Çıkış noktası, çalışmak ve üretmek isteyen her yapıya uygun çalışma alanı sağlamak, bir arada üretmek ve yetecek kadar tüketmek isteyen tüm girişimcilerin, yatırımcıların, freelancerların, butik ve global şirketlerin çatısı olmak aslında Kolektif House’un amacı. İkinci yılını doldurmak üzere olan bu şahane girişimi kendileri de, “Ofis kurup ve yönetmek, başlı başına bir işken, biz de girişimcilerin bu dertlerine çözüm ortağı olarak onların yalnızca tutkuyla yaptıkları işlerine odaklanmalarını sağlıyoruz.” diyerek açıklıyorlar.
İkinci yılını geride bırakmak üzere Kolektif House. Bize gayet başarılı oldu gibi geliyor. Peki, siz başlangıçta hedeflediğiniz noktaya göre neredesiniz?
İkinci yılımızı Ocak’ta kutluyoruz. Biz yola çıktığımızda bu kadar büyümeyi planlamıyorduk. Ancak yaptığımız işin insanlara ne kadar iyi geldiğini gördükçe daha da yayılmak istedik. Ruhumuzu koruduğumuz ve farklılaştığımız sürece bu aileyi büyütmeye devam edeceğiz.
Kolektif House’u en çok kimler tercih ediliyor ve en çok hangi meslek grubundan çalışanlar geliyor?
Ortak çalışma alanı sayısı her geçen gün artan startup’lar, freelancerlar, butik ve global şirketlerin çözüm ortağı oldu. Bize gelince BIC ve GBA gibi yatırım ağları, Scorp ve Mutlubiev gibi startup’lar, freelancerlar çoğunluğu kapsıyor. Ancak şimdilerde biz büyüdükçe, Yandex, İş Bankası, Pepsi gibi büyük şirketlerin Kolektif’i keyifle kullandıklarını görüyoruz. Herkesin ofis ihtiyacı farklı olsa da, ihtiyaç ofis olduğu sürece herkes Kolektif çatısı altından üretebilir.
Biliyoruz ki burayı yalnızca bir iş, güç alanı olarak planlamadınız. Burada yalnızca çalışılmıyor, sosyalleşiliyor da. Bu anlamda ilginç hikâyeler filizlendi mi?
Kolektif House’da sosyalleşmek çalışmak kadar önemli bir yere sahip. Yaptığımız sosyal aktiviteler tabii ki hem biraz eğlenmek ve kafaları yenilemek için; ama aslında hedefimiz her üyemiz arasında değer yaratacak ilişkilerin kurulması ve pozitif sinerjilerin artması. Üye olan yatırımcıdan yatırımını bulan bir startup, markalaşma dönemi için içeriden bir kreatif ajansla işbirliği yapan bir şirket, ortak bir fikirde buluşup şirket kurmaya karar veren girişimciler yalnızca birkaç örnek. İş paslaşmalarının ve üyeler arası desteğin sonu gelmiyor. Ekibiniz hangi boyutlarda olursa olsun, Kolektif ailesinde size değer katacak insanlar bol keseden mevcut.
Etkinliklerimize misafir olarak gelen Murat Özyeğin, Nevzat Aydın, Hasan Aslanoba, Emre Kurttepeli, Cem Yılmaz, Nil Karaibrahimgil, Mirgün Cabas, Can Bonomo vb. gibi isimlerle işbirliği yapan ya da ulaşarak fikir danışan üyelerimiz var. Mutlubiev, tek kişilik başladığı serüvenini Kolektif’te tanıştığı bir yatırım grubundan yatırım alarak şimdi 10 kişiyi aşan ekibi ile devam ediyor. Scorp ekibi bize geldiğinde 200 bin takipçisi vardı, şimdi 3 milyonu devirdiler. İnfluanza ekibi hem birbirlerini hem de yatırımcılarını Kolektif’te tanıdı ve şimdi Berlin’de işlerini büyütmeye gittiler. Bizim en mutlu olduğumuz hikâyeler bu üyelerimizin yeşermesi ve aralarında sinerjiler oluşturması ile ilgili hikâyeler. İşbirliği yapan üye sayımız her geçen gün artarken, üyeler arası evliliğe bile tanıklık ettik.
Birçok üniversiteli gencin girişim fikirleri ve tabiri caizse yırtma planları yaptığını görüyoruz. Siz bu gençlere ne önerirsiniz, ne yapsınlar?
Hep şakasını yaparız, “don’t startup” diye bir kitap yazacağımızın. Bir startup hikâyesi kulağa ne kadar cool gelse de, kulağa gelen sadece başarılı olanlar oluyor. Zorluk ve başarısızlıklarından ziyade ‘mutlu son’ları biliriz. Startup işi çok ciddi bir iş ve başarılı olmak “yırtmak” için, fedakârlıklar, uzun geceler, zorluklar ile boğuşmaya herkesin hazır olması gerekiyor. Fikir ne kadar iyi olursa olsun, bir şirket yönetmek farklı bir kabiliyet ve sorumluluk sahibi olmayı gerektiriyor. Önerimiz, herkesin bunun farkında olması ve gerekli hazırlığı yapmaları, kendilerine tecrübe katacak “mentörler” bulmaları ve bitmeyen bir rollercoastera zıpladıklarını hissetmeleri.
Röportaj: Erkmen Özbıçakçı