- Yapay zekâ firmaların yetenek yönetimi stratejilerini nasıl etkileyecek?
Gelecekte yapay zekâ gibi yıkıcı teknolojiler, firmaların yetenek yönetimi stratejilerini köklü bir şekilde değiştirecek. Çok değil, önümüzdeki 10 yıl içinde, mevcut yetkinliklerin yaklaşık yüzde 40-50’sinin dönüşmesi beklenmektedir. Bizim de farklı projelerimizde gözlemleyebildiğimiz, özellikle veri analizi, makine öğrenimi, yazılım geliştirme, siber güvenlik ve yapay zekâ yönetimi gibi teknik becerilere olan taleplerin şimdiden artıyor olmasıdır.
Şirketler, yapay zekânın yetkinliklerini geliştirmek ve verimliliklerini maksimize etmek için çalışanlarını sürekli olarak yeniden eğitmek zorunda kalacak. Aynı zamanda, yapay zekânın rutin ve tekrarlayan işleri otomatikleştirmesiyle yaratıcı ve stratejik düşünme becerileri ön plana çıkacak. Artık “Ben bu işi böyle yapmayı bilirim” demek yeterli olmayacak, “Ben bu işi nasıl daha iyi geliştirebilirim” kilit cümle olacak. İnsan zekâsının, yaratıcılık, analitik düşünme, duygusal zekâ gibi yetkinliklerinin yüzde 30-40 oranında artması öngörülmektedir.
Firmalar, çalışanlarının zekâlarını kullanma kabiliyetlerini geliştirmek için sürekli öğrenme ve adaptasyon becerilerini geliştirecek programlara yatırım yaparak, bu dönüşüm sürecinde rekabet avantajını sürdürebilecekler. Teknoloji geldi, insanın kıymeti daha azaldı diye düşünmek çok yanlış; yapay zekâ sayesinde gerçek insan zekâsından yararlanabileceğiz. Belki biraz ağır olacak ama, çalışanlarını sürekli gelişime doğru yönlendirmeyen firmaların zamanla yok olacaklarını göreceğiz.
YETENEK BULMAK DA TUTMAK DA ZOR
- Şirketler, yetenekleri çekmek ve elde tutmak için hangi yatırımları yapmalıdır?
Bu konu oldukça düşündürücü maalesef. Bugün hangi profesyonele sorsanız, en büyük dertleri yeteneklere ulaşabilmekte. Halbuki aile şirketleri arasında yaptığımız bir araştırmada, şirketlerin sadece yüzde 25’inin yetenek yönetimi programları mevcut. Hem yeteneği bulmakta zorlanıyoruz hem de sonrasında onu elde tutmak için yeterince kafa yormuyoruz.
Gelecekte şirketler, yeteneklerini çekmek ve elde tutmak için çeşitli stratejik yatırımlar yapmalıdır. Öncelikle, sürekli eğitim ve gelişim programlarına yatırım yaparak çalışanlarının becerilerini güncel tutmalıdırlar. Teknolojik araçlar ve online öğrenme platformları bu süreci destekleyecektir. Yetenek geliştirme programlarında da çok temel değişim beklenmektedir. Geçmişte daha çok bilgiyi vermek üzerine kurulu yetenek programları, artık bilgiyi kullanma ve bilgi ekosistemini tasarlama üzerine odaklanacak. Bu durum, standart eğitim programlarının yerine, mentorluk ve koçluk çalışmaları ve hatta çalışan memnuniyetini artırmak için sağlık ve refah (mindfulness) programlarına yatırım yapılması gerekeceğini göstermektedir.
Çok net görebiliyoruz ki, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 100 yıl önce söylediği gibi “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” sözü, bugün tüm dünyada kabul görmüş bir kavram haline gelmiştir.
Pandemi ile gelen ve artık geçmeyecek bir realite olan esnek çalışma düzenleri ve uzaktan çalışma imkânları sunarak iş-yaşam dengesini sağlamak da önemli bir faktör olmaya devam edecektir.
Rekabetçi maaş ve yan hak paketleri, kariyer ilerleme fırsatları ve anlamlı iş deneyimleri sunarak çalışanların bağlılıklarını artırmak, insan kaynaklarının en büyük unsurlarından biri olmaya devam edecektir. Asla unutmayalım, artık çok daha şeffaf bir dünyada yaşıyoruz. Konu para, kariyer gelişimi ve haklara gelince kimse çalışanlarını kandıramayacak.
LİDERLER KİLİT ROL OYNAYACAK
- Yetenek yönetiminde etkili bir liderlik yaklaşımı nasıl olmalıdır?
Liderler, gelecekte yetenek yönetiminde kritik bir rol oynayacak. Bir firma en etkili yetenek yönetimi programını uygulasa bile, eğer yöneticilerde o yetenekleri elde tutabilme kabiliyeti yoksa, geçmiş olsun.
Bugün ayrılan çalışanların yüzde 60’ı yöneticilerinin yaklaşımları nedeniyle işten ayrılıyor. Bana sorarsanız, iyi performans gösteren çalışanların oranı bu oranın çok daha üstündedir. Bugün en büyük problem, çalışanların ilham alacakları liderlerin yeterli donanıma sahip olmaması. Düşünsenize, öyle bir noktaya geldik ki gençler artık işi yapmak için gerekli tüm araçlara sahipler ve bilgiye ulaşabiliyorlar. Peki, diyeceksiniz, nasıl olacak da liderler ilham verebilecekler? Gençlerde daha halen olmayan çok önemli bir faktörü unutmayalım: deneyim!
Adaptasyon becerileri yüksek, yenilikçi düşünceye sahip, empati ve gelişmiş duygusal zekâlarını deneyimleri ile birleştirmeleri durumunda işte size ilham veren lider formülü. Üzerine de açık iletişim, karar alma süreçlerine dahil etme, sürekli geri bildirimi eklediniz mi, çalışanlarının yeteneklerini en üst düzeye çıkaracak ortamı oluşturmuş olursunuz.
Biz de deneyimimizden şunu söyleyerek tamamlamayabiliriz, kendini değiştiremeyeni değiştirecek bir dünya geliyor. Hazır mıyız?