Hollandalı tarihçi Johan Huizinga, 1938’de yazdığı Homo Ludens adlı kitabında insanı şu şekilde tanımlıyor, “İnsan, önce Homo Sapiens yani akıllı insan olarak tanımlandı. Daha sonra alet-edevat kullanarak çevresine hükmedebilen anlamında Homo Faber denildi. Bana göre ise insana Homo Ludens yani ‘oyuncu’ denilebilir.” Kitabında insanların dil yaratmadan önce oyun oynamaya başladığını belirten Huizinga, insanların ilk kez bu şekilde birbirleriyle iletişim kurmaya başladıklarını aktarıyor. Huizinga bu cümleleri yazdıktan 80 yıl sonra, günümüzde, oyunlaştırma iş dünyasında giderek daha çok kullanılan bir metot olmaya başladı. Konu hakkında sohbet ettiğimiz Bahçeşehir Üniversitesi öğretim elemanı ve oyunlaştırma uzmanı Ercan Altuğ Yılmaz, oyunlaştırmanın gerçek hayattaki bir kurguyu oyuna çevirme hedefi olduğunu söylüyor. Yani, burada asıl amaç ‘oyun oynamak’ değil. Bunun ayrımını Yılmaz şöyle anlatıyor, “Oyun (game), oyun oynamak (play) ve oyunlaştırma (gamification) birbirlerinden farklı kavramlar. Bir hamurla oyun oynayabilirsiniz, basket potasına şut atabilirsiniz. Bunları kazanmak için değil sadece eğlenmek, kafa boşaltmak için yapabilirsiniz. Bu, oyun oynamaktır (play). Ancak, eğer bu yaptıklarınıza oyun mekaniği eklerseniz oyuna dönüşür. Oyun mekaniği, oyunlara ödül, kural, engel, sayım, seviye, ölçek eklemektir. Örneğin, ‘En çok basket atan kazanır’ bir kuraldır ve durumu oyuna(game) dönüştürür.”
ANNELER DE OYUNLAŞTIRIYORYılmaz’a göre oyunlaştırma ise gerçek hayattaki davranışlara oyun mekanikleri eklemeyle oluşuyor. Örneğin, bir şirkette en çok ürün satana, ya da alması gereken bir eğitimi ilk tamamlayan çalışana ödül verilmesi oyunlaştırma oluyor. Bu aslında hayatımızın her anında karşımıza çıkıyor. Oyunlaştırmaya en iyi örneklerden birini annelerin geliştirdiğini söyleyen Yılmaz, “Önündeki yemeği
yemek istemeyen bir çocuğa, annesinin “Aç ağzını uçak geliyor” demesi oyunlaştırmaya en güzel örneklerden biri” diyor. Burada çocuğun yemeği istememe problemini anne durumu eğlenceli bir hale getirerek çözüyor.
Yılmaz, oyunlaştırmalarda akış teoreminin kullanıldığını aktarıyor. Tüm oyunların yapısında kullanılan bu yöntemde başarılı oldukça seviye artıyor, oyun zorlaşıyor. Bu metot oyuncunun hem daha çok eğlenmesini hem de daha da çok motive olmasını sağlıyor. İşte bu nedenle oyunlaştırma iş dünyasında giderek popülerleşiyor. Örneğin, firmalar online bir platform kurup çalışanlardan yeni fikirler üretmelerini isteyince çok katılım olmayabiliyor. Ancak, bunu oyunlaştırıp “Herkesin sadece 2 fikir önerme hakkı var. Kazanan fikre de ödül var.” kuralı konulursa çalışanların tutumu değişiyor ve hakkını iyi kullanmak için daha ciddi öneriler yapma gereği duyuyor. Yani, daha çok etkileşim, takip, merak oluyor, kalite yükseliyor. Bu noktada asıl hedefin yarışma olmadığını da vurgulayan Yılmaz, oyunlaştırmanın vaadinin öncelikle sosyal etkileşimi ve aidiyeti arttırma olduğunu belirtiyor. Bu nedenle zorunluluk, herkes oynayacak diye bir durumun yaratılmaması gerekiyor. İnsanların kişisel olarak, “Ben bu oyunu oynamak istiyorum” diye düşünerek gönüllü katılması önemli. Çünkü, katılımcılar bu motivasyonla kendinin en iyisi olmaya, gelişmeye, hatalardan ders almaya çalışıyor.
