İşyerinde ruh sağlığı pandemisi

5dk okuma

Araştırmalar bugünkü çalışanların 15 yıl öncekilerden yüzde 40 daha stresli olduğunu gösteriyor. Uzmanlara göre insanlık, pandemi öncesi mental durumunu yakalayabilmiş değil. Bu durum şirketlerin de sağlığını bozdu. PwC’nin araştırması ise ‘kendini iyi hissetmeme’ durumunun en çok Z kuşağı ve kadın çalışanları etkilediğini gösteriyor. Peki şirketler ne yapıyor? Üç yıl öncesine göre mental sağlığa yatırım yüzde 300 artmış durumda. Fortune 500’ün yüzde 80’i ruh sağlığına yatırım yapıyor. Çünkü kendini daha iyi hisseden çalışanın verimi en az yüzde 15 artıyor. Ruh sağlığı sorunları dünyada 12 milyar saatlik iş kaybına neden oluyor. İş dünyasında ruh sağlığını masaya yatırdık...

Haberin Devamı

SİZE bir iyi bir de kötü haberim var. Önce kötüden başlayacağım. Gallup’un araştırmasına göre bugünkü çalışanlar, 15 yıl öncekilerden yüzde 40 daha fazla stres yüklü. Ve ‘kendini iyi hissetmeme’ durumu global bir salgın halini aldı. Kimilerine göre bu bir ruh sağlığı pandemisi, mental salgın. Bu salgından en fazla etkilenenler Z kuşağı ile kadınlar.

İyi haber mi? Ruh sağlığı bundan 15 yıl önceki çalışan kuşağın kafasında yer ettiği gibi gizlenmesi ya da utanılması gereken bir kavram değil. En çok etkilenen Z kuşağı deniliyor ya; araştırmalar Z kuşağında mental sorunlarla ilgili farkındalığın çok daha yüksek olduğunu ve destek almaya istekli bir kuşağın iş hayatında mücadele ettiğini ortaya koyuyor.

MENTAL RÖNTGENE BAKALIM

Haberin Devamı

Pandemi döneminde birçok psikolog ve psikiyatr güvensizlik duygusunun insanlarda anksiyete, kaygı bozukluğu sorunu yarattığını, bunun da gelecekte bir ruh sağlığı salgınının işaretlerini taşıdığını söylüyordu. Son dört yıldır yapılan araştırmalar haklı olduklarını ortaya koyuyor. Uzmanlar ruhsal açıdan pandemi öncesi duruma dönülemediğini belirtiyorlar.

Bu durum iş dünyasında şirketlerin de ruh sağlığına yansımış durumda. Meseleyi Wellbees CEO’su Melis Abacıoğlu’na sorduk. Bu konuda çok sayıda araştırmaya imza atan Abacıoğlu’ndan çarpıcı istatistikler aldık.

Abacıoğlu bir çırpıda şunları anlattı: “Pandeminin ardından dünya genelinde polikriz süreci başladı. Ekonomik kriz oldu. Jeopolitik kriz devam ediyor. Hep böyleydi evet ama artık geçişler çok hızlandı. Geçtiğimiz 15 sene önceki çalışandan yüzde 40 daha stresliyiz (Gallup). Öte yandan pandemiden sonra kendimizle daha çok ilgilenir olduk. Sağlık harcamaları arttı. Sağlık enflasyonu genel enflasyonun yüzde 12 gibi üzerinde şu anda. İnsanlar esenlik kısmına acayip takmış durumda. PwC bizim için bir araştırma yaptı, beş ülkeyi kapsadı. İş hayatında kimler iyi kimler değil diye baktık. Z jenerasyonu ve kadınlar iyi değiller. 30 yaş üstündeki erkekler iyi. Yani Z jenerasyonu kötü hissediyor. Buna paralel psikologdan randevu alma oranı üç kat fazla. İyi olmak için araçlara ihtiyaç duyuyorlar.”

ORTA KADEME TOST OLMUŞ DURUMDA

Haberin Devamı

Melis Abacıoğlu’na göre şirketler çalışanlardaki ruh sağlığı sorununun farkında. Özellikle Türk şirketlerinde insan kaynakları birimlerinin aksiyona geçtiğini belirtti Abacıoğlu. Yapılan çalışmalarda Abacıoğlu’nun dikkatini çeken bir nokta var. “Orta kademe liderler tost olmuş durumda” diyor. Bunu da şöyle açıklıyor: “Yapılan çalışmalarda orta kademe yöneticiler, kendini iyi hissetme panosunda kendi ekiplerinden 5-6 puan geride çıkıyor. Tepeden daha az parayla daha çok şey başarmaları isteniyor; aşağıdan da esneklik, esenlik esteyen bir ekip var. Bunu ücretlere dokunarak da çözemiyorlar. Sıkışmış durumdalar. Bu çok tehlikeli çünkü C level buradan çıkacak. Şirketin modu 4.5 ama müdürün modu 3 ise ekibin sağlıklı olması beklenemez. Bunun nedeni psikolojik güvenlik. Psikolojik güvenlik şirketlerin kaderini belirliyor. Liderin iyiyse ekibin de iyi. Bir bireyin çekinmeden aklındakini söylemesi, psikolojik güvenlik anlamına gelir. Ölüm kalım meselesi bu. Ve müdürler iyi hissetmiyorlar.”

