Önce sizi tanıyalım. Kimdir Hasan Ataoğlu, nerede yaşıyor, neler yapıyor son zamanlarda?
20.03.1965 Tekirdağ'ın Hayrabolu ilçesinde doğdum. İlkokulu 3 yılda bitirip, devlet parasız yatılı olarak Galatasaray Lisesi'nde okumak üzere 1978 yılında İstanbul'a geldim. Okul sonrası çeşitli yayın evlerinde kitap kapakları, çizgi romanlar çizip sinema film afişleri yaptım. Hatırı sayılır reklam ajanslarında marka ürünlere grafik tasarımlar yaparken, çalışmalarıma askerlik görevimi yapmak için bir süre ara verdim. Askerliğim bittiğinde kendi işyerimi açarak çalışmalarıma kaldığım yerden devam etmeye başladım. Duvar ressamlığım bu yıllara rastlar. Büyük satıhları resimlemek oldum olası beni hep mutlu etmiştir. O yıllarda birçok ünlü markanın slogan olan yazı ve fotoğraflarını devasa binaların duvarlarına resmediyordum. Bunun yanı sıra büyük barların duvar ve tavanlarına konsept çalışmalar yaparak ismimi duyurmaya başladım. Bir taraftan da motosiklet, kask ve deri montların üzerine airbrush çalışmaları başlatarak böyle bir sektörün oluşmasını sağladım. Uzun yıllar bu tempoyla gitmekten sıkılıp dövme işine girdim. Benim dövmeye başladığım zaman, sayımız parmakla gösterilecek kadar azdı. Uzun ve zorlu bir süreç geçirdikten sonra daha verimli olabileceğime inanarak benim için huzurun adı olan Muğla-Dalyan'a taşınmaya ve çalışmalara orada devam etmeye karar verdim. Son 1 yıldır Dalyan'dayım, dövme ve airbrush çalışmalarıma buradan devam ediyorum.
Dövme yapmaya nasıl başladın?
Dövme yapmaya dövmecilere kızdığım için başladım. Birçoğunun resim altyapısı yoktu. Sadece ekipman kullanmayı bildikleri için ezbere dayalı dövme yapıyorlardı. Oysa benim için dövme katalogdan seçilip bedene nakşedilecek kadar basit bir kavram değildi. Resim bilgisi ve kabiliyeti yüksek olan ustaların elinde yapılmalıydı. Uzun lafın kısası bu düşüncelerle sektörün içinde buldum kendimi. 15 yıldır profesyonel olarak dövme sanatçılığı yapıyorum.
Türkiye’de ve dünyada en beğendiğin dövme sanatçıları kimler?
Çalışmalarını beğenerek takip ettiğim yerli ve yabancı dövme sanatçıları başta Paul Booth olmak üzere Pavel Angel, Robert Hernandez, Tin-Tin, Dmitriy Samohin, Tolga Cemal Sümer, Çağatay Ateş'tir.
İlk defa dövme yaptırmak isteyen herkes pişman olma endişesinden yakınıyor. İlk kez gelen birine ne gibi tavsiyeler verirsiniz? Nasıl bir dövme ile başlangıç yapmalarını önerirsiniz?
İlk defa dövme yaptıracak birisi ileri ki bir zamanda pişman olma kaygısı duyuyorsa yaptırmasın zaten. Bu kişinin henüz hazır olmadığını gösterir. Böyle kişilere asla dövme yapmam yapmıyorum da. İlk kez dövme yaptıracak birinin bana göre şöyle bir yol izlemesi gerekiyor. Önce hayatının sonuna kadar sıkılmayacağı bir desen bulması lazım yani deseni ile kesinlikle barışık olmalı. Nereye ve ne ebatta olacağı konusunda da net olmalı çünkü laf olsun diye dövme yapılmaz. Dövmenin geri vitesi yoktur. Kişilerin dövme seçimlerinde ekstrem bir durum olmadığı sürece tavsiye ya da yönlendirmede bulunmam. Tek tavsiyem dövme yapmaya yeterlilik belgesi var mı yok mu onu kontrol etsinler. Sırf kartvizitlerinde 'x tattoo' yazıyor diye kendilerini dönüşü olmayan bir yola sokmasınlar. Dövme yaptırmaya sarhoş gitmeyin, ruh haliniz kötüyse gitmeyin, dövmeci ile polemiğe girmeyin, aklınıza yatmadıysa bir başkasını deneyin, ucuzu istemeyin, hayatınız boyunca taşıyacağınız bir hayal ne kadar ucuz olabilir ki? Hijyen önemli, yapılan işleri görün, ikna olmadıysanız başka birine gitmek en doğal hakkınız...
Yaptığınız ilk dövme neydi, kime yapmıştınız?
Sanırım ilk yaptığım dövme bir Kızılderili portresiydi ve can dostum sonradan eniştem olan İbrahim Pekel'e yaptım :)
Asla yapmam dediğiniz dövme desenleri var mı?
Elbette, her dövme sanatçısının çeşitli nedenlerden dolayı asla yapmam dediği dövme desenleri vardır. Doğal olarak benim de kriterlerime uymayan ya da yapılacak olan desenlerden ötürü oluşabilecek arıza durumların sorumluluğunu taşımak istemediğim desenler var. Örneğin sevgili isimleri prensip olarak kesinlikle yazmam. Orak-Çekiç, gamalı haç siyasi parti logoları, bazı çok iddialı dini kelimeler vs.
Dövme bakımından bahsedelim biraz da. Dövmeye nasıl iyi bakılır?
Dövme bakımı işin en basit ve kolay tarafıdır. Dövme sanatçısının vereceği talimatları uygulamak yeterlidir. Dövme iyileşme sürecinde verilen kremi günde 3 kere uygulamak yeterlidir. Krem ismi vermiyorum her dövme sanatçısının tavsiyesi farklıdır.
Şu anda duvar boyama sanatından, havuz içi desenlere kadar farklı işlerle de uğraşıyorsunuz. Biraz bunlardan da bahsedelim mi?
Aslına bakılırsa benim asıl işim mekanların duvar ve tavanlarına dekoratif amaçlı görseller uygulamak. Geçen yıl güneyde bir hotelin havuz işini aldım. Havuzun içine standart mozaik ya da fayans döşemek yerine epoksi ile yalıtıp dünyada ilk kez iki epoksi arası 3D bir çalışma yaptım. 230 metrekarelik devasa bir çalışma oldu. 90 günlük bir uğraş sonucunda havuzun dibini ve yan duvarlarını deniz altı efektiyle en küçük ayrıntıyı dahi es geçmeyerek gerçekten olağanüstü bir eser çıkardım... Yani en azından ben öyle umuyorum :) En azından dünyada bir ilke daha imzamı attım ve bir sektörün daha doğmasına vesile oldum sanırım.
Neydi peki gidiş hikayeniz, sizi bu yolculuğa iten? İstanbul’a geri dönmeyi düşünüyor musunuz?
Ben zaten kasabada doğdum ve tüm çocukluğum kasabada geçti. Büyük şehirlere hayatım boyunca alışamadım. Öyle büyük paralar kazanmak, büyük kariyerler yapayım, büyük büyük hayaller peşinden asla koşmadım. Şehir hayatı benim yaratıcı tarafıma her zaman ayak bağı olmuştu. Hayatımı İstanbul'da kazanıyor ve orada idame ettiriyordum ve kozmopolit şehrin keşmekeşliği beni deli ediyordu. Hava kirliliği, trafik, kaos, dip ses ve büyük yapıların görüntü kirliliğinden insanların kalabalığından dem vuruyorum. Her ne kadar bunlarla beslenerek sanatımı icra etsem de psikolojim ve beden sağlığım iflas bayrağını çekmeye başlamıştı. Tam da bu sırada güneydeki havuz projesi patladı. Projeyi hayata geçirmek 3 ayımı aldı ve bu süreç içerisinde cennet gibi bir yerde olduğumu fark ettim. İşten arta kalan zamanlarımı buraları keşfederek geçirdim. İşimi bitirip İstanbul'a döndüğümde uyum sağlayamadığımı fark ettim. Tası tarağı toplayıp Dalyan'a geri dönerek buraya yerleştim. İstanbul'a bir daha geri dönmek mi, iş ve çalışma ya da ufak tefek tatil gibi kaçamaklar dışında ASLA...
Eskiye göre artık Türkiye’de de yaygın bir şekilde dövme yaptırıyorlar. Üstelik bu daha önceki zamanlarda, belli tarzdaki belli etnik grupların yaptığı bir gelenekken artık herkesin sevdiği bir tarz haline geldi. Bu anlamda Türk toplumunun dövmeye bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dövme yaptıranlarda büyük bir artış var. Dövmecilerde de artış var... Ama kendisini dövmeci sananlarda da büyük bir artış var. Bu işi layığıyla yapanların sonuna kadar arkasındayım. Ülkemizde dövme son birkaç yıldır emeklemeye başladı daha yolu uzun. Biz okumayan bir toplum olduğumuz için önyargılarımızda bu paralellikte ilerliyor. Etnik dövmelerin sevilme nedenlerinin başında popüler kişilerin bu dövmeleri tercih etmeleri gelmektedir. Kimse o dövmelerin ne ifade ettiğini, ne anlam içerdiklerini düşünmüyor, bunların kimsenin umurunda olduğunu sanmıyorum... Tamamen görseli beğendikleri için. Bizim milletin dövmeyi tamamen sindirmesi için biraz daha vakte ihtiyacı var.
Dövme yapmaya yeni başlayan, bu sanata ilgi duyan gençlere neler önerirsiniz?
Bu işlere gönül vermiş gençler bir daha düşünün :) Davulun sesi uzaktan hoş gelir ama kazın ayağı öyle değil... Yol yakınken kaçın kurtarın kendinizi... Demem o ki sil baştan dövmecilikle yolum kesişseydi anında topuklardım. Bu arada dövme yapmaktan bahsetmiyorum, insanlarla uğraşmaktan kastım. Yapılacak iş, çekilecek çile değil valla...
Son olarak, nedir hayalleriniz? Bundan sonra neler yapmayı planlıyorsunuz?
Uzun zamandır hayata geçirmek istediğim projelerim var. Sanırım burada bunları gerçekleştirmek İstanbul'da gerçekleştirmekten daha kolay olacak. Resim sergisi, kısa filmler çekmek, işlenmeyi bekleyen senaryolarım, anılarımı yazdığım otobiyografi tadında bir kitap başlıca projelerim arasında...
Teşekkürler
Röportaj: Tuğba Badal