Peki ya babalar?

2dk okuma

Değişen yaşam koşulları, eğitim düzeyinin artması, kadının iş hayatında daha aktif rol alması baba profilini de değişime uğrattı. Önceden babalar daha otoriter bir portre çiziyordu. Şimdi ise çocuklarının bakımlarında sorumluluk alan, hatta neredeyse anneler kadar emek harcayan babalar var. Günümüz babaları da iş - özel yaşam dengesinden sıkıntılı, onlar da çocuklarıyla daha çok vakit geçirmek ve takdir edilmek istiyor.

Haberin Devamı

Değişen yaşam koşulları baba figürünü de değiştirdi. Önceden babalar işten eve gelir çocuklarını sever, oynardı, çocuğun altını açan, mamasını yediren, uyutan baba modeli çok çok azdı. Kadınların iş hayatında yer alması, eğitim seviyesinin artması ile babalar da çocuklarının bakımını daha çok üstlenir oldu, neredeyse anne kadar çocuklarına emek harcayan babalar var.

Doğal olarak onlar da iş-özel yaşam dengesinden sıkıntıya düşüyorlar, çocuklarıyla daha fazla vakit geçirmek istiyorlar. Hani bazı kadınlar doğum sonrası işe başlayınca bir miktar işten kaytarmak isterler ya, aynı şey babalar için de geçerli. İngiltere’de 1.000 kişi ile yapılan bir araştırmaya göre 5 erkekten 1’i işe dönmektense çocuklarına bakmayı yeğliyor.

19 aylık ikiz kızları olan Murat Erol (37), “Genel olarak iş özel yaşam arasında bir denge kurmaya çalışmam, önceliklere göre davranırım, işim de buna müsait olduğu için tabii ki. Fakat şunu da itiraf etmek gerekirse çocuklardan sonra iş yaşantımda bazı aksaklıklar yaşamaya başladım; özellikle bakıcı sıkıntısı, doktor kontrolleri vb. gibi durumlardan dolayı işi aksatır oldum” diyor.
İş ve insan kaynakları sitesi Yenibiris.com’un 2011’de yaptığı araştırmada, babalar çocuklarına yeterli vakit ayıramadıklarından şikayet ediyordu.

3.658 babanın katıldığı ankete göre katılımcıların yüzde 57’si, hafta içi çocuğuna zaman ayıramadığını söylüyordu. ‘Bazen ayırabiliyorum’ diyen babaların oranı yüzde 24, ‘Evet, mutlaka ayırmaya gayret ediyorum’ diyen babaların oranıysa yüzde 19’du.

Acıbadem Maslak Hastanesi psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Kültegin Ögel, “Evine iyi bakan erkeklerin işlerinde de daha mutlu ve üretken olduğunu, daha az agresif olduklarını görüyorum. İş ve ev erkeklerini destekleyecek yöneticiler bence kazanır” diyor.

‘İş babaları’ ile ‘iş ve ev babaları’
Prof. Dr. Kültegin Ögel, günümüz modern babalarının yaşadığı değişimi şöyle anlatıyor: “Avcı babalardan mağaranın sorunlarıyla da ilgilenmeye başlayan babalara doğru bir evrilme var. Daha önce erkeğin görevi sadece dışarıya gitmek, orada para kazanmak, aileyi dış tehditlerden korumak gibi daha çok dışa dönüktü. Ama kadınların da dışarıya çıkması, çalışması ile erkek de eve dönmek, çocuğa bakmak, evin işlerine bakmak gibi sorumlulukları eşiyle paylaşmak durumunda kaldı. Babaları ikiye ayırabiliriz. ‘iş babaları’, ‘iş ve ev’ babaları. İş ve ev babaları değişim gösterebilen erkekler. Bunun biyolojik yansımasını da görüyoruz. Örneğin araştırmalar bebeğiyle uyuyan babalarda testosteron düzeyinin düştüğünü gösteriyor. Yani baba bebekle ilgilendikçe testosteron düzeyi azalıyor. Aslında çok mantıklı. Eğer testosteronun avcılık için gerekli olduğunu düşünürsek, testosterona ihtiyaç kalmıyor.”

