Sürdürülebilirlik bana göre bir yaşam şekli. Bu yaşam şeklinde, yapılan her işte, atılan her adımda çevresel ve sosyal etkimiz nedir diye sormak, uzun vadeli düşünmek, sadece kendi çıkarımızı değil etrafımızda bulunan tüm varlıkların çıkarını düşünmek gerekiyor. Başta kolay gelmiyor ama ilk adım farkındalığın sağlanması ve bilincin oluşması ile atılıyor. Uzun vadeli düşünmek buradaki en önemli kilit noktalardan biri… Kızılderililer bir karar almak için yaşlılar meclisini toplar bu kararın ileriki kuşaklara nasıl etkiler yaratacağını tartışırlarmış. Biz kararlarımızı alırken bizden sonraki kuşakları ne kadar düşünüyoruz?
Kurumsal sürdürülebilirlik ise, sadece kendi çıkarını değil bütün sistemin çıkarını gözeten, ekonomik getiriyle çevresel ve sosyal faktörleri bir arada dengeleyen ve bu yaklaşımı ölçülebilir hale getiren bir işletme modelidir. Buradaki kritik sorular şunlar: Nasıl iş yapıyorsunuz? Nasıl para kazanıyorsunuz?
Sürdürülebilirlik ne fayda sağlıyor?
Aslında sürdürülebilirlik yaklaşımının işletme içinde farkındalığını yaratmak, bu yaklaşımı tüm operasyonlar içinde kullanmak başta işletmeler için bir ek maliyet olarak görülebilir. Ancak uzun vadede, işletmenin imajının geliştirilmesi, maliyetlerin azaltılması, daha bilinçli müşteri kitlesine ulaşılması, müşteri sadakatinin arttırılması, verimliliğin arttırılması, risk yönetiminin daha etkin hale getirilmesi, çalışanların motivasyonun yükseltilmesi ve şirkete olan bağlılıklarının arttırılması ile markanın değerlenmesi gibi birçok faydası olduğu görülecektir.
100 FİRMA RAPORLUYOR
Türkiye’deki şirketler bu konuda ne kadar başarılılar?
Türkiye’de IMKB BIST Sürdürülebilirlik Endeksinin faaliyete geçirilmesi, sürdürülebilirlik raporu yazan firma sayısının her yıl artması önemli gelişmeler. Ayrıca entegre raporlamanın da yavaş yavaş işletmelerin gündeminde yer almaya başladığını söyleyebilirim. TÜSİAD’ın 2016 yılında yayınladığı “Kurumsal Raporlamada Yeni Dönem; Entegre Raporlama” çalışması bu konuda bir kaynak niteliği taşıyor. 17 Şubat’ta Prof. Dr. Güler Aras’ın önderliğinde ERTA’nın (Entegre Raporlama Türkiye Ağı) kuruluşunun Borsa İstanbul IMKB’de gong töreni ile ilan edilmesi de son derece olumlu bir gelişme.
Türkiye’de 2012 yılında konu ile ilgili tezimi yazarken sürdürülebilirlik raporu yazan firmaların sayısı 60 civarındaydı. www.kurumsalsurdurulebilirlik.com sitesinin açıkladığı verilere göre, Türkiye’de şu anda 100’e yakın firma sürdürülebilirlik raporu hazırlıyor.
Siz kendi şirketinizde sürdürülebilirlik çalışmalarına ne zaman başladınız?
Paris’te gerçekleştirilen COP 21 toplantısı bizim için bir dönüm noktası oldu. Sadece devletlerin üzerlerine aldıkları sorumluluğun yeterli olmadığı ve şirketlerin de mutlaka sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması adına ciddi çaba sarfetmeleri gerektiği gerçeğinden yola çıkarak, BM Küresel İlkeler Sözleşmesine 1 Nisan 2016’da imza attık. Sonrasında sürdürülebilirlik konusunda danışmanlık alarak, insan kaynakları ve pazarlama departmanının katılımıyla sürdürülebilirlik ekibi oluşturduk.
Şirket üst yönetimine ve tüm departman yöneticilerine sürdürülebilirlik ile ilgili bir sunum yaptık ve hangi adımları atacağımızı kendileriyle paylaştık. Hem çalışanlarımız hem de diğer paydaşlarımızdan elde ettiğimiz geri bildirimler doğrultusunda önceliklerimizi belirledik. Bu öncelikler ve anket sonuçlarımız ile ilgili videolar çekerek tüm ofisimizle paylaştık. Sürdürülebilir Film Festivali organizatörleri ile anlaşarak şirketimizde film gösterimlerine başladık. Yeni yıl partimizde BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni anlatmak için “2017 için 17 Dilek” temasını kullandık. Ayrıca çalışanlarımıza sürdürülebilirlik bakış açımızı anlatmak için her cuma belli sayıdaki çalışanımızla CEO kahvaltıları düzenliyoruz.
Şu ana kadar hayata geçen projelerden ne gibi sonuçlar elde ettiniz?
Şirketimizde sürdürülebilirlik konusunda bir farkındalık oluşturmaya başladık. Kiralık araba seçimlerinde hybrid model alternatifini sunmaya başladık. Bu da taşıt filomuzda giderek artan bir hybrid kullanımı yarattı. İK uygulamalarımızda birtakım değişikler yaptık ve son birkaç ay içinde şirketten ayrılmalarda düşüş yaşadık. İletişim bütçemizdeki basılı malzeme giderlerini yüzde 40 düşürme kararı aldık. Bunun yerine çevre dostu ve teknolojik çözümlere yöneldik daha fazla ağırlık veriyoruz.Verimliliğin arttırılması, inovasyon ve şirket içi girişimciliğin arttırılması ve 2020 yılına kadar Entegre Raporlama’nın hayata geçirilmesi hedeflerimiz arasında.
CEO'LARIN BAŞARI KRİTERLERİNDEN BİRİ
2014 yılında Mc Kinsey’in yaptığı araştırmaya göre 2010 yılı ile karşılaştırıldığında CEO’ların en çok önem verdiği ve ilk üçte önem verdiği konular arasında sürdürülebilirlik her yıl artan bir grafik çiziyor. 2015 yılının başında dünyanın en iyi CEO’larını seçerken Harvard Business Review, değerlendirme metodolojisini geliştirerek kriterlerin içine yüzde 20 oranında sürdürülebilirlik değişkenlerini ekledi. Bunun sonucunda Novo Nordisk CEO’su Lars Rebien Sorensen yılın CEO’su olurken, geçen yılın birincisi Amazon’un CEO’su Jeffrey Bezos 76. sıraya düştü. Türkiye’de de IMKB BIST Sürdürülebilirlik Endeksinin faaliyete geçirilmesi, sürdürülebilirlik raporu yazan firma sayısının her yıl artması önemli gelişmeler.