Öncelikle kurumunuzu tanıyalım. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin öğrenci ve akademik personelini nicelik ve nitelik bakımından nasıl değerlendiriyorsunuz?
İstanbul Bilgi Üniversitesi, bir hayalin, bir umudun gerçekleşmesi sonucunda doğdu. 1994 yılında Istanbul School of International Studies (ISIS) kuruldu. Girişimcileri, London School of Economics ve University of Portsmouth’tan destek aldılar. Yeni üniversitenin hayalini kuranlar her biri ekol olmuş akademisyenlerdi. Gülten Kazgan, Asaf Savaş Akat, Mete Tunçay, Uğur Alacakaptan bir solukta sayabildiklerim. 1996 yılında ilk kuruluşuna izin verilen vakıf üniversitelerinden biri İstanbul Bilgi Üniversitesi oldu. Kurucu kadronun ve felsefenin çekiciliği ile Türkiye’de özgürlükçü düşünceyi savunan ve yaşamak isteyen çeşitli alanlardaki akademisyenlerin, kendi alanında önemli özel sektör ve sivil toplum temsilcilerinin, yazarların, düşünürlerin BİLGİ’de ders vermek istemesi çok hızlı bir yükseliş ve ivme yakalamasını sağladı. Bu ivme sosyal bilimler alanında BİLGİ’nin Türkiye’nin eğitim yaşamına ve entelektüel hayatına önemli bir iz, bir anlayış, bir isim olarak geçmesini sağladı. BİLGİ yenilikçi, öncü olma misyonunu ilk günden itibaren korudu. Bugün de oluşturduğumuz bu geleneği sürdürüyoruz, genç akademisyenler hocalarının yerini alıyorlar, ancak ortak değerlerimizi kuşaktan kuşağa taşımakta başarılıyız.
Kuruluşunda sosyal bilimler alanındaki önemli bir boşluğu doldurmuştu BİLGİ. Bugün fakülteler, yüksekokullar, meslek yüksekokulları ve enstitülerimiz ile, tam teşekkülü bir üniversite olarak toplam program sayımız 150’yi aşıyor. 2018 yılı itibariyle öğrenci sayımız 27 bini, mezun sayımız 30 bini aşmış durumda. Dünyanın en büyük uluslararası üniversiteler ağı Laureate International Universities’in Türkiye’deki tek temsilcisiyiz. Öğrencilerimizin çok yönlü olmaları için gayret ediyoruz. Var olan potansiyellerini açığa çıkarmalarını, keşfetmelerini sağlamak için onları sürekli cesaretlendiren bir eğitim modelimiz var. Temel felsefemiz “yaparak öğrenme”. Bu sayede sadece nicelik bakımından değil, nitelik bakımından da her geçen yıl anlamlı bir büyüme kaydediyoruz.
Kurumunuzu diğer vakıf üniversitelerinden ayıran en dikkat çekici özellikler nelerdir? Buna bağlı olarak, bugüne kadar ne gibi Ar-Ge çalışmaları uyguladınız?
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde ezberlemeyi değil düşünmeyi; kabullenmeyi değil sorgulamayı, okul için değil hayat için öğrenmeyi hedefliyoruz. Her yıl kalite standartlarımızı geliştirmeye, akreditasyonlarımıza yenilerini eklemeye odaklanıyoruz. Bunları yaparken, öğrenme üzerine kurduğumuz eğitim anlayışımız ve uluslararası eğitim yaklaşımımızla BİLGİ’li öğrenciler henüz lisans eğitimleri devam ederken bir dünya vatandaşı olarak sektörü yakından tanıma şansı elde ediyor. Uluslararası atölye çalışmalarından yeni nesil laboratuvarlara ve stüdyolara kadar birçok alanda öğrencinin deneyim kazanmasını “yaparak öğrenmesini” sağlamaya çalışıyoruz. Örneğin iş dünyası ile akademik dünya arasında ortak çalışma alanı yaratan Bloomberg terminallerini barındıran Finans Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde eğitim alıyor öğrencilerimiz. Türkiye’nin ilk deneysel iktisat laboratuvarı olan BELİS’te iktisadı deneylerle, sorgulayarak öğreniyorlar. İletişim öğrencileri stüdyoda, mühendislik bölümü öğrencileri laboratuvarlarda, müzik bölümü öğrencileri stüdyoda kendi çalışmalarını yürütebiliyorlar, akademik yarışmalardan ödüllerle dönüyorlar.
