Sondan başlayalım, Yağmur. Fikri Karayel’le son işiniz. Nasıl bir iş oldu, nasıl gidiyor, ilk dönüşler nasıl?
Yağmur, yine deep house tarzı ve Fikri’nin vokalleri ile oluşan güzel bir proje oldu, üretim süreci gayet keyifli geçti. Şu anda parçanın ilk haftalarındayız diyebiliriz, insanlara ulaşması biraz zaman alacaktır ama ilk izlenimlerimize göre gayet başarılı ilerliyor. Şu anda iTunes üzerinde listelere girdik. Umarım devamı da gelecektir. Ayrıca çok yakında şarkının videosunu da yayınlayacağız.
Kendi hikayenden de hareketle, ülkede elektronik müziğin seyri hakkında neler söylersin?
Elektronik müzik şu anda Türkiye’de çok iyi seviyede ve daha da iyi olacağını düşünüyorum. Bizler, iyi DJ’lerin ve prodüktörlerin yükselmesini istiyoruz ki elektronik müzik daha çok ilerlesin ve yükselsin. Ben Deeperise olarak elimden geleni yapacağım ve yapmaya çalışanlara da yardımcı olmaya devam edeceğim.
"Raf bizim için özel bir proje oldu."
Elbette Raf’tan bahsetmeden olmaz. Şarkının bir sihri olduğu ve seni daha geniş kitlelere tanıtan iş olduğu gerçek.
Raf bizim için özel bir proje oldu. Evet beni çok iyi kitleler ile buluşturdu, bu gerçek. Üstünden zaman geçmesine rağmen hala tüm dijital platformlarda ciddi bir izlenme ve dinleme trafiği var. YouTube izlenme sayımız 64 milyon oldu. Bu çok doğru bir projeydi ve ilk Türkçe deep house olma özelliğini taşıyor. Bu şarkının hit olmasının sebebi bence sözler ve melodinin uyumunda saklı.
Gençlik festivallerinde üniversitelilerle sıkça bir araya geliyorsun. Yurt dışında da sıkça çalıyorsun. Nasıl bir farktan söz edebiliriz?
Aslında geçmişten bu yana gençler hep elektronik müzik aşığıydı. Sadece yapılan işler çok sınırlı sayıda olduğu için sahne performanslarına katılamıyorlardı. Şimdi ise neredeyse festivallerin tamamı elektronik üzerine kurulu ve bu herkesi çok mutlu ediyor.
Yurt dışında çalmak farklı bir kültür. Orada sahne alan DJ’i herkes en iyi şekilde dinler. Ama Türkiye’de maalesef DJ’lerden istek bitmiyor; “Şunu çalar mısın?”, “Bunu da çal” vs... Siz anladınız :)
"Geçmişten bu yana gençler hep elektronik müzik aşığıydı."
Sen bu ülkede müzik üreten birisi olarak, her köşesinden farklı bir ses tınlayan bu memleketin, müziğine nasıl bir etkisi olduğundan söz edebilirsin?
Ülkemizde gerçekten çok kaliteli işler, sesler, tınılar var. Örneğin etnik house akımı başladı. Selda Bağcan’ın birçok parçasını yabancı DJ’ler yeniden düzenleyip defalarca listelere girip çok büyük festivallerde çaldılar. Ayrıca son dönemde Aşık Veysel, Neşet Ertaş gibi değerli sanatçılarımızın da yeni düzenlemeleri yapılıyor. Kısacası Türk müziğinin katkısı her zaman üzerimizde olmaya devam edecektir.
Peki sen kimleri dinliyorsun, kimlerden besleniyorsun? Ayrıca sadece müzik midir ilham kaynağın, yaratıcı sürecine etki eden, beslendiğin kaynaklar neler?
Ben sürekli farklı türden müzikler dinliyorum. Kulak dağarcığımı geliştiriyorum. Nasıl sesler kullanılmış, ne tür aranjeler yapılmış diye bakıyorum. İsim vermeye başlarsam epey uzun bir liste olacak. İlham kaynağımı doğa, sakinlik ve deniz olarak sıralayabilirim.
Peki ülkede bu bahsettiğin anlayışa yakın olup da müzikle haşır neşir olan gençlere nasıl bir yol izlemelerini önerirsin?
Öncelikle bu işin gerçekten kolay olmadığını bilmelerini isterim. Sürekli çalışarak ve üstüne koyarak devam etmeleri gerekir. İşin temelini iyi çözmelerini gerekiyor. Hangi tarzda müzik üretip çalacaklar ise o tarza yönelik çalışmalarını sürdürsünler derim.
Son olarak, son dönemde playlist’inin değişmez 5 şarkısını rica edelim.
Röportaj: Erkmen Özbıçakçı