Francis Ford Coppola
The Godfather serisiyle yakından tanıdığımız yönetmen, serinin devam filmini çekmeden önce Watergate Skandalı’na göz kırpan The Conversation ile Cannes’da yarışır ve Altın Palmiye’yi kucaklar. The Godfather – Part II’den beş yıl sonra çektiği ve kimine göre yönetmenin başyapıtı sayılan Apocalypse Now ise hem Altın Palmiye’yi hem FIPRESCI Ödülü’nü kazanır.
Ken Loach
Defalarca Altın Palmiye’ye aday olan muazzam yönetmenlerden biri de Ken Loach’tur. İlk Altın Palmiye’sini The Wind that Shakes the Barley (2006) ile kazanan Loach, 10 yıl sonra I, Daniel Blake ile aynı başarıyı tekrarladı. Bu sene de yeni filmi Sorry We Missed You ile aday olduğunu belirtelim.
Balkan filmlerinin akla gelen ilk isimlerinden biri! 1985 yılında “Otac na sluzbenom putu” filmiyle başlayan Altın Palmiye macerası Johnny Depp’li Arizona Dream ve meşhur Underground filmiyle devam eder.
Dardenne Brothers
Kariyerlerinin ilk gününden bu yana birlikte çalışan Dardenne Kardeşler, önce Rosetta ile yıllar sonra ise L’enfant ile Altın Palmiye ile kucaklaşırlar.
Cannes Film Festivali’nde toplamda 10 ödül birden kazanarak festival tarihine adını altın harflerle yazdıran Haneke, ilk Altın Palmiye’sini bir hayli geç kazanmıştı. Neyse ki ikincisi için çok beklemedi. Amour’u hatırlayanlar aramızda mı?
Bille August
Aynı zamanda kendisine Altın Küre ve Oscar ödüllerini de kazandıran Fatih Pelle – Pelle erobreren (1987) ile Altın Palmiye’yi kucaklayan yönetmen, ikinci ödülünü kendi ailesinin hikayesini anlattığı Den goda viljan ise August ile ikinci kez heykeli kucaklar.