İyi donanımlı birer dünya vatandaşı olmak üzere kendi yeteneklerini keşfederken öğrencilerimizin yanında oluyoruz. Üniversiteden mezun olunduğunda sadece bir diplomaya değil; alınan eğitimi destekleyen girişimci ruha ve özgüvene sahip olmaları gerekiyor. Yola çıktığımız ilk günden itibaren sahip olduğumuz yenilikçi vizyonu, yeni dünyanın ihtiyaçları doğrultusunda geliştirmeye devam ediyoruz.
Öğrencilerimiz geleceği, yeni iş imkanlarını, fırsatları üniversite eğitimi esnasında görme şansına sahip oluyorlar. Mimarlık Fakültesi öğrencilerimizin eseri “Carapace” bu yıl düzenlenen Venedik Mimarlık Bienali’nde sergilendi, Türkiye’den katılan tek üniversite olmanın gururunu yaşattılar bize. BİLGİ Hukuk öğrencileri, Türkiye’den ilk kez bir Hukuk Fakültesi’nin katıldığı Dünya Ticaret Örgütü’nün yarışmasında Avrupa birincisi ve Dünya ikincisi oldu. Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencilerimiz Şili’de katıldıkları Culinary Cup’tan altın madalya ile döndüler, mutfakta öğrendiklerini uygulayarak uluslararası başarıya imza attılar.
Burs imkanı hem öğrencilerin hem ailelerin tercih dönemindeki karar aşamasını etkiliyor. Bu durumda kurumunuzun vadettiği burs imkanı öğrencilere nasıl fırsatlar sunuyor? Bir vakıf üniversitesi olarak bu konuda devletten aldığınız destek yeterli mi ve alternatifleriniz nelerdir?
Yüksek öğrenim, Türkiye’de vakıf üniversitelerinde eğitim tercih edildiğinde önemli finansal fedakarlık isteyen bir duruma geldi. Hem iyi ve kapsamlı bir eğitim vermek, hem de bunu kabul edilebilir bir edim düzeyinde tutmak bütün vakıf üniversitelerinin temel hedefi haline gelmiş bulunuyor. BİLGİ, senelerdir üniversiteye kayıt aşamasında verilen burslar, başarıya, performansa dayalı veya ihtiyaca yönelik burslarla öğrencilerini ve onları çoğu zaman finanse eden ailelerini düşünerek önemli adımlar attı. Bugün itibarıyla BİLGİ öğrencilerinin % 85’i, çeşitli burslardan yararlanıyor. ÖSYS, başarı, spor, Uluslararası Bakalorya bursları bunların önemli bir bölümünü teşkil ediyor. Seçme ve yerleşme aşamasında öğrenciler ve aileleri burs kriterini öncelikli ele alıyorlar, bu son derece anlaşılır bir durum. BİLGİ’de oluşturmak istediğimiz ve başarılı olduğumuz geleneklerden biri de, kardeş, mezun indirimi gibi, BİLGİ ailesini genişletmeye ve sağlamlaştırmaya çalışan girişimler. Bütün bunlar bir araya geldiğinde, BİLGİ’de alınacak uluslararası düzeyde niteliği olan bir eğitim, günün zor koşullarına rağmen daima erişilebilir bir düzeyde tutulabiliyor.
Kampüsünüzde öğrenciler için sunduğunuz sosyal alan ve faaliyetlerden bahsedebilir misiniz? Hem bu faaliyetler öznelinde hem de eğitimin kalitesini artırmak amacıyla neler yapıyorsunuz?
