Müziğe ilgini keşfetme hikayeni dinlemek isteriz ama yaptığın müziğin türü nedeniyle tahmin etmekte de zorlanıyoruz. Rap müzik yeteneğinin keşfi, hele ki senin gibi bir tarzdaysa, müzik öğretmeninin “bu çocukta kulak var” demesinden farklıdır sanki?
Müzikal yeteneğimden önce edebiyat yeteceğimi fark ettik aslında. Küçük yaşlarda şiirler yazıyordum ve okumayı seven insanlar yazdıklarımın iyi olduğunu söylüyorlardı bana. Şiir kitaplarıyla geziyordum sürekli. Yazdıklarımın yazın halinde kalmasını istemedim. Rap müzik şiirlerimi insanlara ulaştırabileceğim bir araç olarak girdi hayatıma.
Sokaklarında isyan dalgası yükselen şehirleri saymaya başlasak İzmir’in ön sıralarda gelmeyeceği varsayılır ama müziğindeki agresiflik hissedilmeyecek gibi değil. Bizim bilmediğimiz ve müziğine ilham veren bir İzmir’den bahsedebilir miyiz? İzmir’in, yaşadığın coğrafyanın müziğine etkisi hakkında neler söylersin?
İsyandan, tam olarak aynı şeyi mi anlıyoruz bilmiyorum ancak İzmir her zaman duruşunu korumuş bir şehirdir. Belli başlı değerleri vardır ve bunları korumak adına her şeyi yapabilirler, yapabiliriz. İzmir`de yaşıyor olmam ülkenin genelini görebilmemde büyük bir şans aslında. Bu şehir, bu ülkenin tüm insanları, tüm halkları için her zaman duyarlı olmuştur. Doğal olarak yaşadığımız ülkedeki, coğrafyadaki insanların problemleri şarkılarımıza yer yer konu olmuştur. Halkının dilinden anlamayan onları tanımayan sanatçılar her zaman noksandır benim için.
Umutsuzluğa düştüğün, ben artık başka bir yoldan gideyim dediğin günler oldu mu? Neler yapıyordun, neydi müzik dışı seçenekler hayatında ve müziğe tutunmanı sağlayan en önemli faktörler?
Başından beri kumar oynuyorum aslında. Keza umutsuzluğa çok kapıldığımız zamanlar oldu ama başka bir yol düşünecek evreye gelmedik. Her zaman birileri sahip çıktı müziğimize ve onlara karşı hep borçlu hissettik kendimizi. Yurdun dört bir yanına, duvarlara ismimi, şarkı sözlerimi yazıyordu insanlar. Bizle aynı yolda yürüyen binlerce insan vardı. Belki para kazanmıyorduk, belki kötü şartlarda yaşıyorduk, hatta temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamıyorduk fakat insan kazanıyorduk. Güzel insanlar kazanıyorduk.
“Doğal olarak yaşadığımız ülkedeki, coğrafyadaki insanların problemleri şarkılarımıza yer yer konu olmuştur. Halkının dilinden anlamayan onları tanımayan sanatçılar her zaman noksandır benim için.”
Bir dönüm noktasından bahsedebilir miyiz senin için? İşte o gün yolumun değişmez olduğunu anladım dediğin en son bir ikna, cesaret, şevk noktası, anısı?
Ağır bir diş ağrısıyla, elimde diş ağrımı geçireceğine inandığım rakı şişesiyle sokakta, neredeyse o ağrıya katlanamayacağım bir anda duvarda kocaman bir yazı çıktı karşıma köşeyi dönünce. “Elbet geçer dayan oğlum.” Bu cümle benim “Memleketsiz” isimli şarkımda geçiyor. O anda karşıma çıkmasıyla gülümsedim. Belki psikolojik olarak ama o ağrı bile hafifledi. :) Beni böyle tesadüfler tedirgin eder, bir o kadar da vazgeçilmezlerimi belirler. Bilemiyorum, dönüm noktam değilse bile dönemeyeceğimin nokta olabilir.
İkinci soruyla paralel olarak, seninle Sıfır Bir’de karşılaştık. Cuk oturmuş desek yeri. Sıfır Bir’den ve senin o işle kurduğun bağdan da biraz bahsetmeni de isteriz?
