“Ayrıca bir yönetmen olarak kişisel beğenilerimden uzak duracağıma söz veriyorum! Ben artık bir sanatçı değilim…”
1995 yılının mart ayında bir pazartesi günü, bizler gibi pazartesiyi sevmeyen Danimarkalı yönetmenler, Lars von Trier önderliğinde bir manifesto yayımladı. Bu manifesto, o zamana kadar yaratılan tüm film kalıplarını reddediyor, sinemacıları Hollywood’un ürettiği ne varsa tam tersini uygulamaya çağırıyordu. Gerçek bir pazartesi öfkesi… Nam-ı diğer “persona non grata” Lars von Trier ile Thomas Vinterberg’in başını çektiği yönetmenlerin kendileri bile daha sonraları bu manifestoya sadık kalmasa da Dogma 95’in etkileri uzun süre gündemde kalmaya devam etti….
YENİLİK Mİ, GERİCİLİK Mİ?
Sinematografik anlamda birçok kuralı reddederek maça 1-0 geride başlayan Dogma 95, bunun yanında getirdiği ilginç yeniliklerle de sinemacıların kafasında Dziga Vertov’un Kinoglaz Manifestosu’na benzer bir ufuk açtı. Elbette bu akımı “gericilik” olarak görenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çoktu. Kasıtlı olarak amatör imkanlarla çekilen filmlerde epey sert ve ilginç kurallar vardı. Örneğin filmlerde müzik kullanılması tek bir şartla serbestti; eğer müzik gerçekten o an canlı olarak çalınıyorsa. “Bunun sinemaya faydası ne?” diyebilirsiniz, ancak sinemada gerçeklik hissini arayan seyirciler için bulunmaz bir nimetti. Tripod kullanılmaması, çekimlerim omuz kamerasıyla yapılması ve elbette fazlasıyla titrek olması da gerçeklik hissini artıran detaylardı. Susanne Bier ve Anders Thomas Jensen gibi yönetmenler uzun yıllar manifestoya sadık filmler çekerken, delilik ve dahilik arasındaki çizginin delilik tarafına yakın duran Lars von Trier ise kendi yazdığı manifestoya uygun sadece tek bir film çekti. “Gerizekalılar” adındaki bu film ise bana kalırsa Dogma 95’in en iyi örneğiydi. Ülkemizde de Dogma 95’i epey andıran filmler yapıldı, ancak yönetmenler hiçbir zaman açıkça Dogma 95’ten ilham aldıklarını açıklamadı. Bu filmlerden bana kalırsa en iyisi Uğur Yücel imzalı, Kenan İmirzalıoğlu ve Olgun Şimşek’in başrolleri paylaştığı “Yazı-Tura” filmi.
DOGMA 95 MANİFESTOSU
“Ayrıca bir yönetmen olarak kişisel beğenilerimden uzak duracağıma söz veriyorum! Ben artık bir sanatçı değilim. Anın, bütünden daha değerli olduğunu düşündüğüm için, bir sanat eseri yaratmaktan sakınacağıma söz veriyorum. Amacım, karakterlerimin ve mekanların içindeki gerçeği ortaya çıkarmak. Bütün kişisel zevklerim ve estetik kaygılarım pahasına yapmaya çalışacağıma söz veriyorum. Böylece iffet yemini ediyorum.”
Kopenhag, 13 mart 1995, Pazartesi
İmza: Thomas Vinterberg, Kristian Levring, Soren Kragh Jacobsen, Lars von Trier.
DOGMA 95’İN EN İYİ 10 ÖRNEĞİ
1- Gerizekalılar / Idioterne (1998) – Lars von Trier
2- Şölen / Festen (1998) – Thomas Vinterberg
3- Yeni Başlayanlar İçin İtalyanca / Italiensk for Begyndere (2000) – Lone Scherfig
4- Mifune'nin Son Şarkısı / Mifunes Sidste Sang (1999) – Søren Kragh-Jacobsen
5- Kral Yaşıyor / The King is Alive (2000) – Kristian Levring
6- Açık Kalpler / Elsker dig for Evigt (2002) – Susanne Bier
7- Aşıklar / Lovers (1999) – Jean-Marc Barr
8- Senin Elinde / In Your Hands (2004) - Annette K. Olesen
9- Gypo (2005) – Jan Dunn
10- Julien Donkey-Boy (1999) – Harmony Korine
Yazan: Tugay Şahin