BİLGİ, şehrin merkezinde yer alan 4 kampüsüyle öğrencilerine bir yaşam alanı sunuyor. santralistanbul Kampüsümüz Haliç’in kıyısında, geniş bir yeşil alanda kurulu. Bugün Enerji Müzesi olan Türkiye’nin ilk elektrik santralini içinde barındıran tarihi ve yaşayan bir kampüs. Öte yandan BİLGİ kampüslerinde yalnızca derslikler yok, İstanbul’un önemli etkinliklerine ev sahipliği yapan mekanlar da var. Her yıl düzenlediğimiz 1000’i aşkın bilimsel, sanatsal, sosyal ve kültürel etkinlikle, kentin merkezinde canlı bir kampüs hayatı sunuyoruz. “Okul için değil yaşam için öğrenmeli” mottomuzu sosyal etkinliklerle de gerçeğe dönüştürüyoruz. Üniversitemizin sosyal yaşantısı içinde öğrenciler ilgi alanlarına hitap eden çok sayıda kulübe katılabiliyor. Kulüpler, öğrencilerin fikirleri ve katkıları ile şekillenip onların yaratıcı faaliyetleriyle her geçen yıl büyüyor. Her yıl daha da güçlenen, merak uyandıran, ilhan veren, sorgulayan ve elbette eğlendiren etkinliklere imza atıyorlar. Öğrencilerimize sunduğumuz eğitim kalitesinin fiziki alanda artması için çalışmalarımız devam ediyor. Bu doğrultuda geçtiğimiz yıl santralistanbul Kampüsü’ne 5 dakikalık mesafede yer alan ek bir eğitim binası açtığımızı da eklemek isterim.
Girişimciliğe önem veren bir kurumsunuz. Hatta öğrencilerinizin geleceğin mesleklerini yapma potansiyelinden ziyade, onları yaratacak uygun ortam ve koşulları oluşturabilme yetkinlikleri üzerinde duruyorsunuz. Bu yaklaşım, iş dünyasıyla kurduğunuz entegrasyon ile birlikte nasıl bir sonuç veriyor?
Değişen dünyanın ihtiyaçları doğrultusunda gerekli yetkinliklerle donatılmış mezunlar yetiştirmek için üniversitelerin, öğrencilere bireysel, akademik ve profesyonel gelişim süreçlerinde kendilerini keşfetme, hedeflerini belirleme ve gerçekleştirme yolunda rehber olması gerekir. Ancak iş dünyası ile entegrasyon, kimi zaman yanlış anlaşılabiliyor. Üniversite, “evrensel” düşünebilen genç insanların yetiştiği istisnai bir mekandır. Doğal olarak piyasa ile, piyasada çalışan köklü kuruluşlar ile iş birliği, öğrencileri gelecek profesyonel yaşamlarına daha iyi hazırlar. Ne var ki üniversite eğitimi, yalnızca profesyonel yaşama hazırlanma dönemi değildir, bunun çok ötesine giden bir süreçtir. BİLGİ öğrencilerinin edindikleri özgürce düşünme, kendini sorgulama, olaylara ve olgulara çok geniş perspektiften bakma yetenekleri, onlara iş dünyasında karşılaşacakları zorluklara çözüm bulma konusunda önemli bir artı değer sağlıyor. Her iyi üniversite öğrencisinin de bu nitelikleri taşıması gerektiğini düşünüyorum. Bu nitelikleri haiz mezunların, doğal olarak daha yaratıcı, daha girişimci oldukları muhakkak.
Bağımsız bir araştırma şirketi tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, BİLGİ mezunlarının yüzde 72’si, mezun olduktan sonraki ilk 6-12 ay içerisinde iş buluyor. Bugün sayıları 30 bini aşan mezunlarımız, yalnızca Türkiye’de değil, tüm dünyada donanımlı, toplumsal sorumluluk bilincine sahip, yaratıcı, kendini sürekli olarak geliştirmeyi öğrenmiş, araştırma yeteneklerini geliştirmiş ve girişimci ruhlarıyla adlarından söz ettiriyorlar.
Mezunlarınızın birer ‘dünya vatandaşı’ olduğunu söylüyorsunuz. Bu niteliğin kazandırılması sürecinde yabancı dil eğitiminiz ve yurtdışındaki bağlantılarınız arasında nasıl bir bağ var?
Buna belki iki değişik boyuta bakarak cevap vermek mümkün. Birincisi, üniversitenin verdiği eğitim ve yarattığı ufuk menzili ile ilgili... İnsanlığın ortak kültürünü incelemek, öğrenmek, birincil kaynakları, özgün dilinden anlamaya çalışmak, önemli bir duygudaşlık ve evrensel düşünce kapasitesi geliştiriyor. Öğrencilerimize aldıkları eğitimle bunu verebildiğimizi söylemekten çekinmeyeceğim. İkinci boyutu ise uygulama ve yabancı dile hakim olma boyutu: BİLGİ, 2006 yılında katıldığı Laureate Uluslararası Üniversiteler Ağı’nın Türkiye’deki tek üyesi konumunda. Bu ağ sayesinde, öğrencilerimize önemli uluslararası fırsatlar sunuyoruz. Yabancı dil öğrenme alanında, İngilizce Hazırlık programımızın sahip olduğu CEA akreditasyonu programın uluslararası en yüksek standartlarla uyumlu olduğunu gösteriyor. ÖSYM tarafından yapılan açıklamaya göre, 2017 yılında e-YDS’ye katılan üniversite öğrenci ve mezunlarının puan sıralamasında, İstanbul Bilgi Üniversitesi tüm üniversiteler içinde 8., vakıf üniversiteleri içinde 3. sırada yer aldı. Bütün üniversitelerden katılımın olduğu sınavda yabancı dil eğitimine dair bilgi ediniliyor. Dünya vatandaşı olma iddiası taşıyan öğrencilerimizin yabancı dil eğitimine büyük önem veriyoruz.
Bunun yanısıra, Erasmus programı ve ikili anlaşmalar ile öğrenciler; 30’un üzerinde ülkede, 250'nin üzerinde üniversiteyle değişim, ortak program ve çift staj anlaşmalarıyla dünyanın kapılarını aralama imkanına sahipler. Ayrıca, İngilizce Hazırlık Programı'nda öğrenciler Amerika'da 16 farklı eyalette anlaşmalı 20 üniversite kampüsünde eğitimlerinin bir kısmını veya tamamını alabiliyor. Eğitim dünyasında bir marka olan University of London'a bağlı London School of Economics ile iş birliğimiz var. Öğrencilerimize sağladığı Üstün Başarı Programları sayesinde hem BİLGİ hem University of London diplomasına sahip olmaları mümkün. Oslo'dan Berlin'e pek çok Avrupa şehrinde dönemsel proje deneyimleri yaşaması için öğrencilerimizi destekliyoruz. Yüksek Öğretim Kurulu verilerine göre 2017-2018 yılı itibarıyla Türkiye’de en çok uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapan ilk 5 vakıf üniversitesinden biriyiz. BİLGİ öğrencileri, Türkiye’de de kalsalar yurtdışına da gitseler, gerçek bir uluslararası deneyim ediniyorlar.
Gün geçtikçe boyut atlayan dijital dönüşüm ve yapay zeka, geleceğin mesleklerini belirler durumda. Kurum olarak bu hızlı dönüşüm üzerine ne gibi inovasyon çalışmaları yapıyorsunuz?
Günümüz gençlerinin çok büyük bir bölümünün, henüz var olmayan mesleklere sahip olacağı konusundaki yaygın görüşe katılıyorum. Geleceğin meslekleriyle ilgili birtakım tahminlerde bulunmak mümkün. Fakat biz, gençlerimizi geleceğin mesleklerine tahminlerle değil, onların yetkinliğini en üst seviyeye çıkarıp içlerindeki girişimciyi ortaya çıkarmalarını sağlayacak bir eğitim anlayışıyla hazırlıyoruz. Burada girişimcilikten kastımız bir iş üretmek ve o işten para kazanmak ile sınırlı değil, bir bakış açısı, düşünce şekli... Gelecekte elbette meslekler farklılaşacak. Bu da geçmişte olduğundan muhtemelen çok daha hızlı biçimde gerçekleşecek. Yine büyük bir ihtimalle, geleceğin mesleklerinde bireylerin yetkinliklerine bağlı olarak girişimcilik ve inovasyon daha da önce çıkacak. BİLGİ’de bizim temel hareket noktalarımızdan biri, geleceğin iş hayatı içinde yer alacak öğrencilerimize bu yetkinliği kazandırmak ve gelecekteki eğitimi şimdiden şekillendirmek. Hayatın her alanında kendini gösteren dijital dönüşüm, yapay zeka ve 3D yazıcı teknolojisi gibi trendlerin, geleceğin mesleklerinde belirleyici olacağının bilincindeyiz. Tüm bu “trendleri” eğitim yaklaşımımıza yetkin bir biçimde entegre ettiğimizi düşünüyoruz. Ancak bir üniversite yalnızca dönemin “trend”leriyle de sınırlı kalamaz. Bizim hedefimiz, geleceğin yaşam tarzını belirleyecek, teknolojik devrimleri doğuracak ana felsefeyi anlayacak, biçimleyecek ve geliştirecek bir entelektüel ortamın oluşması. Bu açıdan çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz. Her zaman çağın yeni ihtiyaçlarını göz önüne alarak adım attık, BİLGİ öncü yenilikçi olma misyonunu bu anlamda da her zaman korudu. Bu misyon doğrultusunda, son olarak yeni bir yüksek lisans programı da başlattık: “Teknolojide Girişimcilik ve İnovasyon”. BİLGİ ve ATÖLYE iş birliğiyle düzenlenecek program, öğrenen ve öğreten değil; birlikte öğrenilen bir yapıya sahip.
Son olarak, tercih dönemindeki öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir?
Adaylar için heyecan verici, hatta gerginlik verici bir sürecin içindeyiz. Öncelikle sakin olmalarını ve iç seslerini dinlemelerini, hayatlarında ne yapmak istediklerine karar vermelerini öneriyorum. Genç bir insan için hayatta ne yapacağına karar vermesi hiç de kolay olmayabilir. O aşamada, ne yapmak istemeyeceklerini, nelere kesinlikle eğilimleri olmadığını sorgulayarak karar vermeleri de çok önemli. Sevdikleri bir işi yapmak için nitelikli bir üniversitede, yetkinliklerini keşfettikleri ve geliştirdikleri bir ortamda eğitim almalarını öneririm.
Öğrencilerin, okumak istediği bölümü elinden geldiğince doğru belirlemesi gerekiyor. “Hangi alanlara ilgi duyuyorum?” gibi soruları kendilerine yöneltmeliler. Üniversite araştırırken, onları dünya vatandaşlığına hazırlayabilecek okullara yönelmeliler. Uluslararası arenadaki başarılar, yurt dışı eğitim seçenekleri, işbirlikleri ve Erasmus gibi programlar kapsamında anlaşmaları olan okulları göz önünde bulundurmalılar. Eğitim, çoğu zaman bir aile geleneğidir. Ancak çok genç bir nüfusa sahip olan, inanılmaz sayıda yeni eğitim kurumunun son yirmi beş yılda ortaya çıktığı bir ortamda, aile gelenekleri çok da yönlendirici olmayabilir. Bu nedenle “gelenekleri”, duruşu ve iyi mezunları olan üniversiteleri tercih etmeleri de tavsiyeye değer.
Üniversitenin, öğrenci hayatına dair sunduğu imkanlar önemlidir. Seçilen bölümde ihtiyaç duyulacak teknik donanım ve kaynak yeterliliği var mı? Üniversite öğrenci yaşamı, sosyal gelişimini nasıl destekliyor? Kulüpleri var mı? gibi sorulara yanıt aramaları bu süreçte önemli. Elbette “Mezuniyetten sonra ne olacak?” sorusu da öğrencilerin akıllarına takılan bir konu. Bunun için de üniversitede kişisel yetkinliklerin gelişimi için neler yapıldığına, iş dünyası ile ne gibi bağlantılar olduğuna yanıtlar aranabilir.
Çok teşekkürler
Röportaj: Özge Yağmur