İşte, evde, okulda saatlerce kapalı ortamlarda yaşıyoruz. Çoğu insan dört duvar arasına hapsolduğunun farkında bile değil. Bu durum insan sağlığına ve insan doğasına ne derece uygun diye düşündüğünüzde de pek iç açıcı cevaplarla karşılaşmıyorsunuz. Örneğin Velux, iç mekanlara sıkışan yaşamlarımızın sağlıksızlığını ve temiz havadan uzaklaşmanın etkilerini güçlü bir görsellikle anlatarak bu pek konuşulmayan konuyu gündeme getirmişti. İsviçre’deki Null Stern Hotel ise ne çatısı ne de duvarları olmayan bir açık hava oteli olarak iç mekanlarda geçirdiğimiz o sağlıksız sürecin etkilerini telafi edebilecek türden bir tesis.
Null Stern Hotel 2016’da, ülkenin geniş kapsamlı lüks hizmetler ve oteller listesine eklenen en radikal ve çekici tesislerden biri olmuş. Otel İsviçreli konsept sanatçıları Frank ve Patrik Riklin'in turizmci ortakları Daniel Charbonnier ile birlikte tasarladığı bir proje. Birlikte belki de dünyaya yayılacak bir iş modeli yaratmışlar. Otelin duvarları ya da çatısı bulunmuyor. Gökyüzü çatınızken, Grisons ve Appezellerland’de uzanan Safien Vadisi eşsiz manzarasıyla etrafınızı çevreliyor.
Null Stern Oteli, bekleme listesindeki 4.500’ü aşkın rezervasyon talebi ile 2 başarılı yaz sezonu geçirmiş. Otelde bağlı kalınan sıfır gayrimenkul konsepti, İsviçre alplerindeki yaban hayatına dönüş temasını savunuyor.
Otel açık havada olmasına rağmen elbette konforu eksik etmiyor. Zaten kamp yaparak açık havada zaman geçirmekten en büyük farkı da bu konfor olsa gerek. 3 adet süiti bulunuyor. Ayrıca konukları karşılamak ve kahvaltılarını servis etmek için bir de görevli var. Havanın bozması durumunda konuklara kulübe tarzı başka bir otelde veya eski bir çiftlik evinde yer tahsis ediliyor.