çevirip, kimseden yardım almadan benche tek başına yürüdü. Normal şartlarda aşil tendonu kopan bir sporcu muhtemelen ya tekerlekli sandalyede ya da arkadaşlarının omzunda parkenden ayrılırdı. Ama bahsettiğimiz kişi ‘Black Mamba’ydı. Onun gözünde ne bir damla yaş, ne de acısını yüzünden okuycağımız bir ifade vardı. Hayatı boyunca verdiği fiziksel ve psikolojik savaşlara bir yenisi daha eklenmişti.
Kobe için basında “Kariyeri asla eskisi gibi olmayabilir” deniyordu. Bunu okuyan Kobe sosyal medyadan şunları yazdı: “Bunca antrenman ve fedakârlık, yaptığım milyonlarca şey bir adımla pencereden uçup gitti. Şimdi 35 yaşında dönüp aynı oyunu oynayabilecek miyim? Hiçbir fikrim yok. Bunun üstesinden nasıl geleceğim? Ayağım yok gibi. Bir gün yeni bir kariyere başlayacağım ama bugün o gün değil! Eğer beni bir ayıyla güreşirken görürseniz, ayı için dua edin! Mamba mentalitesi budur!” İşte Kobe’yi ne olusa olsun ayakta tutan ve sonuna kadar savaşmaya zorlayan hayat felsefesiydi bu.
Yıldız basketbolcunun Black Mamba (Kara Mamba) lakabı son derece saldırgan, zehirli bir yılan türünden gelir. Kobe bu lakabı Quentin Tarantino’nun Kill Bill filmindeki ‘intikamcı’ ve ‘prensip sahibi’ ‘Black Mamba’ karakterinden alır. Artık Kobe ‘Soğukkanlı katil, korkusuz, acımasız ve dahi’ olarak anılır.
Bryant’ın başarısı sadece parkeyle de sınırlı değildi. Kariyeri boyunca kazandığı ödüllere 2018’de bir yenisini daha ekledi. Kobe yazdığı ‘Dear Basketball’ (Sevgili Basketbol) adlı yapım, Oscar’da ‘En İyi Kısa Animasyon’ ödülü aldı. Beş dakikalık animasyon, Bryant’ın basketbolu bırakmasına yönelik yazdığı mektuba dayanıyordu.
2006 yılında Toronto Raptors’a 81 sayı atarak modern basketbolda bir daha erişilmesi neredeyse imkansız olan bir başarıya imza attı.
John Celestand (eski takım arkadaşı) Kobe’nin nasıl çalıştığını şu sözlerle anlattı: Evim basketbol salonuna Kobe’den çok daha yakın olmasına rağmen her zaman antrenmanlara benden 1.5 saat önceden gelirdi. Wizards maçında Kobe şut attığı sağ elin dirseğini kırmıştı ve ben artık antrenmana giden ilk kişi olmak istiyordum. Ertesi gün salona adımımı attığımda içeriden gelen basketbol topunun sesini duyduğumda gözlerime inanamadım. Kobe sağ eli alçıda ve kan ter içinde sol eliyle şut atmaya çalışıyordu.
Birlikte oynadığı yıllarda Kobe’yi çileden çıkaran en büyük konu Shaq’in çalışma etiğiydi. Kobe antreman günlerinde salona ilk giren ve son çıkan oluyordu. Herkesten uzun süre çalışıyor, gıdasına, uyku düzenine dikkat ediyordu. Shaq, sezon başlamadan önce düzenlenen yaz kamplarına aşırı kilolu gelip sezonun ortasında ya da sonunda gerçek temposunu buluyordu. Shaq, Kobe’nin gözünde ‘şişman tembelin tekiydi’. Kobe için ise tatil diye bir şey yoktu.
Dünya basketbolunun en büyük efsanesi Michael Jordan onun için “Benimle kıyaslanmayı hak eden tek oyuncu Kobe Bryant’tı. Kobe ile aramda pek fark yoktu” demişti. Jordan ayrıca son sezonunda Kobe için bir video yayınlayarak şunları söyledi: “Seninle oynadığımız ilk maçta ne kadar hırslı ve rekabetçi olduğun gözlerinden okunuyordu. Basketbola kattıkların için teşekkür ederim. Senin iyi bir hayranınım ve seni izlemekten keyif alıyorum. Sezon sonuna kadar elinden geleni yapmaya devam et.”
NBA’de uzun yıllar forma giyen Jamal Crawford “Kobe, NBA’in yeni logosu olmalı” önerisi getirdi. Ayrıca NBA takımlarından Dallas Mavericks’in sahibi Mark Cuban da 24 numaralı formayı emekli ettiklerini açıkladı.