Gilda&Partners IK Danışmanlık firması kurucusu Jilda Bal, yeni nesil CEO’ların, dijital dönüşümün ve modern iş dünyasının gerekliliklerine hızla adapte olup hibrit çalışma modelini hızla benimsediklerini belirtti. Genç liderlerin, teknolojiyi etkin bir şekilde kullanarak çalışanlarının esnekliğini ve verimliliğini artırmayı hedeflerken, eski nesil CEO’ların ofis ortamının disiplin ve odaklanmayı artırdığına inanarak ofiste çalışmayı tercih ettiklerini belirten Bal, “Bu iki nesil arasındaki liderlik anlayışı farklılıkları, CEO’ların yönetme tarzlarına yansıyor. Yeni nesil CEO’lar, çalışan memnuniyetini ön planda tutarak hibrit çalışma modelinin işveren markası üzerinde pozitif bir etki yarattığını savunuyor. Buna karşılık, eski nesil CEO’lar, ofiste sürekli yüz yüze iletişimin ve fiziksel varlığın kurumsal kültürün korunması açısından kritik öneme sahip olduğunu düşünüyor” dedi.
AVANTAJLAR VE DEZAVANTAJLAR
McKinsey & Company ve Gartner’ın araştırmalarına göre, köklü şirketlerden gelen CEO’ların yüzde 60’ının ofis bazlı çalışmayı tercih ederken, yeni nesil CEO’ların yüzde 80’inin hibrit veya uzaktan çalışma modelini desteklediklerini ileten Bal, bu farkın temel nedenleri arasında, eski nesil CEO’ların yüz yüze iletişim ve kontrolü ön planda tutmaları, yeni nesil CEO’ların ise teknolojiyi etkin kullanarak esnek ve verimli çalışma modellerine daha açık olmalarının yer aldığının altını çizdi.
Hibrit çalışma modelinin, hem çalışanlar hem de işverenler açısından birçok avantaj sunduğunu belirten Bal, “Çalışanlar, ev ve iş arasında denge kurma imkânı bulurken, işverenler de ofis masraflarını azaltarak maliyet avantajı elde edebiliyor. Hibrit çalışma, çalışan memnuniyetini artırarak yetenekli personelin şirkette kalmasını sağlıyor ve iş gücü devrini azaltıyor. Ayrıca, bu model, farklı coğrafyalardan yetenekli çalışanları işe almayı mümkün kılarak şirketlerin global yetenek havuzundan yararlanmasını sağlıyor. Ancak, hibrit çalışmanın bazı dezavantajları da bulunuyor. Özellikle şirket içi iletişim ve işbirliği, yüz yüze etkileşim eksikliği nedeniyle zorlaşabiliyor. Ayrıca, çalışanların iş-yaşam dengesini korumakta zorlanabileceği ve evden çalışmanın getirdiği dikkat dağıtıcı unsurların verimliliği olumsuz etkileyebileceği de göz ardı edilmemeli. Bu nedenle, hibrit çalışma modelinin başarılı olabilmesi için, şirketlerin etkili iletişim araçları ve stratejileri geliştirmesi kritik öneme sahip” diye konuştu.
‘ÇALIŞANLAR İŞ VE ÖZEL YAŞAM ARASINDA SEÇİM YAPMAMALI’
1990 yılında bu yana yatırım teknolojileri alanında faaliyet gösteren, bankalara ve aracı kurumlara veri sağlayan ForInvest’in İnsan ve Kültür Direktörü Banu Yılankaya, pandemi sonrasında oluşan hibrit çalışma düzeninin şirket tercihine dönüştüğünü söyledi. Banu Yılankaya,“Hibrit çalışma konusunda tamamen esneğiz. Çünkü, her birimizin ihtiyaçları ve tercihleri farklı. İstediğimiz ölçüde, istediğimiz günler ve saatler arasında ofisten veya uzaktan çalışabiliyoruz. Uzaktan çalışmanın yanında, esnek çalışma seçeneği de sunuyoruz. Esnek saat uygulamamız sayesinde, ortak çalışma saatlerimiz olan 10.00-16.00 arasında çalışılması koşuluyla kalan çalışma süresini ne zaman tamamlayacağımızı kendimiz belirleyebiliyoruz” dedi.
İşin kalitesinin harcanan saatlerle değil, çıktılarla ölçülmesi gerektiğine inandıklarını kaydeden Yılankaya, “Takım arkadaşlarımızın en üretken şekilde çalışabilmeleri için stratejiler geliştiriyoruz. Çalışanlarımızı izlemeyi değil, güçlendirmeyi tercih ediyoruz. Şirket genelinde düzenlediğimiz hizalanma buluşmalarımız, üretkenliği artıran güvenli ortak çalışma alanlarımız, aktif olarak kullandığımız iç iletişim platformlarımızla, herkesin bilgiye ve takım arkadaşlarına zamanında ulaşabildiği, iş birliğine dayalı bir çalışma iklimi oluştururken, mesai süresinden bağımsız olarak işin zamanında ve eksiksiz teslim edilmesine odaklanıyoruz. Çalışanlar iş ve özel yaşam arasında seçim yapmak zorunda kalmamalı. O devir çoktan kapandı” ifadelerini kullandı.