Varlık Yönetim Şirketleri Derneği’nin (VYŞD) verilerine göre finans sektörü ortalamada verdikleri her 100 TL’lik kredinin 5 TL’sinde sorun yaşıyor, yani tahsil etmekte zorlanıyor. Bu rakamın 1 TL’lik bölümü ise varlık yönetim şirketlerine devrediliyor.
Haberin Devamı
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) gözetimi ve denetimi nezdinde faaliyet gösteren varlık yönetim şirketleri, başta bankalar olmak üzere finans sektörünün gecikmiş alacaklarını satın alarak, hem finansal hem de operasyonel yükün hafifletilmesinde rol oynuyorlar. VYŞD Başkanı Selçuk Tuncalı, mayısta yaptığı açıklamada bankaların 2016’da 6.4 milyar TL’lik tahsili gecikmiş alacağı varlık yönetim şirketlerine devrettiğini söylemişti. Tahsili gecikmiş alacaklardaki artış sektörün de sürekli büyümesine neden oluyor ve bu doğrultuda yeni çalışanlara ihtiyaç duyuluyor.
SEKTÖR ÇOK YENİ
Varlık yönetim sektöründe faaliyet gösteren şirketlerden biri olan Hayat Varlık’ın İnsan Kaynakları ve İletişim Direktörü Zeynep Bilgiç, yüzde 60’ı kadın olmak üzere yaklaşık 600 çalışanları olduğunu belirtiyor. Bilgiç, yeni bir sektör olduğu için varlık yönetim alanında tecrübeli çalışan bulmanın zor olduğunu vurguluyor. Bugün için Türkiye’deki varlık yönetimi şirketlerinin sadece finansal alacakları satın alabildiklerini belirten Bilgiç, aslında yurtdışında bu sektörde farklı iş kollarının da bulunduğunu, örneğin Avrupa’da bazı ülkelerde elektrik, telekom, eğitim, sağlık gibi borçların da varlık yönetimi şirketleri tarafından satın alınabildiğini aktarıyor. Bunun yanında, varlık yönetim şirketlerinde büyük miktarda veri toplanıyor ve bu verileri analiz edecek kişilere de çok ihtiyaç duyuluyor. Bilgiç’e göre gelecekte sektör finans ve finans dışı olarak bölünebilir, ancak mutlaka büyüyecektir ve bu da istihdam anlamında potansiyel anlamına geliyor. Sektörde yaşanan tecrübeli eleman açığını giderme adına firma, Hayat Varlık Akademisi’ni kurma kararı almış. Akademide gelecekte hangi yetkinliklerde çalışanlara ihtiyaç olacaksa, bugünden bu ihtiyaçlara yönelik eğitimler verilmesi hedefleniyor. Bilgiç, “Şu an akademi 2020 konuşuluyor. Nasıl bir şirket olacağız? O şirkette hem yöneticilerin hem de çalışanların nelere ihtiyacı olacak? Bu noktada birkaç konu başlığı var” diyor. Konu başlıklarından biri mesleki konular. Bu kapsamda kodlama gibi teknik yetkinliklerin eğitimi söz konusu. Diğer bir konu da sosyal beceriler. Bu kapsamda ise işbirliğine yatkınlık, şeffaf iletişim, iş yapış şekillerini tasarlama çevikliğine ve öğrenmeye hâkim değilse buna yönelik eğitimler planlanıyor. Bilgiç, burada bir başka önemli olarak da çalışanların geleceğe yönelik farkındalıklarının oluşmasını öne sürüyor. Çünkü, “Halinden memnun olan ve bu eğitimler nereden çıktı?” diyenler olabiliyor. Oysa, çalışanların 3 yıl sonra da memnun olabilmeleri için verilen bu eğitimlerle geleceğe hazırlanması gerekiyor.
KİŞİYE ÖZEL KİTAP Bilgiç, bayramlardan önce her çalışana istedikleri bir kitabı hediye verdiklerini, talep edilen kitaplar arasında yemek kitaplarından astrolojiye farklı türler olduğunu belirtiyor. Bilgiç, bunun profildeki çeşitliliği ve aslında tek tip uygulamaların hatalı olabileceğini gösterdiğini aktarıyor.
ÖĞRENEN ORGANİZASYON Zeynep Bilgiç, Endüstri 4.0’daki en kritik konulardan biri olarak öğrenen organizasyon olabilecek bir kültür oluşturmayı işaret ediyor. Çünkü, çalışanların ihtiyaçları değişirken gelecekte ihtiyaç duyulacak yetkinlikler de farklılaşıyor. Bilgiç, “İnsanları geleceğe hazırlamak için öncelikle doğru insanları almak lazım. Dolayısıyla bu, işe alımdan başlıyor” diyor. Bu kapsamda adaylara bir online meraklılık anketi yaptırdıklarını anlatan Bilgiç, bu ankette aslında cevaplara internetten rahatlıkla ulaşılabilecek 4-5 tane soru sorduklarını belirtiyor. Bilgiç, “Bir işe başvururken o şirketin ne iş yaptığına dair merakınız yoksa öğrenen organizasyona uyum sağlayamazsınız” diye konuşuyor.