İzlemeye başladığımızda bizim müziğimizin dizi versiyonu çıkmış dedik. Çok severek izliyorduk zaten sonra dizi için bir soundtrack parça istediklerinde bizden çok mutlu olduk. Adana’ya gittik ve o şarkıya klip çektik. Orda o insanlarla tanıştık ve hiç yabancılık çekmedik. Sanki yıllardır hepsi arkadaşımız, dostumuzmuş gibiydi. Hala yakın bir şekilde görüşüyoruz onlarla. Kendi dizimiz, kendi işimiz gibi Sıfır Bir. Kendi şehirlerinde, kendi mahallelerinde, kısıtlı imkanlarla bu işleri yapmak herkesin harcı değil. Bence başarı bir öyküsüdür Sıfır Bir.
''Arabesk bir alt kültür argümanı ya da alt kültüre giden yol değildir. “Arabesk lümpenleşmektir” bakış acısıyla bakarsak tüm biçimleri kategorize ederiz.''
Arabesk, ülkemiz müziğinin, kültürünün gerçeğidir. Kimisi arabeski bir lümpenleşme aygıtı olarak görürken kimisi de sokağın isyanının dili olarak tarif ediyor. Açıkçası sözlerinde ve müziğinde arabeske kayan protest bir tarz hissediliyor. Senin arabeske bakışın nedir ve “arabesk rap” tanımına nasıl bakıyorsun?
Öncelikle şuna dikkat çekmek gerekli: Arabesk bir alt kültür argümanı ya da alt kültüre giden yol değildir. “Arabesk lümpenleşmektir” bakış acısıyla bakarsak tüm biçimleri kategorize ederiz. Bu da müziğin birleştirici tavrının aksine ayrıştırıcı bir ton olur. Arabeski tanımlamak gerekirse de, arabesk insanın bir bakıma kendi duygularına karşı olan protestosudur. Arabesk ve rap konusuna gelecek olursak; bunu müzikalite mi yoksa sosyal yapı olarak mı ele alıyoruz o noktaya bakmak gerekir.
Sosyal medya günümüz koşullarında bir taraftan özgürlüğü diğer taraftan kof içerik ve niteliksiz kültürü örgütlüyor denebilir. Senin sosyal medyaya bakışın nasıl ve senin için pozitif ve negatif yanları neler?
Aslına bakarsanız sosyal medya da diğer her türlü iletişim aracı gibi bir araç. Yani geçmişte de benzeri araçlar çok popüler olarak niteliksizleşen noktalara evrilmişti. Bu durum tüm mecralar için geçerli. Televizyonda belgesel de var magazin de. Öyle bakmak gerek. Özetle, bir alanı kof ya da nitelikli kılan o alanın yapısı değil o alana içeriği üreten bilinçtir.
Gençliğin içinde rap ile alakalı bir dip dalgasından bahsetmek mümkün. Herkes kayıtlar yapıyor, klipler çekiyor, paylaşıyor. Sen de zor yollardan buraya ulaşmış biri olarak onlara ne önerirsin?
Herkesin zor yollardan bir yere ulaşması çok farklı yollarla oluyor. Ben inanmadıkları hiçbir şeyi yapmamalarından başka hiçbir telkinde bulunamam açıkçası. İnandıklarının peşinden gitmeleri çok önemli ve asıl problem işleri popülerleştikçe başlayacak. Bu müzik endüstrisi denen şey kurtlar tarafından işgal edilmiş. :) Sahte, yapmacık, yalancı birçok insan. :) Asıl, bir yerlere vardıklarında dikkatli olup dik durmalılar. Akıllı davranmayan ölür. :)
Senin müziğine etki eden, şekillendirip dönüştüren isimler var mı? Sadece rap mi dinlersin, kimleri dinlersin ve buradan önermek istersin?
Garip gelebilir fakat 2pac ve Ahmet Kaya eş değer etkilemiş olabilirler müziğimi. :) İkisini de çok küçük yaşlardan beri anlayarak ve benimseyerek dinliyorum.
Röportaj: Erkmen Özbıçakçı