DEPREMDE ÇAKILDIK

Haberin Devamı

Türkiye gibi bir ülkede yaşıyorsanız krizler arasındaki geçiş hızı katlanıyor elbette. Kaygıları artıran etkenler denildiğinde deprem büyük bir başlık içeriyor. Ve biz ülke olarak pandemiyi atlatmaya çalışırken 6 Şubat depremlerini yaşadık. Güvenlik konusu hep taze. Melis Abacıoğlu, yaptıkları araştırmalarda çalışanların 6 Şubat’ın etkisinden kurtulmasının bir yıl aldığının ortaya çıktığını söylüyor. “Biz pandemiden sonra deprem yaşadık ve çakıldık. O mod toplanamadı. Kolektif olarak yukarı çıkmak bir yılımızı aldı. Korkunç bir kaygıdan söz ediyoruz. Sonra ekonomik kriz, savaşlar, jeopolitik riskler... Bunlar bir yandan da bizi güçlendiren unsurlar. Bu ülkede boşuna 500 bin kişinin soyadı Yılmaz değil. Çalışanların bu sarmaldan çıkmak istediğini gözlemliyoruz. ‘Stresle mücadele etmek istiyorum, psikoloğa ihtiyacım var’ diyenler çok. Depresyonla ilgiili başvuran da var. Biz bunu başaracağız. Birlikte olmak zorunda çünkü en yakınımızdaki beş kişi kadar iyiyiz” diyor.

Haberin Devamı

YATIRIMLAR ARTTI

Haberin Devamı

Abacıoğlu’nun dikkat çektiği konu, şirketlerin çalışanların iyi hissetmesi için kolları sıvamış durumda olduğu. Son bir yıldır şirketler insan kaynakları bütçelerini kıssalar da bu konuda atılan adımlar dikkat çekici. Araştırmalar Fortune 500’deki şirketlerin yüzde 80’inin ruh sağlığına yatırım yaptığını gösteriyor. Abacıoğlu, “Kimi yoga dersi aldırıyor, kimi psikolog seansları hediye ediyor” diyor.

‘RUHSAL FAY HATTINDAN GEÇİYORUZ’

PSİKİYATIR Prof. Dr. İrem Yaluğ Ulubil, özellikle gençler üzerinde uzmanlaşmış bir isim. Dünyanın çok tarihi bir dönemden geçtiğini belirterek, “Pandemiden sonra yeni bir çağ başladı. Yıllar sonra ‘insanlığın fay hattı’ diye bu dönemi söyleyecekler. Ruhsal anlamda bir fay hattından geçiyoruz” dedi.

Kaygı, bu döneme damga vuran kelime. Prof. Dr. Ulubil bunu şöyle anlattı:

“Herkeste bir ekonomik kaygı var. Her an bir şey olur ve işyeri kapanabilir, işsiz kalabiliriz şeklinde. Bunu pandemide yaşadık çünkü. Bazı sektörlerde daha derin durumda. Ekonomik huzursuzluk yerleşti zihinlere. Günü geldiğinde bir bilgisayar programıyla da insanı değiştirebileceklerini görüyoruz. Bu da bir noktada insan olarak kendi değerimizi ve ederimizi sorgulattı bize. ‘Bedenen gelmene gerek yok, şu işi hallet yeter’ dediler. Aidiyet zedelendi. ‘Ben bu binada çalışıyorum’ derdik, ‘Bu okula gidiyorum’ derdik. İşveren, işçi, üreten bağını artıran bir durumdu bu. Bu bağ zayıfladı. Bir kominiti oluşuyordu. Şimdi sosyal yalnızlık var. Bilim, insanı ‘biyopsikososyal varlık’ olarak tanımlar. Sosyal tarafına ket vurduğunuzda öteki taraflar da teklemeye başladı. Biyoritm bozuldu. Sağlıklı alışkanlıklarımıza da saldırı var. Doğa gece uyur gündüz çalışır, ama insan bunun dışına çıktı. Saatler anlamını yitirdi. Sınırları olmayan sistem içinde insanlar dağıldı. Bunun yanında o takım olma, birlikte olma hali de bozuldu. Mesai arkadaşı kalmadı. Yalnızlık gittikçe derinleşti. Yalnızlığın getirdiği anksiyete, boşluk geldi. Sonra yerini tahammülsüzlüğe, kullan at ilişkiler kurmaya bıraktı.”

