“Sinema” ortaya çıktığında henüz haritalarda dahi bulunmayan bir ülkeden bahsedeceğiz bugün: Polonya. O zamanlar Ruslar, Almanlar ve Avusturyalılar arasında bölüşülmüş olan bu sevimli Doğu Avrupa ülkesi İkinci Dünya Savaşı bitene kadar beyazperdede herhangi bir varlık gösteremedi. Büyük savaş sona erdiğinde ise SSCB’den Polonya’ya kaçan Aleksandr Ford’un öncülüğünde Polonya sinemasının ilk örnekleri verildi. Tüm sinemaseverlerin kabul edeceği gibi dünyanın en büyük sinema okulu olan Lodz Film Okulu da Aleksandr Ford’un girişimleri ile kuruldu. Bu okul uzun yıllar boyunca dünya sineması üzerinde saygınlığını korudu ve birçok deha yetiştirdi.
LODZ FİLM OKULU
Lodz’un adı geçmişken oradan yolu geçen yönetmenleri de anmazsak olmaz. İkinci Dünya Savaşı sonrasında bu okuldan mezun olan yeni nesil genç yönetmenlerden Andrzej Wajda, Andrzej Munk ve Jerzy Skolimowski yaklaşık on yıl boyunca ülke sineması domine etti ve bu isimler öncelikle Avrupa olmak üzere tüm kıtalarda büyük beğeni topladı. Polonya’nın dünyada öne çıkan ilk örneklerinden, 1957 yılında vizyona giren Kanal da bir Lodz mezunu olan Andrzej Wajda imzalıydı. Bu üç yönetmenin Cannes ve Venedik’te aldığı ödüller bir anda dünyanın ilgisini Polonya sinemasına ve Lodz Film Okulu’na doğru çevirdi. Daha sonra ise ikinci nesil olarak değerlendirebileceğimiz isimler Lodz’tan mezun oldular: Roman Polanski, Krzysztof Zanussi ve Krzysztof Kieslowski. Her biri sinema tarihine altın harflerle kazınmış isimler oldu…
80’Lİ YILLAR VE YÜKSELİŞ
Andre Wajda ve Krzysztof Kieslowski büyük bir yükselişe geçen Polonya Sineması, 80’lerde Altın Palmiye’li Demir Adam (1981, A. Wajda) ve Dekalog (1989-90, K. Kieslowski) filmleriyle en tarihinin en önemli eserlerini vermiş oldu. Sadece Polonya Devlet Televizyonu için yapılmış 10 bölümlük bir seriden oluşan Dekalog, bir anda tüm dünyada bir fenomen haline geldi. Bu ilgi karşısında Kieslowski serinin beşinci ve altıncı filmlerini biraz daha uzatarak yeniden çekti: Aşk Üzerine Kısa Bir Film (1988) ve Öldürmek Üzerine Kısa Bir Film (1987). Bu iki film Polonya’nın dünyaya açılan kapısı oldu ve ikisi de Cannes başta olmak üzere birçok festivalden ödülle döndü. Böylece Krzysztof Kieslowski adını bir daha hiç silinmemek üzere dünya sinema tarihine yazdırdı… 90’larda Kieslowski ve Agnieska Holland ile yükselişini tam gaz sürdüren ülke sineması, 2000’lere gelindiğinde de hepimizin ezbere bildiği Polanski’nin Piyanist filmiyle yine bir on yıla daha damgasını vurmayı başardı.
İZLEMENİZ GEREKEN 10 FİLM
1- Dekalog (1989-90) - Krzysztof Kieślowski
2- Üç Renk Üçlemesi / Trois Couleurs (1993-94) - Krzysztof Kieślowski
3- Piyanist / The Pianist (2002) – Roman Polanski
4- Öldürme Üzerine Kısa Bir Film / Krótki Film o Zabijaniu (1988) - Krzysztof Kieślowski
5- Demir Adam / Czlowiek z Zelaza (1981) - Krzysztof Kieślowski
6- Ida (2013) – Pawel Pawlikowski
7- Véronique'in İkili Yaşamı / La Double vie de Véronique (1991) - Krzysztof Kieślowski
8- Küller ve Elmaslar / Popiól i Diament (1958) - Andrzej Wajda
9- Sudaki Bıçak / Nóz w Wodzie (1962) – Roman Polanski
10- Aydınlanma / Iluminacja (1973) - Krzysztof Zanussi
Yazan: Tugay Şahin