Yeşil ekonomi 30 milyon iş yaratacak

1dk okuma

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli tarafından hafta içinde yayımlanan ve bilim adamlarının ‘son uyarı’ olarak vurguladıkları rapor tüm dünyada yankı uyandırdı. Rapor, 2015 Paris Antlaşması ile belirlenen hedeflerden şaşıldığını gösteriyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün araştırmasına göre ise hedefi tutturmak için çevreye daha duyarlı modellere yatırım yapılması halinde toplam 30 milyon yeni iş fırsatı doğabilir.

Haberin Devamı

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) hazırladığı küresel ısınma verilerini paylaşan rapor hafta içinde yayımlandı. Raporu hazırlayan bilim adamları bunun küresel ısınma için ‘son uyarı’ olduğunu belirtiyor. 195 ülke tarafından imzalanan 2015 Paris Antlaşması’nda küresel sıcaklık artışının bu yüzyılın sonuna kadar 2 derecenin altında tutulması hedeflenmişti. Ancak, IPCC raporuna göre hedef çok şaştı. Rapora göre önümüzdeki 12 yıl içinde karbon emisyonları yüzde 45 azaltılmazsa, küresel sıcaklık artışı 2 derecenin altında kalma yerine 3 dereceye doğru yükselecek. Bu düzeydeki bir artış ise yeryüzünde yıkıcı etkilere neden olacak. Buzullar eriyecek ve deniz seviyesi yükselecek, tarımda büyük oranda hasat kaybı olacak.

IPCC’nin raporunda açıklanan veriler pek iç açıcı değil. Oysa, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2018 Dünyada İstihdam ve Sosyal Görünüm Raporu, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir modellere yatırımın önemini ortaya koyuyor. Yeşil ekonomiye geçişin istihdam üzerindeki etkilerinin araştırıldığı bu raporda 2014 itibariyle dünya genelinde 1.2 milyar kişinin mesleklerinin direk olarak doğal kaynaklara bağlı olduğu belirtiliyor. Bunlara tarım, balıkçılık, madencilik, fosil yakıt kullanımına bağlı enerji alanlarında çalışan kişiler örnek gösterilebilir. Bu rakam küresel istihdamın yüzde 40’ını oluşturuyor. Araştırmaya göre eğer iklim değişiklikleri ve sıcaklık artışı bu şekilde devam ederse, bunun sonucunda da hedef tutturulamazsa 2030 itibariyle dünya genelinde 72 milyon kişi işini kaybedebilir. Çalışmada az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin bu durumdan en çok etkileneceği bölgeler olacağı vurgulanıyor.

