İstanbul Bilgi Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü öğrencileri, “Butoh” temelli “Space Dance”in yaratıcısı ve Tokyo Space Dance Direktörü Tetsuro Fukuhara ile dansın tasarımla buluştuğu beş gün süren bir atölye gerçekleştirdi.
“Butoh”un, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkmış bir ifade formu ve dans biçimi olduğunu belirten Fukuhara, “Butoh içinde olduğumuz koşuşturma halini kırmayı amaçlayan bir felsefe. Bireyde, kişinin nesnelerin hareketine karar vermediği, tam tersine nesnelerin bireylerin hareketlerine karar verdiğine yönelik bir farkındalık yaratıyor. Şu an oturduğum sandalye benim nasıl oturacağıma karar veriyor, tam tersi değil” dedi.
“Türkiyeli ve Meksikalı gençler kendilerini geliştirmeye hevesli, önleri çok açık”
Genç tasarımcıların genel bir eğilim ile malzemenin önüne geçme hatasında bulunabildiğini; malzemeyi ve imkanlarını tam araştırmadan onun dışında bir kararla hareket ettiklerinde ortaya çıkan işin de oldukça sıkıcı bir hale bürünebildiğini vurgulayan Fukuhara,“BİLGİ’li öğrenciler geri bildirim almaya ve işlerini revize etmeye çok açık. Farklı ülkelerden gençlerle çalışıyorum, bu özelliğe sadece Türkiyeli ve Meksikalı gençler sahip. BİLGİ’de Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü öğrencileriyle çok verimli bir atölye gerçekleştirdik. Bedenen çalışmak için dışarı çıktık ve kurduğumuz tüpü, solo performansımın ardından katılımcıların kullanımına açtık. İkinci gün öğrenciler Space Dance’ı keşfetmek için bedenlerine odaklandı ve iç-dış mekan çalışmalarını tasarıma aktardı. Süreç, gruplara ayrılan öğrencilerin atık deposundan temin ettiği malzemeleri işleyip jüriye sunmasıyla devam etti. BİLGİ Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi Lisans Programı ile ortak çalışmalarımız oldu. Öğrencilerin, atölyemizde aldıkları kritiklerle son halini alan tasarımları hepimizi tatmin etti” dedi.
“Öğrencilerin bakış açılarını değiştiren bir dönüşüm”
Süreçle ilgili bilgi veren BİLGİ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü Öğretim Görevlisi Aslı Kıyak İngin, “Tasarım, insan ve çevreyle ilişki gerektiriyor; bunu teoride kalan bir bilgi olmaktan kurtarıp gündelik hayata, tasarım süreç ve pratiğine aktarabilmek önemli. Bunun ön adımlarından biri de bedenimizin çevresi ile nasıl bir ilişkide olduğunu anlamak ve yeni olasılıkları araştırmak. Atölye bu anlamda bizler için önemli bir farkındalık yarattı. Kamusal alanda sergilediğimiz ‘walking dance ve space tube’ ile desteklenen hareket çalışmaları ile yavaşlamayı, kendi içimizden ve çevremizden gelen etkilerle hareket etmeyi, nasıl hareket ettiğimizi düşünmeyi, hatta bildiğimiz beden, denge ve yerçekimi bilgisinden de uzaklaşarak yeni durum ve olasılıkları keşfetmemizi sağladı. Tüm bu deneyimlerden yola çıkarak öğrencilerimiz, akışkan nesneler tasarladı. Tetsuro’nun malzemenin olasılıklarını çok yönlü deneyerek aramaya çalışan yaklaşımı, dengeyi özellikle bozarak sorun yaratmaya çalışması ve bunu nasıl çözebileceğimizi araştırmamız konusunda bizi yönlendirmesi öğrencilerimize yeni perspektifler kazandırdı” ifadelerini kullandı.