Çocuklarının bakımını üstlenen iki çocuk babası - ki o da bir ‘iş ve ev babası’ - A.C. (40) çocuklarıyla iletişimini şöyle anlatıyor: “Mümkün olduğunca onlarla oynamaya, yemeklerini hazırlamaya, onlarla ilgilenmeye, onları sakinleştirmeye, bazen eşimi sakinleştirmeye çalışıyorum. Kendime onlardan kopuk bir hayat kurmaktansa onlar ile birlikte olup bu sürecin sıkıntılarıyla yüzleşip eşimin ve çocuklarımın yanında olmaya çalışıyorum” diyor.

Annenin sorumluluk vermesi önemli
Prof. Dr. Ögel babanın çocuğu yedirmesi, altını açması, uyutması vs, yani çocuğun bakımını üstlenmesinin, annenin babaya sorumluluk yüklemesinin sonucu olduğunu söylüyor: “Bunları yaptırtan çoğunlukla anne. Anne babaya sorumluluk yükleyebiliyorsa, sorumluluk almaya hazır baba oranı da artıyor. Ama çocuğunu bırakma konusunda kimselere güvenemeyen anneler, eşlerini de yönlendiremiyor. Erkek yönlendirilebilir bir yaratık. Eğitim şart! Ama bu eğitim eşler tarafından gerçekleştirilmeli.”

Haksızlığa uğramışlık hissi
Geleneksel bakış açısının aksine babanın artık sadece ailede maddi gereksinimleri sağlayan ve otoriter kişi olmaktan çıkmaya başlaması, anneler kadar fiziksel, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını gidermek için çocuklarının yanlarında olmaya çalışır hale gelmesi, eğitim seviyesinin artması, kadınların sadece evde değil dışarıda da çalışması, annenin babaya da sorumluluk vermesi, birçok kişinin kendi ebeveynine benzemek istememesi seneler içinde baba rolünün değişmesine sebep oldu.

Ama, işte çalışan evde çocuk bakan babalara hakları toplum tarafından pek de teslim edilmiyor sanki. Psikolog Dr. Feyza Bayraktar, “Her ne kadar anneler de aileye ekonomik olarak katkıda bulunsa da babalar genellikle toplumumuzda hâlâ kendilerini ailenin geçimini sağlayan merkez insan olarak hissediyor. Bu durum onlar üzerinde büyük bir baskıya sebep olabiliyor çünkü çocuğun eğitim, fiziksel, sosyal tüm ihtiyaçlarını maddi olarak karşılamaya çalışırken aynı anda duygusal ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışmak kendi yeterliliklerini sorgulamalarına sebep olabiliyor. İş ve özel yaşam dengesi çoğu zaman kurulamıyor dolayısıyla uzun çalışma saatlerinden arta kalan zamanlarda çocuk mutlu edilmeye çalışılıyor. Bu durumlarda kişi kendi ihtiyaçlarını göz ardı edebildiği için gergin, stresli olabiliyor. Tahammülünün düşük olduğu ya da kendisini geri çektiği dönemlerde anne ve çevre tarafından kolayca ilgisiz olduğu yönünde eleştirilebiliyor. Böylece baba kendisini haksızlığa uğramış ve anlaşılmıyor hissedebiliyor” diyor.

Anaç, arkadaş, ilgisiz babalar...
Günümüzde çalışma koşullarının ağır olduğundan anne ve babalar çok çocuk merkezli yaşayabiliyorlar. İşte uzun saatler geçiren anne babalar çocuklarının her istediğini yapabiliyor, sınırları çizmekte zorlanabiliyorlar. Dr. Feyza Bayraktar, “Bu durumda günümüz babalarında baba rolünü unutup çocukları ile arkadaş olan, bütün ihtiyaçlarını anında karşılamaya çalışan arkadaş veya anaç baba rolünü de gözlemlemek mümkün. Tabii uzun çalışma saatlerinden yorgun düşüp evde çocukla ilgilenemeyen ilgisiz baba rolünü de yok sayamayız. Her ne kadar günümüz maddi koşullarını sağlamak kolay olmasa da çalışma saatlerinin dışında kalan zamanlarda suçluluk duygusu ile çocuk merkezli bir yaşam biçimi geliştirmek uzun vadede sıkıntı yaratabilir. Çocuğun emrinde olmak, çocukla arkadaş olmak yerine ebeveyn olmak, sınırları belirlemek, onun ihtiyaçlarını göz önünde bulundururken anne ve babanın kendi ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurması gerekir. Çocuğu merkeze koyan birçok çift arasında ilişkisel problemler baş gösterir ve çocuklar da bundan etkilenebilir. O nedenle anne ve babaların baş başa ya da bireysel zaman geçirmeye de ihtiyaçları vardır” diyor.

