Önce kendi kızını gezdirmekle yola çıktı, sonrasında ise tüm çocukları kültür, sanat ve bilimle tanıştırmayı hayal etti. 25-26 Mayıs’ta bu yıl ikincisi düzenlenecek olan Yaratıcı Çocuk Festivali’nin fikir annesi Derya Topçu ile konuştuk.
Haberin Devamı
Derya Topçu, heyecanlı, coşkulu, enerji dolu bir kadın. Çocukluğu, gençliği sıcak bir aile ortamında geçmiş. Ancak hayat onu henüz çok gençken annesini erken kaybetmesiyle birlikte silkelemiş. Üniversitede okuduğu dönemde ayakları üzerinde duran, güçlü bir kadın olma duygusunu hep içinde taşımış. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümünü bitirdikten sonra kariyerine sigortacılıkta devam etmiş. Ve uzun yıllar neredeyse 10 yıl sigortacılık yaparak iş hayatında olmuş. Evlilik ve hamilelik döneminden sonra kızı Asya’yı kucağına aldığında ise işine ara vermeye karar vermiş. Ancak kızını büyütürken yaşadıkları ona ilham verince hayatı da değişmiş. İşte bu değişimi ve yaptıklarını Derya Topçu ile konuştuk.
Siz hadianne olarak tanındınız. Nasıl doğmuştu hadianne? Ben hadianneyi yaparken AVM hayatı dışında annelere bir alternatif yaratmak istedim. Ben çocuğumu kültür, sanat ortamında gezdiririm, diğer kadınlar da beni takip eder diye düşündüm. Kapı açtım sonra bana kapılar açıldı. Asya’yı alıp gezdim. Hafta içinde, hafta sonunda neler yapılabileceğiyle ilgili kafamı hep yordum, bunları da paylaştım. Bu da karşılığını buldu. Müzeleri, eserleri ve çocukların bunlardan nasıl etkilendiğini, bunları yaparken bir annenin nelere ihtiyacı olduğunu, bu mekanların yakınındaki alternatifleri yazdım. Radyo programlarım oldu. Yazarlık oldu. her yaptığım bir sonraki yaptığımı destekledi.
Kentli annelerin rehberi oldunuz… Aynen. Hadianne olarak berraklığımla, idealistliğimle çok çalıştım ve fark tarattım. Bu çalışmalar benim de gözümü açtı, vizyonumu genişletti. Çünkü çok fazla insanla tanıştım.
İş yaşamına yeniden dönmek için de güzel bir fırsat olmuş. Sigortacılığa dönmeyi hiç düşünmediniz sanırım… Çalışmak istiyordum ama kızımla da zaman geçirmek, onun en güzel dönemlerini yaşamak istiyordum. Asya 2-3 yaşına geldiğinde ondan yola çıkarak iş fikri oluşurdum. Tüm gün işe sigortacı olarak başlamayı düşünmedim. Ancak ilk yola çıktığımda bunun da böyle bir iş olacağını tahmin etmiyordum.
Yaratıcı Çocuk Festivali fikri nasıl doğdu? Hadianne olarak çok kapı açtım. Yapılan güzel işleri gördüm. Bunları bir etkinlikte toplama fikri doğdu bende. Nasıl yapılacağını hiç bilmiyordum. Hadianne olarak beni tanıyanlara gidip fikrimi anlattım. Haftasonu AVM’lerde geçirilen zamanlara alternatif bir ortam yaratmak, bu ortamda da ebeveynlere ve çocukların dünyalarına farklı alternatifleri sunmak istedim. Yaratıcı Çocuk Festivali fikri aklıma gelip destek arayışına girdiğimde referansım hadianne’de yaptıklarım oldu. Sunay Akın, Ahmet Güneştekin gibi isimlere projemi anlattığımda destek vermek istediler.
Maddi destek bulmakta zorlandınız mı? Kolay olmadı. Sonuçta markaların, şirketlerin karşısına bir kadın olarak çıktım ve hayalimi anlattım. Ancak doğru insanlarla karşılaştım, inandılar benim yapabileceğime. Maalesef özellikle yeniden başlayan birçok kadın sonuç odaklı. Hemen sonuç almak istiyorlar. Oysa sebat önemli her işte. Sebat etmeden sonuç gelmiyor. Ben de destek arayışları içinde aslında sebat ettim. Yılmadan anlattım. Motivasyonumu kıran çok şey oldu. Değer odaklı bir iş yaptığım için kendime de zaman tanıdım. Biliyorsunuz şirketler bu işe inanmasalar asla girmezler. Bizim değer yaratacağımıza inanıyorlar. “Bu içerik orijinal, bu iş de yapılır” diye düşündükleri için destek buldum. Bana sebat ettiren asıl mesele hep şu oldu. Ben festivali 2 günlük etkinlik olarak görmedim.
Uzun süreli farkındalık yaratacak bir etkinlik motivasyonunuz mu vardı? Evet. Buna inandım. Ben çocuklarda kalıcı bir kültür hafızası yaratmak istedim. Ben benim çocuğumun, sizin çocuğunuzun ve tüm çocukların büyüdüklerinde, “Aaa ben küçüklüğümde her yıl Yaratıcı Çocuk Festivali’ne giderdim. Einstein’ı orada öğrendim, Galileo ile orada tanıştım” demesini isterim. Bu yüzden de yalnızca eğlenmeye odaklı bir festival değil. Matematik de var, bilim, sanat, tiyatro da. Bu etkiyi yaratmak beni sebat ettirdi.
Bu yıl ikincisini düzenliyorsunuz. Farkı ne olacak geçen yıldan? Bu yıl 3 kat büyüdük. Geçen yıl Uniq’deydik bu yıl Küçük Çiftlik Parkı’ndayız. Katılımcı sayısı da 3 kata çıkıyor. Türkiye’nin en büyük çocuk etkinliği olacak. Avrupa ve Amerika’da bu tip organizasyonlar yapılıyor. Ancak bizim yaptığımız Türkiye’de ilk. Çok yönlü bir festival. Ben yurtdışında yapılanları da yakından inceledim. Bizim ülkemizde AVM kültürü olduğu için ebeveynler daha çok kapalı alan ve oturak istiyor. Festival kültürü de çok yok ülkemizde.
ÇOCUKLAR İHALE EDİLEMİYOR! Daha çok anneler mi katılıyor? Geçen yıl katılanların çoğu anne-çocuk değil, ebeveyn çocuktu. Babalar da çok katılıyor, çocuklarıyla geliyor bu etkinliğe. Çünkü onlar için de çok keyifli bir ortam. Ayrıca bu festival atölyelere çocukların bırakılacağı, çocuğu ihale eden bir organizasyon değil. Çocuk bizim festivalde ihale edilemiyor.
Festivalle ilgili hedefleriniz ne? Başka illere çıkarma hevesim var festivali. Belediyelerle birlikte yapabileceğimizi düşünüyorum. 7 bölgede 7 ilde yapmak isterim. Ben 2020’den sonra büyümeyi hedefledim.
Kaç kişi çalışıyor bu etkinlikte? Kaç kişinin katılımını bekliyorsunuz? Bu yıl 1000’in üzerinde kişi çalışacak. Geçen yıl 11.700 kişi geldi, atölye çalışmalarına 6 bin çocuk katıldı. Bu yıl alanımız çok daha geniş ve etkinliklerimiz çok daha fazla. 3 kat daha fazla katılımcı bekliyoruz.