Ustalar, işin inceliklerini, püf noktalarını çıraklarına öğretirler, yani tecrübelerini aktarırlar. Çoğunlukla berberlik, terzilik gibi el becerilerine ihtiyaç duyulan işlerde, sanayi kollarında görülen usta - çırak ilişkisini Bahçeşehir Üniversite Tıp Fakültesi (BAU Tıp) de benimsemiş durumda. Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türker Kılıç’a göre tıpta ve diğer tüm yaratıcılık alanlarında, yaratıcılığı belirleyen ortak koşulların en önemlisi hocanın üstün kalitede olması. Yapılan araştırmalara göre, Nobel Ödülü’nü alan ya da aday gösterilenlerin yüzde 72’sinin hocası da Nobel’i almış ya da aday gösterilmiş. BAU Tıp’ta da bu anlayıştan yola çıkılarak usta-çırak sistemi kurulmuş. 192 öğrencinin bulunduğu fakültede 40-50 öğrenciden oluşan dört ayrı sınıf bulunuyor. Sınıf sayısının bu kadarla sınırlandırılmasının nedeni usta-çırak ilişkisinin sağlanabilmesi. Ayrıca, bilim insanı-hekimi yetiştiren bir sınıf bir de klasik tıp sınıfı var. Bilim insanı hekim yetiştiren sınıf her yıl büyük çoğunluğu ilk 2 binden ve Bilim İnsanı Seçme Programı’ndan (BİSEP) gelen yaklaşık 40-50 öğrenciden oluşuyor. Diğer klasik tıp sınıfında ise uluslararası öğrenciler ya da BİSEP dışından eğitim programına alınan öğrenciler oluyor.
ORTAK ÖZELLİK SEVGİ
Tıbbın içinde çok farklı konular olduğunu belirten Prof. Dr. Kılıç, BAU Tıp’ta da 46 ayrı dalın olduğunu söylüyor. Bunlar, yaşam biçimi açısından birbirinden çok ayrılan alanlar. Bu nedenle sağlık sektöründe çalışmak isteyen bir kişide aranan ortak nitelikleri belirlemek çok zor. Örneğin, her ikisinin de mesleği hekim olarak geçen bir beyin cerrahı ile bir patoloğun hayat biçimleri birbirinden tamamen farklı. Yani, bu kişiler aynı mesleği yapsalar da bu meslekleri yapabilmek için gerekli olan karakter ve nitelikler birbirinden farklı oluyor. Bunun yanında, insan sevgisi tüm sağlık çalışanlarında olması gereken ortak bir özellik.