EN YAYGIN 5 BABA TİPİ
Eski moda baba dönemi bitti ama babaların çoğu rollerini tanımlayamıyor, nasıl babalık yapacaklarını, eşlerinin, çocuklarının ve toplumun onlardan ne beklediğini anlamakta zorlanıyorlar. Böyle olunca el yordamıyla babalık yapmaya çalışıyorlar. Femme Actuelle’de çıkan bir yazıda en yaygın 5 baba tipi şöyle tanımlanıyor:
Anaç baba: Çocuğuna anne gibi davranan, öpüp okşayan, mamasını veren, altını değiştiren babanın arkasında aslında farklı tipler var. Birincisi çocuğa yakın olmak, ilgilenmek isteyenler. Genellikle eşi de bu durumdan mutlu. Bu uyumlu bir durum çocuğun gelişimi için de faydalı. Ama bazen, bu ilgi olumsuz bir ilişkinin göstergesi ve çatışma işaretidir. Baba anneden rol çalmaya, çocuğa öne çıkmaya ve kadına ‘sen bu işi beceremiyorsun’ mesajı vermeye çalışır. Veya erkek kadınla yarışmaya başlamıştır. Tersi durumlar da olabilir, kadın eşitlik adına erkeği bunu yapmaya zorluyor olabilir, bu durumlarda çocuk kullanılıyor demektir.
Arkadaş baba: Çocuğuyla aynı kuşaktanmış gibi davranan, çok yakın duran, oyunlarını paylaşan baba; bu eski zamanların geleneksel, otoriter baba modelinin zıttı. Çocuğa, neyi nasıl yapması gerektiğini söyleyen tarz değil, ‘sen nasıl istersen öyle yap, ben seni desteklerim, ben sana uyarım’ diyen baba. Çocuk bu yakınlıktan mutluluk duyar, ama bir yandan da babanın aşırı ilgisinden rahatsız olabilir. Anne de bu durumda rahatsız olabilir ve babanın, babalık otoritesini kadına bırakması dengeleri bozabilir.
Rakip baba: Bazı babalar çocukları rakip görür, genellikle annenin ilgisini çektiği için. Babası rakip gibi davranırsa çocuk güven duyamaz babasına. Ve babaya güven duymazsa zamanı geldiğinde anneden uzaklaşmayı başaramaz. Bu durumda anneye daha da yaklaşır, babanın kıskançlığını arttırır. Bir kısır döngü oluşur.
Kendine rağmen baba: Bazen erkekler istemedikleri veya hazır olmadıkları halde baba olurlar. Bu kötü başlangıç onun iyi bir baba olmayacağı anlamına gelmez. İlk duyduklarında kendilerini aldatılmış gibi hissetseler de sorumluluklarını bilir ve çocuğu yavaş yavaş kabul ederler, duygusal yakınlaşma başlar zamanla. Ama bazı erkekler de sonuna kadar çocuğu reddetmeye devam ederler.
Ha var ha yok baba: Ya çok çalışan ya da boşanmış babalar. Ama bu fiziksel yokluk çocukla hiç ilgilenmediği anlamına gelmez. Çocuk baba eksikliği hissedecek demek değil. Çocuk yokluğunda babasını düşünebilir, varlığını içinde hissedebilir. Ama iki yaşından küçük çocuk babadan uzun süre ayrı kalırsa kopuş olabilir, çocuk kafasında babasını tarif edecek bilgiye sahip değildir.

Haberle ilgili daha fazlası: