Ne derler bilirsiniz, iyi bir girişim ekibi, birden fazla iyi girişimin ortaya çıkmasını tetikler. 2014 yılında mobil işlerdeki uzmanlığı ile bölgede önemli bir üne kavuşan Pozitron’nun 100 milyon dolara satışına hep birlikte tanık olduk. O sıralarda, şirketin bünyesinde çalışanlar tarafından yepyeni bir girişimin temellerinin atıldığını henüz bilmiyorduk. 3 yıl birlikte çalışmanın ardından şirketten ayrılıp freelance çalışmaya başlayan 3 yazılımcı ve bir tasarımcıdan oluşan 4 kişilik ekip, kendi yaşadıkları problemi çözmek için yola çıkınca, kendi girişimlerini kurmaya karar verdi.
Bir girişimin ne demek olduğunun bile farkında değillerdi ilk zamanlarda. İlk adımda kendi işlerinde karşılaştıkları zorluğun üstesinden gelmek üzere buldukları fikri değerlendirmeye başladılar. Ellerindeki küçük demoyu bile anlatacakları bir çevreleri yoktu. Yine de yılmadılar, Linkedin üzerinden 200 ila 300 kişiye ulaşıp, tek tek insanları anlayıp her birine özel email attılar. Aldıkları dönüşler, yola çıktıkları ürünü neredeyse tamamen değiştirmelerine, ihtiyacı çok daha iyi anlamalarına yardımcı oldu.
Bu kez de ellerinde gerçekten talep uyandıracak bir fikir vardı ama bu fikre odaklanacak sermayeleri olmadığı için Startup Bootcamp’e katıldılar. Oradan elde ettikleri 15 bin avroluk tohum yatırımı tamamen işlerine odaklanmalarını sağladı. Hep ürüne, müşteriye ve yaptıkları işte en yeni ve en iyiyi yapmaya odaklandılar.
Gizem, yazılımın popüleritesini artırdı
Ürün çıktığında en popüler dönemlerini yaşayan Product Hunt’ta hafta boyunca zirvede kalmak, bu girişimi dünya çapında bir üne kavuşturdu. Bu noktada ekip ilgiyi artırmak için önemli bir taktik hamle ile özel bir beta sürüm geliştirdi. Tasarımcıların bu betayı kullanması için kişiye özel izinle kayıt hakkı verdiler. Böylece bu gizemli ama iş çözen yazılımın ünü giderek arttı. Paul Graham’ın makalelerinden ilham alan ekip, Product Hunt deneyimi sonrasında dünya çapında üne kavuşmakla birlikte işlerini daha fazla büyütebilmek için dünyanın en ünlü girişim hızlandırıcılarından Y Combinator’a başvurdu. İlk başvuruda kabul görmediler ama bir kez daha denediler. Karşılarına çıkan ilk soru şu oldu: “İlk başvurudan sonra ne değişti?”
Yanıtlamaları zor olmadı, çünkü Slack, Pinterest, Prezi gibi dünya çapında önemli şirketlerde çalışan 36 binin üzerinde kullanıcı ürettikleri uygulamayı kullanmaya başlamıştı bile.
Bu kez kabul edildiler. Yine de bu işten para kazanmanın yolunu henüz bulmamışlardı. San Francisco’da geçirilen 3 ay boyunca her gün çok yoğun çalıştılar, her gün final haftası gibiydi. Öncelikle uygulamayı fiyatlandırmayı başardılar ve kullanıcıların uygulama için ödeme yapacaklarından emin oldular.
Amerika’nın onlara en büyük katkısı büyük düşünmeyi öğrenmeleri oldu. Hızlı şekilde deneme ve doğruyu bulma kültürü onların hızlanmasını sağladı.
Tanınmış yatırımcılardan destek aldılar
Bu üç ay sonunda ise 1,2 milyon dolarlık bir yatırım alıyorlar ve bu yatırımı destekleyenler arasında silikon vadisinin en tanınmış isimleri yer alıyor. Twitter ve Twitch yatırımcısı Mike Maples, Airbnb ve Pinterest yatırımcısı Elad Gil ve Wuufoo kurucu ortağı Kevin Hale dikkat çeken isimlerden bazıları.
Yazılım geliştiricilerle arayüz tasarımcılarının sürekli yaşadığı iletişim problemine çözüm olmayı amaçlayan uygulama ile 2015 yılında yatırım aldıklarında 86 bin kullanıcıya ulaşmışlardı. Şu anda toplam 12 kişinin çalıştığı ekibin yazılımını, 181 ülkede aralarından Microsoft, Salesforce gibi şirketlerdeki çalışanların da bulunduğu 1 milyona yakın geliştirici ve tasarımcı kullanıyor. Bugün Silikon Vadisi’ne gittiğimde bana herkes bu girişimi soruyor ve tanışmak istiyor. Ben de 28 yaşında bir kadın girişimci olan Pelin Kenez ve ortakları Berk Çebi, Merih Akar ve İsmail Ceyhan’nın ortaya çıkardığı Zeplin’den bahsetmenin gururunu yaşıyorum