Eğitim şirketi Aret Vartanyan Corporate Training (AVCT) 5.185 beyaz yakalı ile bir araştırma yaptı. Bu araştırmaya göre:
- Çalışanların yüzde 97’si Pazartesi işe gitmeyi iple çekmediğini söylüyor.
- Yüzde 81’i varlığının işyeri için önemli olmadığını, bir anlamda çarkın bir dişlisi olduğunu ve değiştirilebileceğini hissettiğini söylüyor.
- Çalışan erkeklerin yüzde 47’si, kadınların yüzde 73’ü mobbinge maruz kaldığını ifade ediyor.
- Yüzde 78’i yeterli parası olduğunda şu anki işini yapmayacağını söylüyor.
- Yüzde 71’i kendilerini şirket nezdinde değerli hissetmiyor.
- Yüzde 18’i çalıştığı kurumdan emekli olabileceğini söylüyor.
- 35 yaşüstü beyaz yakalıların yüzde 67’si ikinci bir kariyer yolu düşündüklerini belirtiyor.
- Yüzde 79’u hiçbir şekilde aidiyet hissi taşımadığını, koşulları daha iyi olan bir fırsat ile karşılaştığında işini değiştirebileceğini söylüyor.
- Gelir artış isteği değerlendirme dışı bırakıldığında çalışanların ilk beklentisi ‘ödüllendirilme/takdir görme’ Sonrasında samimi iletişim ve esnek çalışma saatleri geliyor.
- Eğitim beklentilerinde ise kendilerine değer yaratacak eğitim talepleri öne çıkıyor.
Çalışanların en üst düzeyden en temel düzeye kendilerini değersiz hissettiğini belirten Aret Vartanyan, temelde karşılıklı bir güven sorunu olduğunu söylüyor: “Değersiz hissetmek veya aidiyet duygusunun bitmesi iş sonuçlarına, o kişinin şirketteki iç iletişimine yansıyor. Bunu görebilmek için yöneticinin gözlemleri çok önemli. Bireyin yapılan işlere karşı mutsuz ve eleştirel yaklaşımı, projelerin bir parçası olmayı seçmemesi, sık tekrar eden hastalıklar, takvimlerin gecikmesi, eğlenceli konulardan bile kendini geri çekmesi gibi durumlar iyi ipuçlarıdır ve iyi değerlendirmelidir.
Çalışanlar da insanCEO’dan güvenlik görevlisine kadar şirketin bir bütün olduğu düşüncesinden hareket edersek, çalışanların insan olduklarını, iş yaşamı dışında da hayatları olduğunu, korkuları, sorunları olduğunu kabul etmek gerekiyor. Sadece kendine yansıyan sonuçlara odaklanmış, dinlemeyen, dinlediklerini duyamayan şirketler, eşini, çocuklarını, sevdiklerini, çevresindekileri dinlemeyip, onlara neler katabildiğine hiç bakmadan sürekli kendi istediği düzeni sağlamaya ve korumaya çalışan bireylere benziyor.
Yılda bir kez çalışanları toplayıp siz değerlisiniz, önemlisiniz demek, ya da doğum günü kutlaması gibi harcıalem uygulamaları yeterli görmek, eğitim vermiş olmak için eğitim vermek gerçekten hiçbir şey ifade etmiyor. Aidiyet duygusunun artmasına destek olacak çalışmaların bir metot içinde ve düzenli yapılması ile ancak gü ven sağlanıyor.”