BEDENSEL SORUNLAR YAŞANIYOR

İşyerinde kahve molasının bir grup terapisi olduğunu belirten Prof. Dr. İrem Yaluğ Ulubil, bu ortamların tekrar kurulması gerektiğini söyledi. Şu uyarıyı yaptı: “Yalnızlıkla, tükenmişlikle birlikte depresif duygu durum, kaygı, uyku bozuklukları, beslenme bozuklukları geldi. Fiziksel aktivitedeki azalmayla birlikte bedensel sorunlar geldi. D vitamini eksikliği, kas zayıflığı gibi. Bunlar da zaten olan ruhsal sorunları daha da şiddetlendirdi.”

Gençler neden daha çok etkileniyor? Ulubil bunun yanıtını da şöyle verdi: “Çünkü belli yaş üstü çalışanların bir disiplin ve sürekliliği olan iş ortamı vardı. Bunu uzaktan çalışmada devam ettirebilenler var. Akran öğrenmesi diye bir şey vardır çocukken önemsediğimiz. Bunu ekrandan yapamıyoruz. Ve akran öğrenmesi hayatın hiçbir döneminde bitmiyor. Gençler bunu yapamadı. Akran desteği, akran çatışmasının getirdiği alört olma, öğrenme, büyüme, kaliteyi artırma gibi katkılar azalınca gençler dirençsiz kaldı. Birbirimizin bir noktada terapistiydik. Bunu ekrandan yapmanız mümkün değil.”

BEYİN DOSTU ŞİRKET


Sinirbilim uzmanı Dr. Kerem Dündar, geçtiğimiz haftalarda önemli bir kitap yazdı: İş’te beyin. London School of Mind’ın da kurucusu olan Dr. Dündar’a iş hayatında mental sağlığı sordum. O da global ölçekte anlamlı bir COVID öncesi döneme dönüş olmadığını söyledi. Ve ekledi; “Ama iş dünyası bunun farkında. Psikolojiye ve çalışan esenliğine yatırımlar yüzde 300 arttı. Bu önemli bir veri. Dünyada psikolojiyle ilgili ciddi bir ekonomik kayıp oluşuyor. Çalışan düne kadar performansıyla değerlendiriliyordu, şimdi psikolojisiyle değerlendiriliyor. Bugün dünyada izinlerin en önemli nedeni mental sorunlar.”

İnsanın yüzüne çarpan veriler bunlar. Dr. Dündar iş dünyasında en çok görülen mental sorunun yüzde 20 ile anksiyete bozukluğu olduğunu söyledi. Arkasından majör depresyon ve post travmatik stres bozuklukları geliyor. Dündar’a göre yeni nesil bu durumdan çok fazla etkileniyor. Bu konudaki verileri ise şöyle sıraladı Dündar: “Mental sorunlar yaşayanların yüzde 35’i 18-25 yaş arasında, yüzde 25 civarı 25-49 yaş arasında. 50 yaş üstü ise yüzde 15’i oluşturuyor. Gençler daha kırılgan. Şirketler buna göre davranmalı.”

İYİ OLUNCA VERİM ARTIYOR

Dr. Kerem Dündar’a göre şirketler son dönemde psikolog hizmeti almayı artırdı. Ve bu hizmetle en çok ilgilenenler de Z kuşağı. Dündar, “Onlar anlatmaya meyilli, destek almaya istekli. Bizlerin algısındaki psikolojik tutum hala ‘ayıp’ kavramını taşıyor ama çocuklarımız bunun normal ve mücadele edilmesi gereken bir durum olduğunu kabul ediyorlar. Karar mekanizmasındaki yöneticilerin yüzde 70’i bu konunun farkında ama çalışanların sadece yüzde 15’i bunu konuşmak konusunda rahatlamış durumda. Bir çalışan eğer psikolojik problemini yönetebiliyorsa yüzde 15 verimi artıyor. Bu bütün çalışanlara vurulduğunda çok ciddi bir rakam.”

Kerem Dündar’ın çerçevesini oluşturduğu ‘Beyin Dostu Şirket’ adında bir kavram var. Dündar, şirketlerin yüzde 80’inin ruhsal pandemiye karşı tedbir almaya başladığını söyledi.

Peki neler yapılması lazım? Şöyle anlattı Dündar:

* Psikolog seansları veriliyor. Bu etkili oluyor.

* İnsanlara psikolojik durumunu yönetmeyi öğretmek lazım. Bunun için çeşitli uygulamalar var. Egzersiz, yoga bunlar arasında. Düzenli egzersizin faydaları kesin.

* Şirketlerde dans sınıfları oluşturmak gibi yöntemler de etkili oluyor. Veya buna yönelik ve benzer etkinlikler hediye etmek etkili.

 

 

Haberle ilgili daha fazlası: