PANDEMİ döneminde yaygınlaşan ve iş dünyasındaki önemli değişikliklerden olan uzaktan çalışma sisteminin sonuna mı gelindi?
Geçen yıl küresel ölçekte ofise dönüş çağrıları artmış; bu çağrılar Tesla ve Google gibi teknoloji devleriyle başlamıştı. Ardından 10 şirketten 8’inin 2024’te ofise dönüş planladığına yönelik araştırmalar gündeme gelmişti. Son olarak video oyunu yayıncısı Rockstar, Grand Theft Auto VI’nın üretimini tamamlamak üzere, haftanın beş günü ofise dönüşü zorunlu kılan şirket oldu. Amazon ve Meta gibi şirketler üç gün ofiste çalışmaya geçti; Disney ve KPMG çalışanlarını dört gün ofise bekliyor. Uzaktan çalışmayı en sert şekilde eleştiren Elon Musk ise Tesla ve X’teki tüm personelin tam zamanlı olarak ofise dönmesini sağlıyor.
Peki, bu konudaki araştırmalar neler söylüyor?
KÂRLILIĞI ARTIRIYOR
İşverenler, esnek çalışmanın çalışanların üretkenliğini azaltacağından endişe ederken, yapılan bir araştırma bu endişeleri boşa çıkardı. İngiltere merkezli akademik dergi Nature’da yayınlanan bir araştırma, hibrit çalışmanın iş tatminini artırdığını ortaya koydu.
Çalışma, Çinli bir seyahat acentesi olan Trip.com’un 1600’den fazla çalışanını iki gruba ayırdı ve onları iki yıl boyunca takip etti. Bir grup haftanın beş günü ofisten çalışırken, diğeri üç gününü ofiste, iki gününü de evde geçirdi. Hibrit çalışanlar iş tatmininin arttığını gösterdi. Bu çalışanların işten ayrılma oranı da üçte bir oranında azaldı. Bu etki özellikle yönetici olmayan çalışanlar, kadınlar ve işe gidiş gelişleri uzun olanlar üzerinde belirgin oldu.
Araştırmanın sonuçlarına göre, hibrit çalışmada herhangi bir olumsuzluk olmadı. Araştırma, hibrit çalışmanın çalışanların performansı veya üretkenliği üzerinde ölçülebilir bir etkisinin olmadığını ortaya çıkardı. Yöneticiler de çalışmaya katıldıktan sonra bunu daha fazla desteklediler. Araştırmada ayrıca, hibrit çalışmanın bireyin yıllık maaşının yaklaşık yüzde 50’sine mâl olduğu tahmin edilen işten ayrılma oranlarını da azalttığı ve böylece şirketlerin kârlılığını artırabileceği sonucuna varılması da dikkat çekti.
TÜRKLERE GÜNDE 69 DK KAZANDIRDI
Amerikan Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosu’nun (NBER) ‘Evden Çalışırken Zaman Tasarrufu’ başlıklı araştırması ise, ‘uzaktan çalışanların yol derdinin olmaması nedeniyle zamandan kazandıklarını’ ortaya koydu. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 27 ülkede yapılan araştırmaya göre, çalışanlar uzaktan çalışma ile günlük ortalama 72 dakika kazandı. Ancak bu sürenin yüzde 40’ını yine işe harcadı. Çalışanların kendilerine ayırdıkları zaman ise yüzde 34’te kaldı. En fazla zaman tasarrufu 102 dakika ile Çin, 100 dakika ile Japonya ve 99 dakika ile Hindistan’da. En az süre ise 51 dakika ile Sırbistan, 54 dakika ile Polonya ve 55 dakika ile ABD’de. Zaman tasarrufundan işe ayrılan zamanın oranı Türkiye’de ise yüzde 39 oldu. Yani Türkiye’de çalışanlar yoldan tasarruf ettikleri günlük ortalama 69 dakikanın 27 dakikasını yine işe harcadı.
‘YÜZDE 80’İ DAHA İYİ DİNLENİYOR’
International Workplace Group’un 1000 kişi ile yaptığı yeni bir araştırmaya göre ise, beş çalışandan dördünün (yüzde 80’inin), hibrit çalışmanın sunduğu daha fazla esneklik nedeniyle genel refahlarının önemli ölçüde arttığını söyledi. Araştırmaya göre, çalışanların üçte ikiden fazlası (yüzde 68’i) hibrit çalışma sayesinde fiziksel sağlıklarının iyileştiğini belirtirken; yüzde 54’ü hibrit çalışma sayesinde daha fazla fiziksel egzersiz yapabildiğini; yüzde 58’i daha sağlıklı yemek hazırlamak için zaman ayırmaya başladığını; yüzde 68’i önemli ölçüde daha kaliteli ve daha tutarlı uyku düzenlerinin keyfini çıkardığını ve yüzde 80’i daha iyi dinlenmiş hissettiğini dile getirdi.
‘ÇALIŞANI ELDE TUTMA ARACI’
Aynı araştırma, verimlilik açısından çalışanların dörtte üçünün (yüzde 74’ünün) hibrit modelde çalışırken daha üretken olduklarını ortaya koydu. Yüzde 76’sı ise daha motive olduklarını bildirdi. Çalışanların yüzde 85’i ise, hibrit çalışmanın iş tatminlerini artırdığını ifade etti.
İK liderleri de hibrit çalışmanın etkisi konusunda aynı derecede olumlu bir görüş paylaştı. International Workplace Group’un başka bir raporuna göre, beş kişiden dördü (yüzde 86’sı) hibrit çalışmanın artık çalışanlar arasında en çok talep edilen sağlıklı yaşam faydalarından biri olduğunu belirtti. Yüzde 85’i ise hibrit çalışmanın ‘etkili bir elde tutma aracı’ olduğu belirtildi. Ayrıca çoğunluk, modelin çalışanların ruh sağlığına faydalı olduğunu (yüzde 88) ve çalışan verimliliğini artırdığını (yüzde 85) belirtti.
GELENEKSEL EKİP Mİ, ÇALIŞAN REFAHI MI?
AMERİKAN iş dünyası dergisi Forbes’ta yayımlanan bir makalede, ofise dönüş talebinde bulunan işverenlere ‘geleneksel yöntemler mi, çalışanlarınızın refahı mı?’ sorusu soruldu. Makalede, şirketlerin uzaktan çalışma politikalarını korumaları için üç neden, şu sözlerle ifade edildi:
- Ofise dönüş çağrısında bulunan yöneticilerin hepsi benzer bir konuşma tarzına sahip: Ofis içi yetkiler hesap verebilirliği teşvik edecek. Ancak, ofiste zorunlu çalışma süresinin üretkenliğin anahtarı olduğunu düşünmek, gerçek sorunu maskeliyor. Gerçek şu ki, çalışanların yüzde 47’si, ofis içi deneyime geri dönmeye zorlanırlarsa işlerini bırakacaklarını söylüyor. Dünya genelinde yapılan birçok araştırma da esnek çalışmanın verimliliği artırdığını ortaya koydu.
- Dört yıllık yaygın hibrit ve uzaktan çalışmaya rağmen birçok yönetici hâlâ işbirliğinin aynı çalışma ortamında sağlanabileceği izlenimine sahip. Ancak küresel şirketleri düşünün... Haftada 40 saat boyunca küresel bir iş gücünü aynı ofiste bulmak neredeyse imkansız. Bu, uluslararası işgücünün etkili bir şekilde işbirliği yapamayacağı anlamına mı geliyor?
- Uzaktan çalışmanın şirket kültürüne zarar verdiğini söyleyen eleştirmenler tamamen yanılıyor. Acı gerçek şu ki, ofise dönüş talimatı kötü bir organizasyonel ortamı düzeltemez. Fiziksel yakınlık kesinlikle daha geleneksel katılım ve ekip oluşturma biçimleri sunabilir, ancak bu, çalışanlarınızın ihtiyaçlarından ödün vermeye değer mi? Yardımcı olabilecek şey, çalışanlara kendilerini rahat hissettikleri zaman ve yerde kültüre ve ekip bağlarına katılma özerkliğini vermek. Çalışanları iş-yaşam dengesinden feda etmeye ve faaliyetlere katılmaya zorlamak, çökmekte olan bir temel üzerine ev inşa etmek gibidir. Bunun yerine kültüre nasıl yaklaşabileceğinizi ve temel değerleri nasıl oluşturabileceğinizi yeniden keşfedin.