Şehir normal, bildiğiniz şehir kokuyor. Şimdi yıkmasaydık da pek bir şey kaybetmeyeceğimiz bu yanlış kanıyı yıkmış olmanın gönül rahatlığıyla size gül kokmasa da güzel şehir Isparta'yı anlatalım.
Öncelikle şunu söyleyelim: Şehir iyi, şehir güzel! Süleyman Demirel Üniversitesi'ne ve 40. Piyade Alayı'na ev sahipliği yapan şehrin öğrencilerle ve askerlerle arası gayet iyi. Şehir merkezinde şirin bir kafeler bölgesi var. Öğrenciler genellikle bu sokakta ve otogar çevresindeki nispeten daha lüks mekanlarda takılmayı tercih ediyor. Öğrenciler için yaşaması kolay bir şehir. Yeme, içme, ulaşım ve barınma ucuz.
BUNU HEMEN YAYMAYIN!
Şehrin yerli halkı genellikle Antalya ile bağı olan, Isparta'ya "Antalya'nın yaylası" gözüyle bakılan yıllarda yaylacı olarak görülen kesimden oluşuyor. Şehir gül kokmuyor dedik ama geneli pembe suratlı, al yanaklı, beyaz tenli bu tatlı insanlar sürekli gülüyor. Bu saydığımız karakteristik özellikler Isparta için bir şehir efsanesi olmaktan fazlası. Öyle ki Ispartalı genç kızlar beyaz tenli oluşlarıyla öylesine nam salmışlar ki, zeytin yediklerinde boğazlarından geçtiğinin görüldüğü rivayet olunurmuş.
ŞEHİR MERKEZİ VE ELBETTE KOVADA!
Şehir merkezi oldukça modern. Öyle gecekondu, çarpık kentleşme tarzı sıkıntılar yok denecek kadar az. Şehirde Türkiye'nin ilk restaurantı bulunuyor. Gidin orada oğlak kebabı, kabune pilavı ve üzüm hoşafı menüsünü deneyin. Ardından yine merkezde, Halıkent'te bulunan Ayazmana mesirelik alanında bir çay, bir de Ayazmana suyundan için. Yolunuzu, merkeze oldukça yakın olan Kovada Gölü Milli Parkı'na da mutlaka düşürün. Deniz seviyesinden 900 metre yükseklikteki bu karstik göl "Rahmetli Bob Ross amcamızın nereyi çizdiğini işte şimdi anladım!" diyeceğiniz yerlerden birisi. Göl demişken, sonra mutlaka Eğirdir'e de geçin. Biz geçtik.
BENİ BU KARTPOSTALIN İÇİNE GÖMÜN
Eğirdir Gölü hakikaten çok heyecan verici. Dağlardan kıvrıla kıvrıla göl seviyesine kadar iniliyor. Bu iniş esnasında tam bir hakimiyetle göreceğiniz manzara, bu satırlarda anlatabileceğimizin de fazlası. Sanki bir mavi yeşil buz parçası izlenimi veren suyun üzerine düşen dağların yansıması sizde bir kartpostala bakıyormuşsunuz hissi yaratacak. Kartpostalın içinde bir şeyler içmeniz veya gölün balıklarından tatmanız için Ada tarafında hazır bekleyen balıkçılara mutlaka uğrayın. Özellikle göl levreği ve yine göl sazanından yapılan balık dolma başka yerde tadamayacağınız lezzetler. Eğer yolunuz Eğirdir'e gündüz düşerse, yine Ada tarafında eğlenceli bir bisiklet turu yapmayı ihmal etmeyin.
ARKADAŞLARLA DAVRAZ'DA KAYAK KEYFİ!
Davraz, işin ehli kayak severlerin kendilerine sakladıkları bir mücevher. Son derece modern tesisler ve muhteşem doğası ile işi bilenlerin sık uğradıkları bir kayak merkezi burası. İçinizde ufacık kayak hevesi varsa, Davraz bu isteği büyütmek için doğru adres. Şimdi burada teknik özelliklere girmeyelim ama pistler son derece yüksek standartta. Konaklama için, biri dört yıldızlı üç otel ve şirin bir de pansiyon bulunuyor. Ayrıca Eğirdir ve Isparta'ya oldukça yakın olduğu için buralarda da konaklamak mümkün.
GÜL YOKSA ELMA KOKLASINLAR
Şehir gül kokmuyor dedik ama Eğirdir'den Yalvaç'a doğru giderken yolların kenarı elma bahçeleriyle dolu. Özellikle Gelendost ilçesi bu elma işini biraz abartmış gibi. Parkta çimen neyse Gelendost'ta elma ağacı o. Yine de size bir tavsiye; bölgede yetişen her elmayı birçok yerde bulabilirsiniz ama "Arapkızı" diye ödüllü bir cins var ki bunu başka yerde bulmak zor. Resmen elma algınızı değiştiriyor bu elma. Bir de size sır verelim. İnanın, sır gibi sır. Zira bu sırrı Ispartalıların bile yarısından çoğu bilmiyordur. Gelendost'ta "Kemer Damları" diye bir yer var. Gitmesi, bulması bir yana; bilenini bulmak bile çok zordur. Ama illa gideceğim diyorsanız, bir yolunu bulup Yüzüklerin Efendisi Türkiye'de çekilseydi nerede çekilirdi bir görün deriz. Neyse gidemezseniz de üzülmeyin, Gelendost'un bir şehir ismi olduğunu bile iki cümle önce öğrendiniz zaten. Oraya fazla takılmayın. Hemen Yalvaç'a geçin ama orada yavaşlayın. Çünkü...
YAVAŞ ŞEHİR: YALVAÇ
Yalvaç Türkiye'deki 9 “yavaş şehir”den biri. Neredeyse dünyanın en uzak iki ucundaki, birbirinden alakasız kültürdeki, farklı coğrafi ve demografik özellikteki şehirlerin bile küreselleşme sonucu tıpatıp benzer hale geldiği günümüzde; kentlerin yönetilirken yerel yemeklerine, yöresel mimarisine, geleneklerine, zanaatlarına, esnafına sahip çıkılması ve desteklenmesini amaçlayan bir hareket neticesinde İtalya'da ortaya çıkan "Cittaslow" tanımına uygun bulunan ve Psidia Antik Kenti'ne de ev sahipliği yapan Yalvaç'ı ağır ağır, usul usul gezmeyi unutmayın.
Bizden bu kadar!