Her biriniz çok eski ve yakın arkadaşlarsınız. Nasıl bir araya geldi bu grup?
Ankara'da müzik camiası çoğunlukla birbirini tanır, destekler, herkes bir şekilde farklı projelerde bir araya gelir. Ankara bu anlamda aile gibidir; sıcak ve samimidir. Aramızda daha önce birlikte müzik yapmış olanlar var. Mesela Arya ve Çisem yıllar önce bir grupta birlikte çalıştıkları gibi çeşitli projelerde de birlikte yer almışlardı. Çisem ve Tuğçe'nin uzun süredir devam eden “Have Fun!” isimli bir grupları var. Yine Gözde ve Tuğba da müziğe birlikte başladı, birlikte yol aldı diyebiliriz. 2008 yılından beri devam eden “Lorenz” isimli klasik rock şarkılarından oluşan bir grupları ve ayrıca beste çalışmaları var. Hepimizin bir araya gelmesi ise ilk olarak DBG isimli yine Ankaralı bir organizasyon ekibi sayesinde oldu. DBG Organizasyon; Gitaristler Gecesi, Davul Bas Gecesi gibi çeşitli geceler düzenlemekteyken biz de Kadın Müzisyenler Gecesi ile etkinliğe katıldık. Bu etkinlik sayesinde çok değerli müzisyen dostlarımız oldu ve sadece kadınlardan oluşan kalabalık bir ekiple çeşitli yardım konserleri yaptık. Retro Queen üyeleri olarak bir araya gelmemiz ve sonrasında farklı bir projeyle birlikte müzik yapmaya devam etme isteğimiz de bu süreçte köklendi.
Hepinizin ayrı meslekleri var bir de! Aslında çok farklı alanlarda çalışıyorsunuz bir yandan. Bu durum müziğinizi nasıl etkiliyor?
Aslında Tuğba dışında diğer grup elemanlarının işleri müzikle ilgili diyebiliriz. Arya, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Teori-Komposizyon Ana Sanat Dalı mezunu. Grup dışında; piyano, teori, konservatuvar ve müzik okullarına hazırlık dersleri veriyor. Tuğçe, Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera-Koro Bölümü mezunu. Retro Queen dışında başka grupları da var. Bu gruplarında saksafon çalıyor ve vokal yapıyor. Çisem, Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu. Çevirmenlik yapıyor, başka gruplarıyla da aktif müzik hayatını sürdürüyor; ayrıca şahane vegan ev yemekleri, vegan pastalar yapıyor ve satıyor. Gözde, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Müzik Bilimleri Bölümü'nde araştırma görevlisi. Ankara’da sahnelenen çeşitli müzikallerde oynuyor ve şu sıralar Mayıs 2017’de sahnelenmeye başlayacak bir müzikalin yapımcılığını ve müzik yönetmenliğini de yapıyor. Tuğba ise avukat. Serbest avukatlık yapıyor, ayrıca Ankara Barosu Gelincik Projesi kapsamında şiddet mağduru kadın, çocuk, yaşlı ve LGBTİ bireyler için rehber avukat olarak çalışıyor. Bunlar dışında hepimizin başka özel zevkleri ve uğraşları da var. Farklı işlerle de meşgul olmamız müziğimizi geliştiriyor ve daha keyifli hale getiriyor.
Eski şarkıları yeniden yorumluyorsunuz. Epey de keyifli bir hal alıyor sizin elinizden geçtikten sonra. Peki şarkılara nasıl karar veriyorsunuz? Onları yeniden ortaya çıkarma sürecinde neler yaşanıyor?
Bu grubu kurma fikrinden sonra, hep birlikte oturup neler çalarız, neleri nasıl düzenleriz diye uzun uzun konuştuk ve hepimizin ortak zevkine yönelik şarkılar belirledik. Hiçbir zaman dinlemekten sıkılmadığımız, yaşatılmasını özellikle tercih ettiğimiz şarkıları seçtik. Şimdi de repertuarımıza sürekli yeni şarkılar ekliyor ya da daha önce çaldığımız şarkıları farklı şekilde düzenliyoruz. Kendi düzenlemelerimiz daha çok provalar sırasında ortaya çıkıyor, o an bir fikir geliyor ya da daha önceden birimizin aklına gelmiş bir fikri hayata geçiriyoruz. Önceliğimiz; 60’lar, 70’ler, 80’ler, 90’lar ve 2000’lerden klasikleşmiş şarkılarla birlikte, çok beğendiğimiz güncel şarkılara kadar geniş bir repertuar yelpazesini kendimize özgü düzenlemelerle yorumlamak ve Retro Queen soundunu yerleştirmek.
Bu beş kadının hiç anlaşamadığı oluyor mu? Aranızdaki bağın gerçekten çok kuvvetli olduğunu hissediyoruz elbette ama krizler de yaşanıyordur. Nasıl çözüyorsunuz?
Yaklaşık 1,5 yıldır Retro Queen var. Bugüne kadar içinden çıkamayacağımız, canımızı acıtan bir sorun yaşamadık. Hepimizin kendine özgü mükemmeliyetçi ve pimpirikli bir yönü olduğundan, tatlı tartışmalarımızın hepsi müzikle ilgili olmuştur. Aslında bu, hoşumuza da gidiyor çünkü grubumuzu ne kadar önemsediğimizi gösteriyor. Birbirimize şeffaf olmamız ve sorun olarak gördüğümüz şeyleri konuşmamız da bağlarımızı çok güçlendirdi. Ayrıca grupla ilgili konuşmaları herkes bir araya geldiğinde yapmaya özen gösteriyoruz. Buluşamadığımız zamanlarda, gün içinde zaten sürekli olarak mesaj yoluyla konuşuyoruz, aklımıza gelen fikirleri hemen paylaşıyoruz. Grupta bir kişinin özellikle istemediği bir şey varsa, diğerleri ısrarcı olmuyor ya da oylama yapıp karar veriyoruz. Herkes birbirinin fikrine ve isteğine saygılı. Birlikte uzun, keyifli bir yolculuğa çıktık ve tadını çıkarıyoruz.
Röportaj: Buğu Begüm Orhan