Çok genç olmanıza rağmen muazzam başarılara imza atıyor ve bunu ara vermeden sürdürüyorsunuz. Üniversiteli okuyucularımıza da ilham olması adına bu enerjiyi nasıl sağlıyor ve koruyorsunuz?
Yiğit Karataş: Bu enerjiyi çoğu zaman kendimi zorlamam sonucu koruyabiliyorum. Saatlerim küçük bir odada çalışarak geçiyor ve bu pek de zevkli bir şey değil. Fakat herkesin hayatta büyük gayeler edinip üretmek adına savaş vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bunu her zaman başarı için yapmayı tavsiye etmem. Tabii başarı, yaptığınız şeyin ödülü olarak size geri gelecektir. Fakat yaptıklarınız her zaman ilgi görmeyebilir. Bunu kesinlikle ciddiye almayıp yaptığınız şeye sonuna kadar inanıp onu gerçekleştirmek için kendinizi zorlamanız gerekir. Bunun sonucunda kişisel başarıdan çok daha önemli bir şey elde etmiş olursunuz, bu da “insanlığa dokunmak” olur.
Umut Sağlam: Her şeyden önce doğru enerjiyi bulmak gerektiğini düşünüyorum, bizleri yanıltabilecek bir enerjiyle yola çıkıldığında motivasyon düzeyini aşağılara çekecek birçok etkenle karşılaşabiliyoruz. Gerçekleştirmek istediğiniz hedefler doğrultusunda hareket edebilmek her zaman sanıldığı kadar kolay olmasa da, işinize olan sevgi ve inancınız terazide ağır basan taraf olduğu sürece önünüzdeki engellerden ziyade her zaman sizi ileriye taşıyan unsurların izinden gider hale geliyorsunuz. Ben kendi adıma bu enerjiyi bulmak konusunda çok şanslı olduğumu düşünüyorum çünkü çok sevdiğim bir alanla ilgileniyorum ve bunu bir meslek olarak yapıyorum.
Eğitimin, sistemli çalışmanın oldukça önemli olduğu alanlarla ilgilisiniz. Çalışma programınızı nasıl oluşturuyorsunuz?
Yiğit Karataş: Çalışma programının kesin saatleri yok çünkü programım sürekli değişmekte. Fakat günde en az dört saat çalışmak benim için bir zorunluluk… Bir işçi gibi, ne olursa olsun, ne kadar yorgun olursam olayım çalışma odasına giderim ve çalışırım. Burada zor olan fiziksel yorgunluktan çok, zihinsel konsantrasyonun zorlaşmasıdır. Fakat bu, verdiğimiz “sanat, müzik ve insanlığa dokunmak” mücadelesinde önemsiz bir ayrıntıdır.
Umut Sağlam: Üzerinde odaklandığım her eserin bir olma süresi var, bu süreyi öngörmek ve buna göre bir program oluşturmak gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca, bestecinin hayatını araştırmak, aynı dönemde diğer sanat dallarında yaratılmış eserler hakkında bilgi edinmek ve felsefi bir altyapı oluşturmak eserleri daha iyi anlamamı sağlıyor.
Müzik hayatınızın tamamını kaplıyor mu? Farklı ilgi alanlarına da sahip misiniz? Müzik aleti bir nevi hayat arkadaşıdır her sanatçının. Onun dışında nelerle ilgilisiniz?
Yiğit Karataş: Müzik, hayatımın tamamını kaplıyor. Bazen dışarıda müzisyen olmayan insanları görünce imreniyorum. Şimdi onlar yerinde olsam güzelce, rahatça gezebilirdim diyorum. Fakat müzisyen olmak büyük bir disiplin ve sorumluluk sahibi olmak demektir. Hatta bu yüzden hayatımızda birçok şeyden vazgeçmek durumunda kalıyoruz. Ama bunun sonucunda aldığımız haz her şeye değer. Müzik dışında sporla çok ilgiliyim, sporun çoğu alanında başarılıyım bile diyebilirim.
Umut Sağlam: Şu anda eğitimimi dünyaca ünlü şef ve piyanist Daniel Barenboim’in Berlin’de kurduğu Barenboim – Said Academy’de sürdürüyorum. Bu kurumun diğer müzik okullarından farkı sadece müzik eğitimine değil aynı zamanda felsefe, tarih, edebiyat ve daha birçok kültürel konuda eğitim vermesi ve bu konuların aslında uğraştığımız alan ile tamamıyla bağlantılı olduğunu öğretmesi. Ben de saydığım alanlarda daha çok bilgi sahibi olmaya uğraşıyorum.
Eğitiminiz süresince size ilham kaynağı olan isimler kimlerdi? Üstelik tahminen çoğuyla da çalışma imkânı buldunuz!
Yiğit Karataş: Benim için ilham kaynağı olan, pek dışarılara bakmaya gerek kalmadan “budur” diyebileceğim kişi Fazıl Say’dır. Ne zaman bir şey mümkün değil gibi düşünsem, Sayın Say bana yapılabileceğini kanıtlıyor. Üretmek adına verdiği mücadele, insanlar için sağladığı bu hizmet bizler için çok önemli. Kendisine teşekkür ederim. Sonuçta verdiğimiz bütün çaba kendimizin ve insanların mutlu olması ve beraberce güzelce yaşayıp bu güzellikleri paylaşması için… Birbirimizi destekleyip beraber üretmek gayemiz olmalıdır.
Umut Sağlam: Hayat anlayışı olarak Daniel Barenboim bana büyük ilham kaynağı oldu diyebilirim, ayrıca çellist Nicolas Alstaedt, Daniel Müller-Schott ve Gautier Capuçon diğer idollerim arasında.
CSO bu ülkenin en önemli değerlerinden… Onlarla çalışmak, aynı sahnede yer almak nasıl bir his? Sizi en çok etkileyen ne bu konuda?
Yiğit Karataş: Cumhurbaşkanlığı Senfoni orkestrası Türkiye’nin en köklü orkestralarından biri. Bu kurumun yıllardan beri başarı ile bugünlere kadar gelmesi bizim için çok önemli. Bu bağlamda CSO ile tekrar sahne alacağım için çok şanslı hissediyorum. En son bundan yaklaşık yedi yıl önce CSO ile Çaykovski Keman Konçertosu’nu seslendirmiştim. Şimdi, yıllardan sonra kendileriyle tekrar müzik yapabilmek benim için çok heyecan verici. Bunu dört gözle bekliyorum.
Umut Sağlam: Her şeyden önce bir Ankaralı ve bir CSO sanatçısının öğrencisi olarak bu konser benim için çok özel. CSO, benim klasik müziği canlı olarak ilk duyduğum ve bana bu müziği sevdiren, öğreten orkestra… Şimdi bu orkestra ile aynı sahneyi paylaşacak ve J. Brahms İkili Konçerto’yu seslendirecek olmak gerçekten çok heyecan verici.
Röportaj: Erkmen Özbıçakçı