Öncelikle Euroleuge Final Four başarısını kutlayarak başlayalım. Fenerbahçe, Galatasaray gibi ekiplere nazaran kısa süre önce kurulmuş bir takım olmanıza rağmen büyük bir başarı elde ettiniz. Nasıl gelişti Final Four süreci ve kısa sürede elde ettiğiniz bu başarının temel nedenleri size göre nelerdi?
İlk olarak kutlamanız için kendim ve takımım adına teşekkür ederim. Ben, Euroleague’de Final Four'a kalma başarımızı öncelikle takımımızda bulunan sporcularla teknik ekip ve yöneticilerimizin aile olmayı başarabilmesine bağlıyorum. Bana göre aile, bir bireyin birlikte zaman geçirmekten en çok mutluluk duyduğu yerdir. Ortak hedeflere giden yolumuzda, aile arasındaki görev dağılımımız ve yardımlaşmamız bu başarıyı ve başarıları getiriyor. İnşallah da nicelerini getirecektir. Tıpkı geçen sezon Eurocup Şampiyonluğu, Türkiye Ligi Şampiyonluğu, Türkiye Kupası Şampiyonluğu ve Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonluğu'nu kazandığımız gibi bu sezonu da dört kupa kazanarak kapatmak isteriz.
Bir de üniversite takımı olmak üzerinden konuşmak isteriz. Siz ülkemizin büyük kulüplerinin takımlarında da görev almış bir isimsiniz. Üniversite takımında oynamak nasıl bir his?
Üniversite takımı olmak çok güzel bir duygu ama Yakın Doğu Üniversitesi, Kuzey Kıbrıs'a uygulanan birtakım malum ambargolar sebebiyle maçlarını Kıbrıs'ta oynayamıyor. Dolayısıyla biz de maçlarımızı binlerce öğrencinin ve Kıbrıs halkının önünde oynama şerefine nail olamıyoruz. Kıbrıs halkının ve Yakın Doğu Üniversitesi'nin manevi desteğini sonuna kadar hissediyor ve onları gerek Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi'nde gerekse Avrupa’da en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyoruz. Bu sorunuzu önümüzdeki yıllarda bazı izinler alınır ve maçlarımızı Kıbrıs'taki kampüsümüzde oynayabilirsek daha güzel bir şekilde cevaplamak isterim.
“Üniversite takımı olmak çok güzel bir duygu ama Yakın Doğu Üniversitesi, Kuzey Kıbrıs'a uygulanan birtakım malum ambargolar sebebiyle maçlarını Kıbrıs'ta oynayamıyor. Dolayısıyla biz de maçlarımızı binlerce öğrencinin ve Kıbrıs halkının önünde oynama şerefine nail olamıyoruz.”
Ülkemizde kadın basketbolu, 1999’daki Galatasaray’ın Final Four başarısının ardından daha da göz önünde olmaya başladı. Nevriye Yılmaz, Birsel Vardarlı ve sizin de içinde bulunduğunuz bir altın jenerasyon yakalayan kadın basketbolumuzun bugünkü durumu hakkında neler söylemek istersiniz?
Öncelikle şunu söylemeliyim ki kadın basketbolu bence şu anda kesinlikle hak ettiği ilgiyi görmüyor. Biz Yakın Doğu Üniversitesi olarak 2016-2017 sezonunda Eurocup Şampiyonluğu'nu kazandık ve bu kupadaki yarı finalistlerin tamamı Türk takımlarıydı. Böyle olunca sanki Türkiye Kupası'nı kazanmışçasına basında gerekli ilgiyi görmedi. Dört Türk takımının herhangi bir branşta, Avrupa arenasında yarı finale kalması bence tarihi bir başarıdır. Bunun dışında kadın basketbolu birkaç ile sıkışmış bir görüntü veriyor ,daha fazla ilde yapılacak doğru yatırımlarla çok daha iyi noktalara geleceğimize inanıyorum
Dikkatimizi çeken bir başka şey de, takımdaki hemen herkesin bir köpeği, kedi olması. Ne hoş ve ilginç bir tesadüf. Kadın basketbolcu olmakla hayvanseverlik arasında bir bağlantı kurmak mümkün mü?