OYUNLA MÜLAKATOyunlaştırma, eğitim, pazarlama, psikoloji gibi pek çok alanda kullanılıyor. Kurumsal firmalarda ise insan kaynakları, oyunlaştırmanın en çok kullanıldığı bölümlerden biri. Örneğin, mülakatlarda yıllardır aynı soruları sormakla eleştirilen bazı şirketler işe alım görüşmelerinde oyunlaştırmaya başvurabiliyor. Mülakata çağırılan kişilere kart oyunları, zar oyunları, simülasyonlar oynatılabiliyor. Böylece, klasik mülakat sorularına verilen cevaplarla anlaşılamayacak bazı yetkinlikler ya da karakter özellikleri ortaya çıkabiliyor. Ayrıca, korkarak geldiği bir mülakattan eğlenerek ayrılan bir adayın şirkete bağlılığı da artıyor. Ölçme ve değerlendirme firması Assessment Systems ile işe alım süreçlerini oyun teknolojisi ile birleştiren Arctic Shores’un bu konuda işbirliği bulunuyor. Türkiye’den de bazı firmaların kullandığı bu sistemde işe alım süreçlerinde adaylara oynatılan oyun ile psikometrik değerlendirmeler, tahmin analitiği ve yapay zeka teknolojisi bir araya getirilerek genel bir değerlendirme ortaya çıkartılıyor. Böylece, işe alınacak adayların yetenekleri, dayanıklılığı, risk alma potansiyeli, baskı altında performans ve dayanıklılığı, dikkat seviyesi ve özgüveni gibi özelliklerin ölçülmesi hedefleniyor. Yetenek rekabetinin arttığı bugünlerde oyunlaştırma, liderlik özelliği bulunan çalışanları yetiştirmek için de kullanılıyor. Örneğin, Deloitte ve NTT Data firmaları çalışanların liderlik eğitimlerine daha çok katılmaları ve liderliği deneyimlemeleri için oyunlaştırmayı da kullanıyorlar. Türkiye’de de İzgören Akademi tarafından geliştirilen “CEO Olmak” oyunu, kurumlara yeni başlayan kişilerin şirket değerlerini, kariyer planını ve profesyonel iş hayatını eğlenceli bir şekilde kavramalarını sağlamayı hedefliyor. 2-6 kişi ile oynanan zar oyununda oyuncular kariyer başlangıcı, orta kademe yönetici, üst düzey yönetici katmanlarında ilerleyerek CEO olmaya çalışıyor. Şirket içi eğitimler de oyunlaştırmanın en çok kullanıldığı alanlardan biri. Türkiye’de bu yöntemi kullanan kurumlardan biri İş Bankası. Banka’nın oyunlaştırma projesi İşVille, çalışanların bankacılık bilgilerini artırmayı ve desteklemeyi amaçlayan online bir bankacılık bilgi yarışması ve strateji oyunu. Bu alanda kullanılan bir başka örnek ise Doğuş Otomotiv’in GO Gelişim Okulu. Oyunlaştırma temelli bu dijital platformda çalışanlar kendilerine atanan görevleri tamamladıkça puan, rozet ve sürpriz hediyeler kazanıyorlar.
İHTİYAÇ ARTIYOR
Accenture Digital Interactive Stratejik Tasarım ve Oyunlaştırma Danışmanı Jasmin Deniz Karataş, oyunlaştırmanın önümüzdeki 15 yıl içinde iş süreçlerinin tasarlanmasının önemli bir parçası olacağını düşünüyor. Bu nedenle oyunlaştırma popülerleşiyor ve bu alanda çalışacak profesyonellere ihtiyaç artıyor. Bugün daha çok oyun tasarımcıları, psikologlar, mühendisler ve geliştiriciler bu alanda görev alıyor. Oyunlaştırmayı değişimi güçlendiren, bütüncül yaklaşımı sağlayan bir metot olarak gördüklerini söyleyen Karataş, “Oyun ve oyunlaştırma insanları biraraya getiriyor, sosyal anlamda değer yaratıyor, problemlerin farklı bir açıdan çözülmelerine yardımcı oluyor” diyor.
ÇALIŞAN BAĞLILIĞI % 48 ARTIYOR
· P&S araştırma şirketine göre global oyunlaştırma sektörü 2022 itibariyle 22.9 milyar dolara ulaşacak.
· Teknoloji şirketleri yöneticilerinin yüzde 53’ü 2020 itibariyle oyunlaştırmanın iş dünyasında önemli oranda yaygınlaşacağını düşünüyor.
· Gartner araştırma şirketi, 2014’te Forbes Global 2000 listesindeki firmaların yüzde 70’inde oyunlaştırma tabanlı bir uygulama olduğunu açıklamıştı.
· Aberdeen Group’un araştırmasına göre oyunlaştırma tabanlı uygulamalar kullanan şirketlerde çalışan bağlılığı yüzde 48 oranında artıyor.