İntihar haberlerine son

4dk okuma

İNTİHAR haberlerinden bir türlü kurtulamıyoruz. Hürriyet’in Bursa ekinde 15 Aralık’ta “Salih 3 hastaya hayat verecek” başlığıyla bir intihar haberi verilmişti.

Haberin Devamı

Haberde, intihar eden kişinin özel yaşamıyla ilgili ayrıntılar da yer alıyordu. Burada tekrarlamak istemiyorum, ama o ayrıntılar, yakın arkadaşlarından Ekrem Ulusoy’u çok kızdırmıştı. Haberi görür görmez o kızgınlıkla bir mail gönderdi:

“Haberi vermişsiniz; ama bu adam evliydi, ne sevgilisi? O Buket bir aydır onun Facebook sayfasında profil resmi. Yıkılan aile, karısı, çocukları bu haberi görünce tekrar yıkılacak. Hiç mi vicdanınız yok?”

Ben de Facebook’a baktım, gerçekten haberde yazılanlar doğrultusunda bir veri yok. Ama doğru olsa bile, yaşamını kaybetmiş bir kişinin özel yaşamına ait bilgilerin haberde yazılması mahrem alana tecavüz. Ayrıca öğretici ve özendirici nitelik taşıdığı için intihar yönteminin ayrıntılı olarak aktarılması da sakıncalı. Doğan Yayın İlkeleri “İntihar haberlerinde yönteme ilişkin özendirici ve öğretici ayrıntılara yer verilmemesini” öngörüyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün, intihar haberlerinde uyulması gereken kuralları da bu doğrultuda uyarılar içeriyor:

Haberde ölme kararında rol oynayan psikososyal nedenler aydınlatılmalı, altta yatan bir psikiyatrik hastalık varsa belirtilmelidir.

Haberin Devamı

İntihar, cesur bir davranış olarak sunulmamalı. Haber ilk sayfalarda, resimli, renkli ve intihar yöntemi ayrıntılı verilmemelidir.

Olay romantik ve gizemli bir davranış olarak gündeme getirilmemelidir.

İntihar bir çözüm yolu olarak gösterilmemelidir.

İntihar girişimlerinden sonra meydana gelebilecek ağır bedensel sorunlar -beyin hasarı, felç, vs- tanımlanmalı ve caydırıcı bir şekilde kullanılmalıdır.

Kurbana özenilebilecek nitelikler, dikkat çeken özellikler ve özel bir statü kazandıracak sunumlardan kaçınılmalıdır.

Kurbana intihar davranışıyla bir ün kazandırılmamalı, intiharın ün kazanmak için bir yol olduğu mesajı verilmemelidir.

Tercihen yalnızca ölümle sonuçlanan intihar davranışı haber yapılmalı ve haber kısa, resimsiz, intihar yöntemi bildirilmeden verilmelidir.

Ancak bu kuralların yeterliliği tartışılır. Zira Türkiye Psikiyatri Derneği’nin, (yukardaki kuralları alıntıladığım) intiharlarla ilgili açıklamasında da vurgulandığı gibi, intihar haberleri ile intiharların artması arasında doğrudan bir ilişki söz konusu. “Bir dönem Boğaziçi Köprüsü’nde intihar haberlerinin verilmesinin kesilmesinden sonra intihar girişimlerinin azalması, Avusturya’da intihar haberlerinin kısıtlanmasından sonra intihar olgularının azalması” bunun somut kanıtlarından.

Durum böyleyken ne kadar titiz davranırsanız davranın, intihar haberlerinin intihara yönlendirici etkisini yok etmeniz mümkün değil. Yazan açısından masum görünen intihar haberleri, intihara eğilimi olan ve psikolojik sorunları bulunan insanları olumsuz etkileyebiliyor. Hiçbir haber, insan hayatından daha değerli olamaz. Unutmayalım, Türkiye’de son 10 yılda intihar ederek yaşamını yitirenlerin sayısı 29 bin civarında, sadece geçen yıl intihar edenlerin sayısı 3 bin 189.

Haberin Devamı

O nedenle en doğrusu, kamu ünlüsü olmayan insanların intiharlarını hiç haberleştirmemek. Nitekim ‘Hürriyet Yazı İşleri’, ana gazetede bir süredir bu kuralı uyguluyor; kamusal görevi olmayan ya da tanınmamış kişilerin intiharlarına gazetede yer vermiyor.
Hem zaten Bursa’daki örnekte olduğu gibi gencecik bir işçinin intihar haberini yazmakta ne gibi bir kamu yararı var? Böyle bir haberi yazıp, bir de özel hayatını didiklerseniz yakınlarını üzersiniz, o kadar...

Haberin Devamı

Ah bu şablonlar!

Haberin Devamı

GAZETECİ milletinde biraz kolaycılık var sanırım. Yaratıcılığı zorlamak yerine bir şablon bulunca suyunu çıkarana kadar kullanıyoruz. En sık gördüğümüz şablonlardan biri “Film gibi...”; sanki haberler yaşamı yansıtmaz, filmler de oralardan esinlenmezmiş gibi...
Son günlerin moda şablonu “infaz”. Olur olmaz her cinayet haberinin başlığında “infaz” sözcüğüne rastlıyoruz. Hele bir de “kırmızı ışıkta infaz” başlığı var ki, Hürriyet sayfalarında da sık görüyoruz bu başlığı. 4 Kasım’da üçüncü sayfada “Şişli’de infaz” başlığı kullanılmıştı; 25 Aralık’ta ise “İstanbul’da mafya infazları” başlığıyla ilk sayfaya çıktı “infaz” sözcüğü.
Ama “infaz”, Türk Dil Kurumu sözlüğünde “yargıyı yerine getirme”, Dil Derneği sözlüğünde “yargılama sonucu verilen cezayı uygulama” olarak açıklanıyor. Buradan anlaşılacağı gibi infaz, hukuki eylemi ifade eden bir sözcük. Dikkat edilirse, cezaevlerinin adı bile “Ceza ve İnfaz Kurumu”, eskiden “gardiyan” adı verilen cezaevi personelinin adı da “İnfaz Memuru”.
Güvenlik güçleri ya da resmi görevlilerin yargı kararına dayanmayan “cinayetleri”ne “yargısız infaz” denilmesinin nedeni, infazın hukuki bir terim olması; her infazın yargı kararı gerektirmesi. İnfaz sözcüğünün yanlış kullanımın medyada yerleşmiş olması, yanlışı doğru haline getirmez. Kısacası cinayetleri, hukuki süreci anlatan “infaz” ile tanımlamak yanlış. Üstelik bu sadece dil yanlışı da değil. Hukuki bir sözcükle tanımlamak o cinayetlere meşruiyet kazandırabilir. Şiddeti, vahşeti perdeler. Hem cinayete infaz deyince, infaz edene ne diyeceğiz? İnfaz memuru mu? Lafı eğip bükmeden cinayete cinayet, katile katil demek en doğrusu...

Okurdan kısa kısa

Haberin Devamı

Sadık Baycan: 19 Aralık’ta gazetenizdeki “Sanayiden dönüşüm Güneşli’ye yaradı” başlıklı sayfa, bir reklam sayfası mıydı? Pek anlayamadım. Gerçi tepesinde “Güneşli bölge analizi” demişsiniz, ama yazıyı okuyunca gözlerim yaşardı. Aman Allah’ım ne övgü ne övgü. Koşup hemen oradan konut almak lazım diyorsunuz, bir de bakıyorsunuz altında Nurolpark’ın kocaman ilanı. Ismarlama analiz yazmışsınız ya da onlar yazmış siz yayınlamışsınız.

Aydın Cıngı: 21 Aralık’ta çıkan Keyif ekinde tiyatro sanatçısı Zihni Göktay ile yapılan söyleşide “yevmiye” anlamında iki kez “yömye” diye uydurma bir sözcük kullanılmış. Korkum, okurların bunu doğru sanması, yanlışın yayılması.

Mehmet Turgut: Şarkıcı? Güne kahkahalarla başlamamı sağlayan Hürriyet gazetesine çok teşekkür ederim. (Fotoğraf sanatçısı Turgut, 26 Aralık’ta çıkan Yeni Yıl ekinde kendisi için “şarkıcı” denilmesi üzerine Instagram’da yazdı.)

Musa Alioğlu: Cansu Çamlıbel’in röportajında İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Masume Ebtekar’ın “Peygamber Efendi’nin” dediği yazılmış. Sözünü böyle mi kullandı? “Efendimizin” olmalı diye düşünüyorum.

Not: Ebtekar, İngilizce “The prophet”, yani “Peygamber” demiş. Türkçeye çevrilirken de sadece “Peygamber” denilmesi yeterliydi aslında.

Leyla Karahan Hız: Bugünkü (26 Aralık) gazetenin ilk sayfasının sağ alt köşesindeki fotoğraflı haberde fotoğraf altı isim olarak Kral Hüseyin yazılmış. Bilindiği gibi, Kral Hüseyin 1999’da ölmüştü, fotoğraftaki Kral Abdullah.

E. Demiroğlu/ Tuncer Önal: Bugün (23 Aralık) Hürriyet sürpriz yaparak okuyucularına baharı getirdi! Ankara için verilen hava sıcaklığını 18 olarak görünce moralim yerine geldi. Belli ki bu yanlışlık gözden kaçmış.

Sezgin Tufan/ Bora Kılıçoğlu: İnternette gazeteyi okurken videoların otomatik açılmasını lütfen kaldırınız. Facebook’u kınarken ve bunu düzelttirirken bu sizin yaptığınız hiç doğru değil. Lütfen dayatma yapmayın.

Alkan Esin: 20 Aralık’ta Spor sayfasında Euroleague A grubu puan tablosu yanlış. Beşinci olan Unics Kazan üçüncü görünüyor. Euroleague’in resmi sitesine bakılmadığı açık.

Haberle ilgili daha fazlası: