Gerilimin babası: Alfred Hitchcock

2dk okuma

88. sayımızın SineList sayfasında gerilimin babası Hitchcock'a bir saygı duruşunda bulunduk.

Haberin Devamı

“Televizyonda bir cinayet görmek kişinin kinini giderebilir. Eğer siz hiç kin duymuyorsanız, reklamları izleyin.”

 

SineList’in bu sayısında gerilim/korku türünün en büyük ustalarından Alfred Hitchcock hakkında konuşacağız. Birçok insanda karga fobisi oluşmasına, kimilerinde ise evde yalnızken duş alma korkusuna neden olmasına bakarsak, türünün en iyisi diyebiliriz. Peki Hitchcock’un neden sadece bu türe yöneldiğini ve bu korku/gerilim zekasının neden bu kadar geliştiğini hiç merak ettiniz mi?

 

SUÇ VE CEZA

1899 yılında Londra’da orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen yönetmen, sıkı bir Katolik eğitimden geçti. Koyu bir Katolik tarikatı olan Cizvitler ile büyüyen Hitchcock, suç ve ceza kavramlarıyla çocuk yaşlarda yüzleşti. Kendisi o dönemleri şöyle anlatıyor:

“Muhtemelen Cizvitlerin yanında kaldığım dönemde bende bir korku kökleşti. Günah olan bir şeyi yapma endişesi şeklinde ortaya çıkan ahlâksal kökenli bir korku! Cizvitler çok sert lastikten yapılmış bir sopa kullanırlardı. Ceza öyle olur olmaz uygulanmazdı. Dersten sonra başrahibi görmeye gitmemiz söylenir, o da çok ciddi bir yüz ifadesiyle isminizi ve çarptırıldığınız cezayı deftere yazardı. Ondan sonra koca bir gün çarptırıldığınız cezanın infazını beklemekle geçerdi.”

Haberin Devamı

 

İnfazı beklemek… Hitchcock filmlerinde görmeye alışık olduğumuz suç ve ceza arasındaki, sanki o yıllarca süren gergin bekleyişin kaynağını şimdi öğrendiniz. Mühendislik eğitimi almasına rağmen sinemaya tutkusunu hiç kaybetmeyen Hitchcock; baskıcı ailesinden, sıkıcı ve soğuk çocukluk hayatından aldığı tüm dersleri, biriktirdiği tüm anıları muhteşem bir hiciv yeteneğiyle harmanlayarak yedinci sanat için kullandı. Kendi hayatında yaşadığı tüm gerilim ve korkuyu oldukça bilinçli bir şekilde hikayelerine aktaran Hitchcock, belki de bu yüzden türünün ve dünya sinemasının en iyisi.

 

Spot: “Ben tür yönetmeniyim. Sindrella’yı film yapsam, insanlar at arabasında ceset ararlar.”

BEYAZ PERDEDE HITCHCOCK

En çok etkilendiği sinemacının D. W. Griffith olduğu bilinen İngiliz yönetmen, 1920’li yıllara gelindiğinde sinema adına her işi yapabilen bir gençti. Bu yıllara kadar oldukça sıkıcı bir hayata sahip olan ve hiçbir arkadaş edinmemiş olan Hitchcock 1926 yılında kurgucu Alma Reville ile evlendi ve ölüm onları ayırana kadar hiç ayrılmadılar. Zevk Bahçesi filmi ile sinema dünyasında ilk yönetmenlik deneyimini yaşayan Hitchcock, bir daha asla sinema tarihinden silinmeyecek izler bıraktı. Bir süre Hollywood deneyimini yaşadıktan sonra bağımsızlığını ilan etti ve bizlere 39. Basamak, Yabancı Muhabir, Ve Celse Açıldı, Şüphenin Gölgesi, Çok Şey Bilen Adam, Sapık gibi harika filmler bıraktı. Neredeyse tüm filmlerinde Cameo (Yönetmenin filmde görünmesi) tutkusunu gösteren usta yönetmen 70’e yakın film çekti. Kendisi bir röportajında filmlerin yanması sebebiyle tamamen kaybolan hiç yayınlanamamış üç filmi olduğundan da bahsediyor…  Ayrıca 50’lerde birçok diziye de imza atmıştır.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Cinayeti, suçu, cezayı ve gergin bekleyişleri böylesine seven Hitchcock’un her filmi istemsizce aklıma Atilla İlhan’ın Cinayet Saati şiirini getirir. Filmi yapılsa da izlesek dediğimiz tonlarca roman vardır elbette, benim de “filmi yapılsa da izlesek” diye beklediğim bir şiir var. “Cinayeti kör bir kayıkçı gördü, ben gördüm kulaklarım gördü.”

Haberin Devamı

 

Sinema tarihinin en büyük dehalarından Hitchcock’un en iyi 10 filmini listeledik!

 

 

1- Sapık / Psycho (1960)

2- Arka Pencere / Rear Window (1954)

3- Gizli Teşkilat / North by Northwest (1959)

Haberin Devamı

4- Ölüm Korkusu / Vertigo (1958)

5- Kuşlar / The Birds (1963)

6- Rebeka / Rebecca (1940)

7- Cinayet Var / Dial M For Murder (1954)

8- Trendeki Yabancı / Strangers on a Train (1951)

9- Çok Şey Bilen Adam / The Man Who Knew Too Much (1956)

10- Aşktan da Üstün / Notorious (1946)

 

 

Yazan: Tugay Şahin

Haberle ilgili daha fazlası: