Müzik serüveni KASDAV Liseler Arası Müzik Yarışması’nda “En İyi Kız Solist” dalında birincilik ödülü almanız ile başladı. Peki, bu yarışmadan önce sizin hayatınızda müziğin yeri nasıldı?
Müzik benim için her zaman öncelikti ama KASDAV’da aldığım ödüllerin verdiği cesaretle bazı adımları atma kararı aldım diyebilirim. Yarışmadan önce de Ladies and Gentlemen İstanbul müzikal topluluğunda şarkı söylüyordum ve profesyonel olarak hayatimi müziğe kanalize etmek isteme fikri ufak ufak kanıma girmeye başlamıştı. Saint-Joseph’teki bir matematik öğretmenimin hem müzik hem okul beraber olmaz birini seçeceksin diye beni zorlaması ve benim inat etmem üzerine isler bu noktaya geldi. ☺ Şu anda önüm, arkam, sağım, solum müzik… İyi ki müzik… Hayatında yapmak istediği şeyi, tutkusunu erken yasta keşfedebilmiş şanslı azınlıktanım ben. Sevdiğim isi, sevdiğim insanlarla ve sevdiğim yerlerde yapmak inanılmaz büyük bir lütuf.
Amerika'da bulunan, dünyanın en iyi müzik akademisi olarak adlandırılan Berklee College of Music'e kabul edildiniz. Bu süreç nasıl gelişti?
Kabul edildim hatta mezun oluyorum. ☺ İnanılmaz bir macera yasadım ve hâlâ yaşıyorum. Okula başvuru surecimden itibaren başladı serüven. Mimar bir anne ve inşaat mühendisi bir babanın tek evladı olmak bir de üzerine Karadenizli bir Laz kızı olmak mesleki anlamda müzik seçme isteğini aileye belirtmeyi baya bir zorlaştırıyor. Annem bu hayattaki en büyük destekçim, o olmasa gerçekten sahip olduğum insani kalitelerin hiç birine sahip olamazdım. Berklee’ye girmek üzere sınava girme kararımı hep destekledi ama babamla pek öyle olamadı. Babam “Kızım bileğinde altın bir bilezik olsun, bir mesleğin olsun,” diyerek müziği meslekten saymayan tayfadandı maalesef. Ama ben ikisine de haber vermeden kaçak göçek gittim sınava girdim ve kabul edilince karşılarına geçip hadi ben gidiyorum dedim. ☺ Babamın bir lafı vardır, “Bu hayatta fırtına gibi olacaksın, genç, dinamik, attığın adımdan emin ol, gerisi hikâye zaten istediğini yaparsın. Para, pul bunlar boş, sen iste, isteğin için çabala zaten elde edersin…” bu lafı sürekli söyleyen babam hayatımla aldığım bu inisiyatife de saygı duydu ve bana izin verdi, destek oldu… Sonra da geldim yaban ellere. ☺
Kendinizi hedeflediğiniz yere ulaşmış görüyor musunuz yoksa size göre daha çok yolunuz mu var? İlerleyen zamanlardaki hedefleriniz nelerdir?
Kesinlikle hayır. ☺ Hedeflediğim yere/yerlere daha çok yolum, kazanmam gereken çok tecrübe, belki almam gereken yaralar, tatmam gereken bazı zaferler, düşe kalka aşmam gereken dağlar var… Ne var ne yok bilmiyorum ama şunu biliyorum ki hedeflerime ulaşmama daha çok var… İlerleyen zamanlarda öncelikle müziğini milyonlara duyurabilen bir şarkıcı olmak istiyorum. Bu isteğimi sadece Türkiye’de değil uluslararası platformlarda da gerçekleştirmek istiyorum. Uluslararası arenalarda ülkemi temsil edip birinciliklere adımızı yazdırmak istiyorum. Amerika’da yer aldığım müzikallerin Türkiye prodüksiyonlarında yer almak ve bu zevki kendi ülkemde de tatmak istiyorum. Hedefler büyük ve yol uzun… Karşıma çıkacak olan sürprizleri de heyecanla bekliyorum.
Bir konserde şarkı söylemek ile bir reklamı seslendirmek sizi aynı şekilde mutlu edebiliyor mu? Seslendireceğiniz reklamlara nasıl karar veriyorsunuz?
İkisinin de yeri bambaşka. Sahnede şarkı söyleyince karsınızdaki seyircinin gözlerinden, halinden, tavrından, size bakışından anında geri dönüş alıyorsunuz ve yaşanan adrenalin, salgılanan bilumum hormon sağ olsun kendinizi bulutların üzerinde hissediyorsunuz. En azından benim için böyle. Stüdyoda reklam kaydetmek bambaşka! Öncelikle reklam seslendirmek demek sesinizin devamlı gülümsemesi demek. Sahnedeyken şarkının hissiyatını hareketlerinizle de yansıtarak şarkıya destek olabiliyorsunuz ama reklamı seslendirirken kimse sizi görmüyor. Bir de reklamda pazarlanan bir urun, müşterinin istediği kişi olarak söylemek gerekiyor, sesinizle oynamak zorundasınız. Hiçbir reklamı “Bengisu” olarak söylemedim bugüne kadar, illa ki ben söylediğim için kendi kattığım bir şeyler var ama saf haliyle sahnede şarkı söyleyen haliyle bir “Bengisu” reklamlarda yok.
Sağlık sorunları yaşadığınız zor süreçler de geçirdiniz. Geçirdiğiniz bu süreçleri nasıl hayatınızda nasıl tanımlarsınız?
Yaşadığım dönemle ilgili söyleyebileceğim romanlarca cümle var… Çok zor, acı çektiğim, değiştiğim ama aynı zamanda da öğrendiğim, olgunlaştığım, kendime biraz daha yaklaştığım bir donem oldu. Hastane ortamında aylarca yatmak ve iki yıl boyunca hayatinizin hastaneye bağlı olarak devam etmesi gerçekten çok zor. Ama bu yaşadıklarımın hepsinin bir sebebi olduğunu düşünerek tüm bunları atlatmaya odaklanmak çok önemli. Ben ailem ve arkadaşlarım tarafından çevrelendim bu dönemde. Müzik yakamı bırakmadı, tam tersine daha fazla beste yapar, söz yazar oldum. Hayatin ne kadar anlık ne kadar hızlı olduğunu gördüm. Ve tüm bu yaşadıklarımdan sonra “İsyan Ediyorum” gibi ilk duyduğum anda içimde seller akıtan, tüylerimi diken diken eden bir şarkıyla geri dönmek beni inanılmaz mutlu ediyor.