Hedeflenen verilere ulaşılamasa da sürdürülebilirlik konusu özel sektörde son yıllarda hiç olmadığı kadar önemli bir hale geldi. Bilinçli organizasyonlar çevreye daha duyarlı, sürdürülebilirliğe uygun sistemlere geçiş yapmaya başladılar. Bu durum, yeşil ekonominin gelişmesine ve bu alanlarda yetkin olan personele daha çok ihtiyaç duyulmasına neden oluyor. ILO’nun 2018 Dünyada İstihdam ve Sosyal Görünüm Raporu da sürdürülebilirlik alanındaki gelişmelerin yeni iş fırsatları yaratacağını öngörüyor. Araştırmaya göre, hedeflenen 2 derecelik artışı tutturabilmek için yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, elektrikli araçlar gibi yeni teknolojilere yatırım yapılması 2030 itibariyle 24 milyon yeni iş fırsatının doğmasını sağlayacak. Bunun yanında, tüketimi azaltmak adına geri dönüşüm, yeniden üretim, tamirat gibi konuları içeren döngüsel ekonomiye yapılan yatırım ile de 6 milyon iş olanağı doğacak. Öte yandan, sürdürülebilirliğe uygun olmayan eski metotların terk edilmesi nedeniyle de 6 milyon iş kaybı olacak. Yenilenebilir enerji sektöründeki iş fırsatları oranında globalde yüzde 11’den fazla artış olacak. Üretim sektöründe 4 milyon, inşaat sektöründe ise 9 milyon iş yaratılacak. Elektrik üretimi sektöründe ise 2.5 milyon iş fırsatı oluşacak.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ
Çevresel sürdürülebilirlik yönetimi kapsamında hizmet veren mühendislik firması Altensis’in Kurucu Ortağı Emre Ilıcalı, bazı şirketlerdeki yöneticilerin, eğer sürdürülebilirliğe yatırım yaparlarsa ve çevre dostu önlemler alırlarsa şirketlerinin büyüme hızının kesileceği gibi yanlış bir düşünceye kapıldıklarını aktarıyor. Ilıcalı, belki artık fosil yakıtların kullanılmaması nedeniyle bu alandaki istihdam oranlarında azalma olabileceğini ancak yeni teknolojilerin ve çevre dostu uygulamaların kullanıldığı alanlarda çok fazla yetkin kişiye ihtiyaç duyulacağını belirtiyor. Sürdürülebilirliğin artık kesinlikle ayrı bir iş olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Ilıcalı, “Örneğin, gayrimenkul sektöründe mimar, mühendis, makine mühendisi, inşaat mühendislerine her zaman ihtiyaç var. Sürdürülebilirlikle ilgili konular da bunlardan ayrı değil aslında. Tüm mesleklerin kendi alanında sürdürülebilirlik konseptine göre çalışabileceği bölümler var” diye konuşuyor. Ilıcalı’ya göre bu nedenle eğitim sistemi bu durum göz önüne alınarak revize edilmeli ve her meslekle ilgili sürdürülebilirliği ön planda tutan personel yetiştirilmeli. Böylece bir kişide hangi meslekte olursa olsun sürdürülebilirliğe nasıl katkıda bulunurum diye bir bilinç oluşabilir. Sürdürülebilirlik konusunda Türkiye’deki şirketler de harekete geçmiş durumda. Kendi bünyelerinde bu konuda departmanlar kuranlar, sürdürülebilirlik yöneticisi pozisyonu açan şirketler bulunuyor. Ayrıca, ofislerini çevreye uygun bir hale getirenler de var. Ilıcalı’nın verdiği bilgilere göre Türkiye’de 320 yeşil bina sertifikası olan yapı bulunuyor. Yeşil bina sertifikası almaya aday yapımı devam eden bina sayısı ise 450 civarında. Bunun yanında, Türkiye’de inşaat sektörüne özel olarak sertifikalı uzman sayısı 150.

YAZILIMCIYA İHTİYAÇ ÇOK
Sürdürülebilirliğin yeni teknolojilere yapılan yatırımlarla birlikte gelişmesi nedeniyle yazılım tarafında çok fazla yetkin kişiye ihtiyaç duyulacak. Bunun yanında, her dalda mühendise de ihtiyaç bulunuyor. Örneğin, enerji tüketiminin ölçümü konusunda uzmanlaşan mühendisler, atık yönetimi mühendisleri giderek daha çok aranacak. Su gibi kısıtlı kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayacak mühendisler, hibrit ve elektrikli otomobillerin mekaniği konusunda uzmanlaşan yetkin kişiler için daha çok iş fırsatları çıkacak. Özellikle çevreye uygun yapıların oluşturulmasında tasarımcıların rolü de çok önemli olacak.

Haberin Devamı

SICAKLIK ARTIŞI VERİMİ DÜŞÜRÜYOR
ILO’nun raporuna göre sıcaklık artışı sağlık sorunlarını beraberinde getirirken çalışanların verimliliğini de düşürüyor. Hava sıcaklığı yükseldikçe özellikle açık havada çalışan işçilerin durup dinlenme ihtiyacı artıyor. Küresel ısınmanın 1995-2030 arasında 1.5 derece artması halinde bazı bölgelerde oluşan mesai saati kaybı ise şu şekilde:

Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası: