Hem zaman hem de teknolojinin etkisiyle unvanlarda sürekli bir değişim olduğu muhakkak. Sekreter yönetici asistanına, tezgahtar satış danışmanına, muhasebe müdürü mali işler yöneticisine, personel yöneticisi İK direktörüne, genel müdür CEO’ya dönüşürken, aynı zamanda şirketlerde bir sürü yeni unvan da çıktı. Artık neredeyse herkes müdür. Önceden müdür, yönetici olabilmek için yıllarca çalışmak gerekirken şimdi işe yeni başlayanlar bile kartvizitlerine uzman yazdırıyor. Bunun birkaç nedeni var:
1) Zam yapmıyoruz o zaman terfi ettirelim: Zam yapamayan yönetici, çalışanını terfiyle teselli ediyor. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de unvan kişi için büyük önem taşıdığı, saygınlık unsuru olduğu için çalışanın zam değil de terfi alması çok büyük sorun yaratmıyor.
2) Moral motivasyon sağlıyor: Bu unvanlar motivasyon kazandırıyor, işe dört elle sarılmayı sağlıyor, şirkete bağlılığı artırıyor. Aldıkları unvanın hakkını verebilmek için daha çok çalışıyorlar. Yapılan işin kapsamının genişlemesi sonucunda çalışanlara daha fazla inisiyatif veriliyor. Çalışan da daha fazla sorumluluk aldığı için yaptığı işten tatmin oluyor, işi sahipleniyor ve motivasyonu artıyor.
3) Yeni bir akım: Bir başka neden ise bu unvanların şirketler arasında bir akım, moda haline gelmesi. Birçok kurum ‘onda var bende neden olmasın’ diyerek kendi çalışanlarına bu unvanları dağıtıyor. Bu aynı zamanda ‘piyasada olan bitenden benim de haberim var’ anlamına gelen bir gönderme de oluyor.
Kim Jong-il’in 1.200 unvanı var
Economist’te yer alan habere göre Kuzey Kore lideri Kim Jong-il’in 1.200 resmi unvanı bulunuyor. Bunların arasında ‘gezegenin koruyucu tanrısı’, ‘muzaffer general’, ‘21. yüzyılın çobanyıldızı’, ‘emperyalizm ve ABD’ye karşı mücadelenin ön saflarında yer alan başkomutan’ gibi çeşitli unvanlar var. Yine Economist’te yazana göre unvanlarla ilgili bu deformasyon en tepeden başlıyor. Çok geriye gitmeye gerek yok, birkaç sene önce şirketlerde sadece 2-3 tane şef (chief) statüsünde insan vardı. Şimdi onlardan düzinelerce var. Üstelik kendilerine bir de isim vermişler: “C-takımı.” Günümüzde yeni departmanlar, iş kolları çıktıkça yöneticiler, uzmanlar da artıyor. Mesela Southwest Havayolları’nın Twitter’dan Sorumlu Yöneticisi, Coca-Cola ve Marriott’un ise Bloglardan Sorumlu Yöneticileri bulunuyor. Amerika Uluslararası Yönetim Profesyonelleri Derneği’nin raporuna göre ‘elektronik belge uzmanlığı’ndan ‘ön büro koordinatörü’ne kadar 500’den fazla unvan bulunuyor. Gazete dağıtıcıları artık medya dağıtım görevlileri olarak anılıyor. Çöp toplayanların yeni adı ise geri dönüşüm görevlileri. Lavabo temizleyicilerine ise temizlik işleri uzmanları deniyor. Subway’deki sandviç yapan kişilerin yeni unvanı da sandviç sanatçıları. Şirketlerde sadece belli başlı departmanlarda değil bölgeler tarafında da çeşitli başkan ve başkan yardımcıları bulunuyor. Koyun bütün unvanları yan yana, alın size dopdolu bir kartvizit: “X Şirketi Asya Pasifik Mali İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı.” Hatta bir internet sitesi nasıl havalı unvana sahip olacağınız konusunda bir formül bile vermiş: Hali hazırdaki unvanınızı alın ve bunu global, müşteri, uzman gibi birkaç afili kelime ile karıştırın. İşte, artık sizin de güzel bir unvanınız var.
Unvan sadece kişisel tatmin için gerekmiyor. Hindistan ve Çin’de ilginç ve önemli bir unvanına sahip olabilmek, evlenebilmek için önemli bir anahtar.
Globaldeki unvanlar kirlilik yaratıyor
Unvanların cazibesine kapılmamak mümkün değil tabii. Bu biraz da kısır döngüye neden oluyor. Birçok kişi karşısındakini unvanına göre değerlendirdiği için çalışanlar da ilgi çeken, statü gösteren unvan peşinde koşuyor. İşlerin bu aşamaya gelmesinde yabancı şirketlerin de payı büyük. Uluslararası şirketler, globalde uygulanan unvanları Türkiye’de de uyguladıkça yeni unvanlar görmeye başladık. Böyle böyle bol keseden dağıtılan unvanlar yüzünden bir unvan kirliliği de oluyor. Bunun birkaç dezavantajı da var. İlki kurumun müşterilerinin kartta yazan unvanı anlamaması. Bazı şirketler (özellikle teknolojiyle ilgili olanlar) işi marjinalliğe vurup duyulduğunda hiçbir anlam ifade etmeyen unvanlar da kullanabiliyor. Sadece unvanı almak yetmiyor. İçinin de doldurulması lazım. Birkaç senede direktör, sorumlu, yönetici gibi unvanları alanlar yeterli tecrübeye sahip olamadıkları için iş yapış sürecinde zorluk yaşayabiliyorlar. Bu durum müşterinin şirkete olan güvenini sarsıyor. Bu da bir başka neden.
Oxygen Consultancy Genel Müdürü Tolga Bilgin, “Unvanlar değiştirildikçe, yeni kelimeler eklendikçe yapılan işin anlaşılması da zorlaşıyor. Tam olarak neye hizmet ettiğini anlamayanlar olabiliyor. Türkiye’de toplantı yaptığımız kişinin yüksek mevki sahibi ve karar verici olmasından çok hoşlanıyoruz” diyor. Şirketlerin çalışanlarına bol keseden unvan dağıtmasıyla ilgili olarak Maryville Üniversitesi’nden Prof. Rebecca Mann, 85 çalışanı olan bir şirkete danışmanlık verdiğini, hepsinin de aynı unvana sahip olduğunu fakat farklı işler yaptıklarını söylüyor.
10 kişilik şirkette CEO
Özellikle global ve büyük yapıdaki şirketlerin bu unvanları hayatımıza getirmesi sonrası 10 kişilik bir şirketi yöneten kişi kendisine CEO derken, muhasebe ve mali işler sorumlusu ekip yönetmeyen bir kişi bile kendisine CFO diyebiliyor. Yönetici & Kariyer Koçu Filiz Demirbağ, unvanları ‘gönül alma’, ‘motive etme’ aracı olarak kullandıkça insan kaynakları departmanlarının artık unvan yapısının içinden çıkamaz hale geldiğini vurguluyor. Buradaki karışıklık diğer İK sistemlerini de olumsuz etkiliyor. Yapılan işle kişiye verilen unvan uyumsuz olunca çalışan, yaptığı işi önemsiz görmeye başlıyor ve mutsuz oluyor. İş tanımıyla uyumsuz unvan kullanımına çok sık rastlandığı için artık şirketlerin farklı ve daha yaratıcı tanımlara doğru gitme eğiliminde olduğunu belirten Demirbağ, Türkiye’de şimdilik yeni gelişen ve yaratıcılığın öne çıktığı sektörlerde bu unvanların görüldüğünü söylüyor: “Yeni unvanlara örnek: fütürist, arama motoru optimizasyonu uzmanı, işbirlikleri yöneticisi, sosyal medya uzmanı... Yaratıcı unvanlara da en güzel örnek, mutluluktan sorumlu başkan olsa gerek.”
