Öncelikle Teneke Trampet ekibini tanıyarak, nasıl bir araya geldiğinizin hikayesini dinleyerek başlamak isteriz. Ve tabii bu şahane grup isminin hikayesini de…
Teneke Trampet 1998’de üç kişiyken İstanbul’da ve Ege’nin çeşitli kentlerinde sokak müziği yaparak kuruldu. Sonrasında yurtdışında geçirilen zamanlar, ayrılmalar, katılmalar derken şimdiki 5 kişilik kadrosuna ulaştı:
Cem Pulathaneli: Gitar, vokal, Egemen Özaltınkol: Davul, Ergin Kandemir: Gitar, vokal, Koray Bulut: Bas
Oğuz Tarihmen: Gitar, mandolin, üflemeliler, vokal. Grubun ismi Günter Grass’ın romanı ve Volker Schlöndorff’un romandan uyarladığı aynı adlı filmden geliyor. Teneke Trampet Nazizm’in yükseliş zamanlarında baskıcı bir dünyaya büyümek istemeyen, bunun için 3 yaşındayken kendini merdivenlerden aşağı atarak fiziksel büyümesini durduran Oskar Mazerath’ı anlatır. Oskar, rahatsız olduğu olaylarla karşılaştığında teneke trampetini çalar ve tiz sesiyle çığlık atar. Bu tiz çığlıkla etrafta ne varsa kırıp döker ve tepkisini gösterir. Kendimizi Oskar’dan çok farklı görmüyoruz; bireyi ve insanlığı baskı altına almak, özgürlükleri engellemek isteyenlere karşı çığlıklarımızı şarkılarımızla atıyoruz. Grubun isminin bir yanıyla da edebiyata ve sinemaya bir saygı duruşu olduğunu belirtmek isteriz. Teneke Trampet için müzik sadece bir sesler bütünü değil, aynı zamanda sözlerin de önemli rol oynadığı bir üretim.
Grup müziği yapmanın, sadece müzikte değil her alanda kolektif çabayla ortaya bir iş çıkarmanın böylesi zor olduğu bir dönem ve düzlemde, sizin için ne ifade ettiğini sormak isteriz. Nedir grup müziğinin zor ve kolay yanları?
Birlikte üretmek emek işi. Karşılıklı güven ve birbirinizi yüreklendirmekten besleniyor. Bunun için çok aynı kafada olmak gerekmiyor. Fikir ayrılıklarımız olduğunda birbirimizi anlamaya, ikna etmeye ve uzlaşmaya çalışıyoruz. Bunlar grup müziği yapmanın zor yanları. İş yükünü ve sorumluluğu paylaşmak da kolay yanları diyebiliriz. Grup olmak aynı zamanda “kolektif” sözcüğünün anlattığı gibi ortaklaşa, tekçi olmayan bir perspektifle ortak bir amaca yönelik olarak birlikte üretmek demek.
Sofar’da ‘silahsız’ı yayınladınız. Tepkiler nasıl? Ve hazır söz Sofar’dan açılmışken piyasanın katı kurallarını esneten, delen bir sosyal medya faktöründen söz etmeye başladık son dönemlerde. Sizin sosyal medyayla aranız nasıl? Müzik üretiminize, üretiminizi kitlelerle paylaşmak konusunda size nasıl katkıları var sosyal medyanın?
Aldığımız geri dönüşler çok olumlu. Ancak şarkıyı maalesef henüz yeterince duyurabilmiş değiliz. İnsanlar özellikle sözlerini çok beğeniyorlar günümüzde barışa ait sözleri duymaya herkesin ihtiyacı var.
Sosyal medyayı kullanma konusundaysa hiçbir zaman usta değildik, halen de değiliz. Ancak zamanla daha da yoğun bir şekilde kullanmaya devam ediyoruz. Bunu yaparken kendi çapımızda bir sürü yeni şey öğreniyoruz. Kuşkusuz artık sosyal medyanın yardımı olmadan ürettiğiniz herhangi bir şeyi kitlelere doğru düzgün ulaştırmak mümkün değil. Instagram’daki görünürlüğümüzü ve aktivitelerimizi giderek daha da arttıracağız. Spotify’daki takipçi sayımızı arttırmak da hedeflerimiz arasında.
Toplumsal meselelere olan ilginizden de haberdarız. Grup olarak müzik yapmanızdaki temel motivasyon nedir, nelerden beslenir Teneke Trampet?
Müzik yaparken pek çok şeyden besleniyoruz. Toplumsal olaylar bunun içinde en çok önemsediğimiz konu. Ama şarkılarımızda çeşitli anlatıcılar var. Hepsinin bir derdi, bir hikayesi var. Kimisi depremden, kimisi sendikal mücadeleden, kimisi de isyandan, aşktan, savaştan ya da azalarak geçen zamandan bahsediyor. Bunlara uygun ezgiler, ritimler, atmosferik sesler, riffler arayıp duruyoruz biz de. Zihninizle üretimde bulunurken görüp duyduklarınız sizi besliyor, ama aynı zamanda sanat eserlerinden de bilinçli ya da bilinçsiz olarak beslenebiliyorsunuz; başka müziklerden, romanlardan, şiirlerden, bazen bir film ya da fotoğraftan etkilenebiliyorsunuz. Teneke Trampet’in şarkılarında bir gazete manşetine, bir şiir dizesine, bir film repliğine rastlamak da olası.
Sokakları da sahne olarak kullandığınızı biliyoruz. Sokak müzisyenliğini hem sanatsal üretime sağladığı olanaklar hem de sizin için ne ifade ettiğini sorarak konuşmak isteriz.
Teneke Trampet müziğe başladığı dönemlerde bir süre sadece sokaklarda çaldı. Sokakta müzik yaparken dinleyicinizle herhangi bir aracı olmadan bir araya geliyorsunuz ve bu müzisyen için kolaylaştırıcı bir etmen. Aynı zamanda dinleyiciden hemen reaksiyon alındığından motive edici bir yanı var. Sokakta müzik yapmak bir yandan da müziği gündelik hayatın içine yedirmek, onun hayatın alışıldık bir parçası haline getirmek yolunda bir inisiyatif almak demek. Tabii sokak müziği yapmanın güzel yönlerinin yanında sınırlandırıcı yönleri de var; müziğinizi daha fazla sayıda dinleyiciye sunmak istiyorsanız -ki kendi müziğini üreten her müzisyen bunu ister- kayıt yapmak ve yayınlamak gerekir. Teneke Trampet de uzun süredir bu yolda ilerliyor.
Kimleri takip ediyorsunuz, ilham aldığınız isimlerden birkaç şarkı saymanızı istesek, okuyucularımıza da ilham vermesi, ufuk açması adına kimleri sayarsınız?
1- Severija Janusauskalte - Zu Asche, Zu Staub
2- Bülent Ortaçgil – Ayrıntılar
3- Müslüm Gürses - Kış Oldum – David, Bowie I’m deranged cover’ı
4- Roger Waters - Last Refugee
5- Tamino - Habibi
Röportaj: Erkmen Özbıçakçı