Hayvanseverlik tamamen insanın içinde olması gereken bir duygudur ve bunu kadın basketbolculuğa bağlamak çok doğru olmaz Ama ailelerimizden uzakta yaşamızdan ötürü belki de her gittiğimiz yerde bizle olabilecek bir yoldaş arıyoruzdur. :)
Kariyerinizde unutulmaz birçok an yaşanmıştır ancak en unutamadığınız maç ve en çok unutmak istediğiniz maç hangileriydi? Neden?
Unutamadığım maç değil ama maçlar dersek iki maç sayabilirim:
1- Galatasaray da Euroleague Şampiyonluğu'nu kazandığımız sezon yarı final de turnuvanın favorisi Ekaterinburg'a karşı oynadığımız maç
2- Geçen sezon Kadınlar Basketbol Ligi Final'inde Fenerbahçe'ye karşı oynadığımız ve şampiyonun son topta belli olduğu maç.
Bugüne kadar birlikte oynamaktan en çok keyif aldığınız 3 oyuncu ve karşısında oynamanın en çok zorladığı 3 oyuncu hangileriydi?
A Milli Takım arkadaşlarımın hemen hemen hepsiyle oynamaktan çok büyük keyif alıyorum ama oynamaktan keyif aldığım üç yabancı oyuncu saymamız gerekirse:
Tamicha Catchings
Courtney Vandersloot
Slyvia Fowless
Profesyonel sporcu olmanın ne denli büyük fedakarlıklar gerektirdiğini tahmin edebiliyoruz. Bir de profesyonel kadın sporcu olmanın zorluklarına dair konuşmak isteriz. Kariyerinizde bu noktaya gelene kadar en çok zorlandığınız noktalar neler oldu?
Bana göre her insan eşit yaratılmaz, hayatta insanlar için eşit olan tek şey zamandır. Herkes bir günü 24 saat yaşar. O yüzden biz profesyonel sporcular için en büyük fedakarlık kendi zamanımızdan yaptığımız fedakarlıktır.
Ülkemizde kız çocukları takım sporlarında sanki hep basketbol, futbola değil de voleybola yönlendirilir. Belki temas yoğun bir spor olmadığından ya da başka bir sebepten. Bu algıyı yıkan başarılar elde etmiş takımların içinde bulunmuş biri olarak bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu, kadın basketbolu için sadece ülkemizde yaşanan bir sıkıntı değil. Hemen hemen her ülkede olan bir sıkıntı. Lisanslı kadın voleybolcu sayısı, lisanslı kadın basketbolcu sayısının yaklaşık on katı olabilir. Bunu biraz basketbolun sert bir spor olmasına biraz da voleybola göre daha zor bir spor olmasına bağlayabiliriz. Bu konuda en büyük görev, velilere ve okullarda çalışan değerli öğretmenlerimize düşüyor. Doğru yönlendirme ve veli desteğiyle kadın basketbolcu havuzunun ilerleyen yıllarda daha da büyümesi en büyük arzularımdan birisidir.
“Eğer bir tane bile çocuk veya gencin basketbola başlaması ve kariyer planlamasında payım olabiliyorsa gerçekten çok mutlu olurum.”
Sizin sayenizde birçok genç ve çocuk basketbolla daha da ilgili oldular. Zor bir yol olduğu aşikar. Ancak bu yolun başındaki çocuklara, gençlere neler önerirsiniz?
Eğer bir tane bile çocuk veya gencin basketbola başlaması ve kariyer planlamasında payım olabiliyorsa gerçekten çok mutlu olurum. Basketbol da kendine kariyer planlaması yapan küçüklerimize ve özellikle de onların velilerine söyleyebileceğim tek şey "asla çalışmaktan vazgeçmesinler, başarı çalışarak ve emek harcayarak gelir."
Röportaj: Erkmen Özbıçakçı