Son zamanlarda ortaya çıkan unvanlardan bazıları şöyle; inovatif direktör, düşünce geliştirme direktörü, gerçeklik yöneticisi, risk yöneticisi, bilgiden sorumlu başkan, virtual CEO (Sanal CEO), chief dreamer (baş hayalci), data scientist (veri bilimcisi), chief agile officer (çeviklik yöneticisi), chief knowledge officer (bilgi yöneticisi), socialite (sosyetenin renkli siması anlamında-sosyal medya yöneticisi yerine kullanılıyor), emerging technology manager (yeni teknolojiler müdürü), augmented reality Specialist (sanal gerçeklik uzmanı).
İşe yeni başlayan uzman oluyor
Tolga Bilgin, “Türkiye’de kıdem ile nasıl başa çıkacağımızı tam bilmiyoruz. Yurtdışında 45-50 yaşında bir uzman bulabiliyorsunuz. Bizde ise genel kanı yaş ve kıdeme göre hep daha üst unvan olması yönünde. Türkiye’de uzman daha yeni işe başlayanlar için kullanılan bir görev adı ve ironik olan, uzman kartviziti taşıyanlar tecrübesiz ve öğrenme sürecinde olan kişiler oluyor. Uzman kelimesine hak ettiği değeri verebilmeliyiz” diyor. Bilgin, biraz global iş dünyasına yakınlaşmanın sonucu, biraz da görevleri yeni nesiller için daha cazip hale getirme kaygısı nedeniyle birçok unvan türediğini söylüyor ve ekliyor: “Adınız CFO olsa da eğer sadece muhasebesel kayıtlar, vergi, defterler ve ödemelerden sorumlu iseniz ne yazar. CFO olan kişinin stratejiden anlaması, şirketteki büyük resmi çok iyi analiz edebilmesi lazım. İşe başvuran kişilerin de görev tanımının ne olduğunu tam bilmesi çok önemli.”
Elinizi sallasanız direktöre çarpar
Personele ücret artışı yerine unvan verilmesinin bir motivasyon aracı olarak hala geçerli bir İK uygulaması olduğunu belirten MY Executive Kurucu Ortağı Müge Yalçın, unvanların, onları taşıyanların kariyerlerinde bulundukları konumu tanımlıyor olmaları nedeniyle önemli olduğunu vurguluyor. Herhangi bir nedenle ücret artışına gidilemediği zamanlarda şirketler personellerine farklı unvanlar vererek kariyer ilerleme duygusuyla personelleri üzerinde bir memnuniyet yaratabiliyorlar. Türkiye’de çalışanların kazançlarında bir değişiklik olmadan yalnızca daha üst düzey bir unvan almakla memnun olabildiği de gözleniyor.
Unvanların, bir kişinin işinin önemini en kısa ve somut yoldan gösterdiği için motivasyonu da etkilediğini belirten Yönetici & Kariyer Koçu Filiz Demirbağ dolayısıyla insanın, birine kartvizit verdiğinde; hangi pozisyonda çalıştığını söylediğinde işiyle ilgili tatminin de tatminsizliğinin de pekiştiğini söylüyor: “Özellikle satışçılar, kartvizitlerinde yöneticiliğe dair bir unvan görmek istiyorlar. Bunun nedeni de müşteri. Müşteri kendisini önemli hissetmek istediği için, karşısındaki şirketin kendisine verdiği önemi kişinin unvanından çıkarmaya çalışıyor. Satış uzmanı unvanında biriyle görüşmektense satış müdürü ile görüşmek istiyor. Dikkat ederseniz satış kadrolarının çoğunun unvanı yönetici, yönetmen, müdür. Elinizi atsanız direktöre çarpar ama nedense uzman, uzman yardımcısı giriş pozisyonu yoktur. Bir diğer sorun, Türkiye’de kariyer ilerlemesinin hep yukarıya doğru olması. Yani bir kişi çok iyi bir satış profesyoneli olarak kariyerinde derinleşmek isterse maddi kazanç anlamında ilerlemesi mümkün olmuyor, mutlaka herkesin yönetici/müdür olmasını bastıran bir iş kültürümüz var bu yüzden. Oysa ABD’de yöneticilik ve uzmanlık olarak iki farklı kariyer yolu tanımlanabiliyor. Bu da kişilerin kendilerine has güçlü yönlerini ortaya çıkarma şansı verdiği için şirketlerdeki verimliliği artırıyor.”