Öncelikle, bu güzel hikayenin yaratıcısı gönüllüleri tanıyarak başlamak isteriz. Kimdi bu işin öncüleri?
Bizler Kadıköy Gönüllüler Kahvesi olarak şikayet etmeyi bırakıp hareket etmeyi seçen, yolda kalan yola devam edebilsin diye erzak dağıtımından aile tespit ziyaretlerine, eğitim desteğinden sağlık giderleri ve çocuk etkinliklerine çok yönlü ve sürdürülebilir destek olmaya çalışan; bu işi yaparken de arkasında hiçbir provokatif gücü barındırmayan bir gönüllü topluluğuyuz. Aramızda hiyerarşik bir ayrım bulunmamakla birlikte, kronolojik olarak baktığımızda ben Seda, o dönemki çalışma arkadaşım Gülsüm ve o dönem yollarımızın kesiştiği Burak’la, Kadıköy civarında elinde bebeğiyle yağmur altında mendil satan bir ablayı bulmaya çalışmakla başladı hikayemiz.
Kadıköy Gönüllüler Kahvesi’ni diğerlerinden ayıran birçok özellik var ama siz anlatın, nedir bu ‘iyilik hareketi’ fikrinin hikayesi?
Ben ve Gülsüm o dönemler benzer bir oluşum olan Cihangir Derviş Baba kahvesinde kendimizi bularak ve gönüllülük işlerinden etkilenerek, o oluşumun mottosu olan “Görüyorsan, Duyuyorsan Sorumlusun” fikriyle kendimizi sorumlu hissedip, yaşadığımız Anadolu yakasında da bu fikir için hareket ettik. Tek fark, bizim bir mekanımız yoktu ve bir elin parmağını geçmeyen kişi sayımızla ne yapacağımızı bilemiyorduk. İlk olarak Moda Sahne’de sahnelenen bir çocuk tiyatrosuna Ataşehir’de kağıt toplayıcılığı ile hayatını kazanan ailelerin çocuklarını götürerek bir başlangıç yaptık, (2015 kış aylarında) Sonrasında heyecanımız katlandı ve biz kimiz, kaç kişiyiz görebilmek adına Kadıköy’de bir mekanda Facebook üzerinden bir toplantı etkinliği açarak ilgili kişilere davette bulunduk. Kimse gelmezse aramızda konuşup çay kahve içer döneriz, dediğimiz ilk toplantımıza tanımadığımız ancak aynı ruhu taşıdığımız 15 kişi gelince, artık hayallerimize bir adım daha yaklaştığımızı anlamış olduk.
Peki nasıl bir araya geldiniz. Bir mekan açıp sadece kendiniz için para kazanmaktansa böylesine bir fikir etrafında sizi toplayan ortak noktalar nelerdi?
Bizi bir araya getiren ortak hayaller, çatısı altında bulunduğumuz, “şikayet etmeyip hareket etme” fikriydi. Bahsettiğimiz oluşumdan etkilenerek ihtiyaç sahibi aileleri belirleyip, onların en önce karınlarını doyurmakla başlayıp, hikayelerine ortak olarak elden geldiğince ihtiyaçlarını karşılamaya yöneldik. Ardından her hafta toplanmaya başladık. Her buluşmamızda erzakları, market çeklerini vs. toplayıp, ihtiyaç sahibi ailelerin evlerini gezerek dağıtmaya, ayrıca en kıymet verdiklerimiz çocuklarımız için hayallerine ortak olmaya başladık. Baktık ki durduğumuz yerde duramıyoruz ve gelişiyoruz, artık bizim de bir mekana ihtiyacımız olduğunu ve olması halinde de bu gönüllü birlikteliğini, bu sayede de ihtiyaç sahibi ailelere erişebilme olasılığını artıracağını anladık. Nihayetinde 2016 Şubat ayında kahvemizi tuttuk, içerisini düzenleyip açılışını yapmamız ise 7 Mayıs’ı buldu. Her bir metrekaresini ise kendi emeklerimizle şekillendirip, ilmek ilmek dokuduk.
“Biz kahvehanemizi “geri dönüşüm kahvesi” olarak nitelendiriyoruz. Oraya gelen her kişinin ister istemez içtiği çaya, yediği keke ödediği ücretten kahvehanenin kendi giderleri çıkınca geriye tamamen ihtiyaç sahibi kişilere aktarılan kısım kalıyor. Dönüşüm kaçınılmaz oluyor.”
Kahvenin çok da ilginç bir işletilme yöntemi var. Neredeyse bir komün gibi paylaşılıyor ve yürütülüyor işler. Biraz anlatsanıza…
Biz kahvehanemizi “geri dönüşüm kahvesi” olarak nitelendiriyoruz. Oraya gelen her kişinin ister istemez içtiği çaya, yediği keke ödediği ücretten kahvehanenin kendi giderleri çıkınca geriye tamamen ihtiyaç sahibi kişilere aktarılan kısım kalıyor. Dönüşüm kaçınılmaz oluyor. Böylelikle herkes katkıya dahil ediliyor. Kahvemizde çalışan A’dan Z’ye herkes gönüllü. Akşam işinden çıkıp gelen gönüllümüz mutfak önlüğünü takarak servise geçer, etkinlik sahibimiz etkinliğini yapar, erzak dağıtım zamanı çağrımıza kulak veren gönüllülerimiz eksik erzakları tamamlar, kimisi tasnif yapar, kimisi de dağıtır, ziyaret çağrısı aldığımız zaman ev ziyareti yapılır, geleneksel çarşamba toplantılarımızda ise aile değerlendirmelerimiz yapılır, erzak listemize dahil edilen ailelerimize her ay başında teslim tutanakları imzalatılarak teslimatları yapılır, zaman zaman çocuk etkinlikleri yapılır, ihtiyaç dahilinde ise hasta kişiler ya da köy okulları çağrılarına yönelik olarak çeşitli kampanyalar, konser, tiyatro ve benzeri etkinlikler yapılır, daha neler neler... Her bir yaşantı bize deneyim kazandırdığı ve işimiz duygusal istismara da çok açık olduğu için kendi aramızda bir ombudsmanlık görevi de üstlenerek, gereken yerlerde sosyal hizmetler ile görüşüp, aile bilgilerimizi teyit ve tespit ederek, belirli süreler içerisinde gözlemci oluruz ve her bir kuruşun olması gereken yere ulaşabilmesi için yoğun çaba gösteririz. Ziyaret esnasında dikkat edilecek hususlar, ziyaret formu, teslim tutanağı, haftalık etkinlik takvimi, aylık gazete gibi materyalleri de hep yaşadıklarımız sonrasında geliştirdiğimiz unsurlar.
Bugüne kadar yaptığınız etkinliklerden de bahsedelim. Fikir nasıl çalışıyor öğrenmiş olalım…
Şöyle ki, mekanımızı renklendirmek ve kazancımızı artırmak için hemen her gün bir etkinlik yaparız. Bu etkinliklerimizi sosyal medya hesaplarımızda hem haftalık, hem günlük olarak duyururuz. Facebook ve Instagram etkinliklerimiz ücretsizdir. Her etkinlik için aylık erzak paketimiz içerisinden bir erzak isteriz ve bu da giriş koşulumuz olur. Örneğin bu akşamki etkinlikte erzak kırmızı mercimek diyelim, gelirken bir paket getirilir ve dışarıda yüksek ücretler karşılığında katılabilinecek etkinliklere göre burada kişi sosyalleşerek bilgi edinirken, bir ailenin sofrasına da katkıda bulunmuş olur. Kazan-kazan formülü de bu esnada gerçekleşmiş olur. ☺ Ay sonunda ise bu topladığımız erzaklar ve üzerine alınması gereken erzaklar toparlanarak yine dağıtım sürecine gireriz.
“Örneğin bu akşamki etkinlikte erzak kırmızı mercimek diyelim, gelirken bir paket getirilir ve dışarıda yüksek ücretler karşılığında katılabilinecek etkinliklere göre burada kişi sosyalleşerek bilgi edinirken, bir ailenin sofrasına da katkıda bulunmuş olur.”
Aslında hedef kitlenizin ne olduğu üzerinden sorulabilecek bir soru bu; şöyle ki, şehirde yalnızlık, tek başına hayatta kalma çabası sadece yoksulluk çekenlerin değil düzenli geliri olan namı diğer beyaz yakalıların da yaşadığı büyük bir sorun. Bu anlamda hedef kitleniz ve bu yolculuğu paylaştığınız insan profilini nasıl tanımlarsınız?
Sloganımız; “Gönlünüz Varsa Gönüllümüz Olun” Gönüllü olmak zor zanaat. Kişinin kendi dertlerinden ya da işlerinden sıyrılıp gönlünü ve kafasını tamamen başka hayatlara açabilmesi ve bunu da zorunluluk olmadan yapabilmesi kolay iş değil. Bu nedenle aslında gönüllülerimiz çok büyük yüreklere sahip kahramanlar. Bir arada belki de en iyi en kötü anlarımızı yaşarız, aile olmanın sıcaklığında, birlikte de iş başarmanın zaferini yaşarız. Farklı bakış açılarına sahip olsak da saygı çerçevesinde birbirimizi çok seven bir avuç deliyiz belki de aslında. ☺ Bu gönüllülük belki de en çok bize yaradığı için bu harekete herkesi çağırırız. Çünkü insan kendinden geçmeden kendine iyi gelemiyor.
Tüm bu işleri halledebilmek, giderleri karşılayabilmek için elbette ciddi sermaye de gerekiyordur. Bunun için yardımlar da kabul ediyorsunuz herhalde? O konuyu da detaylandırmanızı isteriz.
Bizde yardımın büyüğü küçüğü yok. Zamanını veren gönüllümüz de var, hadi bu ayki bir ailenin erzak ihtiyacını ben karşılayayım diyen gönüllümüz de. Okuma yazma bilmeyen bir kadına gönüllü öğretmenlik yapan gönüllümüz de, tüm programını bizim takvimimize göre yapan gönüllümüz de, her ay bunalmadan gazete tasarımlarımızı, editörlüğümüzü yapan gönüllümüz de, uzaktan koşulsuz maddi manevi destek sağlayan gönüllümüz de, eşya taşınmasında desteğini esirgemeyen gönüllümüz de, birbirinden çılgın gezginlerimizi davet edip dünyayı tanımamıza vesile olan gönüllülerimiz de… Ama en çok da her hafta görev bilinciyle mutfak gönüllüğü yapan gönüllülerimiz de. Hepsinin her emeği paha biçilemez. Arkamızda hiçbir zaman için bir büyük destek olmadı, olamadı. İsteriz ki olsun ama belki de bu kadar uğraş verdiğimiz için daha fazla dayanışma içerisindeyiz. Sonrasında da toplu sevinç tabii ki. ☺
Üniversite öğrencileriyle arası nasıl Kadıköy Gönüllüler Kahvesi’nin? Gönüllüleriniz arasında üniversiteliler var mı, onlara buradan bir çağrı yapmak ister misiniz?
Özellikle gençlerin gönüllü oluşumumuzun içerisinde olmasını çok fazla isteriz. Onların yaratıcı gücü, enerjileri, bize verebilecekleri destekler her zaman çok kıymetlidir. Zaman zaman sosyal sorumluluk projeleri kapsamında üniversite öğrencileri ile işbirliği içerisinde çeşitli projeler gerçekleştiriyoruz. Bazıları ise staj yapmak için gelirler. Kendisini ait hissedenler zaten kopamaz. Ama buradan gençlere açık davetimiz olsun. Gelsinler, bize katılsınlar, fikirleri varsa paylaşsınlar. En sevdiğimiz yanımız birlikte karar almamız ve hayallerimizi gerçeğe dönüştürebildiğimiz minik ütopya dünyamızın olması.
Tabii bir de Kadıköy faktörü var. Kadıköy’ün merkezi, özellikle Rasimpaşa/Yeldeğirmeni son yıllarda İstanbul için başka bir anlam ifade etmeye başladı. Sizin için ne ifade ediyor peki?
Bizim için Kadıköy’ün anlamı, ilk olarak Anadolu yakasında (yaşadığımız yakada) en yakın çevremizden başlayarak yardım hareketimizi yapabilmekti. Bir de bu yakadaki en stratejik konum burasıydı. Mekan sahipleri, komşularımız, çevreden ulaşılabilir olmamız bizim varlığımızı sürdürmemize en fazla katkı sağlayan unsurlar arasında. Bir de bir Gezgin Zirvesi sunumumuzda bizimle ilgilenip, fikirlerimizi dinleyen Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ihtiyaç duyduğumuz anlarda desteklerini esirgemiyor. Buradan kendisine de teşekkürlerimizi sunarız.
Bundan sonrası için yeni planlar, farklı etkinlikler var mı planda?
Her an yeni bir çağrı alabiliyoruz ve tespit/teyitini yaptıktan sonra derhal işe girişiyoruz. Şu anda dört ilden (İstanbul, Van, Mardin, Hakkari) toplam 398 çocuğumuza bot, mont alımıyla ilgili bir işe giriştik. Kısa süre içerisinde bu ihtiyacı giderip yerlerine ulaştırmak ilk planımız. Yanı sıra felçli ikiz çocukların tedavi masrafları için ara ara çeşitli etkinlikler düzenleyip katkı sağlamaya çalışıyoruz. Çocuklar için daha fazlasını yapmaya, onların eğitimine ve gelişimlerine katkıda olmaya çalışıyoruz. Takdir edersiniz ki birçoğu dezavantajlı durumdalar ve hayatlarına ufacık da olsa bir ışık tutmak en büyük gayemiz. Onlar için bir gitar atölyesi düzenleme gibi bir planımız var mesela. Daha fazla aileye daha fazla katkı sağlayabilmek için daha fazla gönüllüye ihtiyacımız oluyor. Bu nedenle, ‘Gönlünüz Varsa Gönüllümüz Olun’ diyoruz ve ilgilenen herkesi bekliyoruz.
Röportaj: Erkmen Özbıçakçı